tarihin en acı hatıralarla dolu sezonlarından birinde, henüz önlenemez düşüşe geçmeden önce oynanan, idman havasında geçen ve rahat bir galibiyet aldığımız karşılaşma.
uzan grubu'nun tasfiyesine paralel olarak lale devrinin sonuna gelen ve yıkım sürecine giren adanaspor'un genel menajer
şahabettin yavuzer'e kaldığı dönemin ilk zamanlarıydı. para suyunu çekmiş, iyi günün dostları adet üzere kötü günde el ayak çekmiş ve bir rivayete göre 60 milyon dolarla yönetilen takım, formasına göğüs reklamı bulamayıp takım posterini yapıştıracak kadar dibe vurmuştu. zaten sezon sonunda, o gün bugündür geri dönmemek üzere, adanaspor süper lige veda etmiş ve iflasla beraber amatör kümeye kadar yol almış, ardından kulübün kapısına kilit vurulma noktasına kadar gitmiştir.
bizde ise kafalar 4 gün sonra oynanacak
real sociedad maçındaydı ve oyuncularda haliyle "bitse de gitsek" düşüncesi hakimdi. nitekim daha ilk yarıda köşe vuruşundan gelen topla oluşan karambolde
volkan arslan ve sağdan
cesar prates'in sürüklediği atakta
cihan haspolatlı topu ağlarla buluşturarak işi erken bitirmiş, maç da rölantiye dönmüştü. ligde puan kayıplarının yaşandığı kısa bir dönemin ardından gelen bu rahat galibiyet real sociedad maçı öncesi umutların yeşermesine sebep olmuştu.
(bkz:
30 eylül 2003 galatasaray real sociedad maçı)
maçla ilgili ilginç detaylardan biri de o sıralar vizyona girmek üzere olan (belki de girmişti, net hatırlayamıyorum)
eski açık sarı desene belgeseli için hazırlanan tişörtleri giyen 15-20 kişilik bir grubun galatasaray tribünlerinde arz-ı endam etmeseydi. bu tişörtler kulüp tarafından yaptırılan lisanslı ürünler değildi ve herhangi bir store'da da satışa çıkmamıştı ama o ateşli grup tamamen bu tişörtü giymişti. hatta konuyla alakalı
galatasaray dergisinin -yanılmıyorsam- ekim 2003 sayısında da ufak bir fotoğraf yayınlanmış, dergide de bu sürpriz tişörtlere değinilmişti.
adanaspor'un galatasaray'a karşı, necati ateş'in de adanaspor formasıyla galatasaray'a karşı oynadığı son maçtı. aynı zamanda galatasaray'ın adana'ya gittiği son maç da bu maç olmuştur.
(bkz:
bir gün gelirsin diye her gün bekliyoruz)