ultras/movement'in maç onbiri
1- geçtiğimiz hafta sonu başakşehir karşısında mükemmel bir oyun oynayıp, liderliği ele geçirdikten sonra şampiyonluk yolunda önemli bir virajdı alanyaspor karşılaşması galatasaray adına. sarı-kırmızılıların "deplasman fobisi" ile ev sahibinin iç sahada kazanma "hobisi" yan yana gelince iki takımın puan tablosundaki yerlerine bakıp "kolay" denilemeyecek türden bir maç olacaktı, öyle de oldu. baharın iyiden iyiye kendi hissettirdiği harika bir havada başlayan mücadele akdeniz meltemleri misali gomis ve tzavellas'ın kendi kalesine attığı golle galatasaraylıları rahatlatacak şekilde erken dakikalarda birden 2-0 oluverdi. galatasaraylı oyuncular skorla beraber rehavete girmese, biraz daha ciddi oynasalar, alanya'nın fernandes ile attığı gol olmayacak ve belki de üçüncü golü bulup, maçı çok erken koparabileceklerdi. buna rağmen yine de maçı kolaylaştıracak kırılma anları yakaladı galatasaray, devre biterken kullanılan serbest atışta donk-feghouli-gomis'in kafa paslaşmalarında fransız golcü boş kaleye isabet ettiremedi meşin yuvarlağı. ikinci devre de alanya'nın beraberlik için geldiği bir anda garry rodriguez'in haydar'la karşı karşıya kalıp kalecinin solundan plase denemesi ağlarla buluşsa, galatasaray galibiyet golü için "ilk yardım kolu" sinan'ı beklemezdi son dakikalara kadar. "atamayana atarlar" kuralını bilmeyen yoktur, rahat pozisyonları gole çeviremeyince sarı-kırmızılılar, savunmada mariano-serdar-muslera'nın birlikte "saçmaladığı" bir pozisyonda ev sahibi penaltı kazandı ve "galatasaraylı" emre akbaba şimdi "formasını giydiği" takımı adına beraberliği getirecek golü filelere yolladı. eşitliği yakalamanın coşkusuyla alanyaspor iç sahada alışık olduğu gibi rakibine öldürücü hamleyi vurmak için atak üstüne atak yaptı da karşılarında "kale" gibi dimdik duran bir muslera buldular. beraberliğin yenilgiden farklı olmayacağı bilincindeki fatih terim, yasin-sinan-eren gibi kulübedeki hücumcuları sahaya sürdü ve bir kaç hafta evvel konya maçında yaptığını, yine yaptı sinan, mariano'nun asistinde galatasaray adına rahat başlayıp, kabüsa dönüşecek maçı kurtaran adam oldu... uzun lig yarışında her maç ve her puan çok değerlidir de, şampiyonluk kazanıldıktan sonra geriye bakıldığına böyle maçlar ve "ipten alan" goller çok daha fazla konuşulur...
2- "atan ve tutanın iyi olacak" der futbol ulemaları, bu sene galatasaray rakip ceza sahası içinde oldukça tehlikeli bir takım hüviyetinde, ligin açık ara en fazla gol atan takımı oldu gomis'in transfer edilişi sonrası. tutma tarafında da fatih terim'in gelişi ve savunma bloğunun temel taşlarını oturtmasıyla da kalesinde gördüğü goller azalmaya başladı. tabii ki muslera'nın bundaki payını yadsıyamayız, nasıl ki dördüncü yıldızı getiren şampiyonluk sezonunda son hafta maçlarını kurtaran adam olmuştu uruguaylı eldiven, bu sene de sona yaklaştığımız haftalarda yine muslera adından söz ettiriyor yaptığı kurtarışlarla. alanya karşısında ilk yarı ve özellikle ikinci devre birbirinden önemli öyle toplar çıkardı ki, bu pozisyonların gol olması halinde galatasaray bir deplasmandan daha boynu bükük ayrılabilirdi.
3- geçen haftaki başakşehir maçının yıldızı mariano cumartesi gecesi alanya'da da sahnedeydi. bir bek oyuncusu olarak her maç gol atmasını beklemek hayalcilik olur da alanyaspor'lu fernades ile girdiği "düello"yu 2-1le kazanarak galatasaray'ın hanesine yazdırdığı üç puanın baş aktörlerinden sayabiliriz kendisini. brezilyalı oyuncu sağ kanattan yaptığı bindirmelerle ev sahibinin gol ayağı fernandes'i savunma yapmaya zorlayarak, ilerde rahat etmesini önlerken, önce tzavellas'ın kendi kalesine attığı golde asist yaptı, sonra da maçın en kritik dakikalarında alanyalıların oyuncu değişikliği esnasında konsantrasyonu yitirdikleri bir anda sinan'ı rakip ceza sahası içine kaçırarak ikinci asistini yaptı. yürüyedur mariano...
4- denayer'i "serseri mayın" olarak gördüğümü çokça yazdım, takım savunmasının temelinde serdar-maicon ikilisine güvenimi hep belirttim de fatih hoca önce başakşehir maçında taktik gereği denayer'i oynattı ve beklediğini aldı belçikalı stoperden. alanya'da hem maicon'un cezalı olmasından hem de denayer-serdar ikilisinin bir hafta evvel kusursuz oynamasından dolayı belçikalıyı yine savunmada tercih etti. fena da oynamadı denayer, göze çarpan bariz bir hatası yoktu. partneri serdar da maçın iyileri arasındaydı, rakibin bütün ataklarını kesti, hamle zamanlaması yerindeydi ama mariano'nun "saçma" bir geri pasında penaltıyı yaptıran oyuncu olarak adından söz ettirdi maalesef. hakem ümit öztürk'ün verdiği penaltı vuruşu bence tartışılır da esas üzücü olan serdar'ın sarı kart görüp, beşiktaş maçında oynayamayacak oluşu. işte o zaman da akla tudor'un ve ara sıra fatih terim'in maicon-denayer ikilisini denediği ve puansız dönüldüğü maçlar akla geliyor. umarım bu hafta öyle bir şey olmaz...
5- cumartesi gecesi iki takımın kadrolarında yer alan 10 numaralar forma değiştirse ve maç tekrar oynansa galatasaray güle oynaya 5 atarak dönerdi alanya deplasmanından. takımı oynatsın diye alınan, sneijder'in sırtındaki 10 numara çıkartılıp kendisine sunulan belhanda geldiğinden beri bir kaç maç dışında formasına layık bir oyun oynamadı. hadi geçtim 10 numarayı, 8 numara gibi oynasın ama o da yok, kontrattaki milyonlara paralel çık biraz katkı ver be belhanda... takım adına pozitif işler yapmayı bir kenara koyalım, tam tersi rakip sahada yaptığı hatalar ve kaptırdığı toplarla galatasaray savunmasını da zor duruma sokuyor, alanya'nın fernandes'le bulduğu golün başlangıcında kimin hatası vardı sizce? haziran ayında rusya'da yapılacak olan dünya kupasında umarım fas başarılı olur, belhanda ön plana çıkar ve galatasaray "zarar" etmeden kurtulur belhanda'dan. yerine alternatif belli: emre akbaba...
6- şampiyonluk yarışında son haftalara girilirken orta saha ikilisini de sabitledi fatih terim: fernando ve donk. daha önceleri selçuk'lu kadrolar tercih eden imparator, selçuk'un fiziki gücünün zayıf olması ve savunma tarafının olmaması nedeniyle hollandalıyı tercih etmeye başladı. antalyaspor maçı ve kasımpaşa maçında yaptığı asistler ve atak başlangıçları aklıma geliyor da aslında defansif yönünün yanında topu ayağına aldığında da başarılı işler yapabiliyor ryan donk.
