bu güne kadar oynadığımız iki avrupa maçının farkı şuydu; brugge’e karşı çift stoperle oynadık ve defans arkasına atılan uzun paslarla kalemizde üç-dört pozisyon verdik. psg maçında ise üçlü stoperle oynadık ve savunmada beşli savunmaya dönerek defans arkasına çok uzun top pozisyonu vermedik (yanılmıyorsam bir pozisyon verdik) ama uyuduğumuz yedi saniye içinde merkezden geçişe engel olamayıp golü yedik.
ligde de aynı sıkıntıları yaşıyoruz. defansın arkasına ya da sağ bek bölgesine atılan uzun paslarla pozisyonlar yiyoruz. bunların ana nedeni, rakipleri çalışmadan sahaya çıkmamız, kimin uzun pas atabileceğini bilmeden maçlara çıkmamız ve de uzun pas atan futbolcuyu bomboş bırakmamız. yapmamız gereken ne? tüm rakipleri çalışıp, uzun pas yapma yeteneği olan rakip oyuncuları kapatmak ve yana oynamaya zorlamak.
ikincisi, hücum anında topu kaptırdığımız anda rakibin çabuk çıkışını engelleyemiyoruz. halbuki özellikle belhanda’nın kaptırdığı toplarda, hemen arkadaki futbolcunun pres ile rakibin çıkışını zorlaştırması gerekir ki en azından takım halinde defans kurgusunu oluşturabilecek zaman bulabilelim.
son bir uyarı daha: rakibe pres yaparken tek futbolcuyla pres yapmak traji komik bir durum. eğer santrafor pres yapacak ise takım halinde bu prese katılmalıyız ama hiç olmazsa öndeki dörtlü kesinlikle birlikte pres yapmalı. yaparsak sivasspor maçında olduğu gibi pozisyonlar yakalayacağımızdan eminim.
(bkz:
22 ekim 2019 galatasaray real madrid maçı)