• 22
    14 yaşımdayken güneşli'de yatılı okuyordum.. pazar akşamı yurda dönerken, mecidiyeköy'de aktarma yapmak için inmiştim.. akşamüstüydü ve hava çok güzeldi. insanlar akın akın maça gidiyordu. okulların kapanmasına çok az zaman kaldığı ve yurtta son yılım olduğu için, geç kalmanın sıkıntı olmayacağını düşünüp, bir cesaret bilet kuyruğuna girdim. hayatımda ilk defa tek başıma maça giriyordum. hem korkuyorum, hem de içimde büyük bir heyecan ile yeni açık üste çıktım. etrafa şaşkın bakınırken futbolcular sahaya çıktı, ısınma filan derken maç başladı.. bildiğiniz gibi zeytinburnu 3 gol attı, herkes şok:) bende ne kısmetsizim filan derken, devre bitmeden eski açık tarafında ki kaleye saffet sancaklı topukla gol attı.. ikinci yarı 6 gol atıp maçı kazandık. en net hatırladığım şey, maç sonunda kubilay'ın slip donla kaldığıydı:) maçtan çıkıp yurda giderken yaşadığım mutluluğu asla unutamam. bu maç benim tribün hayatımın başlangıcı oldu. 22 yıldır arada aksamalar olsa da, çok şükür aynı heyecanla devam ediyor.
  • 25
    basliginin 21 mayıs 1995 zeytinburnuspor- galatasaray maçı olarak değiştirilmesi gereken, 94-95 sezonu son maçı. o yıllarda sarıyer bakırköy zeytinburnu istanbulspor vb 4 büyükler ile oynadıkları iç saha maçlarını, rakibin stadı olmaması koşulu ile diğer ikisinden birinin stadında oynuyordu. bu maçta normal şartlarda inönü veya kadıköy'de oynaması gereken bir maçtı ama zeytinburnu düştüğünden olsa gerek maçın samiyende olmasına ses çıkarmadılar.
    ligin ilk yarısında ki maçı ise 4-0 kazanmistik.
  • 15
    --- alıntı ---

    galatasaray fanatikliginin doruklarini yasadigim sezonun son maci. hayatimin yuzde doksan dokuzluk kismini galatasaray olusturuyor. takimin basina henuz fatih terim gelmemis ve uzak deplasmanlari saymazsak butun maclara gitmisim. cok yaklastigimiz sampiyonlugu, ust uste gelen samsun antep antalya maglubiyetleri ile besiktas'a vermisiz. zeytinburnuspor ise ikinci lige dusmus. hic bir onemi olmayan bir mac olmasina karsin, sezonun son maci oldugundan, son gorevimi(zi) yapmak icin saatler oncesinden mecidiyekoy'e dogru yoldayiz.

    hayatimda ilk defa bir maca yalniz gitmiyorum. bana eslik eden kisi benimle ayni bolumde okuyan bir kiz. galatasaray kadar olmasa da ilgi duydugum biri. hayatinda hic maca gitmemis, cok merak ediyormus. kufurlerden de rahatsiz olmazmis. ne olurmus sanki o da benimle gelseymis. inanilmaz derecede tedirginim. para olsa numaraliya bilet alacagim, ama nerde? o yillarda butun fanatikler kapalida, aciga ise bir kadinla gitmek tam bir delilik. henuz maca girmeden, mac cikisini dusunuyorum. kadin taraftarlar daha yeni yeni kapalida gorunmeye baslamis. mac cikisinin kalabiligi, fortcu taraftarlar icin tam bir nimet. cikista kizin arkasinda durmazsam, kesin taciz ederler biliyorum. ben arkasina gecip korumaya calissam yapamam, yanlis anlayabilir. boktan bir durum.

    iki sezondur istanbul'daki hicbir maci kacirmadigim icin, kapalida iyi kotu bir cevrem var. merdivenleri cikar cikmaz tayfa beni gordugu gibi her zamanki tezahuratini yapiyor, ismimi soyleyerek, "buraya, buraya!..." diye cagiriyorlar beni. ardi arkasi kesilmeyen kufurler, yanimdaki hanimin gorunmesi ile bir anda kesiliyor. dunya ahret bacilari ilan ediyorlar onu bir anda. kizcagiz da benim gibi saskin, bir yandan da gururlu. mac baslayinca butun bu efendi efendi takilmalarin bitecegini, her zamanki kufurlerin, deliliklerin baslayacagini bildigim icin hala tedirginim.

    galatasaray sahaya cikiyor, sampiyonluk gitmis, ama biz vefakariz. futbolculari tribunlere cagirip bagiriyoruz: "yensen de yenilsen de taraftarin senle. uzuntunle, sevincinle, seninle birlikte." kiz ise bagirmiyor, ilk defa bulundugu bir ortamda gozlem yapmakla mesgul. hakemin dudugu ile mac basliyor ve korktugum basima geliyor. sampiyon besiktas ve fenerbahce'nin o sezon rakiplerine sekiz gol attigi maclar icin yazilmis o tezahurata baslaniyor. hemen arkamizda uc adam hoplaya ziplaya bagiriyorlar: "sekiz attin da dotun mu kalkti, ananin .mina kazik mi batti, hassittir ordan orospu cocugu, kemal sunal baskan fener sampiyon!" baska zaman olsa ben de bagiririm, ama susuyorum, kizla goz goze geliyoruz, utanmis ve rahatsiz bir bakis atiyor bana. sanki yanimda olmasa benim de o adamlarla birlikte bagiracagimi biliyor gibi.

    inanilmaz derecede kotu oynuyor galatasaray. dakika otuz bes ve kume dusmus olan zeytinburnuspor 3-0 onde. kapalinin en buyuk belalilari kustepe grubundan futbolculara, yonetime ve teknik direktor saftig'e kufurler yagiyor. kufurleri baslatan onbir-oniki yaslarinda esmer bir cocuk(yillar sonra bu cocugu city of god filminde berne rolunde goruyorum). onunla iki saniyeden fazla goz goze gelmek basa bela almak demek. fakat bizim hemen yanimizda, cocugun iki sira arkasindaki bir amca bunu bilmiyor olacak ki, cocuga susmasini soyluyor. karsiliginda kufuru yiyince, elindeki plastik su bardagini cocugun suratina firlatiyor. iki saniye de oluyor hersey. neresinden cikardigini goremedigimiz bicagi, adamin suratina dogru salliyor. adamin yanagi kanlar icinde, yanimdaki kiz cigliklar atiyor, cocuk ortadan kayboluyor, adami disari cikartiyorlar.

    kiz bir an once gitmek istedigini soyleyerek agliyor, ne yapacagimi bilmez bir halde saskinlik icerisindeyim. "tamam!" diyorum cikalim. cikis kapasina geliyoruz. o anda gozumun onunden butun bir sezon geciyor. sanki disari cikip kizla gitsem, butun bir sezon verdigim emek bosa gidecek, daha da onemlisi, ilk defa galatasarayi yalniz birakmis olacagim. maci izlemek istedigimi soyluyorum. saskinlik icerisinde "peki!" diyor. "ben gidiyorum, seni sonra ararim!". kusura bakmamasini soyluyorum. "yok canim ne kusuru?" diyor. "soz seni arayacagim!"

    kizi yolcu edip, tribundeki yerime donuyorum. ikinci yari basliyor. galatasaray, galatasaray gibi oynamaya basliyor. bir tugay kerimoglu mucizesi yasaniyor. dakika altmis, 4-3 ondeyiz. delirmis gibiyim. ne kiz, ne cocuk, ne de bicaklanan adam aklimda. bagirdikca bagiriyor, costukca cosuyorum. 7-3 kazaniyor galatasaray maci. hem de 3-0 yenilgiden. yasanabilecek en guzel kapanislardan birisi.

    mac bitiminde tekrar futbolculari tribunlere cagirip, onlarla ne kadar gurur duydugumuzu haykiriyoruz. en buyuk ilgi de hakan sukur'e. torino'dan teklif almis, gidip gitmeyecegi belli degil. "bu sene gitmeni istemiyoruz!" diye bagiriyoruz. formasini opup bizi alkisliyor. gitmeyecegini soyluyor, bir kez daha opuyor formasini. "soz mu?!" diye bagiriyoruz, "soz!" diye bagirarak karsilik veriyor. tezahuratlar esliginde stadi terkediyoruz.

    nedendir bilmiyorum, kendi istegimle gittigim, son galatasaray maci oluyor bu. zaten bir yil sonra takimin basina fatih terim geliyor. hakan sukur torino'ye gidiyor. kiz beni bir daha aramiyor.

    --- alıntı ---

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın