• 210
    rakibe neredeyse tehlikeli pozisyon vermeden tamamladığımız bir maç. bu anlamda bu sene çok iyiyiz, akan oyunda gol yemiyoruz resmen ama duran toplar gardımızı düşürüyor. bunu da halledebilsek gerçekten seviye atlayacağız.

    içerde anadolu takımları ile yaptığımız maçların tümünü kazandık, dışarda da bir tek antalya beraberliği var şu ana kadar. 4 büyükler+başakşehir harici hepsini kazandık yani neredeyse maçlarımızın. bu performansı korursak, hele içerde korursak, benim diyen takım çıkamaz karşımıza.
  • 211
    son 25 dakikadaki git gelli tenis maçını bir kenara koyuyorum da bilinçli bir şekilde değerlendirdiğimizde gerçekten şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerek bir maç. dakika tam 60 iken bir entry giriyordum sıkıldığıma dair ama tam o sırada babam birlikte izleyelim diye gelince entry girmeyi yarım bırakıp maç linkini açtım. yine söylüyorum hakkaten canım sıkıldı. resmen geçtiğimiz 2 sezonki hissiyata kapıldım. bir şeylerin değişmesi lazım.
  • 214
    git-geli bol olan bir oyunla 2-0 kazandığımız maç.

    alanya'nın oyun yapısı olsun, eksikleri olsun, kazancağımızı tahmin etmek çok zor değildi ancak maç bana, video oyunlara meraklı olanlar bilir, pes 2013 ara pas bug'ını hatırlattı, hele 70ten sonra, bas üçgene karşı karşıya, bas üçgene karşı karşıya, garipti. (bkz: hey gidi günler hey)
  • 215
    genel olarak gayet iyi bir performans sergiledik yine. alanyaspor'un tek ciddi pozisyonunun olduğu, onun dışında en ufak tehdit bile yaratamadığı bir maç oldu ki bizim dünyaları kaçırmamız nedeniyle 2-0 gibi bir skorla bitti. 5-1'lik faciadan sonraki ilk maç olması, tolga'nın sakatlığında çift kanatla(!) oynamamız ve latovlevici protestosuysa maçı özel kıldı.

    1) iki açıkla maça başlamak: bu durumun artıları da var eksileri de var. tolga ile oynarsan rakibi çok daha net kilitleyebiliyor ve geride tutabiliyorken iki açıkla oynadığında da fazla pozisyona girme ve oyunu genişletme gibi imkanlar bulabiliyorsun. dolayısıyla o oyun yapısı daha iyi bu oyun yapısı daha iyi demekten ziyade şunu söylemek lazım, bu takımın her iki oyun yapısını da yabancılık çekmeksizin oynayabiliyor olması lazım. bu zamana kadar iki açıkla sadece bir maç oynamıştık diye hatırlıyorum yani bu zamana kadar tolga'nın kanat oynadığı daha kilit bir düzenle başlamıştık maçlara, aslında en az 3-4 maçta iki açıklı kadroyu denememiz ve adapte olmamız lazımdı. bu bir eksik, onu söyleyelim.

    taraftarlarımızın da şu algıyı bırakması lazım: ''bu takım iki açıkla oynar kardeşim!''
    hayır, yerine göre tolga'nın oynadığı düzen daha avantajlıdır yerine göre iki açıklı düzen. burada önemli olan teknik heyetin hangi maçta hangi yapıyı kullanacağını doğru düşünmesi ve takımını her iki düzene de en iyi şekilde adapte etmesidir. öyle ki alanyaspor maçında doğru olanı mecburen yaparak rahat bir oyun oynadık. hatta biraz fazla rahat oynadık...

    2) takımın ikinci devre oyun disiplininden kopması: ligin başında da bazı maçlarda bu durumu yaşamıştık ama o maçlarda skor en az iki farka ulaştığından skorsal bir rahatlık olduğunu düşünerek konuşmamıştık. şimdi baktığımız zaman takım hem başakşehir maçında hem de alanyaspor maçında ikinci devre oyundan koptu. hadi başakşehir maçı başlı başına facia, alanyaspor maçına ne demeli, skor 1-0 golü yesen sittinsene çıkartamazsın. ilk devreden daha da konsantre olman gerekirken hepten koyvermiş hepten salmış şekilde oynarsan yarın bir gün rakip bir tane atar sonra maçı çevireceğim diye dönüp durursun. ve tudor gibi sistem hocası, günümüz galatasaray'ı gibi sistem takımı için en korkunç şeylerden biridir bu durum. taktik disiplinle var olmuş, zirveye çıkmış bir takım oyunun 90 dakikasında olmasa dahi 70 dakikasında oyun disiplinine bağlı kalabilmeli. skor 3-0 olur 4-0 olur 5-0 olur hiç fark etmez, sahada biri hanya'da bir konya'da oyuncular gördüğüm zaman acayip sinirleniyorum. zor olmamalı, bir hat şeklinde dizilmek, bir düzen içinde sahaya yerleşmek. gerekirse her galibiyetimiz 1-0 olsun ama şu taktik disiplinden taviz vermeyelim. çok hassasım bu konuda ve bu maçta da bunu gördüğüm için üzüldüm.

    3) yayıncı kuruluşun, alanyaspor adına özete koyacak pozisyon bulamayıp lehlerine çalınan faulleri koyması: ilginç bir durum ama aslında çok şey anlatıyor. geçtiğimiz senelerde kazandığımız maçlarda bile rakiplerin net 3-4 pozisyonu olurdu. bu sezon hani gol yemeyi yememeyi bir kenara bırakalım rakipler pozisyona nadir girebiliyor. özellikle serdar- maicon ikilisinin oynadığı maçlarda neredeyse çoğu takıma ya bir ya sıfır ciddi pozisyon vererek işi zirveye taşımış durumdayız.

    öyle ki tudor hala, savunmayı öğretemedi diye eleştirilmekte. hakemler tarafından ayar çekilen fenerbahçe ve trabzonspor maçlarımızı bir kenara koyduğumuzda, başakşehir faciası dışında hangi maçta savunmamız elek oldu? elek olmayı bırakalım, hangi maçta maç özetine rakibin dörtten fazla pozisyonu girdi? ee galatasaray'ın hücumu ayrı kötü savunması ayrı kötü. ne hikmetse takım da lider. biz çok kötüysek ligin diğer zirveye oynayan takımları leşin de leşi futbol oynuyor olmalı. peki o zaman başakşehir ve beşiktaş takımlarına bu övgü neden? 25 kasım evkur yeni malatyaspor beşiktaş maçında beşiktaş'ın ilk yarı isabetli şutu yoktu. maçın genelinde de topu kanatlara taşıyıp orta açmaktan başka hiçbir varyasyon üretemediler. zaten maçın tüm ciddi pozisyonlarını da yeni malatyaspor buldu. basın bunları neden konuşmuyor? taraftarımız bunları neden görmüyor da sadece kendi takımımıza saldırıyor anlamak mümkün değil.

    yahu rakipler bize karşı pozisyona giremiyor. rakipler pozisyona giremiyor. ra- kip- ler po- zis- yo- na gi- re- mi- yor!

    4) lato'nun yuhalanması: adamın ne suçu var orasına akıl sır ermez de, niye ıslıklarsın yani. oyuncuyu kötü buluyorsan gider teknik direktörüne tepki gösterirsin oynattığı için. maçta görüldüğü üzere teknik direktöre de büyük sevgi var. o halde neyin protestosu bu yapılan, oyuncuya protestoysa oyuncu kasıtlı olarak kötü oynamıyordur bu bir, oyuncu daha takıma adapte olamadı bu iki, oyuncunun geçirdiği sakatlık sonucunda ağzı burnu yer değiştirdi ve çenesi kaydı haliyle psikolojik olarak da fiziksel olarak da toparlanması zor bir süreç yaşıyor bu da üç. ilginçtir geçtiğimiz sene lionel carole lato'dan kat kat kötü performans sergiler ve formunun zirvesindeyken linnes yedek oturtulurken hiç kimselerin ıslıkladığı yoktu. madem ıslıklama kültürü bu taraftarda vardı geçen sene sol bekin korkunç performanslar gösterirken neden ıslıklamadın öyle değil mi?

    olay da başlı başına rezillik. her zaman söylediğim gibi galatasaray taraftarı kendini çok doğru bir profilmiş gibi görmesin. standart türkiye taraftar grubu ötesi değil. takım liderken, takım maçta öndeyken ve tek kale oynarken oyuncusunu ıslıklayan ilk ve tek taraftar olarak kayda geçtiler, kendilerini tebrik ediyorum.

    -----------------------

    detaylar:

    a) sezon içinde kanatları kullanma oranımızın en farklı olduğu maç yanılmıyorsam.
    sağ kanat %46.1
    sol kanat %30.7

    tolga'yla oynadığımızda bile en fazla yüzde onluk bir fark oluyordu, bu maçta iki esas açıkla oynamamıza rağmen büyük bir fark oluştu. bu durumun nedeni de elbette taraftar... latovlevici ıslıklamalarından sonra sol kanadı hiç kullanmaz olduk ve bu da oyunumuzu etkiledi. oyunun koptuğu son on dakika dışında sol kanadı kullanamamak pozisyon zenginliğimizi köreltti.

    b) fernando savunma ikilisinin arasında gibi oynadığından merkezdeki boşluğu doldurmak için ndiaye daha fazla geri gelmek zorunda kalıyordu. bu maçta fernando yerine oynayan selçuk daha ileride oynayınca ndiaye de geriye dönme zorunluluğundan kurtulup ilk kez bu kadar hücuma çıktığı maçı yaşadı. bugün ndiaye'yi hiç görmediğimiz kadar rakip kaleye yakın gördük ve gol bulmaya da epey yaklaştı. iki üç pozisyonu var. yani bu da demek oluyor ki fernando ciddi maçlar dışında merkeze yaklaştırılabilir dolayısıyla ndiaye'nin hücum etkinliği de arttırılabilir.

    c) savruk ve sık pas hatası yapıyor diye eleştirilen ndiaye, bugün pas isabetinde %90'lık bir isabet sağladı. (68'de 61)

    d) takımın pas sayısında gözle görülür bir düşüş var. bu da oyun konsantrasyonuyla doğrudan alakalı. önceleri skor elde etsek de etmesek de rakibi bunaltıcı bir pas trafiği oluşturabiliyor ve muslera'yı da pas oyununa dahil edebiliyorken şimdi hem pas trafiği oluşturamıyoruz hem de muslera'yı oyuna sokamıyoruz. eski versiyonda rakibi yorma imkanı bulmamız, rakip savunma arkasına açık bulup pas atmamız avantajken şimdi bunlardan mahrum kalıyoruz. topu rakibe kaptırıp gel gitli oyunu oynamaktansa belirli periyotlarla oyunu tutup set oyunu kurmak için enerji biriktirmeyi bilmeliyiz.

    e) madde b ile ilişkili bir durum olarak orta sahamızın saha konumlanmasında bir değişiklik oldu. önceki maçlarda fernando savunmanın bir tık önünde oynuyor ve ndiaye- belhanda ikilisi önde bir ikili hat oluşturuyordu. bu maçta daha ofansif bir oyuncu olan selçuk inan oynayınca selçuk daha ileride konumlandığından, selçuk- ndiaye bir ikili hat oluşturdu önlerine de belhanda yerleşti.

    25 ağustos 2017 galatasaray sivasspor maçı ortalama pozisyonları: https://i.hizliresim.com/DyAYd3.png
    bu da alanyaspor maçı ortalama pozisyonları: https://i.hizliresim.com/pGDbnJ.png

    buradan çıkardığımız sonuç, yerine göre fernando daha önde oynatılabilir.

    oyuncu puanlama:

    fernando muslera: 7

    mariano: 8

    maicon: 8

    serdar aziz: 9

    latovlevici: 3

    selçuk inan: 7

    badou ndiaye: 8

    younes belhanda: 6

    garry rodrigues: 8

    yasin öztekin: 8

    bafetimbi gomis: 7

    tudor özelinde,

    görüldü ki adam derbi haricindeki maçlarda puan kaybetmiyor. derbi kazanmayı da zamanla öğrenecektir. tahminimce önümüzdeki hafta beşiktaş maçında en az bir puan alıp ligin fişini de çekecektir.
    ligin başında kendisi gidip lucescu gelse ve 13. hafta sonunda beşiktaş'tan 6, fenerbahçe'den de maç fazlasıyla 9 puan önde olsak herhalde övüle övüle bitirilemeyecekti. ancak tudor ilk haftalarda rakiplerin kafasına basa basa galibiyetler alınca her şey olduğundan kolay görünmeye başladı ve taraftara lig birinciliği çerez bir olaymış gibi geldi. halbuki senelerdir birincilikte tutunamıyorduk ve tudor varlığında ligin ilk haftasından bu yana lideriz. üstelik küçük farklarla değil 6 ve 9 puan gibi farklarla.

    derbi eleştirileri sonuna kadar haklı olmakla beraber artık kendisinden oyunsal anlamda eminim. evet belki derbilerde takımın nasıl performans göstereceğini bilemiyoruz ama şu kesin ki büyük maçlar dışında bu takım bastıra bastıra kazanıyor. bu da demek oluyor ki sezon sonunda 21. şampiyonluğumuzu kutlayacağız.

    #hedef21
  • 216
    antalyaspor gibi takımlarda, önemli oyuncuların eksikliği hemen hissedilirdi. böyle de oldu love,fernandes ve oyundan çıkan mbilla takımın bütün hücum gücünü çeken oyunculardı. her ne kadar 70 dakika boyunca tek kanat'dan yüklensek de,bu da sağ kanat oluyor çünkü lato çıkana kadar bir kere bile düzenli olarak gelemedik sol kanat dan.
    ne zaman ki linnes girdi gol geldi ve oradan 2-3 tane daha organize atak yapabildik. her ne olursa olsun kazanmak güzel, maç çok daha erken kopmalıydı çok net goller kaçırdık. özellikle gomis,rodrigues atsa maç daha farklı bitebilirdi.
    alanyaspor'un yan top haricinden ciddi bir atağı olmadı zaten adamların en önemli oyuncuları yoktu. bu anlamda evimizde kayıpsız gitmek güzel.
  • 217
    gelecek adına çok faydalı bir maç olduğu kanaatindeyim. özellikle beşiktaş deplasmanı öncesi böyle bir maç oynamamız çok büyük şans, adeta kaderin bize bir sürprizi. nedir bu sürpriz?

    çok fazla ders alınacak ayrıntı vardı maçta bana kalırsa. tolga'nın sakatlığından başlamak istiyorum. tolga'nın bu maçta oynayamaması bize çok önemli bir şey gösterdi. tolga yerine x bir kanat oyuncusu oynadığında da sol kanatımız asist ve gol yapabiliyormuş. ki bu denklemde x=yasin. demek ki neymiş? tolga sol kanatta oynadığı için çok gol atmamış. bizim sol kanatımızda 1 adet içe kateden oyuncu da aynı şeyi yapabiliyormuş. demek ki tolga'yı sol kanatta zorlamanın bir manası yokmuş.
    küçük bir parantez, tolga hakkındaki düşüncem: tolga orta sahanın ortasında da oynasa zaten gole katkı yapacaktır, çünkü kendisi çok mesafe kateden, doğru koşular yapan bir oyuncu. gençlerbirliği maçında attığı gol de buna örnek.

    bir diğer alınacak ders: garry şuanki form durumuyla ilk on biri belhanda'dan da, feghouli'den de daha çok hakediyor. bir o kadar da belhanda ilk on bir çıkmayı haketmiyor.

    ders 3: neymiş hocam? lato bu takımın sol bek için son tercihidir. gerçekten çok fazla sırıtıyor ve pas oyununa hiç katılmıyor. yapabildiği en ufak pozitif bir şey ben bu maçta görmedim. alanyaspor'a karşı bile bu kadar alan bulmuşken hiçbir şey yapamaması bir çok şeyi göstermeli artık.

    ders 4: diziliş ne olursa olsun, aslında bu hocanın tercihi. fakat şu da görünüyor ki bu ligde kanatlar gerçekten çok önemli, hele ki halihazırda sol bekimiz yok iken oyunu genişletmede ve sol kanatı kullanma adına çok faydalı.

    o zaman beşiktaş maçında neymiş? (bkz: #2288121)
  • 218
    galatasaray – alanyaspor : 2-0 ali sami yen’de başka

    galatasaray maça çok hızlı başladı. inanılmazdı. 10 dakika sonra fırtına dindi. artık klasik oldu bu. benim canımı sıkan takımın ali sami yen’de aslanken, deplasmanda kedi olması. bu durumdan nefret ediyorum. rakiplerin önemi yok.
    içerde hep çok iştahlı ve coşkulu, deplasmanlarda ruhsuz, isteksiz. tahminim tudor’un deplasmanlar için takımı kontrollü oyun için hazırladığı yönünde. tudor italyan değil ama italyan teknik direktörler gibi düşünüyor.
    galatasaray’a uymaz. kendisine bir hatırlatma yapayım, galatasaray taraftarı 2002’de şampiyon olmasına rağmen lucescu’nun oynattığı futbolu sevmemişti. gönderilmesinin en büyük sebeplerinden biri buydu. o zamanlar kimse lucescu gitmesin demiyordu. twitter olsaydı farklı olabilirdi tabii :)

    geçen hafta en yakın rakibinden 5 yemiş takım için taraftarın stadı doldurması ne kadar güzelse, latovlevici’ye top geldiğinde ıslıklanması o kadar saçmaydı. not düşeyim de unutmayayım.

    galatasaray taraftarı bu sezon, bu kadroyla şampiyon olabileceğini görüyor. takımın sahada karakter koyması, savaşması taraftarı ali sami yen’e çekiyor. ve fakat tudor’a güvenmedikleri de çok açık. lato konusu da aslında bu. top tudor’a gelmediği için lato’yu ıslıklıyorlar. hadi yine taraftarı haklı çıkarıyorum gibi olsun. zaten maçtan önce adı anons edilince tudor’u da ıslıklamışlar. haklılar.

    alanyaspor’u sezon başından beri ayakta tutan, attıkları 25 golün 21’ine katkı yapan oyuncuları bugün eksikti. bu sebeple galatasaray’ın kazanması elbette sürpriz değil. içerdeki her maçı kazanabilecek bir takım galatasaray. ama işte yetmeyebilir.

    yönetim ve teknik kadronun yaptığı çok ciddi yanlışlar geleceğe umutla bakarken güneşin önündeki bulutlar gibi ışığımızı engelliyor.
    takım rıdvan dilmen’in galatasaray’daki yabancılarına dikkat çektiğinden itibaren hakemler tarafından doğranıyor. ince ince değil, kalın kalın. yönetim bu konuda karnından konuşuyor. yumruğunu masaya vuran yok. en son fenerbahçe maçında ural aküzüm çıkıp konuştu, devamı gelmedi. kim nasıl bir hesap içinde bilmiyorum ama galatasaray’ın haklarını savunmayanların galatasaray’a ve taraftara ihanet ettiklerini söyleyeyim.

    tudor’un aklı sürekli rakiplerde. ya arkadaş galatasaray’ın genlerinde “şimdi onlar düşünsün” diye rakiplere baskı yapıp saldırmak var. önlem alacaksan al tabii de, önce galatasaray nasıl oynar sen ona bak.
    alanyaspor diğer bütün rakipler gibi duran toplardan ciddi tehlikeler yarattı. bu takım hiç duran top savunması çalışmıyor demek ki. tahmin falan değil, net. sen bana ne anlatsan hikaye, sahada ne olduğunu görüyorum işte. çalışan takım her duran topta tehlike yaşar mı? denayer’e kabahat buluyorduk, bugün yedek bile değildi. sorun çalışmamak.
    daha fazla yazmak istemiyorum. kazanılan maç sonrası kangren olan uzuvlara dikkatinizi çekerek bu cumartesi gecesi keyfinizi daha fazla kaçırmak istemiyorum.

    beşiktaş’ın puan kaybetmesi çok güzel oldu. haftaya dananın kuyruğu kopacak.

    bu arada aklımdaki bir şüpheyi de yazayım. hakemlerin galatasaray’ın üzerine oynamasının sebebi fenerbahçe ya da beşiktaş değil de başakşehir galiba. rıdvan efendi geçen hafta cumhurbaşkanıyla televizyon programını başakşehir stadında yaptı. zaten tesislere girince kocaman posteri var.

    maicon’un dizine bastıklarında karısı ursula’nın rakibe gırtlak kesme hareketi yaptığını gördük. emre belözoğlu yapınca küfür edenlerin yengeye destek vermesini şaşkınlıkla gördüm. belirteyim.

    neyse. galatasaray’ın haklarını koruyan bir yönetime ve macera peşinde koşmayan bir teknik direktöre ihtiyacımız var.

    kapatırken haydar konusuna geleyim. alanyaspor kalecisi haydar müthiş toplar çıkardı, vallahi bravo. aklıma 40 metreden gol yiyip tren düdüğünden etkilendiği söylenen gençliğimin katili galatasaray kalecisi haydar’ı getirdi.

    not: mevzubahis.com için yazdım da galatasaray sözlük bizim canımız.
  • 219
    arkamda maç boyu boş boş konuşan bir taraftarımız ile izlemek zorunda kaldığım maç. hazırlık paslarına bile adamın itirazı vardı. top noktayı maç sonu maicon ve ndaiye'nin çıkarılmasına itiraz ederek yaptı. sonunda dayanmayıp kart sınırıdalar dedim sert bir şekilde. yahu maç 2 olmuş nolacak yeaaaa dedi paşam. serdar 5-1 iken sarı kart görmedi mi deyince de mavi ekran verdi. baktı azarlamaya devam edeceğim arkadaşına gitsek mi ya kalabalık oluyor muhabbeti yapmaya başladı. birader git, bir daha da gelme mümkünse.

    böyle adamlar denk geliyor maalesef tribünde. tüm maç izleme zevkime tecavüz ediyorlar. keşke boş konuşmlarını kendilerine saklasalar.
  • 225
    ben cidden artık bu sözlük yazarları ile başka maçlar izledigimizi düsünüyorum ya.

    ben bu maçı elimde bira, keyifli keyifli, kazanacagımızdan adım gibi emin izledim tüm mac boyunca. hatta rakibi fizikle ezdik, dövdük, pres yaptık hemen top kaptık falan. cok hosuma gitti oynadıgımız oyun. ikinci yarının ortalarında sadece bir durgunluk oldu selcuk'un yorulmasıyla o kadar.

    sözlüge bakıyorum, bok gibi oynadık, rezil oynuyoruz falan yazılıyor. allah allah. lan diyorum benim kafa güzel oldu da ondan mı öyle geliyor, istatistiklere bakıyım.

    rakibin tek bir isabetli şutu yok. istatistikler asagıda. ben cidden anlamıyorum artık ya.

    %65 topla oynama %35
    18 toplam şut 4
    8 isabetli şut 0
    443 başarılı paslar 207
    %83 pas başarı (%)%71
    9 korner 3
App Store'dan indirin Google Play'den alın