426
"belçika, fransa ve türkiye’de futbol oynadım. hayatımda ilk defa, gol öncesi bu şekilde çalınan bir düdük görüyorum."
henry onyekuru...
" ben ispanya’da, fransa’da top oynadım böyle kararlar, böyle çalınan düdükler inanın hayatımda görmedim. şampiyonlar ligi, avrupa maçlarını izliyoruz, dünyanın her yerinde maçları seyrediyoruz. 6 saniye kuralını her hakem sayıyor mu? ilk defa hayatımda bu kuraldan ötürü hakemin düdük çaldığını akabinde golün yendiğini görüyorum"
mariano ferreira
henry onyekuru ve mariano ferreira'nın maçtan sonra yayıncı kuruluşa vermiş oldukları röportajdan birer kesit...
ve aynı röportajlardan ligin seyri ile ilgili çok çarpıcı diğer cümleler de şöyle:
"biz kesinlikle rakibimize dokunamıyoruz. dokunduğumuz zaman hemen bizim aleyhimize fauller çalınıp, anlamsız kartlar gösteriliyor. hakem, bir yere kadar izin verip, bu şekilde kararlar verirse, bu şekilde fauller çalarsa, gol öncesi bir 6 saniye kuralından aleyhimize düdük çalarsa, artık siz de bir şey yapamıyorsunuz."
henry onyekuru
"galatasaray takımı sonuna kadar mücadele eder. tabii bizim de mücadele etmemize ne kadar izin veriyorlar, verecekler o da tartışılır."
mariano ferreira
bir hafta evvel rize'de yaşar kemal uğurlu'nun sergilediği "hakemlik" ve dün gece de alper ulusoy'un ortaya koyduğu "performans!"tan sonra maç analizi yapmak yerine galatasaray'lı iki futbolcunun daha terleri kurumadan yapmış oldukları açıklamaları okumak yeterli olacaktır da tarihe arşiv düşmek adına yine karalayalım kafamızdakileri blog sayfalarına.
rize'de pandemi sonrası galatasaray futbol takımının ilk karşılaşması olması vesilesiyle özellikle maçın ilk devresinde ortaya konan kötü oyun birçoklarına göre "hakemi" kurtardı ama ya dün gece sami yen'de seyrettiklerimiz nasıl açıklanacak? ya da açıklanabilecek mi?
karşılaşmaya oldukça arzulu ve motive başlayan galatasaray, daha 5 dakika dolmadan emre akbaba'nın başlattığı iki pozisyonda gole çok yaklaşırken, bu maçın "bol gollü" olacağı mesajı veriliyordu. sumudica'da açık oynamayı seven bir hocadır, o da takımını savunmaya çekme niyetiyle gelmemişti ama eksiklerine rağmen galatasaray müthiş bir baskı kurmuş, ilk devre %72 gibi bir top kontrolü istatistiği yakalamıştı. buna rağmen ilk golü kalesinde de gören ev sahibi oldu. gaziantep takımı belhanda'nın uzaklaştıramadığı bir pozisyonda kazanılan korner atışında yine belhanda'yı "iterek" djilobodjy'nin kafa vuruşuyla tabelayı değiştirmeyi başarmıştı. kalesinde beklemediği bir golü gören sarı-kırmızılılar sonraki 5-10 dakikalık süreçte bocalayıp, oyun kontrolünü rakibine verseler de çabuk toparlanmayı bildiler. özellikle bu süreçte güray'ın kullandığı serbest atışta okan harika refleks göstererek takım arkadaşlarına güven verirken, hakem alper ulusoy ise maçın ileriki dakikalarında nasıl bir yönetim sergileyeceğinin "spoiler"ını veriyordu. okan'dan seken topa ofsayt pozisyonundaki kenan hareketlenmiş ve kaleciyle temas yokken kendini yere bırakıvermişti. maçı yöneten hakem alper ulusoy, yan hakemine bile bakmadan direkt penaltıyı gösteriverdi. bereket var'dan ofsayt uyarısı geldi de kararından geri adım attı.
galatasaray, hakemin "oynatmama" çabalarına rağmen yine de maça tutunmayı bildi, önce falcao-feghouli paslaşmasında, cezayirli'nin attığı uzun pasta onyekuru kaleci günay'ın da hatasından yararlanıp, boş kale ile karşı karşıya kaldı ama vuruşunu kana bıyık çizgiden çıkardı. iki dakika sonra feghouli bu kez falcao'ya harika bir asist yaptı, kolombiyalı da soğukkanlılığı ve tecrübesini konuşturarak beraberliği sağlayan golü atıverdi. tribünlerde karton maketler vardı ama sarı-kırmızılı forma içindekiler sanki taraftarın ruhunu hisseder gibi baskıyı kurmuştu konuk ekip üstünde, bu baskı da belhanda'nın falcao'ya nazire yaparcasına attığı "şık"golü getirdi ilk devre bitmeden. yüzler gülüyordu galatasaraylılarda da devre bitmiş, hatta uzatma dakikaları sonlanmışken, alper ulusoy'un aradığı fırsatı mariano kendisine veriverdi. galatasaray'da haftaya oynanacak olan başakşehir maçı öncesi mariano, seri ve feghouli sarı kart sınırındaydı ve orta sahada olan, sıradan bir faulden sonra hakem mariano'ya sarı kartı çıkarıvermişti."mariano dokunmasaydı" diyenler olacaktır da, buna benzer maçta onlarca pozisyon olup, sarı kart çıkmıyorsa, neden mariano? bunun cevabı da maçın sonunda saklıydı aslında...
ikinci devre lemina'nın kaptanlığında galatasaray ilk yarıdaki oyununu oynarken, ne olduysa belhanda'nın ters bir geri pasında ahmet çalık'ı zor durumda bırakıp, oyundan atılmasından sonra oldu. maçın bitimine 35 dakika kala eksik kalan galatasaray refleks olarak savunmaya çekilirken, deplasman ekibi tüm hatlarıyla okan'ın kalesinde baskı kurdu. pandemi arasında marcao'yu sakatlıktan, donk'u geçen hafta cezalı olmasından dolayı kaybeden fatih terim stopersizlikten yakınırken, şimdi de ahmet'i kaybederken, emre-taylan değişikliği ile savunmaya sürpriz bir oyuncu görevlendiriyordu. stres düzeyi bu kadar yüksek bir maçta 17 yaşındaki emin'i harcamak yerine taylan seçeneğini sahaya sürmüş ve de yerinde bir hamle yapmıştı, zira taylan hem savunmada başarılı müdahalelerde bulundu hem de atak başlangıçlarında yer aldı ki onun başlatmış olduğu bir atakta sarrachi'nin feghouli'ye yaptığı asistle galatasaray üçüncü golü buluverdi.
bir kişi eksik oynayıp, iki farklı öne geçmek ev sahibini rahatlatırken, rakip "ya herru ya merru" dercesine elindeki tüm kozlarını sahaya sürmüştü ve son on dakikaya girilirken twumasi'nin uzaktan yolladığı şut kenan'ın kafasının üzerinden geçip, okan'ı da yanıltarak farkı bire indiriyordu. başta kaleci okan olmak üzere sarı-kırmızılı futbolcular var'dan ofsayt kararı çıkacağını beklerken, cüneyt çakır gol kararı vermişti. ne ilginç değil mi? kural kitabında şöyle demektedir: "rakip oyuncu topla oynadığında ofsaytta olan oyuncunun kaleciye yönelik alansal bir tehditi olduğu takdirde ofsayt kuralı uygulanmalıdır." ve kenan topa temas etmese de kaleciyi yanıltan ofsayt pozisyonunda olduğu için ofsayt verilmesi gerekir denilirken, gol kararı çıkmıştı. oysaki bir gün önce ankaragücü-başakşehir maçında ev sahibinin golü bu gerekçe ile iptal edilmişken... bu ülkede futbol galatasaray'a karşı oynanan bir oyun mudur acaba?
farkı bire indirmiş, saha içinde ve var'daki hakemlerin desteğini hissetmiş gaziantep, beraberlik için galatasaray kalesine yüklendi de yüklendi ama o anlarda sahnede okan vardı, özellikle kenan'ın kafa vuruşunu çizgiden çıkarması alkışı hak ediyordu. ve maçın uzatma dakikalarına girilmiş, jimmy durmaz rakip korner direği cıvarında topu saklarken, rakibinin itmesiyle kendini yerde buldu ama alper ulusoy oyna dedi, sonra gelişen atakta ceza sahası içinde selçuk formasından çekildi ama karar yine devamdı ve gaziantep takımının golü geldi. var olmasa alper ulusoy çoktan golü vermiş, santrayı yaptırmıştı da, protokoller vardı, göz göre göre "operasyon" yapılamazdı, öyle baktılar böyle baktılar ve öncesinde iki bariz faul olan golü " gönülsüzce" iptal ettiler. tabii, bu kararı verirken, geçen sene yönettikleri ve galatasaray'ın kazandığı maçlar sonrası ağır eleştiriler alan ve hakemliği bıraktırılan hakemler geçmiş midir alper ulusoy'un aklından acaba? "acaba ben de onlardan biri olur muyum?" diye düşünmüş müdür genç hakem ki son düdüğü çalmadan can simidi gibi 6 saniye kuralına sarılıverdi.
neymiş, okan topu elinde 6 saniyeden fazla tutmuş...böyle bir kural vardı elbet ama 10-15 yıldır uygulayan hakem yoktu? üstelik kendisi de uygulamıyordu. 16 şubat 2020de sami yen'de oynanan galatasaray-yeni malatyaspor maçında farnolle maçta dakikalar 33, saniyeler 42'yi gösterirken topu tutup, 33.57'de degaj kullanırken, alper ulusoy düdük çalmamıştı. dört aylık bir süre çok geçmişte kalmış derseniz, dün geceki maçta dakikalar 31, saniyeler 52'yi işaret ederken topu tutan gaziantep fk kalecisi günay, topu tam 17 saniye sonra 32.09'da elinden çıkarırken, hakem 6 saniye kuralını bilmiyor muydu?
kural tek ama aynı maç içinde kuralın uygulanıp uygulanmadığı takımlar farklı...işte o zaman hakemin niyeti sorgulanır, hem de sonuna kadar... bu arada biz sorguluyoruz, fatih terim ceza almamak için mümkünce kibar kelimelerle sorguluyor da bu kulübün yöneticileri neden sessiz acaba? mustafa başkana tek kelam edemeyiz, sağlık sorunları ile boğuşuyor belki evinde içi içini yemektedir de başkan yardımcısı sayın abdurrahim albayrak nerede acaba? "apo başkan", kaybedilen bir fenerbahçe maçı sonrası süleyman rodop'un tuttuğu mikrofonda hagi'yi eleştirdiğin gibi şimdi aynı hiddet ve celal ile iki haftadır galatasaray'ı "doğrayan" hakemlere veryansın etmeyecek misin? senin de sağlığını hiçe sayacak kadar "hasta galatasaraylı" olduğunu biliyoruz, peki seni sessizliğe iten nedir? bi' de bize apo başkan...
nitekim hakemin uydurduğu bir "endirek" serbest atış sonrası sekidika'nın acemiliği ile kazanılan penaltı ile gaziantep eşitliği sağlayıp, belki de galatasaray'ı şampiyonluktan ediyordu. konya, ankaragücü ve dün gece de gaziantep maçlarında, galatasaray uzatmalarda yediği gollerle 6 puan bırakması da bu sezonun unutulmazları arasına girecektir...
kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...3-3gaziantep-fk.html
henry onyekuru...
" ben ispanya’da, fransa’da top oynadım böyle kararlar, böyle çalınan düdükler inanın hayatımda görmedim. şampiyonlar ligi, avrupa maçlarını izliyoruz, dünyanın her yerinde maçları seyrediyoruz. 6 saniye kuralını her hakem sayıyor mu? ilk defa hayatımda bu kuraldan ötürü hakemin düdük çaldığını akabinde golün yendiğini görüyorum"
mariano ferreira
henry onyekuru ve mariano ferreira'nın maçtan sonra yayıncı kuruluşa vermiş oldukları röportajdan birer kesit...
ve aynı röportajlardan ligin seyri ile ilgili çok çarpıcı diğer cümleler de şöyle:
"biz kesinlikle rakibimize dokunamıyoruz. dokunduğumuz zaman hemen bizim aleyhimize fauller çalınıp, anlamsız kartlar gösteriliyor. hakem, bir yere kadar izin verip, bu şekilde kararlar verirse, bu şekilde fauller çalarsa, gol öncesi bir 6 saniye kuralından aleyhimize düdük çalarsa, artık siz de bir şey yapamıyorsunuz."
henry onyekuru
"galatasaray takımı sonuna kadar mücadele eder. tabii bizim de mücadele etmemize ne kadar izin veriyorlar, verecekler o da tartışılır."
mariano ferreira
bir hafta evvel rize'de yaşar kemal uğurlu'nun sergilediği "hakemlik" ve dün gece de alper ulusoy'un ortaya koyduğu "performans!"tan sonra maç analizi yapmak yerine galatasaray'lı iki futbolcunun daha terleri kurumadan yapmış oldukları açıklamaları okumak yeterli olacaktır da tarihe arşiv düşmek adına yine karalayalım kafamızdakileri blog sayfalarına.
rize'de pandemi sonrası galatasaray futbol takımının ilk karşılaşması olması vesilesiyle özellikle maçın ilk devresinde ortaya konan kötü oyun birçoklarına göre "hakemi" kurtardı ama ya dün gece sami yen'de seyrettiklerimiz nasıl açıklanacak? ya da açıklanabilecek mi?
karşılaşmaya oldukça arzulu ve motive başlayan galatasaray, daha 5 dakika dolmadan emre akbaba'nın başlattığı iki pozisyonda gole çok yaklaşırken, bu maçın "bol gollü" olacağı mesajı veriliyordu. sumudica'da açık oynamayı seven bir hocadır, o da takımını savunmaya çekme niyetiyle gelmemişti ama eksiklerine rağmen galatasaray müthiş bir baskı kurmuş, ilk devre %72 gibi bir top kontrolü istatistiği yakalamıştı. buna rağmen ilk golü kalesinde de gören ev sahibi oldu. gaziantep takımı belhanda'nın uzaklaştıramadığı bir pozisyonda kazanılan korner atışında yine belhanda'yı "iterek" djilobodjy'nin kafa vuruşuyla tabelayı değiştirmeyi başarmıştı. kalesinde beklemediği bir golü gören sarı-kırmızılılar sonraki 5-10 dakikalık süreçte bocalayıp, oyun kontrolünü rakibine verseler de çabuk toparlanmayı bildiler. özellikle bu süreçte güray'ın kullandığı serbest atışta okan harika refleks göstererek takım arkadaşlarına güven verirken, hakem alper ulusoy ise maçın ileriki dakikalarında nasıl bir yönetim sergileyeceğinin "spoiler"ını veriyordu. okan'dan seken topa ofsayt pozisyonundaki kenan hareketlenmiş ve kaleciyle temas yokken kendini yere bırakıvermişti. maçı yöneten hakem alper ulusoy, yan hakemine bile bakmadan direkt penaltıyı gösteriverdi. bereket var'dan ofsayt uyarısı geldi de kararından geri adım attı.
galatasaray, hakemin "oynatmama" çabalarına rağmen yine de maça tutunmayı bildi, önce falcao-feghouli paslaşmasında, cezayirli'nin attığı uzun pasta onyekuru kaleci günay'ın da hatasından yararlanıp, boş kale ile karşı karşıya kaldı ama vuruşunu kana bıyık çizgiden çıkardı. iki dakika sonra feghouli bu kez falcao'ya harika bir asist yaptı, kolombiyalı da soğukkanlılığı ve tecrübesini konuşturarak beraberliği sağlayan golü atıverdi. tribünlerde karton maketler vardı ama sarı-kırmızılı forma içindekiler sanki taraftarın ruhunu hisseder gibi baskıyı kurmuştu konuk ekip üstünde, bu baskı da belhanda'nın falcao'ya nazire yaparcasına attığı "şık"golü getirdi ilk devre bitmeden. yüzler gülüyordu galatasaraylılarda da devre bitmiş, hatta uzatma dakikaları sonlanmışken, alper ulusoy'un aradığı fırsatı mariano kendisine veriverdi. galatasaray'da haftaya oynanacak olan başakşehir maçı öncesi mariano, seri ve feghouli sarı kart sınırındaydı ve orta sahada olan, sıradan bir faulden sonra hakem mariano'ya sarı kartı çıkarıvermişti."mariano dokunmasaydı" diyenler olacaktır da, buna benzer maçta onlarca pozisyon olup, sarı kart çıkmıyorsa, neden mariano? bunun cevabı da maçın sonunda saklıydı aslında...
ikinci devre lemina'nın kaptanlığında galatasaray ilk yarıdaki oyununu oynarken, ne olduysa belhanda'nın ters bir geri pasında ahmet çalık'ı zor durumda bırakıp, oyundan atılmasından sonra oldu. maçın bitimine 35 dakika kala eksik kalan galatasaray refleks olarak savunmaya çekilirken, deplasman ekibi tüm hatlarıyla okan'ın kalesinde baskı kurdu. pandemi arasında marcao'yu sakatlıktan, donk'u geçen hafta cezalı olmasından dolayı kaybeden fatih terim stopersizlikten yakınırken, şimdi de ahmet'i kaybederken, emre-taylan değişikliği ile savunmaya sürpriz bir oyuncu görevlendiriyordu. stres düzeyi bu kadar yüksek bir maçta 17 yaşındaki emin'i harcamak yerine taylan seçeneğini sahaya sürmüş ve de yerinde bir hamle yapmıştı, zira taylan hem savunmada başarılı müdahalelerde bulundu hem de atak başlangıçlarında yer aldı ki onun başlatmış olduğu bir atakta sarrachi'nin feghouli'ye yaptığı asistle galatasaray üçüncü golü buluverdi.
bir kişi eksik oynayıp, iki farklı öne geçmek ev sahibini rahatlatırken, rakip "ya herru ya merru" dercesine elindeki tüm kozlarını sahaya sürmüştü ve son on dakikaya girilirken twumasi'nin uzaktan yolladığı şut kenan'ın kafasının üzerinden geçip, okan'ı da yanıltarak farkı bire indiriyordu. başta kaleci okan olmak üzere sarı-kırmızılı futbolcular var'dan ofsayt kararı çıkacağını beklerken, cüneyt çakır gol kararı vermişti. ne ilginç değil mi? kural kitabında şöyle demektedir: "rakip oyuncu topla oynadığında ofsaytta olan oyuncunun kaleciye yönelik alansal bir tehditi olduğu takdirde ofsayt kuralı uygulanmalıdır." ve kenan topa temas etmese de kaleciyi yanıltan ofsayt pozisyonunda olduğu için ofsayt verilmesi gerekir denilirken, gol kararı çıkmıştı. oysaki bir gün önce ankaragücü-başakşehir maçında ev sahibinin golü bu gerekçe ile iptal edilmişken... bu ülkede futbol galatasaray'a karşı oynanan bir oyun mudur acaba?
farkı bire indirmiş, saha içinde ve var'daki hakemlerin desteğini hissetmiş gaziantep, beraberlik için galatasaray kalesine yüklendi de yüklendi ama o anlarda sahnede okan vardı, özellikle kenan'ın kafa vuruşunu çizgiden çıkarması alkışı hak ediyordu. ve maçın uzatma dakikalarına girilmiş, jimmy durmaz rakip korner direği cıvarında topu saklarken, rakibinin itmesiyle kendini yerde buldu ama alper ulusoy oyna dedi, sonra gelişen atakta ceza sahası içinde selçuk formasından çekildi ama karar yine devamdı ve gaziantep takımının golü geldi. var olmasa alper ulusoy çoktan golü vermiş, santrayı yaptırmıştı da, protokoller vardı, göz göre göre "operasyon" yapılamazdı, öyle baktılar böyle baktılar ve öncesinde iki bariz faul olan golü " gönülsüzce" iptal ettiler. tabii, bu kararı verirken, geçen sene yönettikleri ve galatasaray'ın kazandığı maçlar sonrası ağır eleştiriler alan ve hakemliği bıraktırılan hakemler geçmiş midir alper ulusoy'un aklından acaba? "acaba ben de onlardan biri olur muyum?" diye düşünmüş müdür genç hakem ki son düdüğü çalmadan can simidi gibi 6 saniye kuralına sarılıverdi.
neymiş, okan topu elinde 6 saniyeden fazla tutmuş...böyle bir kural vardı elbet ama 10-15 yıldır uygulayan hakem yoktu? üstelik kendisi de uygulamıyordu. 16 şubat 2020de sami yen'de oynanan galatasaray-yeni malatyaspor maçında farnolle maçta dakikalar 33, saniyeler 42'yi gösterirken topu tutup, 33.57'de degaj kullanırken, alper ulusoy düdük çalmamıştı. dört aylık bir süre çok geçmişte kalmış derseniz, dün geceki maçta dakikalar 31, saniyeler 52'yi işaret ederken topu tutan gaziantep fk kalecisi günay, topu tam 17 saniye sonra 32.09'da elinden çıkarırken, hakem 6 saniye kuralını bilmiyor muydu?
kural tek ama aynı maç içinde kuralın uygulanıp uygulanmadığı takımlar farklı...işte o zaman hakemin niyeti sorgulanır, hem de sonuna kadar... bu arada biz sorguluyoruz, fatih terim ceza almamak için mümkünce kibar kelimelerle sorguluyor da bu kulübün yöneticileri neden sessiz acaba? mustafa başkana tek kelam edemeyiz, sağlık sorunları ile boğuşuyor belki evinde içi içini yemektedir de başkan yardımcısı sayın abdurrahim albayrak nerede acaba? "apo başkan", kaybedilen bir fenerbahçe maçı sonrası süleyman rodop'un tuttuğu mikrofonda hagi'yi eleştirdiğin gibi şimdi aynı hiddet ve celal ile iki haftadır galatasaray'ı "doğrayan" hakemlere veryansın etmeyecek misin? senin de sağlığını hiçe sayacak kadar "hasta galatasaraylı" olduğunu biliyoruz, peki seni sessizliğe iten nedir? bi' de bize apo başkan...
nitekim hakemin uydurduğu bir "endirek" serbest atış sonrası sekidika'nın acemiliği ile kazanılan penaltı ile gaziantep eşitliği sağlayıp, belki de galatasaray'ı şampiyonluktan ediyordu. konya, ankaragücü ve dün gece de gaziantep maçlarında, galatasaray uzatmalarda yediği gollerle 6 puan bırakması da bu sezonun unutulmazları arasına girecektir...
kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...3-3gaziantep-fk.html