140
galatasaray – inter : 0-0
uzun zaman sonra maç yazısı yazıyorum. almanya'da oynanan hazırlık maçında galatasaray inter'le golsüz berabere kaldı.
bu sezon işim zor. çünkü fatih hoca maç sonlarında verdiği röportajlarda her şeyi detaylı şekilde açıklıyor. ben de kendisinden sonra yazıyı yazınca özgün bir fikir dile getirmiş olamayacağım sanırım. nitekim dünkü maçtan sonra da yazmayı tasarladıklarımı kendisi açıklamış. ah be fatih hoca.
aslında detaylı bir maç yazısı olmayacak bu. takımı tanımıyorum şimdilik. yeni oyuncular var, eski oyuncuların yeni görevleri var, 2 sene ne oynayacağını futbolcular dahil kimsenin tam bilmediği bir takımdan, ne istediğini bilen bir takıma dönüşmek kolay değil.
bir de tv'de maç izleyince detay yazmak pek mümkün değil. bir kaç maç sahada kanlı, canlı izleyeyim sonra tv'den izleyip yazmak da kolay.
takımı sahada bir tanımak lazım. iyice bir görmem lazım, takım hücumdayken savunma nereye çıkıyor, kim kimi alıyor. takım savunmadayken forvette kim nasıl pozisyon alıyor. öyle, ben stada gitmem, sıkılıyorum modellerden olmadığım için tribünden bir göreyim takımı, ilk randevu perşembe günü liverpool maçında.
maçtaki ilk 10 dakika bana yetti aslında, göreceğimi gördüm. takımın maça nasıl asıldığını, topa sahip olmak için nasıl çabaladığını, topu kazanınca amaca doğru hızlı hareket etmeye çalşılmasını gördüm. goal denen şey gavurcadan çevirince amaç demek değil mi zaten. hep söylüyorum, barcelona gibi sabırlı futbol oynamak kolay değil, herkeste o sabır yok, daha doğrusu çok az futbolcuda var bu sabır.
sabri'nin orta sahada oynaması, ujfalusi'nin sağ bek oynaması. fatih hocanın mantık dışı olmayan denemeleri. belli ki sabri ile orta sahaya dinamizm getirmek istedi hoca. basan adam sabri ile top yapan selçuk iyi fikir. sezon boyunca böyle ihtiyaçlar olacak. ujfalusi stoper de olur, sağ bek de. sezon boyunca buna da ihtiyaç olacak. zan ile servet hangi zamana kurulduğu belli olmayan iki saatli bomba olarak çift stoper oynadılar. başarılı da oldular. bu denemeler güzel.
topa tatlı-sert bir futbol izleyeceğiz bu sezon. topa olan sertlik bazen adama da olacak, kaçınılmaz. demek ki, ve beklediğimiz üzere, sertlikten yılmayan, çıtkırıldım olmayan bir galatasaray geliyor.
şimdilik topun ileri taşınmasında sıkıntı var gibi gözüküyor. topla kat edecek ve devamını olumlu sonuçlandıracak 2 adamımız var. arda ile selçuk. geçen sezon arda da yokken biraz culio deniyordu, sonunu iyi bağlayamıyordu. arda ile selçuk da iyi bağlayamıyor. pas tercihleri ve paslarında hatalar yapıyorlar. uzaktan şut göremiyoruz, şimdilik.
şimdilik diyorum, çünkü takım bu işleri yapacaktır. fatih hocanın önceliği başka bu günlerde. geçen sezon ortasında takımın başına gelen hagi'nin denediği ama beceremediği takımın özgüveninin kazanılması en öncelikli konu. sanırım hagi geçen sezon bu işin önemini tam kavrayamadı, mentörle çalışmak gerekirdi halbuki. devre arası takımı transferlerle şoklamak istedi o da olmadı.
fatih hocanın bir diğer önceliği takımın gücünü arttırmak. omuz omuzalarda yıkılmayan bir takım yapmaya çalışıyor. aman ne kadar şaşırtıcı. ama doğru, geçen sezon her ikili mücadelede yıkılan bir takımdık.
takım sezon öncesi çok sıkı ve ağır çalışıyor sanırım. eskiden sezon başlarında sert hocalar tarafından çalıştırılan futbolcuların kustuklarını, fenalaştıklarını duyardık. sanırım (sanırım diyorum, ben anlamam ya bu modern işlerden) idman şekilleri kusturmadan yükleme yapmaya doğru evrildi. bildiğim sadece magath kaldı topçusunu revire gönderen.
sezon başı idmanları, yüklemeleri bitsin, sezon içi idmanlara dönülsün takım kendine gelecektir. 4.vitesle öndeki arabayı yakalamaya çalışıp, yetişince 5. vitese atıp uzamak gibi olacak. dur be daha güzel bir örnek var. yeniçeriler kılıç talimlerinde bileklerine ağırlık bağlarmış da, ağırlıkları çıkarınca kimse durduramazmış ya, o hesap. yeniçeri örneği daha da uydu. hahahahah.....
normale dönünce o taşınıp da sonuca bağlanamayan toplar bağlanacak, paslar yerini bulacaktır. tabii ki bu durum transfer yapılmaması durumu için geçerli. transferde adı geçen bazı oyuncular gelirse, takım daha erken, nasıl diyorsunuz, level atlar.
doğrusunu isterseniz, ben bir çilingir isterim. yani topla kat edecek, nasıl diyorsunuz, adam eksiltecek, gol pası verecek, gerektiğinde uzaktan şutlarla işi bitirecek bir oyuncu. yani, hagi. bulmak zor mu, zor. ama imkansız değil. mesela diego bu tip bir oyuncu, alınabilir de.
olmazsa, bu sorunu selçuk'u daha öne çıkararak, arda'yı daha fazla devreye sokarak da çözülebilir. diego alınırsa iki kişiden beklediğini bir kişiden alırsın, ekonomik bir girişim olur.
hasretle liverpool maçını bekliyorum.