• 302
    geçtiğimiz iki sezondaki maçları da izlemiş insanlar olarak, o sezonlarda bile bu kadar rezil oynadığımız maç sayısı çok az diyebiliyorsak, varın anlayın bu akşamki rezaleti. maalesef hakemin de direk bizim lehimize etki ettiği bir maç oldu. sadece malum pozisyon için söylemiyorum. oyun içinde de devamlı bizim lehimizeydi hataları. bunu şunun için söylüyorum; umarım haftaya telafi için bizi doğramazlar.

    oyun hakkında söylenecek hiçbir şey yok.
  • 307
    eren derdiyok ve yasin'in hala kurtarıcı olarak hayal edilmesi çok enteresan. yasin top kaybından başka bir şey yapmadı, eren terlememiş olabilir, jogging bir adım ötede değildi. sinan'dan yine aydın yılmaz esintileri ve fernando muslera'nın şampiyonluğa yürüyen performansı sayesinde güç bela kazandık hem de ilk 15 dakikada 2-0 önde olduğumuz maçta.
  • 308
    muslera ve gol attığı için sinan hariç bir oyuncudan bile memnun değilim. fatih hoca da eminim memnun değildir. ama kazanmak lazımdı. şans ve muslera’nın sayesinde kazandık. boş kaleye gomis atsa ya da garry karşı karşıya kaldığı pozisyonu atsa bu kötü oyuna rağmen daha rahat kazanabilirdik.

    neyse vallahi şu an hiç biri umurumda değil.

    sen şampiyon olacaksın
  • 310
    3 puan aldığımız maç. ancak şampiyonluk için durum pek de iç açıcı değil.

    maalesef hücumda ciddi sıkıntılarımız var; top tutamıyoruz bir türlü. sadece bafetimbi gomis'in performansı istediğimiz seviyede. geri kalan oyuncular anlık parlamalar dışında etkisiz kalıyorlar ve daha da kötüsü topun bizde kalmasını bir türlü sağlayamıyorlar. atak sürekliliğimiz olmadığı gibi saçma sapan pas hataları vs. bizi bitiriyor ve rakibin hemen kontra bulmasını sağlıyor. zaten taktik gereği defansı önde kurduğumuz için rakipler inanılmaz pozisyonlar bulabiliyorlar. atak bir şekilde sonlanmalı, ne olursa olsun. basit fauller olur saçma bir şutla auta giden top olur; mutlaka bir şey şart.

    orta alan artık fernando francisco reges ve ryan donk'a emanettir diye düşünüyorum. ikisi de bugün maçın iyilerindendi. zaten yerlerine oynayacak adam yok. bu ikilinin eksiği de maalesef yeterince ileri çıkıp pas opsiyonu olamamaları. zaman zaman yapsalar da ikisi de aslında bir 8 numara olmadığı için bunu layıkıyla yerine getiremiyorlar. yine de dediğim gibi yapacak bir şey yok. elimizde onlardan başka o bölgede iyi oyuncu yok.

    normalde younes belhanda ve sofiane feghouli'den iyi paslaşmalar, topu teknikleriyle paslaşarak ayağında tutmalar falan beklersiniz ama boşa bekliyoruz sanırım. emre akbaba'nın bile top adeta ayağına yapışıyor, alamıyoruz. bizimkilerden bu kadar oluyor demek ki. garry mendes rodrigues'in de bu meziyetleri zaten yok da bari karşı karşıya gol atabilse diyoruz ama onu bile yapamıyor sağ olsun. bir ara performansı artmıştı, şimdi yine eski haline döndü. işin kötü yanı bu üçlü yerine oynayacak başka adam da yok. sinan gümüş ne kadar bizi ipten almış olsa da o da çoğu maçta sahada hayalet gibi geziyor. maalesef bu üçlüyle devam edilir. bize şampiyonluğu kaybettirirse bu üçlü kaybettirir zaten. açıkçası çözüm için önerim de yok; kadroda adam yok.
  • 312
    şunu maçtan önce yapmıştım, çünkü alanyaspor'un savunmadaki sıkıntılarından dolayı gol atma konusunda sıkıntı yaşamadan maçı kazanacağımıza inanıyordum ancak bu kadar isteksiz olup 0-2'den neredeyse maçı verebileceğimizi düşünmemiştim. yine de paylaşmak istiyorum çünkü başka bir anlam ifade ediyor şu anda, elindeki malzemeden kaynaklı olsa da yaptığı bazı değişiklikleri eleştiriyor olmama rağmen yine de çoğu ruhsuzlardan oluşan bu takımın şampiyon olacağına en çok inanan kişinin kendisi olduğuna inanıyorum ve bir kez daha ona ithaf ediyorum.

    http://gss.gs/9a0.jpg
  • 315
    ilk yarıyı ve son 70 dakikayı izleyebildim. ilk yarı baya iyi presi kuvvetli ve bir birine bağlı bir oyun oynadık. pas ritmimizde baya yüksekti. deplasmanda tempo yapamama sorunumuz bu maçlık yoktu. bana göre bizim birinci sorununuz deplasmanda tempolu oynayamamak. ilk yarı denayer'in oynamasının artıları vardı. 1 kere dezavantajını yaşadık ki maçın ilerleyen kısımlarında bu sıkıntı arttı. bu sıkıntı havadan gelen toplardı. en sonunda da güzel bir gol yedik ve 2 1 devre oldu. bu golle bizim 3. gönlümüz benzeşiyor. 2 golde de takım yetenekli oyuncusuna yeteneğini göstermesi için yardım ediyor ve iyi 2 vuruş izletiyorlar bize.

    neyse penaltıdan bir gol yemişiz. pozisyonu da izledim demin. beni bilen varsa ben hakemsporlu biriyim. zaten hakem hakkında çok da konuşmam. bu pozisyon bence penaltı olmasa dahi penaltı verdiği için de bir şey diyemem. kimileri şl son 16da madrid juventus maçında çalınan penaltıya benzetmiş. zannediyorum savunmacının ayağının yukarıda oluşundan benzetiliyor. emin olmak için bir daha pozisyona bakayım dedim ama bulamadım. neyse, serdar ve rakibinin vücut teması var bu doğru. ancak serdar atletizmini konuşturup rakibinin önüne set çekmeden ve bacağı ile rakibe temas etmeden topa hamle yapıyor. bu yüzden bence penaltı. evet rakibini dağıtıyor ancak bunu yaparken ayağını kullanarak değil atletizmini ve vücudunu kullanarak yapıyor. haa o ayak uygunsuz bir yerde ve rakibini dağıttı o yüzden penaltı diyene katılmasam da bir şey diyemem. zaten mutabakat yapılacak bir pozisyon olduğunu düşünmüyorum. yalnız yorumlar önemli. her ne kadar kural kitabına bakabilsek de yorumlar hakkında yeterli bilgimiz olamıyor.

    bir de bir tane ofsayt pozisyonu var tartışılan. yayındaki açı kötü. yerde çizgide yok. ben bu pozisyon için bir karar veremem. belki bir sezim olabilir ama kararım yok. açı çok yanıltıcı. belki tahmin edildiğinden daha fazla ofsayt veya denayer'in gerisinde olabilir oyuncu. kestiremiyorum.

    neyse alanya'nı tarzı gereği enine oyunu açabilirim ve eren ile gomis üst üste çok binmedi. ben hala yaşın hamlesini yanlış görsem de anlıyorum. ancak ben hayatta oynatmam.

    ne yazık ki fatih terim takımları, özellikle tam oturmamış olanları, oyununu değiştirmeye çalışırken kalecisine sırtını dayıyor. 70ten sonra 2 veya 3 pozisyon verdik. galiba 1'i ofsaytı, bakmak gerek. bu tarz plan değişikliğiklerinde arkayı daha güvenilir tutmak içinde hoca bir yol bulmalı.
  • 317
    ofsayt pozisyonu üzerinden maçı hak etmediğimiz ve bu pozisyonla sezonun kaderinin değiştiğine ilişkin söylemlere, "yapılan hatanın başta alex taşçıoğlu'nun olmak üzere aleyhimize yapılan komik yan hakem hatalarının diyeti olduğu; 30 haftanın bir bütün halinde değerlendirilmesi halinde hakem kararlarının aleyhimize yoğunlaştığı" cevabını verebilirim.
  • 320
    alanyaspor – galatasaray: 2-3 yattığı yeri yadırgayanlar

    tespit gibi tespitle başlıyorum yazıya. galatasaray takımının deplasmanda başarısız olmasının sebebi bütün takımın yattığı yeri yadırgaması bence. düşünüyorum, düşünüyorum başka bir sebep gelmiyor aklıma. takım içerdeki maçlarda yardırırken deplasmanda nasıl böyle olur ki? hem de başlarında takımı teknik, taktik dışında mental olarak da hazırlamasıyla meşhur hoca varken. daha önce de muslera formsuzken “yeni bebeği oldu, gece uyuyamıyor mu” demiştim. galatasaray uykusuz arkadaşlar, özellikle deplasmanda.
    bu sorunun çözümü belli, alacaksın bir yatak üreticisi sponsor mışıl mışıl uyuyacak topçular. bunu da ben mi organize edeyim yani.

    şaka bir yana takımın deplasmanda bu kadar silik olması çok canımızı sıktı bu sezon. ha şimdi kalkıp birileri, ligin son haftaları ve gerginlik yüzünden topçular böyle diyebilir, demesin çünkü sezon başından beri takım aynı sorunu yaşıyor.

    maça galatasaray hızlı değilse bile golle başladı. dakika 4’tü. sonrasında alanyaspor birkaç kez çok tehlikeli geldi, muslera gole izin vermedi. yine erken dakikalardan birinde fernando’dan mariano’ya çok iyi bir pas çıktı, mariano da şahane kesti, bu defa araya girip kendi kalesine golü atan alanyalı tzavellas (galiba adı buydu) oldu.

    galatasaray çok iyi oynamadan, gol kaçırmadan, kalesinde gol pozisyonları görürken 2-0 öne geçti. zaten gevşek olan vidalar iyice gevşedi. alanyaspor moral bozukluğunu çabuk atlatıp galatasaray’ın üstüne gelmeye devam etti, nitekim güzel bir golle 2-1’i de buldular.

    ikinci devre iki takımdaki tek değişiklik alanyaspor’un daha bir inançla galatasaray’ın üzerine gelmesiydi. galatasaray’da bir değişiklik yoktu. ilk devre neyse aynı. üzerinde ölü toprağımı vardı, basiretimi bağlanmıştı, laubalilik mi, babamın dediği gibi gayri ciddilik mi? sanki bunların hepsi gibi. valla mehmet demirkol’la irmak kazuk’a twit attım, ciddiyetten uzak programına deplasmandaki galatasaray’ı çıkarın diye.

    hoca da bu durumdan oldukça şikayetçi. deplasman maçlarından sonra ve hatta akhisar’a kaybedilen kupa maçı sonrasında yumuşak bir şekilde de olsa, topçulara ayarı verdi. ha, hoca zaten sürekli topçularla konuşuyordur, onları motive etmeye çalışıyordur ama bazılarına ulaşamıyor sanırım. bazı insanların kabukları o kadar kalındır ki, ulaşamazsınız. bazıları da o kadar ciddiyetsizdir ki, kabukları kalın değil ama yağlanmıştır, bir şey değse içeri girmeden kayar gider. belhanda ve feg biraz böyle topçular gibi duruyor. tamam da bütün takımın deplasmanda böyle olma sebebini bulmak lazım. ya da boş verip buna rağmen şampiyon olmaya bakmak lazım. sanırım hoca da bunlarla uğraşmak yerine, teknik-taktik konuları iyileştirip şampiyon olmaya bakıyor.

    ikinci yarıda yenen ikinci gol ciddiyetsizliğin adeta tescili gibiydi. olay orta saha çizgisinde geçiyor, dikkat. gelen uzun topu denayer saçma sapan bir şekilde göğüs-karın arasıyla yüzü bizim kaleye dönük mariano’ya verdi. mariano da daha da ciddiyetsiz bir şekilde geriye doğru şişirdi. top ne muslera’ya ne de serdar aziz’e geldi, alanyalının önüne düştü. derken serdar da adama bodoslama dalınca penaltı ve sarı kart. akıl tutulması üçlemesi. ki maç boyunca buna benzer çok pozisyon oldu. oldu mu sana 2-2.

    2-2 olunca galatasaray kıpırdar alanya geriye yaslanır mı diye bekledik. beklentimiz yine boşa çıktı. ne galatasaray kıpırdadı ne de alanya geriye çekildi. aksine alanya pozisyon üzerine pozisyon bulmaya başladı. nasıl olduysa, takımda uykusunu almış tek adam olan muslera mükemmel ve ötesi oynadı. maçın adamı net muslera.

    hoca oyuna müdahale etti. hafta içi kendisini delirten üç adama güvenmek zorunda kaldı. yasin, eren, sinan.
    sinan dakika 83’te golü atıp maçı galatasaray’ın kazanmasını sağlamasın mı? vay arkadaş.
    şampiyonluk yolunda çok önemli bir galibiyet alınmışken sanki takım yenilmiş gibi bir yazı yazmak saçma gelebilir. ama bütün maçı bu hissiyatla izledim arkadaşlar. ne yapabilirim. sizin de böyle izlediğinizi biliyorum.

    elbette çok sevindim, elbette iyi oyun umurumda bile bu saatten sonra, önemli olan kazanmak ama olmuyor öyle işte, hissettiklerimi ve gördüklerimi yazmazsam rahat edemiyorum. kutlamayı anlık olarak twitterda yapıyorum zaten.

    bir cumartesi gecesi armağanı oldu bu üç puan. allah sevdiği kullara önce eşeğini kaybettirirmiş sonra buldururmuş ya, o hesap oldu.

    neyse, şerefe.
  • 323
    galatasarayın bütün defolarını göz önüne çıkaran maç oldu. savunmada hangi ikili oynarsa oynasın savruk oynuyorlar ve güven vermiyorlar üstelik atılan bütün hava toplarını rakip çok rahat bir şekilde alıp yarı sahaya yerleşiyorlar. rakip orta sahadan rahat bir şekilde top çıkarıp üstelik yerden paslarla yapıyorlar bunu ve kanatlara yayılıp içeriye doğru kat ediyorlar ve rahatsız eden kimse yok . orta saha sadece hazırlık pası yapmak için oynuyor gibiydi donk ve özellikle fernando'nun bu maçlarda daha fazla sorumluluk alması gerekiyor ki fernando'nun bu özelliği var. garry kasımpaşaya attığı golden beri ortada yok topu aldımı çalım atıp şut çekme derdinde sezon başında ki pas özelliği silinmiş gibi belhanda ise rezaet bir performans gösterdi üstelik her an takımı eksik bırakabilecek bir yapısı var feghouli ise belhandayla birlikte en kötü performansa sahip oyuncuydu. dünün en iyileri muslera , denayer ve idare oynayan nagatomoy'du bana göre. açıkçası şampiyonluk için ilk defa endişenlenmeye başladım içerdeki maçları alsak bile deplasmanda ki iki maçı rahat alacağımızı düşünmüyorum başakşehir puan kaybı yaşamazsa bu oyunla şampiyonluk zor.
  • 325
    ultras/movement'in maç onbiri

    1- geçtiğimiz hafta sonu başakşehir karşısında mükemmel bir oyun oynayıp, liderliği ele geçirdikten sonra şampiyonluk yolunda önemli bir virajdı alanyaspor karşılaşması galatasaray adına. sarı-kırmızılıların "deplasman fobisi" ile ev sahibinin iç sahada kazanma "hobisi" yan yana gelince iki takımın puan tablosundaki yerlerine bakıp "kolay" denilemeyecek türden bir maç olacaktı, öyle de oldu. baharın iyiden iyiye kendi hissettirdiği harika bir havada başlayan mücadele akdeniz meltemleri misali gomis ve tzavellas'ın kendi kalesine attığı golle galatasaraylıları rahatlatacak şekilde erken dakikalarda birden 2-0 oluverdi. galatasaraylı oyuncular skorla beraber rehavete girmese, biraz daha ciddi oynasalar, alanya'nın fernandes ile attığı gol olmayacak ve belki de üçüncü golü bulup, maçı çok erken koparabileceklerdi. buna rağmen yine de maçı kolaylaştıracak kırılma anları yakaladı galatasaray, devre biterken kullanılan serbest atışta donk-feghouli-gomis'in kafa paslaşmalarında fransız golcü boş kaleye isabet ettiremedi meşin yuvarlağı. ikinci devre de alanya'nın beraberlik için geldiği bir anda garry rodriguez'in haydar'la karşı karşıya kalıp kalecinin solundan plase denemesi ağlarla buluşsa, galatasaray galibiyet golü için "ilk yardım kolu" sinan'ı beklemezdi son dakikalara kadar. "atamayana atarlar" kuralını bilmeyen yoktur, rahat pozisyonları gole çeviremeyince sarı-kırmızılılar, savunmada mariano-serdar-muslera'nın birlikte "saçmaladığı" bir pozisyonda ev sahibi penaltı kazandı ve "galatasaraylı" emre akbaba şimdi "formasını giydiği" takımı adına beraberliği getirecek golü filelere yolladı. eşitliği yakalamanın coşkusuyla alanyaspor iç sahada alışık olduğu gibi rakibine öldürücü hamleyi vurmak için atak üstüne atak yaptı da karşılarında "kale" gibi dimdik duran bir muslera buldular. beraberliğin yenilgiden farklı olmayacağı bilincindeki fatih terim, yasin-sinan-eren gibi kulübedeki hücumcuları sahaya sürdü ve bir kaç hafta evvel konya maçında yaptığını, yine yaptı sinan, mariano'nun asistinde galatasaray adına rahat başlayıp, kabüsa dönüşecek maçı kurtaran adam oldu... uzun lig yarışında her maç ve her puan çok değerlidir de, şampiyonluk kazanıldıktan sonra geriye bakıldığına böyle maçlar ve "ipten alan" goller çok daha fazla konuşulur...

    2- "atan ve tutanın iyi olacak" der futbol ulemaları, bu sene galatasaray rakip ceza sahası içinde oldukça tehlikeli bir takım hüviyetinde, ligin açık ara en fazla gol atan takımı oldu gomis'in transfer edilişi sonrası. tutma tarafında da fatih terim'in gelişi ve savunma bloğunun temel taşlarını oturtmasıyla da kalesinde gördüğü goller azalmaya başladı. tabii ki muslera'nın bundaki payını yadsıyamayız, nasıl ki dördüncü yıldızı getiren şampiyonluk sezonunda son hafta maçlarını kurtaran adam olmuştu uruguaylı eldiven, bu sene de sona yaklaştığımız haftalarda yine muslera adından söz ettiriyor yaptığı kurtarışlarla. alanya karşısında ilk yarı ve özellikle ikinci devre birbirinden önemli öyle toplar çıkardı ki, bu pozisyonların gol olması halinde galatasaray bir deplasmandan daha boynu bükük ayrılabilirdi.

    3- geçen haftaki başakşehir maçının yıldızı mariano cumartesi gecesi alanya'da da sahnedeydi. bir bek oyuncusu olarak her maç gol atmasını beklemek hayalcilik olur da alanyaspor'lu fernades ile girdiği "düello"yu 2-1le kazanarak galatasaray'ın hanesine yazdırdığı üç puanın baş aktörlerinden sayabiliriz kendisini. brezilyalı oyuncu sağ kanattan yaptığı bindirmelerle ev sahibinin gol ayağı fernandes'i savunma yapmaya zorlayarak, ilerde rahat etmesini önlerken, önce tzavellas'ın kendi kalesine attığı golde asist yaptı, sonra da maçın en kritik dakikalarında alanyalıların oyuncu değişikliği esnasında konsantrasyonu yitirdikleri bir anda sinan'ı rakip ceza sahası içine kaçırarak ikinci asistini yaptı. yürüyedur mariano...

    4- denayer'i "serseri mayın" olarak gördüğümü çokça yazdım, takım savunmasının temelinde serdar-maicon ikilisine güvenimi hep belirttim de fatih hoca önce başakşehir maçında taktik gereği denayer'i oynattı ve beklediğini aldı belçikalı stoperden. alanya'da hem maicon'un cezalı olmasından hem de denayer-serdar ikilisinin bir hafta evvel kusursuz oynamasından dolayı belçikalıyı yine savunmada tercih etti. fena da oynamadı denayer, göze çarpan bariz bir hatası yoktu. partneri serdar da maçın iyileri arasındaydı, rakibin bütün ataklarını kesti, hamle zamanlaması yerindeydi ama mariano'nun "saçma" bir geri pasında penaltıyı yaptıran oyuncu olarak adından söz ettirdi maalesef. hakem ümit öztürk'ün verdiği penaltı vuruşu bence tartışılır da esas üzücü olan serdar'ın sarı kart görüp, beşiktaş maçında oynayamayacak oluşu. işte o zaman da akla tudor'un ve ara sıra fatih terim'in maicon-denayer ikilisini denediği ve puansız dönüldüğü maçlar akla geliyor. umarım bu hafta öyle bir şey olmaz...

    5- cumartesi gecesi iki takımın kadrolarında yer alan 10 numaralar forma değiştirse ve maç tekrar oynansa galatasaray güle oynaya 5 atarak dönerdi alanya deplasmanından. takımı oynatsın diye alınan, sneijder'in sırtındaki 10 numara çıkartılıp kendisine sunulan belhanda geldiğinden beri bir kaç maç dışında formasına layık bir oyun oynamadı. hadi geçtim 10 numarayı, 8 numara gibi oynasın ama o da yok, kontrattaki milyonlara paralel çık biraz katkı ver be belhanda... takım adına pozitif işler yapmayı bir kenara koyalım, tam tersi rakip sahada yaptığı hatalar ve kaptırdığı toplarla galatasaray savunmasını da zor duruma sokuyor, alanya'nın fernandes'le bulduğu golün başlangıcında kimin hatası vardı sizce? haziran ayında rusya'da yapılacak olan dünya kupasında umarım fas başarılı olur, belhanda ön plana çıkar ve galatasaray "zarar" etmeden kurtulur belhanda'dan. yerine alternatif belli: emre akbaba...

    6- şampiyonluk yarışında son haftalara girilirken orta saha ikilisini de sabitledi fatih terim: fernando ve donk. daha önceleri selçuk'lu kadrolar tercih eden imparator, selçuk'un fiziki gücünün zayıf olması ve savunma tarafının olmaması nedeniyle hollandalıyı tercih etmeye başladı. antalyaspor maçı ve kasımpaşa maçında yaptığı asistler ve atak başlangıçları aklıma geliyor da aslında defansif yönünün yanında topu ayağına aldığında da başarılı işler yapabiliyor ryan donk.

    7- garry rodriguez'e bir haller oluyor, bakalım çıkar kokusu yakında. fatih terim'in görevi igor tudor'dan alması sonrası en fazla çıkış gösteren oyunculardan biri olan ve her maç ya asist ya da gol atan rodriguez son haftalar sessizliğe büründü. alanya karşısında eski garry gibi başladı oyuna, ataklarda hep onun adı vardı, gomis'in attığı golde haydar'ın kalesine şutu çeken de rodriguez oldu ama sonrasında birden durdu. ikinci yarının başında futbol tanrıları kendisine bir şans daha verdi, kaleciyle karşı karşıya kaldı ama eski formunda olsa rahatça golü atabilecek bir pozisyonda oldukça cılız bir vuruş yaptı garry...

    8- belki maçta oynamadı, belki şimdi 40 numaralı formayı giyiyor ama geleceğin 8 numarası gökay güney'i fatih hoca alanya'ya getirdi ve maç kadrosuna adını yazdı... arkadaşlarının onu benzettiği steven gerrard'ın liverpool'da efsane olması gibi gökay da umarım galatasaray efsanesi olur. alt yapılarda, genç milli takımlarda oynadığı maçları takip ediyoruz, sağlam ve emin adımlarla geliyor, karakter olarak da pırıl pırıl bir çocuk... allah futbol şansı versin, sakatlık yaşamasın ve galatasaray yeni bir yıldız daha kazansın...

    9- trabzonspor maçında attığı golden sonra gençlerbirliği ve başakşehir karşılaşmalarını boş geçen gomis, alanya filelerini havalandırarak ligte 27. golünü attı. aslında biraz daha becerikli olsa 28. golünü de yazdıracaktı istatistik kağıdına ama şans bu sefer kaleci haydar'ın yanındaydı. sezonun son haftalarında da umarım gollerini sıralar ve kendi adına rekorları geliştirirken, galatasaray'ın da şampiyonluğuna katkı sağlar. dünya kupası dönüşleri sonrası futbolcuların performanslarında ciddi düşüşler olmasından dolayı rusya'ya fransa milli takımı ile gomis'in gitmesini çok arzu etmesem de milli takımı seçicilerin akıllarının bir kenarında gomis'in olduğunu okuyoruz internet sitelerinde, seçilirse fransa maçlarını daha heyecanlı seyrederiz ama bana kalırsa plajda bizim gibi televizyondan izlesin dünya kupasını gomis...

    10- hasan şaş'ın maçtan önce taraftara yumruk şov yapmasını eleştirmişti tümer metin, "sen artık futbolcu değilsin, hocasın, gitme taraftara yumruk şov yapmaya, elini kaldır alkışla" demişti. hasan şaş zaten kendisine twitterdan gereken cevabı vermiş ama belki anlamamıştır diye sinan'ın attığı golden sonra sahada kayarak da duygularını nasıl dolu dolu yaşadığını göstermiş oldu. galatasaray bir his takımıdır, ruh takımıdır, sevinçleri de hüzünleri de sonuna kadar yaşayanların takımıdır, başta fatih terim böyle olmasını ister zaten takımın ve ekibinin. tümer'e cevap niteliğinde yazacak olursak, merak etmesin fatih terim'in antrenör ekibinde son dakika penaltısını soğukkanlı atabilecek ümit de var, takımı gülmekten göz yaşlarına boğacak taffarel de var, "ölümüne pes etmeyen" hasan da var...

    11- ve sinan'la bitirelim. kupa golcüsüyken, birden kritik maçların kurtarıcısı oldu gurbetçi futbolcu. skoru değiştirmek için sahaya gönderilen topçuların yükü büyüktür, sahada gösterecekleri performans hem kendileri hem hocası adına önemlidir ve sinan önce konya maçında, şimdi de alanya'da kendisine güvenenleri mahçup etmedi. sene başı elden çıkarılmak için uğraş verilirken, bu sezon bitiminde takımda kalması için çaba gösterecektir mevcut yönetim...
    kaynak: ultras/movement blog
    https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...r2-3galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın