• 2
    saat 18:00'de başlayacak olan karşılaşma. kazanırsak yarı finali ve euroleague women biletini cebe koyuyoruz. kaybedersek iki gün sonra abdi ipekçi'de 3. maça taşınacak seri. 2 gün önce abdi ipekçi'de oynanan maça çok kötü başlamış, özellikle tezahürat yapan grubun olmadığı 15 dakikalık bölümde neredeyse basket atamamıştık. maç içinde sahada potadan potaya yürüyen courtney paris'e bir türlü çözüm bulamamamız dış atışlar ve orta mesafe şutlar dışında potaya yanaştırmadığımız rakibe can simidi olmuş hatta maçın son atağına kadar oyuna tutunmalarına sebep olmuştu. maçın başında özellikle cansu'yla dış atış denediğimiz bir sekans vardı, o 7-8 atak kadar uzun sürmeseydi maçın kalanındaki performansımıza bakarsak aslında daha erken ve rahat koparabilirdik. o süreci yaşamamak için de mou'nun maça daha erken ısınması gerekiyor.

    özetlersek pota altında paris'e daha az top gelmesini sağlayıp(savunmada daha iyi diyemiyorum çünkü biliyorum öyle bi savunma yok bizde) hücumda biraz daha akıllı davranırsak çok zorlanmadan kazanıp geliriz. yayın mayın tabi ki yok... allah netcast'e zeval vermesin...

    (bkz: bugün günlerden galatasaray)
    (bkz: uyanır uyanmaz düşüncemdesin)
  • 4
    jefferson'ın triple double'ı kaçırması üzmüştür. maçı tek başına almış şirinecim. muhtemelen ummc gibi rus takımlarının ilgisi olur ama inşallah seneye de tutabiliriz kendisini. euroleague biletimiz* ve maljkoviç de etki edecektir mutlaka.

    maçın yayını olmadığı için izleyemedik. paris şov yapmış ve iki önemli uzunumuz rezil maç çıkarmış. bu pota altı ile istanbul üniversitesini iki maçta da 40'a bağlayan fenerbahçe'ye zor kafa tutarız. gerçi iş pota altı ile de bitmiyor. ipekçi'de maç vermemeyi beklenti olarak tutuyorum.
  • 5
    bonn bonn'un öyle istediği maç. 34 sayı, 9 asist , 9 ribaund, 3 top çalma ile oynamış. ilk beş çıkmayan papova'nın 0 sayı istatistiği kağıdın en çok şaşırtan tarafı. paris 80 ribaund alınan maçta tek başına 28 tane çekmiş, bizim bütün uzunların toplamını geçmeyi başarmış. cansu'nun 4 dış şut olmak üzere 16 sayısı da bir diğer kayda değer istatistik olmuş.

    tabi tüm cümleler mişli-muşlu. çünkü dünyanın en leş futbolunun oynandığı derbiyi, üstelik bir futbolcunun intihar haberinin geldiği akşamda dahi, dünyanın en mühim haberi gibi gösteren türk futbol medyasının yine umrunda bile olmadı maç. 20 tane kanalı olan yayıncı kuruluş trt bile istanbul'da oynanıp seçtiği bir saate uygun olan maçları yayınlıyor sadece. iş konuşmaya geldi mi avrupa'nın en başarılı ligi, eurocup'ta son 4 takım, euroleague'de 2. olan takım bu ligde. üstelik bu takımların hepsinin yer aldığı bir çeyrek final turunda televizyonda yayınlanan maç sayısı sadece 2. 2 tane de federasyon sitesinden yayınlanan maç oldu. hepsi bu... gerçi bazen biz türk insanı olarak çok bulaşmadığımız için bu kadar büyük başarılar geliyor diye düşünmüyor değilim ama o da ayrı bir sosyolojik yazı konusu olur...

    sezon başında playoff görürse öpüp başımıza koyalım dediğimiz takım avrupa kupasından sonra ligde de yarı finale çıktı, üstelik bunu form durumu ne olursa olsun bir euroleague takımını geçerek yaptı. genç oyuncularıyla ve mühendislik açısından yetersiz bir kadroyla. şu maça dair bir istatistik kağıdı, tribünden çekilmiş 1-2 "genel görünüş" fotoğraf, kaptan'ın her tarafı kızarmış bacağının fotoğrafı ve özge alev'in 140 karakterlik tweet'i dışında birşey yok. sadece 22 saniye oyunda kalan eda bile pazar akşamı 90 dakika sahada kalan futbolculardan daha fazla emek sarfedip heycanlanmıştır bu maç için. ama işte yok.. yok oğlu yok...

    keşke herşey kupayı alıp cemiyete gidip rerere çekmek kadar kolay olsaydı...
App Store'dan indirin Google Play'den alın