• 851
    https://www.flashscore.com/...y/match-statistics/0

    kafa kafaya oynanmış bir maç. 3-3'ten sonra ne yapacağımızı bilemedik ve bir strateji hatası yaptık. onun dışında ilk yarı ve 3-3'e kadar maçı hak eden net bir şekilde bizdik. hakem facialarına rağmen maçtan kopmayan bizdik. 3-3'ten sonra da united toparladı ama maçın skoru değişmemiş oldu. bence istediğimizi aldık. ipler artık tamamen elimizde.
  • 853
    skandal hakem kararları sebebiyle galibiyetimizin engellendiği maç. kol ile gol engelleme kullanılan uzuv kararıyla penaltımız verilmezken, aynı hizadan çekilen ofsayt hizasıyla golümüz iptal edildi. manchester oyuncuları zamana oynadı, taraftarı tahrik etti ama yine de bunlara izin verildi. çok kötü bir hakem performansı, ama mükemmel bir mücadelemiz vardı.
  • 856
    özellikle oyun olarak mağlup olduğumuz bir maçı geride bıraktık. bunun birçok sebebi olabilir. taktik anlayışlar, psikolojik sebepler, anlık konsantrasyon kaybı ya da overmotivation gibi...

    ancak bugünkü maçta çok dikkat çeken ve golle sonuçlanan pozisyonlardan bahsetmek istiyorum. bu pozisyonların ana kahramanları genellikle tanguy ndombele ve scott mctominay ikilisiydi. bununla birlikte torreira'nın da aşırı motivasyondan ve fazla sorumluluk almaktan dolayı dikkat kaybı neticesinde alanını ve oyuncusunu kaybetmesi son derece etkili idi.

    özellikle dikkat çeken husus mctominay'in, ndombele üzerinde kurmuş olduğu ağır üstünlüktü. henüz maçın 6. saniyesinde onana'nın vurduğu uzun topta ikilinin kafaya çıkması sonucu ndombele'nin yere yığılması zaten olacakların ön habercisiydi.

    1
    yediğimiz ilk golle başlayalım. pozisyonun başında bu ikili yine kafa topuna çıkıyor ve kazanan mctominay oluyor.
    https://gss.gs/aiS.jpg

    bu mücadeleden sonra mctominay, ndomdeleyi adeta topla beraber metrelerce sahanın uç köşesine doğru sürüklüyor. ndombele'nin kendisine herhangi bir müdahelesi bile bulunmuyor.
    https://gss.gs/Sqz.jpg

    ardından mctominay topu bindiren antony ile buluşturuyor. antony'de merkezde bomboş olan fernandes'e topu aktarıyor. torreira çok uzakta olduğu için bruno'ya müdahele edemiyor. sonradan yetişse bile marke etmiyor. (bu arada zaha'nın bekini takip ederek ceza alanı içini savunmaya geldiğine dikkat çekelim.)
    https://gss.gs/Klq.png

    ardından bruno fernandes, hojlund ile duvar pası yapıp topu sol kanattaki garnacho'ya aktarıyor ve o da topu ağlarla buluşturuyor. 0-1

    2
    şimdi yediğimiz ikinci gole geçelim. burada torreira'nın görevi olmamasına rağmen ziyech'in kontrol ettiği shaw'a pres yapması ve anlık taç itirazından dolayı bruno fernandes'i unuttuğuna dikkat çekmek zorundayım. zaten bruno'nun şutu golle sonuçlanıyor. 0-2
    https://gss.gs/gXr.png

    3
    ardından üçüncü gole geçelim. burada tamamıyla hatalar silsilesi baş göstermiş durumda. ön alan presinde takım hiç organize değil. ancak dikkat çeken husus torreira'nın, zaten icardi ve ziyech'in arasında sıkışacak olan amrabat'a karşı uygulamaya çalıştığı başına buyruk presi hatalar zincirinin ilk parçası. bundan dolayı tominay bomboş kalıyor.
    https://gss.gs/rXa.png

    ardından tominay'e pres yapmak için abdülkerim defans çizgisinden fırlıyor ve hikaye başlıyor.
    https://gss.gs/ji3.png

    tominay hiç beklemeden yine antony'e oynuyor ve bu andan itibaren mctominay'in half-space'e doğru dunkirk'te alman askerlerden kaçan ingilizleri anımsatan koşusu başlıyor. (bu arada zaha asisti yapacak beki takibi bırakıyor. n'dombele ise vücudunu koşu için ikna etmeye çalışıyor.)
    https://gss.gs/SaU.png

    sonrası malum. antony, zaha'nın bekine topu oynuyor. o da tominay'i görüyor ve gol oluyor. 1-3

    yediğimiz gollerin incelemesi bu şekilde idi. ben abdülkadir ve torreira'nın üzerinde aşırı sorumluluk biriktiği için karar alma mekanizmalarında bazı durumlarda ayarsızlık olduğunu seziyorum. bu süper lig maçlarında cezalandırılamasa bile şl seviyesinde yanıtsız kalmıyor.

    ayrıca hücumdaki aksiyomlarımıza değinemedim. orada da ziyech ve mertens'in uzun driblingler sonucu boşa kaçan sacha boey ile oynamak yerine fevri birkaç şutlarının olduğu kanaatindeyim.(belki hoca bunu söylemiştir. bilemeyiz tabii).

    sacha boey'un üçüncü bölgedeki kararları eleştiriliyor ancak bu kadar uzun mesafeyi katettikten sonra çok fazla topla buluşturulamadan dönmek oyuncunun motivasyonunu düşürebilir. manu'nun attığı gollerde neredeyse atağa çıkan tüm oyuncuların topla buluştuğuna dikkat edelim. yani boşa atağa çıkan kimse olmuyor. bu da oyuncuların ekonomik enerji harcamalarına sebep oluyor. bizde ağırlık merkezi fiziki kuvvet bakımından sacha boey'a kaymış durumda.

    teknik-taktik değerlendirmelerim bu kadar. umarım takım ön alan presini yaparken daha bilinçli yapar ve bununla birlikte hücum aksiyomlarında tüm oyuncularını kullanmaya çalışır. bu şekilde olursa daha başarılı bir takım oluruz.
  • 857
    müthiş baskı ve tribün desteği ile başlayıp 18 dakikada yediğimiz 2 absürt golle 2-0 geri düştüğümüz maç oldu. beklediğimiz ve hayalini kurduğumuz maç başlangıcı asla bu değildi, çünkü her ne kadar bizim takımımız oyun ve disiplin olarak maçtan asla kopmuyor olsa da skor dezavantajını böylesine bir maçta çevirebilmek gerçekten büyük efor gerektiriyor.

    önce ilk golde hojlund'un duvar olması, bruno fernandes'in ekstra pası ve garnacho'nun belki de o pozisyonda gol olması için yapması gereken tek vuruşu yapıp tavana vurması ile yedik golü; sonra da yine bruno fernandes çok çok ekstrem bir şutla uzaktan gol attı. eminim ki skor olarak öne geçebilseydik çok farklı senaryolar izleyebilirdik.

    lakin bu maçın adamı kesinlikle andre onana bence. 2 ekstra golü onun sayesinde bulduk. önce ilk yarıyı tek farkla geride kapattık, 2. golde de yine farkı 1'e indirdik. iki gol de onana'nın bize adeta ikramı oldu.

    3-3 sonrasında da bastırması ve gol araması gereken taraf bizken (zaha'nın dışında bir pozisyonumuzu hatırlamıyorum), çok net gelen takım manu'ydu. hem pellistri, hem mctominay, hem fernandes çok net fırsatlar buldu maalesef. zaha'nın kaleyi gördüğü pozisyonda keşke onana'nın üstüne değil de yakın direğe mbappe vuruşu yapabilseydi, çok net bir gol olabilirdi.

    özetle müthiş bir efor ve gayret koyduk ortaya. manchester united daha motive ve istekli bir görüntü çizdi. 2 kez 2 farklı öne geçmelerine rağmen 1 puanla ayrılmış olmak, her takımın yapabileceği bir şey değil. vazgeçmeyen, inatçı, karakter koyan bir takımız ve bunun sayesinde belki de üst tur şansımızı son maça, parken stadı'na taşıyoruz.
  • 859
    bize yakışır bir oyun koyduk ortaya. özellikle son bölümde maç defalarca gidip geldi ama ne bizim ne de rakibin net bir üstünlüğü yoktu.

    yabancı spikerler 75. dakika civarı maalesef sadece 15 dakika kaldı böyle bir maçı gece boyu izleyebiliriz dediler. şahsen bir futbolsever olarak kopenhag'ın kabız ve tekdüze oyunundansa dünkğ mücadeleyi görmek isterim devler arenasında.

    son maçta kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz ama netice ne olursa olsun gurur guyulacak bir takım görmek istiyorum sahada.
  • 860
    grubu hakem müdahaleleriyle ayar çekilmiştir.
    geriye düşmemize rağmen.
    unite ile kafa kafaya oynayıp 2 sene 2 farklı skor ile geriye düşüp pes etmeyip galibiyeti arayan takıma da hocasına da taraftarına da helal olsun.
    gönül galibiyeti ister miydi elbette.
    vura vura kazanacağımız zamanlar da gelecek mi elbette.
    ama her şey zamanla.
    daha yeni ziyech ve zaha takıma monte olmaya başladı.
    ve solbekten istediğimiz verimi alamadık.
    ayrıca genç bir 10 numara ve net 8 numaramız (istediğimiz ) şekilde hala olmaması sebebiyle daha vaktimiz var.
    vura vura günlerde gelecek.
  • 861
    1 golle tarihimizin en efsane maçı olmaya aday bir maçtı. içinde her şey olan bu maçta tribünler nasıldı?, keremin gol sevincinde neler yaşandı?, hakemin sülalesi hakkında yapılan yorumlar nelerdi?, maç önü maç sonu ile efsane bir maç vlogu oldu.

    destek olup daha çok galatasaraylının önüne çıkması için beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. umarım beğenirsiniz. keyifli seyirler

    https://youtu.be/C3tpmmjOUvQ

    dipnot: biz bu gruptan 2. çıkıcaz inanmayan otobüse binmesin
  • 863
    söylenecek çok fazla şey var maçla ilgili. önce şunu söylemek lazım ki maçın senaryosunu düşününce mucizevi bir şekilde 1 puan aldık, neden böyle düşündüğümü anlatacağım. daha saçma olan ise aslında 3 puan da alabilecek bir durumda olmamız.

    bu sezon izlediğimiz en kötü galatasaray'ı izledik şampiyonlar ligi'nde. korktuğum başıma geldi. maç öncesi sözlüğe de yazmıştım oluşan ortamdan duyduğum rahatsızlığı. sanki çok rahat, kolay bir maça çıkıyormuşuz havası vardı. rakip manchester değil de sıradan bir takımmış gibi. oysa ki ne olursa olsun manchester, manchester olduğu gibi bize yenildikleri maçtan sonra da acayip bir form yakaladılar ve gayet iyi geldiler buraya. biz ise ''konsantrasyon'' mottosu yerine saçma sapan düşüncelerle bekledik maçı. tabii burada asıl mesele okan hocanın da kendini bu ortama kaptırmış olmasıydı maalesef.

    maça başlangıç kadromuz zaten yanlış. müthiş işler yapan torreira-kaan ikilisini bozmamız, geçen sezondan harika bir uyumu olan nelsson-apo tandemine güvenmememiz, dahası bütün bunları ''önde basacağız'' diye yapıp orta sahada ndombele ile başlamak büyük hatalar. keza hep de buradan aldık darbeleri zaten. ndombele yine yürüyüş yaptı, mctominay tarafından bahçe bahçe gezdirildi. kaan genel olarak iyi oynamasına rağmen çok fazla pozisyonunu kaybetti. torreira yalnız kaldı ve bu sezon şampiyonlar ligi'nde hiç olmadığı kadar rahat top oynattık rakibe. nelsson oynasaydı ve ortada da kaan oynasaydı çok çok daha sağlam duracağımıza eminim.

    yani bana göre başlangıç planında ciddi arıza vardı. ilk yarı 2-1 olunca ''devreye böyle girelim yeter'' diye düşündüm ben açıkçası. maalesef 2. yarıya başlangıç planında da arıza devam etti. hoca yine müdahale etmedi ve 3-1 oldu. onana'nın hediyesiyle 3-2 yaptık, sonra da 3-3 yaptık. yine maalesef 3-3 sonrası da sıkıntı. 1 puanın zaten üzmeyeceği, hele ki maçın senaryosunu düşününce hiç üzmeyeceği esnada oyunu rus ruletine çevirdik. değişikliklerde yine çok geciktik ve burada gol yemememiz büyük şans açıkçası. 3-3 sonrası da gole yakın taraf çok net biçimde onlardı çünkü biz akıllı kalamadık. oysa ki akıllı kalsak o kadar pozisyon vermeyeceğimiz gibi daha akıllı hücum da edebilirdik. hakemle ilgili fazla bir şey söylemek istemiyorum ama grubun şu son 2 haftasında yaşananlar skandaldan başka bir şey değil yani. verilmeyen penaltılar, verilen ve verilmeyen ofsaytlar... grubu çok etkiledi hakem kararları çok.

    yani bana göre başından sonuna yanlışlarla dolu bir manchester united maçından, hem de 2 defa 2 farklı geriye düştüğümüz bir senaryoda 1 puanla ayrıldık. mucizevi olan kısmı bu. her şeye rağmen kazanabilirdik, üzücü kısmı da o.

    günün sonunda bayern bize kazık atınca beraberlik o kadar da fark etmemiş gelebilir ama aslında united'ı üstümüze almamak açısından çok çok kritik oldu. ne olursa olsun ipler artık tek 90 dakikada bizim elimizde ve beraberlik, yenilgi durumlarında dahi avrupa serüvenimiz devam edebilir. bu yüzden çok kritikti.

    her şeye rağmen yüreğine sağlık takımın. bu kadar zorlu bir grupta finale geldik ve bir kez olsun başımızı eğdirmediler. manu'dan 4 puanı aldık, 2 maçta 6 gol attık. bunlar çok kolay işler değil. bu arenalarda bu oyunları oynaya oynaya öğreneceğiz bazı şeyleri. pes etmemek, geri adım atmamak çok önemliydi. hiçbir maçta kırılmadık. ayağınıza sağlık beyler.
  • 864
    dün akşam kadrolar belli olduğunda tek korkum 'zaha-ziyech-mertens' üçlüsünün olduğu bir takımın baskı ve geri koşma işinin altından nasıl kalkacağı idi. arkalarında n'dombele ile kurgunun aksaması zaten beklenen bir sonuç iken ilk 18 dakikada yenen iki gol korkumun üzerine tuz biber ekti. neyse ki garnacho, ziyech'i uyandırdı da bir nebze dönüş yaşadık.

    n'dombele bence de büyük hayal kırıklığı. işte tam bu noktada hocanın bu tercihinin sebebini merak ettim. sergio'yu sertlik açısından sıkıntılı bulmuş olabilir ama demirbay da bence sertliğe cevap verebilirdi bu noktada. angelino ise bayern maçında gösterdiği performansı bu maçta gösteremedi, üstüne zaha ile uyumsuzluğu da dikkat çekti. yahu siz aynı sahada antrenman yapmıyor musunuz kardeşim ilk defa mı gördünüz birbirinizi?

    sonuç olarak güzel bir geri dönüş oldu. ancak bayern-kopenhag maçında frappart'ın skandal kararları bizi kopenhag deplasmanında galibiyet sonucuna mahkum etti. bence sorun yok, kazanacağımızı düşünüyorum. ancak icardi, zaha, ziyech, mertens gibi adamların oynadığı bir takım olarak uzaktan şut opsiyonunu bu kadar az kullanmamız da can sıkıcı. dün akşam onana gibi bir kaleciye (iki frikikten de gol bulmuşken) daha fazla uzaktan şut çekilmeli idi bence, en azından dönen toplar da bir tehlike yaratırdı.

    evet davinson canımız ciğerimiz ancak bu süreçte nelsson'u da çok kolay sildik gibi. neticede biz bu gencodan para kazanmak istiyoruz ve bu adam oynamak zorunda. özellikle sergio ve nelsson'u bir şekilde rotasyona dahil etmek zorundayız. hatta pendikspor maçını göz önünde bulundurursak eğer olası bir skor alma durumu için ali turap, eyüp aydın ve gökdeniz gürpüz bile maç kadrosunda bulunsa çok güzel olur. zira boey ve torreira'nın biraz dinlenmeye ve saklanmaya ihtiyaçları var. hayati öneme sahip kopenhag maçı öncesi tatlı bir rotasyon işimizi görür kanaatindeyim.
  • 865
    ön elemeler dahil bence avrupa'daki en kötü oynadığımız maçtı bu maç. okan hoca'nın ndombele ile başlayacağını görünce burası türkiye kupası değil dedim ama yapacak bir şey yok. takım galiba durumun kritik olduğunu fark edemedi. biz arkadaşlarla kendi aramızda konuşurken bile; kaybedersek her şey silinir, kimse iyi oyun falan hatırlamaz, bayern kasmayabilir, kopenhag ciddi takım vs. konuştuk ama teknik ekibin bu maça böyle yaklaşması şaşırttı beni. ben nelson abdul önlerinde kaan bekliyordum çoğu arkadaş gibi. bayern kazansaydı çok iyi olacaktı. fakat sonuçtan bağımsız yine de iyi değildik. ama ders olur umarım, ayaklarımızın yere sağlam basması gerekiyor. grubu sonuncu kapatma ihtimalimiz yeni ortaya çıkmadı. bunun farkında olmalıydık.
    bir de bazı şeyleri ısrarla kronik sorun haline getiriyoruz. anlamıyorum. şu oyuncu değişikliği meselesi. ikinci yarıya ndombele ile başlamak hata. niyetim oyuncu linç etmek değil. şans verelim her zaman, kazanmaya çalışalım. ama bu maç olmuyordu işte. değişikliğe ihtiyaç olduğu bariz. biz ne yaptık? 57'de manchester iki oyuncuyu aldı oyuna. bizden de iki oyuncu kenarda sanırım dakikanın 60 olmasını beklediler, öncesinde bize yasak çünkü. ve tam o sırada bir iki dakika sonra oyundan çıkacak olan ndombele'nin kaptırdığı toptan 4. golü yiyorduk neredeyse. yine de ipler bizim elimizde hala. takıma ve hocaya güveniyorum.
  • 868
    "hep denedin, hep yenildin. olsun. gene dene, gene yenil. daha iyi yenil." der samuel beckett. bir çoğumuz bu sözü de fatih terim'den öğrenmiştir ya, orası da ayrı yazı hikayesi.
    doğarsın, yaşarsın, ölürsün. hayatın akışı böyledir, başlangıç ve sonu vardır. maçlar da başlar ve biter, yazdığım bu yazının da bir başlangıcı ve sonu vardır...

    bu sefer sondan başlayalım, en son söylenecek olan kelimeler en başından dökülsün ağzımızdan... olmaz mı?

    2000 yılının tatlı bir bir mayıs akşamından sonra ikinci defa galatasaray kopenhag'ta parken'de bir finale çıkacak. belki ucunda kupa olmayacak ama "kazanmanın" tek şart olan bir maç oynanacak 12 aralık gecesi...

    futbol bu kazanırsın, kaybedersin, berabere kalırsın ama geriye baktığımızda okan buruk ve takımının "yazılı ve sözlü notları" ne olursa olsun "kanaat notunu" 100 olarak almayı hak etti. varsa futbolun bir adaleti, galatasaray mart ayında şampiyonlar liginde taraftarına heyecan yaşatmaya devam etmelidir... futbol tanrılarının kulaklarına kar suyu kaçıralım... uefa yönetimi son görevlendirdiği hakemlerle galatasaray'ın ilerlemesini pek arzulamadığını gösterse de, en nihayetinde "futbol tanrılarının" dediği olur, o top bazen çizgideki su birikintisine takılır, bazen direğe çarpıp "içeri mi dışarı gitsem kararsızlığında" filelerle sarmaş dolaş olur, dememiş mi prekazı "futbol topunun canı vardır" diye, futbol tanrıları üfler o canı işte...

    her türlü kazanılması gereken final maçı öncesi son maça galatasaray da istanbul'dan sürekli eli boş gönderdiği manchester united'ı bir kez daha yenip, parken'e beraberliğin de avantaj olacağı bir skor elde etmek için çıktı. tarihinde yerel ligde sayısız başarı, bir çok şampiyonlar ligi kupası olan ingiliz rakibi "çantada keklik" görmenin cezası az kalsın ilk 20 dakikada yenilen iki golle pahalı ödeniyordu. önce garnacho, sonra bruno fernandez "gafil avlamıştı" muslera'yı, hele ki uzaktan gol yemeyen uruguaylı kalecinin portekizli meslektaşının şutuna şapka çıkarmaktan başka yapacak neyi vardı ki?
    skor tabelasında geriye düşmüş, daha paylaştığı instagram storylerine beklediği etkileşimi alamayan yeni nesil taraftarın "homurdanma" hastalığı başlamadan hakim ziyech farkı bire indirirken, ıcardi de topa hiç temas etmeden nasıl gol atılacağını sergiliyordu, vücudunun her organı ile gol atan arjantinli, bir de böyle gole katkı sağlıyordu... sami yen cehenemini maç öncesi yapılan koreografi ile hatırlatmıştı sarı-kırmızılı taraftarlar da şimdi "inferno"yu yaşatma vaktiydi. tribünün coşkusu ile galatasaray, onana'nın kalesine geldikçe geldi, ziyech auta attı, zaha'yı maguire durdurdu, ıcardi'yi de hakem... hatta bayern münih deplasmanında olduğu gibi var'daki hakemler... devre biterken kaan'ın neden savunmada tercih edildiğini gösteren uzun pasında topla buluşan ıcardi, onana'yı manchester'dan sonra bir kez daha avladı ama gol geçersizdi. yarı otomatik ofsayt teknolojisiymiş, adı güzel, fiyakalı da ben o pozisyonda ofsaytı göremedim, var mı anlayan?

    maçı oynatmaktan ziyade, ki galatasaraylılara yapılan faullerde bunu başardı da, çaldı düdüklerle tempoyu düşüren ispanyol hakem sanchez, 70li yıllardan kalma 2 dakika uzatma verdi ilk devre biterken, sadece 2 dakikacık...

    15 dakikalık dinlenmenin ardından galatasaray beraberlik için yine bastırdı, mertens'in ortasında kaan'ın dokunuşu filelere gitmedi ama ingilizler fena halde ürktüler de galatasaray'ın eşitlik için "topla tüfekle" saldırdığı bir anda baskın yapıp farkı yine ikiye çıkardılar. sahadaki topçuların kafası yere düşmedi ama tribünlerde yine o "homurtu" başladı, ndombele çıkıp sergio girerken yuhlamalar arşa erdi. bir de mertens'in yerine kerem oyuna dahil olmuştu.

    değişiklikler meyvesini verdi, kazanılan serbest atışta ziyech bir kez daha onana'yı avladı, fark tekrar azaldı ve sonrasında bir kaç ısınma şutunun ardından "harry potter" yaptı sihrini, zımbaladı topu filelere...

    galatasaray'a inanmayanlar otoparka giderken, metroya yol alırken ali sami yen'den gelen gol seslerini duydukça iç geçirmişlerdir de artık o stadda biz bizeydik, "bizim için manchester'a koy" diye bağıranlar, cehennemin gerçek bekçileri. uğraştı da galatasaray bu epik geri dönüşü bir galibiyetle taçlandırmaya, "nefesleneyim" demeden golü de aradı da, rakip için de maç "var mısın yok musun" havasındaydı, onlar da geldi muslera'nın kalesine, direkleri dövdü fernandez, auta attı pellistri, mctominay...

    ama ya zaha'nın üç gün önce alanya'ya attığı imza golünün benzerini fil dişili topçu 83te eski takımına atsaydı, ah neler yazılırdı ingiliz basınında ah, hayal ederken bile tebessüm ettiriyor...
    olmadı, üç puan gelmedi, beraberlik geldi, o da iyi derken, münih'te başlayan maçta almanlar komşuları danimarkalılara sürpriz yaptı, beklemedikleri bir puan verdi, kopenhag'taki final öncesi ev sahibine beraberlik avantajını hediye ederken, iki maçta da ölüp ölüp dirildikleri galatasaray'ı da kendilerince cezalandırdılar...

    başa sararsak, 12 aralık gecesi galatasaray kopenhag'ı yenecektir, kesinlikle yenecektir. ama yenilirse de beckett'in dediği gibi "çok daha iyi yenilecektir."

    kaynak ve fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...nchester-united.html
  • 871
    manchester united'ın chelsea maçını saymazsak herhangi-evet herhangi- bir takıma diş gösterebildiği son maç. chelsea maçında da zaten iki vasatın kapışması vardı. manchester united'ın şu hallerini görünce uefa'yı aslında ne kadar kıl payı kurtarmış olduğumuzu görüyoruz.

    böyle bir takıma karşı 3-1 yenik duruma düşmek, sadece onana'nın hatalarıyla bir şeyler kazanabilmek sonrasında çok fazla ah vah edeceğimiz bir performanstı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın