• 601
    aslında maçın ilk yarısı istenildiği gibi geçmişti. sakin ve kendimizi çok yormadan öne geçmiştik. açıklar buluyor ve pozisyonlara giriyorduk. başlarda birkaç pozisyon vermiştik rakibe ama biz zaten her maça geç ısınıyorduk. biz ısınana kadar rakipler pozisyon bulabiliyor zaten. sonra oyunun hakimiyetini elimize aldık ve 2-0 öne geçtik. ikinci gol sonrası futbolda olabilecek olan bir şey oldu ve rehavetten de kaynaklı bir hızlı ataktan gol yedik.

    ilk yarı böyle bitti. ikinci yarıda da böyle devam edersek maçı rahat alırız diye düşündük.

    ikinci yarıya rakip teknik ekibi bizim kullandığımız boşluklar üzerinde maç içerisinde çözümler buldu ve ilk yarıdaki gibi rahat pozisyon bulamadık. hatta neredeyse hiç pozisyona giremedik bile. rakip savunmada çok iyi kapattı bizi. hücumda ise en zayıf olan sağ bek pozisyonumuz üzerine oynadılar. bir geldiler son vuruş anında engelledik. iki geldiler son vuruş anında engelledik. üç geldiler yine son vuruşta engelledik ve en sonunda aynı bölgeden yediğimiz ataklardan birinde golü yedik. rakibin hücumdaki bu çözümüne antiçözümü golü yedikten ve maç berabere olduktan tam 10 dk sonra bulabildik anca. rakip atağa çıkamadı sonra. ya da bize öyle geldi belki rakip riske girmemek için kendisi çıkmadı atağa bilemiyorum. ama bildiğim bir şey varsa o da bizim teknik ekibin beceremediği. ya da matrix'te yaşıyoruz ve internette sorun olduğu için oyunda bir 10-15dklık lag yaşadı bizim teknik ekip. bilemiyorum.

    rakip ise savunmada duruşunu bozmadı ve bize hiç açık vermedi. biz zaten 2 küsür yıldır böyle savunma yapan takımları açmak için bir çözüm bulamadık. bu maçta da bulamadık. bir futbolcumuz ekstra iş yapacak da çözecek anca. böyle olunca da maç 2-2 bitti.

    önde olduğun maçta davul zurnayla gelen golü yemeyeceksin!

    maç sonu açıklamalarında bir "şanssızdık" cümlesine denk geldim. hani bir sürü gol kaçırırız top istemez falan anlarım ama özellikle ikinci yarı adam akıllı şutumuz bile yokken şanstan nasıl bahsedilir? kalecimize geri pas atarken rüzgar esip rakip kaleye topu gol atmadı. şanssızlık işte!

    osimhen'in yokluğu da etkilemişmiş. kadro planlamasında olmayan ve ekstra, sürpriz yumurtadan çıkan bir oyuncu bir anda takımın galip gelmesini sağlayacak oyuncu olmuş. evet osimhen maçı kazandırabilirdi. önceki kasımpaşaspor maçında da sanchez olmadığı için 3-0'dan maçı 3-3 bitirttik zaten. maçı kazandıran ve kaybettiren tek etken şans harici bir futbolcunun olup olmamasıysa teknik ekibin işi ne diye sorarlar insana. ayrıca osimhen yokken 2-0 öne geçilmiş. yani skora ulaşılmış ama rakibin çözümüne çözüm bulamamış teknik ekibimiz. onu da mı futbolcular bulsun?

    3-0'dan sahamızda berabere bitirttiğimiz kasımpaşa maçından sonra sanchez'in yokluğu bahanelerden biriyken bu maçta teknik direktörün eleştirdiği adam oldu kendisi. sanchez olmasa bu maç daha kötü bir skorla biterdi. adam sahanın her yerinde yırttı kendini. hata yaptı mı yaptı. sonuçta bir şeyler yaptı ki içinde hata da vardı.

    bizim teknik direktörümüz maç sonlarında suçu başkalarına atmayı adet edindi son zamanlarda. hiç bahane bulamasa rüzgara falan atar suçu malum kış kapıda.

    hakemden bahsedildi bir de. evet güç dengesizliği olduğu için hakem rakibe karşı biraz daha merhametliydi. bunu gördük ama skora etkisi olmadı.

    kısacası son zamanlarda bu dejavu'yu çok yaşar olduk. güven müven kalmadı kimsede.

    tarihimizin en pahalı ve kaliteli kadrolarından birine sahipken böyle bir rakibe karşı o rakibin teknik ekibinden daha iyi bir şeyler yapın bir zahmet. en iyi dslr(ve lensler) makinelerinden birine sahipken dandik cep telefonu kamerasından daha iyi fotoğraf çek bir zahmet!

    maç bitince bahaneler söyleyeceğine "gol geliyorum dedi ama bön bön izledim ben" de öpüp alnıma koyayım.

    daha sert şeyler diyeceğim de tutuyorum hala kendimi. ama 1 ya da 2 maçlık sabrım kaldı daha kötü konuşmak için.
App Store'dan indirin Google Play'den alın