154
olağanüstü bir gol daha. sneijder resmen tekmelerin hıncını aldı şu paslarla. halis'e sevgiler.
155
wesley sneijder'in 25.12.2016 tarihi, tsi 20.43 2016/2017 sezonu itibariyle 9. asistini yaptığı maç.
156
josue, umut bulut golü attı.
158
bruma'nın içine burak yılmaz kaçtığı maç.
160
penaltı falan olsa da bruma da gol atsa. gerçi selçuk kulübeden gelir gene attirmaz o penaltıyı.
161
rakipten adam haksiz bir kart ile oyundan atildi. hakem rahat kor
edit: mesaj atan arkadaşlar için pozisyonu tekrar izledim. ben brumayı çekmeye yeltenmesine faul verdi sandım. arka çekimden el gözükmüyordu çünkü. el varmış. sarı kart pozisyon.
rahat körüm.
163
rakibin net bir şekilde eliyle oynadığı ve ikinci sarı karttan oyundan atıldığı maç. buna kart çıkmayacaksa hiç bir elle oynamaya kart çıkmaz.
164
bruma'nın zibilyontane pozisyonu heba etti. helal olsun ede ede daha iyi olacak. ama yasin olsaydı bunları yapan ana avrat düz gidilirdi.
166
maalesef bitti.
skor 5-1.
167
sneijder, yasin, carole, eren ve de jong macin en iyi isimleri. ikinci yari hucum anlaminda akan bir takim izlemek cok zevkliydi. yasin begenelim, begenmeyelim bu takimda sneijder ile en iyi anlasan isim, sag acik bolgesinde alternatifi yok. sneijder bir muddet formsuzdu ama iyi toparladi, bildigimiz gibi, takimin en cok asist yapan oyuncusu. bruma kardesimizde bir dusus var, gol atamayinca gereksiz stres yapti, mantikli tercihler yapmasi lazim, arena'da golu yok ama elbet atar, sakin olmali. son olarak skordan bagimsiz defans hatti komple degismelidir, semih, sabri gibi adamlarla olacak is degil.
168
ligin ilk yarısı itibariyle geç de olsa boşaldığımız maç.
169
bu kadar fazla çirkef bir anadolu kulübü görmemiştim. farklı yenik durumdaki anadolu kulüplerin direnişe devam edenleri de oldu, yenilgiyi kabul edip bari en azından daha fazla gol yemeyelim deyip geri çekileni de.
ama farklı yenilgi durumunda bu kadar fazla çirkefliğe hiç gerek yoktu.
171
herhalde futbolcuların zevk alarak oynadıkları ilk maç olabilir bu seneki.
maçta en çok keyif alan bendim tabi. iki ufaklıkla beraber her golden sonra mutluluktan uçtuk. bu galatasarayı seyrettirmiyodum ki çocuklar takımdan soğumasın. bu akşam hadi gelin seyredelim dedim 5 attık. ikinci yarı her maçı izlettiririm artık çocuklara.
şu takımdan semih, sabri ve selçuk (hamit) çıksa yerlerine adam gibi topçular gelse şu takım gerçekten sınıf atlar. resmen yazık oluyor musleraya sneijdere ve bize.
173
maçı hem stattan hem de eve dönünce tvden izleyen biri olarak maçla ilgili birkaç şey yazmak istedim.
malumunuz bu sezon şimdiye kadar izlediğimiz en akıcı oyunu oynadığımız maç bu oldu. bundan başka çok net hatırlayabildiğim içeride oynadığımız bursaspor maçımız vardı iyi oynadığımız. ama onda bu kadar net üstün bir oyun yoktu, rakiple alakalı biraz da bu durum haliyle.
neleri iyi yaptık diye düşünecek olursak farkı yaratan orta sahamız oldu bence. de jong ve selçuk ilk yarıda sürekli box to box gibi oynadı. tabi burada de jong biraz daha defansif tedbirlere önem vererek hareket etti. zaten beklenen de bu ondan. bu iki oyuncu sürekli olarak orta alanı kontrol edince sneijder ile topu çok daha rahat buluşturduk ve savunma çizgimizi ileriye daha rahat taşıdık. bu da dolayısıyla iyi yapabildiğimiz sürekli paslaşma olayını çok rahat yapabilmemizi sağladı. alanyaspor çok eksik çıkmıştı karşımıza zaten. onların eksiklerini ve zayıflıklarını iyi kullanabildik bu şekilde. dikkatli izleyenler fark etmiştir hakan balta’nın da rahat bir şekilde oyunu kurmasına yardımcı oldular. boş koşularla önünü açtılar. semih’in olduğu sağ stoperden topu alıp hakan’ın önündeki boş alana topu iyi taşıdılar. bunu selçuk çıktıktan sonra hamit de çok iyi yaptı. ama hamit’in yaşadığı fiziksel erozyon birkaç pozisyonda küfür gibi yüzüne vurdu. biri kendi sağ kanadımızda sırtı dönükken topu kaptırması. hatırlayalım eski hamit burada topu kaptırmaz hatta kendi ekseni etrafında dönüp sırtındaki oyuncudan kurtulurdu. en kötü faul alırdı. maalesef yapamadı. ikincisi ise sol kanattan kullandığımız duran topun dönüşünde sağ kanadımıza açılan topa rakip oyuncu ile depara kalktı. kendisinden çok daha geride olan oyuncu onu yakaladı ama araya vücudunu koymasına rağmen sanırım o kadar güç sarf ettikten sonra pası vermeye mecali kalmadı ve yanlış bir pas verip adamlara hızlı atak başlattı. zaten kendisi benim tribünden birebir gördüğüm bu pozisyondan sonra çok üzüldü. o da farkında sona geldiğinin. ama sürekli dikine oynama çabası bence farkı getiren etkenlerden. alanyasporu çok yorduk bu şekilde. orta alan için diğer bir konu selçuk’un adalesini tutması. selçuk’u uzun zaman sonra ilk kez bu kadar her iki ceza alanında gördüğümüz bir maç oldu. halilen çok fazla sprint yapması gerekti bunu sağlamak için. elimde bir veri yok ama tahminim bu yönde. saçma bulabilirsiniz :) ikinci golümüzde de çok güzel sıfıra indi ve öyle ya da böyle golün olmasını sağladı. hemen ardından da sakatlık yaşadı. aklıma şu soru geldi. acaba selçuk daha önce yaşadığı adale sakatlıklarını tekrar yaşarım korkusu ile mi bu zaman kadar bu kadar hücumdayken durağan oynuyordu? hızlıca düşünürsek selçuk’un bu şekilde bacağını tuttuğunu ve haftaya oynar mı oynamaz mı diye haberlere çok çıktığını hatırlayabiliriz. selçuk bedeninin bu tarz bir oyunu kaldırmayacağını düşündüğü için eski oyununu oynamıyor olabilir mi? keşke bir basın mensubu çıkıp bunu sorsa ona. gerçi dürüst cevap verir mi bilemiyorum. evet dese takımdan kesilmesi gerekir, hayır dese her maç böyle oynaması beklenir. orta saha ile ilgili son olarak rakibin çok zayıf bir takım olması da bu performansta mutlak etkendi. her rakip kesin olarak böyle olmayacaktır.
hücum hattına gelirsek birçok güzel şey vardı. en başta zaten sneijder namı diğer altın portal. aldı, verdi, şut çekti, araya bıraktı, boş koşular yaptı, adam kovaladı, ileri uçta prese katkı verdi. ne yapılması isteniyorsa hepsini yaptı. peki, bu kadar nasıl etkili oldu bu maç? ilk nedeni bence locada oturan ailesi :) her golden sonra onlara el salladı. sanırım oğluna gelecekte ne yapması gerektiğini uygulamalı olarak göstermek istedi. şakayı bırakırsak en önemli iki etken bence doğru anda topla buluşturmamız ve etrafında doğru koşuları yapıp, doğru pas kanallarına girmemiz. her zaman verdiğim örnek telles, yasin, sneijder üçlüsüdür bu konuda. şu anki takımda carole, telles kadar hücumda etkili olmasa da bu maçta doğru hareketleri yaptı hep. ayrıca sneijder tekrar top kontrolü esnasında vücut çalımları ile rakibinden sıyrılmaya başladı. bu da önünü açmasını ve rahat pas atmasına olanak sağladı. yasin ve bruma bence çok verimliydi beşinci gole kadar. sonrası biraz bireyselliğe döndü. normal oynasalar birbirlerine birer asist yaparlardı ama onun yerine maç sonu niye pas vermedin tartışmasını tercih etmişler. çok önemli bir sorun olduğunu sanmıyorum bunun. ama yasin bruma’nın kendisine kaç asist yaptığına bir baksın. sonra bana pas vermiyor diye hocaya şikayet etmeye gitsin. bruma beş asistinin dördünü yasin’e yapmış. yasin’nin asist sayısı sadece bir. eren ise en verimli maçını oynadı sanırım. gol attı, pas alış verişine girdi hatta rakip sayesinde bol bol dripling de yaptı. bu nokta podolski ile biraz kıyaslamak lazım bence. podolski’deki bitiricilik ligdeki çoğu forvette yok. ama eren’in mücadelesi de podolski’de yok. zaten olsa bizde olmazdı. podolski maalesef topu kaptırınca bakmakla yetiniyor ya da faul yapıyor. eren ise kendi ceza alanına kadar gerekirse adam takip ediyor. işte bu pres gücü karşı takımın çıkmasına engel oluyor. arkasındaki oyuncularda bu prese katkı verince uzun topa zorluyoruz rakibi ve geri hücuma devam ediyoruz. en kritik nokta burada yine takım boyu. kötü oynanan haftaların hepsinde defans hattı bir uçta, hücum hattı bir uçta oynuyordu. takım boyu uzuyor, orta alan boş kalıyor, hataya yatkın savunmamız ile de gol yiyorduk. bu maçta yenen golde de zaten yine benzer bir durum var. selçuk topu kaptırıyor ki bir orta alan oyuncusu nasıl çevre kontrolü yapmaz inanılmaz ve arkası bomboş. ilk seferde basacak kimse olmadığından rakip hızlı çıkıyor ve klasik bir semih hatası ile golü yiyoruz. bir stoperin rakip oyuncu ile vücut teması yapmadan savunmaya çalışması akıl alır gibi değil bu pozisyonda. yasla göğsünü adama rahat hareket edemesin. bir anda senden 3 metre öteye gidemesin. bir zahmet sen de uyuma tabi. ikinci yarıda da benzer durumlar oldu ama bu sefer yemedik. defans hattı baskı anında hücuma yakın olmalı ki bir top kaybı anında ilk müdahaleyi yapsın ya topu çalsın ya da atağı kessin.
attığımız gollere de bakacak olursak, artık dar alanda kısa paslarla gol atmayı alışkanlık edinir olduk. yanlış hatırlamıyorsam sonra 6-7 haftadır bu tarz goller atabiliyoruz. güzel bir gelişme bu bizim için. ayağı çok düzgün oyuncularımız var zaten bunu yapabilecek. bu şekilde savunmaları aptal ederiz resmen. bir de atamadığımız goller daha doğrusu yaratamadığımız pozisyonlar var. nedense kanat oyuncularımız hiç sıfıra inmiyor. zaten backler hücuma çok az katkı veriyor. bindirmeleri daha çok yapsalar sıfıra inme şansları artacaktır. bruma’nın yasin’e yaklaştığı anlarda ise birbirlerine pası verip kanatta izliyorlar. bruma ya da yasin çizgeden koşuya devam etse sıfıra inip oradan çok rahat ceza alanına girebilir. bunu denememiz beni çok şaşırtıyor. bunu yapabilecek iki tane kanat oyuncumuz olmasına rağmen. diğer bir konuda 4-5 defa maç içinde top bizdeyken sağ kanadımıza geldiğimizde sabri’nin önünde sadece bir tane adamımız vardı. herkes sol tarafa geçmiş sabri’ye bakıyordu. sonra sabri de geri dönüyordu mecbur. buna bir çözüm bulmak lazım. arada iki kanadımızın yan yana gelip bir şeyler yaratmaya çalışması güzel ama orada kalıp yerlerini bırakması kötü. hücum sürekliliğine olumsuz etkileri oluyor.
sonuç olarak bu maç geleceğe umutla bakmamızı sağlamasını istediğim bir maçtı ve öyle de oldu. eksiklikler hala var. daha zor rakiplere karşı neler yapabileceğimiz hala bir soru işareti. devre arasında 1.85 boyunda hava hakimiyeti olan ayağı düzgün bir stoper bulsak çok faydası dokunabilir. bu arayı çok iyi değerlendirmeliyiz. çünkü ikinci yarı ilk beş maç konyaspor (d), karabükspor (d), akhisar, kayserispor ve rizespor (d) şeklinde. bu beş maç ardından da beşiktaş ile içerde oynuyoruz. çok belirleyici olacaktır bu haftalar. umarım bu şekilde çıkışımız devam eder ve şampiyon olabiliriz.
174
tam bir skor kimseyi aldatmasın maçı. hücüm anlamında formsuz küme düşme adayı alanyaspor'a karşı etkili olup 5 gol bulsakta skor 3-1 ve 4-1 iken oyundan düşmüş olan hiç bir iddiası olmayan alanyaspora net pozisyonlar verebildiğimiz maç. mesela normalde 2-1 lik skor 3-1 e geldi mi taraftarlar rahatlar. fakat galatasaray'ı izlerken bu pek mümkün olmuyor. aha şimdi arkaya yaslanacaklar ve rakip isterse ve biraz baskı kurup kalabalık gelirse pozisyon vermememiz müümkün değil düşüncesi anında baş gösteriyor bende. bir de 5-1 lik skora güvenip transfer yapmayacaklar korkusu sardı beni. acaba şöyle ite kaka 3-2 falan kazansak daha mı iyi olurdu bilemedim. herkesin de belirttiği gibi defansa stopere çok acil en az 1 sağlam adam almamız lazım. havadan gelen toplarda chedjou'nun semih'in gölge markajlarından yanlış yerde durmalarından bıktım usandım artık. neyse çokta uzatmadan özetlersek farklı bir skorla güzel bir galibiyet almışız gibi dursa da yarın içerde veya dışarda ligin orta sıralarında bir takımla oynasak, şansımız yanımızda olmadı mı başımıza gelecekleri görmek çok zor değil.
175
sonuç olarak yanıltıcı olduğunu düşündüğüm maç.