arada uyuyup uyanmama, üzerine yarım gün de çalışmış olmama rağmen hala aklımdan çıkmayan maç. birilerine kızmak, sinirlenmek, uzun uzun yazmak-eleştirmek hatta ulemalık/ukalalık yapmak bile içimden gelmedi. sadece üzüldük, hem de çok üzüldük...
benim galatasaray kadın basketbol takımı taraftarı olduğum tarih
24 mart 2005. o günün akşamı ana haberlerin tamamında ahmet cömert'in soyunma odasında kendini yerlere atan, hıçkıra hıçkıra ağlayan sporcularımızı gördükten sonra bu takımı kronik galatasaraylılığın ötesine bir yere koymaya başladım. ertesi sene hemen geri geldiler, takip eden 7-8 senede euroleague-eurocup-lig-kupa-cumhurbaşkanlığı ne varsa hepsini kaldırmayı başardılar.
euroleague women tarihine dair geçmişe yönelik bir istatistik bulmak imkansız. sezon sezon tarayıp bakmak lazım. ancak takip ettiğim son 5-6 yıllık dönemde en ağır ikinci yenilgi sanırım. 12 yıllık galatasaray kadın basketbol takımı taraftarlığım boyunca şahit olduğum en ağır yenilgi. küme düştüğümüz sezonda o sezonun avrupa finalisti fenerbahçe'den bile bu derece bir fark yememiştik. 2005 öncesi dönem için net konuşmam mümkün değil ama daha ağır bir yenilgi bulmak bilemem mümkün olur mu...
sadece 3.5 sene önce avrupa basketbolunun zirvesindeydi bu takım. final günü biz evimizde dört dönüp bildiğimiz tüm duaları tekrar tekrar okurken bile gevşek gevşek ekranlara çıkıp "bu şube bize fazla, sonuç ne olursa olsun kapatacağız" diyen adamların elinde oyuncak koca galatasaray basketbolu. 12 senedir bu şubeyi takip ediyorum, 3 avrupa kupası kaldırmasına rağmen 1 gün bile çizgisini hiç mi hiç bozmadılar...
analiz yapmak, teknik taktikten falan bahsetmek imkansız.
salonları bok eden futbol seyircisi olarak yine futbola başvuracağım. sol bekte genç ferhat, sağ bekte genç uğur ile çıkıp peçete gibi ezildiğimiz meşhur fener maçı vardı ya 2006'da. ışıl-quigley hatta ayşegül sahada olsaydı o maçtakine benzer bir oyun cereyan edecekti. şimdi sağ bek ve sol beki boş bırakıp defansın göbeğine de iki altyapı futbolcusu koyduğumuzu düşünün. dün akşam o kadroyla o kursk kadrosunun önüne çıkmak aşağı yukarı öyle bir durumdu. kursk maça ısınana kadar geçen 3 dakika sonrası kalan 37 dakika boyunca maçın bir an önce bitmesini bekledik ekran başındakiler, benchtekiler hatta sahadakiler olarak...
gizem ve epoupa'nın neredeyse paylaşılamayan top çalınmasını gerektirecek bir mücadelesi vardı pota altında. etraflarında kimse yokken yaklaşık 2 saniye tüm güçleriyle aynı topa sarıldılar. maçın özeti o pozisyondu aslında. resmen tertemiz bir dayak attılar bize basketbol olarak. ne yazılır ne söylenir bilemiyorum ama, çok iç acıtan bir maçtı. en son 2009-2010 dönemi, uzak kaldığımız euroleague seviyesini hatırlamaya çalışırken yaşadığımız "büyük takım karşısındaki çaresizlik" olayını son 2 sezonda yeniden hatırlamak hatta alışmak zorunda kaldık zaten. ama dün akşamki gerçekten bambaşka bir boyuttu.
ışıl ve allie olsaydı, hatta ayşegül de düzelmiş olsaydı; en fazla rakibi zorlayabilirdik. belki son periyoda kafa kafaya girebilirdik, oralarda kalibre ve tecrübe farkıyla maçı koparırlardı. takımın tek skoreri ve uluslararası seviyedeki 2 yıldızı da olmayınca kaçınılmaz oldu işte yaşananlar. bu sezon çoğu rakibe karşı aynı çaresizlikle çıkıyoruz ne yazık ki. rakibinin 4 katı 5 katı fazla mücadele ediyor takım, hem de kaybedeceğini bile bile... dün mücadele de edemeyince ortaya bu skor çıktı...
evet bu skor bir utanç...
ama utanması gereken sahadakiler değil...
yorgunluktan kenara bile yürüyemeyen, kendini bir anda euroleague women'de bulmuş epoupa değil...
bir sezonu sakat geçirdikten sonra daha 10-15 dakika ürke ürke oynayabilecekken 30 dakika sahada kalan meltem de değil...
zayıf rakiplere karşı bile 10 dakika süre verilmezken avrupa'nın en iyi 3 takımından birine karşı 25 dakikada sahada kalan irem de değil...
bu skordan utanması gerekenler, galatasaray basketbolunu çiftlik mantığıyla yönetenler. şube ne zaman bir olumlu iş yapsa ödleri kopup devreciliğe, adamcılığa, pilavcılığa başlamak uğruna hataları arka arkaya sıralayanlar. sırf "aman elimizden gitmesin" mantığıyla sponsorlara öcü rolü yapanlar. rakiplerin 20-25 milyon euro sponsor bulduğu ülkede 4-5 milyonu nimet gösterenler...
isim vermek istemiyorum. anmak bile istemiyorum. zaten bu sene çok popüler oldular kendilerine sövenler sayesinde... istifa edin bile demek gelmiyor içimden...
umarım bizim üzüldüğümüzün binde biri kadar siz de üzülüyorsunuzdur...
bizim gibi bütün gece uykularınız kaçmasa bile başınızı yastığa koyduğunuzda 4-5 dakika muhakeme ediyorsunuzdur...