1- 3 maç üst üste kazandıktan sonraki maçta ilk 11'den 6 eksiğimiz olmasına rağmen müthiş oynadığımız
23 kasım 2020 galatasaray kayserispor maçı'nda şanssızlığın son noktasını yaşadığımız için puan kaybettik,
2- şimdiye kadar çıktığımız 9 lig maçının 5'inde, son 4 maçımızın da 3'ünde gayet iyi bir futbol ortaya koyduk; gaziantep, başakşehir, erzurumspor, sivasspor, kayserispor. kalan 4 maçın 2'sinde ortalama bir futbol ortaya koyduk; fenerbahçe, alanyaspor. sadece kasımpaşa ve ankaragücü karşısında çok kötü bir futbol ortaya koyduk.
3- zirve yarışı veren takımlar içerisinde 9 haftalık fikstürü en zor olan takım bizdik ve buna rağmen zirvenin sadece 3 puan uzağındayız.
4- bütün bunları
edin visca ile birlikte ligin en iyi oyuncusu olan
fernando muslera'nın yokluğunda yaptık, ki kendisinin 1 ay içinde dönmesi muhtemel. 1 ay içinde dönerse 2 maç sonrasında dönmüş olacak ve başka bir sakatlık vs. sıkıntı olmaması durumunda 40 maçın 29'unda kalemizi koruyacak.
5- teknik direktörümüz lig şampiyonluklarında toplamda 11'de 8, son döneminde 3'te 2 olan
fatih terim.
6-
fatih terimli bu 11 senemizde ligin 2. yarılarındaki puan ortalamamız ilk yarılara göre çok daha yüksek;
1. sene : 44-38
2. sene : 33-42
3. sene : 37-41
4. sene : 42-37
5. sene : 36-41
6. sene : 29 - 9 maçta 12
7. sene : 37-40
8. sene : 33-38
9. sene : 1 maçta 3 - 40
10. sene : 29-40
11. sene : 27-28
sezonun ilk yarılarındaki puan ortalamamız: 34.5
sezonun ikinci yarılarındaki puan ortalamamız: 37.2
görüldüğü üzere yaklaşık 2.7 puanlık bir fark var.
not:
fatih terim'in sadece 5 maç takımımızın başında olduğu
süper lig 2013-2014 sezonu hesaplamaya dahil değildir.
7- ocak transfer dönemine sadece 5 maç kaldı ve ocak transfer döneminde orta sahaya, sol kanada, hatta forvete istediğimiz takviyelerin gelme ihtimali var. sadece
jean michael seri ve
henry onyekuru'nun gelmesi bile takımın çehresini rahatlıkla değiştirebilir. en kötü durumda hiç takviye gelmez, o zaman da durumumuz bundan kötü olmaz zaten.
8-
galatasaray şampiyonluk yarışında olduğu senelerde ligin son haftalarını en iyi oynayan takım. 6'da 6'lar, 8'de 8'ler gelebiliyor rahatlıkla.
9-
covid-19 aşılamalarının yakında başlayacağı söyleniyor, hem çinli, hem alman, hem de amerikalı ilaç şirketleri ayrı ayrı aşı buldu. işler yolunda giderse mart-nisan ayları civarında statlara seyirci alınabilecek duruma gelebiliriz. mart ayının başından itibaren 14 maçımız (7'si iç saha), nisan ayının başından itibaren ise 10 maçımız (5'i iç saha, 2'si trabzon ve beşiktaş'a karşı) var. iç sahada taraftar avantajını yıllardır en iyi kullanan takım olduğumuzu söylememe gerek yok sanırım. tabii bunlar ihtimaldir, seyirci izni hiç çıkmayabilir ama o zaman da durumumuz şu ankinden kötü olmaz zaten.
ve tuhaf bir şekilde umutları tükenenler var. tam aksine, oyunumuzla, tecrübemizle ve kalite olarak fener'in biraz altında olsa da oyuncu grubumuzla ligin 1 numaralı favorisiyiz.
maalesef olaylara çok günlük bakılıyor. ilk 2 hafta sonrasında sözde
galatasaray uçup kaçacaktı, fener seri yakaladığında fener uçup kaçacaktı, sonra fener konya'ya yenildi ve biz sivas'ı yendik, yine umutlar tavan yaptı, şimdi de tek bir beraberlik sonrası yine birçok renktaşımın umutları 0'a indi. bu bakış açısı kesinlikle rasyonel gelmiyor bana. biraz daha bütüncül bakmak, biraz daha büyük resme bakmak (her ne kadar bu kavramın içi ülkemizde boşaltılmış olsa da) gerekiyor. her maç sonunda suçlu aramamak, sürekli birilerini kazığa oturtmamak, bazı maçlara "yol kazası" gözüyle bakmak ve sıradaki maça konsantre olmak gerekiyor. tek bir rize galibiyeti bile tekrar işleri rayına sokacakken, ligde daha 31 hafta olmasına rağmen, zirve yarışından kopmamışken pes etmek, umut yitirmek o kadar gereksiz ki. taraftarın bir kısmı, deplasmanda 2 farkla yenip ikili averajı neredeyse aldığımız, 4 puan farkla önlerinde olduğumuz ve şimdiye kadar kesinlikle kendilerinden daha iyi oynadığımız
başakşehir'e bile
galatasaray'dan daha fazla güveniyor. bu da
trajikomik gerçek.