mecburi baskındır. bir ülkede şiddet meşrulaşırsa, şiddete en ufak bir yaptırım uygulanmazsa o şiddet de şiddeti doğurur. hiç öyle, 'galatasaray taraftarına yakışan hareket bu değil' yaklaşımına girmeye gerek yok. yanağımıza tokat vurana öbür yanağımızı dönecek değiliz elbette. zaten aklı başında hiç bir insan, orada evinde rahatsız edilen veya dükkanlarında iş yapması önlenen insanların mağdur olmadığını söylemedi. önlemler zamanında (bu baskından önceki gün fenerbahçeli taraftarın yediği bok sırasında mesela ya da daha önce şiddeti halk nezdinde meşru kılacak olaylarda
* ) alınsaydı bu insanlar mağdur olmayacaktı. bugün bağdat caddesi sakinlerinin mağduriyetinin müsebbibi kesinlikle galatasaray taraftarı değildir, şiddeti meşru hale getiren kurumlardır. ama o insanlar mağdur olacak diye fenerbahçe taraftarı'nın bu yaptığını yanına bırakmak - ki hepimizin göreceği üzerine türkiye'de yapılan her suç yanınıza kar kalabilir - ve bunu da 'oradaki insanlar'ın mağduriyeti üzerinden savunmaya çalışmak, aylar evvel insanlar ölürken 'ama esnaflar iş yapamiyür anarşikler yüzünden ühüü' diyen lahana kafalının yaklaşımıyla aynıdır.
adaletsizlik kanun olursa, isyan da görev olur. senin dün emniyetin olay yerine vaktinde intikal etmezse, bugün adalet; ancak ve ancak insanların bireysel başvuruları sonucu işler hale gelirse, insanlar hakkını ararken öfkeli davranırlar ve bu da çok normaldir.
'tasvip etmiyorum. :(' yaklaşımlarını hiç tasvip etmiyorum. :(
o değil de bir kale vardı ne oldu ona?
ne oldu söyleyelim: kale gitti, namus gitti. fenerli arkadaşlar; anladığınız dilden, anladığınız şekilde konuşuldu. daha da ötmezsiniz demek isterdim de
**, dünkü yedikleri boktan sonra çıkıp 'komplo kuydulay :/' diyen şerefsizler bu olaydan sonra da 'ama orada değildik' diyecek tıynete sahiptirler.
'galatasaray taraftarı hiçbir zaman saldırgan olmamıştır ama kendisine saldırıldığı zaman da en sert tepkiyi koymuştur.'
alpaslan dikmen