7- garry rodriguez'e bir haller oluyor, bakalım çıkar kokusu yakında. fatih terim'in görevi igor tudor'dan alması sonrası en fazla çıkış gösteren oyunculardan biri olan ve her maç ya asist ya da gol atan rodriguez son haftalar sessizliğe büründü. alanya karşısında eski garry gibi başladı oyuna, ataklarda hep onun adı vardı, gomis'in attığı golde haydar'ın kalesine şutu çeken de rodriguez oldu ama sonrasında birden durdu. ikinci yarının başında futbol tanrıları kendisine bir şans daha verdi, kaleciyle karşı karşıya kaldı ama eski formunda olsa rahatça golü atabilecek bir pozisyonda oldukça cılız bir vuruş yaptı garry...
8- belki maçta oynamadı, belki şimdi 40 numaralı formayı giyiyor ama geleceğin 8 numarası gökay güney'i fatih hoca alanya'ya getirdi ve maç kadrosuna adını yazdı... arkadaşlarının onu benzettiği steven gerrard'ın liverpool'da efsane olması gibi gökay da umarım galatasaray efsanesi olur. alt yapılarda, genç milli takımlarda oynadığı maçları takip ediyoruz, sağlam ve emin adımlarla geliyor, karakter olarak da pırıl pırıl bir çocuk... allah futbol şansı versin, sakatlık yaşamasın ve galatasaray yeni bir yıldız daha kazansın...
9- trabzonspor maçında attığı golden sonra gençlerbirliği ve başakşehir karşılaşmalarını boş geçen gomis, alanya filelerini havalandırarak ligte 27. golünü attı. aslında biraz daha becerikli olsa 28. golünü de yazdıracaktı istatistik kağıdına ama şans bu sefer kaleci haydar'ın yanındaydı. sezonun son haftalarında da umarım gollerini sıralar ve kendi adına rekorları geliştirirken, galatasaray'ın da şampiyonluğuna katkı sağlar. dünya kupası dönüşleri sonrası futbolcuların performanslarında ciddi düşüşler olmasından dolayı rusya'ya fransa milli takımı ile gomis'in gitmesini çok arzu etmesem de milli takımı seçicilerin akıllarının bir kenarında gomis'in olduğunu okuyoruz internet sitelerinde, seçilirse fransa maçlarını daha heyecanlı seyrederiz ama bana kalırsa plajda bizim gibi televizyondan izlesin dünya kupasını gomis...
10- hasan şaş'ın maçtan önce taraftara yumruk şov yapmasını eleştirmişti tümer metin, "sen artık futbolcu değilsin, hocasın, gitme taraftara yumruk şov yapmaya, elini kaldır alkışla" demişti. hasan şaş zaten kendisine twitterdan gereken cevabı vermiş ama belki anlamamıştır diye sinan'ın attığı golden sonra sahada kayarak da duygularını nasıl dolu dolu yaşadığını göstermiş oldu. galatasaray bir his takımıdır, ruh takımıdır, sevinçleri de hüzünleri de sonuna kadar yaşayanların takımıdır, başta fatih terim böyle olmasını ister zaten takımın ve ekibinin. tümer'e cevap niteliğinde yazacak olursak, merak etmesin fatih terim'in antrenör ekibinde son dakika penaltısını soğukkanlı atabilecek ümit de var, takımı gülmekten göz yaşlarına boğacak taffarel de var, "ölümüne pes etmeyen" hasan da var...
11- ve sinan'la bitirelim. kupa golcüsüyken, birden kritik maçların kurtarıcısı oldu gurbetçi futbolcu. skoru değiştirmek için sahaya gönderilen topçuların yükü büyüktür, sahada gösterecekleri performans hem kendileri hem hocası adına önemlidir ve sinan önce konya maçında, şimdi de alanya'da kendisine güvenenleri mahçup etmedi. sene başı elden çıkarılmak için uğraş verilirken, bu sezon bitiminde takımda kalması için çaba gösterecektir mevcut yönetim...
kaynak: ultras/movement blog
https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...r2-3galatasaray.html