• 251
    oldukça sancılı geçmesini beklediğim dönemdir.

    göndermek istediğimiz oyuncular sorun çıkarıyor, yönetim ve fatih hocanın arası hiç iyi durmuyor, ekonomik olarak sıkıntılı bir sürece girme olasılığımız çok da az değil. bunların üstüne taraftarın transfer ve bir kesimin de üst düzey oyuncu beklentisi. malum galatasaray seviyesi diye bir şey var sonuçta. bunların dışında da taraftarı iyice gazlamak için bekleyen ibne basın.

    hepimize şimdiden sabır diliyorum.
  • 252
    kısa vadede başarı kazanacak kadro oluşturmak yerine uzun vadede yeniden yapılanmayı hedeflememiz gereken transfer dönemidir.

    bu nedenle, artık falcao, feghouli, belhanda, diagne, maicon, babel, linnes gibi artık takıma fayda sağlaması pek mümkün görünmeyen oyuncuları, gerekirse yıllık ücretlerinin bir kısmını karşılamak zorunda kalsak bile gönderip olabildiğince bonservis girdisi sağlamalıyız. elde edilen bonservisle en fazla iki tane potansiyelli genç oyuncunun bonservisini almaya çalışmalıyız.

    bu iki potansiyelli gencin mevkileri orta saha, kanat ya da forvet olabilir çünkü defans dışında her bölgede eksiğimiz olacak. diyelim ki ilk on birde oynatmayı umduğumuz potansiyelli bir forvet ve orta saha aldık; eksik kalan diğer bölgeleri gerek kiralık gerekse bonservissiz biraz daha yaşlı oyuncularla, yani bonservis maliyeti olmayan oyuncularla doldurmamız gerekiyor. eğer transferi söylendiği gibi tamamlandıysa emre kılınç bu açıdan doğru örnek.

    son iki sezondur, sistem ve dizilişten bağımsız olarak takımın genel görüntüsü futbol anlamında agresiflikten uzak hem hücumda hem de defansta istenen dinamizme ulaşamaz haldeydi. bence takımda mario lemina haricinde doğru pres yapabilen, rakibi kendi yarı sahasında bozabilen oyuncumuz yoktu. iki sezondur beklerimizin özellikle defansif anlamda zayıf gözükmesinin sebeplerinden birisi önlerinde oynayan kanat oyuncularının yeterli defansif katkıyı vermemeleriyle beraber, bu eksikliği orta merkez oyuncularımızın da tolere edememesiydi. geçmişte başarılı olduğumuz hiç bir dönemde, bu kadar temposuz oyunculardan kurulu takım kadromuz yoktu. bence transferde ilk hedef a kalite olmasa da, dinamizm ve tempo kazandırabilecek oyuncuları bulmak olmalı. eğer sakatlanmasa florin andone anlatmak istediğim oyuncu tipinin doğru bir örneğini bize gösterebilirdi.

    malum yabancı sınırlamasından dolayı yerli oyuncuların önemi arttı. kadrodaki en değerli yerli oyuncumuz emre akbaba olduğuna göre transfer planlaması mutlaka emre ilk on birde düşünülerek yapılmalı. eğer emre ilk on birde olacaksa ve yukarıda anlatmaya çalıştığım tempo sorununu halletmek gerekirse tercih edilen forvet tipi pres becerisi olan, alan açabilen, fiziğini kullanabilen bir oyuncu olmalı ki emrenin de etkinliği artsın. yine emreyi daha etkili kullanabilmek için 4-4-2 varyasyonlarından birine dönmek lazım. (tabi ki emre öndeki ikiliden birisi.) takıma katılacak orta saha tiplemesini de belirleyecek kriter bu sisteme uygunluğu olmalı. böyle bakınca emreye takım içerisinde olduğundan fazla bir önem yüklenmiş gibi görünüyor ama gerek yabancı sınırı gerekse ffp gerçekleri ister istemez buna sebep oluyor.

    bu transfer döneminde gündem oluşturabilecek meselelerden biririsi marcao ve ya luyindama ikilisinden birinin, belki de ikisinin birden satılması olacaktır. uygun fiyata böyle bir satış olursa doğal olarak yerine daha uygun maliyetli oyuncu bulmak gerekecek. umarım ffp den dolayı bu ikiliyi bozmak zorunda kalmayız.

    kaptan sakatlıktan dönünceye kadar kalede okana güvenmeliyiz bence. zaten daha iyisini ucuza alma şansımız yok. ama okanın yanına idare edebilecek bir isim kısa vadede alınmalı. volkan babacan ve ya sinan bolat gibi yerli alternatifler olabilir. ya da bonservissiz carasso gibi bir senelik yabancı tecrübeli bir isim.

    her ne kadar hiç istemesem de defansa yerli alternatif olarak semih kayanın takıma katılacağını düşünüyorum. emin rotasyonda mutlaka yer alacaktır ama daha hazır yerli stoper mutlaka bulmak gerekiyor. eğer söylenildiği gibi ryan donkyıllık bir milyon avroyu beğenmiyorsa kendisine teşekkür edilip yollar ayrılmalı. defans için kaan ayhan takviyesi mükemmel olur.

    bütün transferler için ortak kriter maaşlarının uygun seviyede ayarlanması gerekliliği. belhanda, feghouli gibi çok üst düzeye çıkamamış oyunculara bir dünya maaş vermeye hiç gerek yok. gelmezlerse gelmesinler. ama, ne bileyim, david silva gibi oyun lideri olabilecek birini bulabilirsen beş de verirsin yedi de.

    netice olarak umarım yönetimin kısa vadede taraftarı memnun etmeye yönelik adımlar atmak yerine uzun vadede bir değişim sağlayacak adımların atıldığı bir transfer dönemi olur.
  • 253
    tek ve en büyük beklentim popülizmden uzak genç ve potansiyeli yüksek oyuncuların transfer edilmesi olan sezondur.

    balkanlar, norveç, danimarka, brezilya, arjantin ligleri iyice taransın, istikbal vaad eden gurbetçi türk futbolcular mutlaka yoklansın.
    prensip olarak maksimum 25 yaş transfer limiti koyulsun bu sezon için. çünkü takımın mutlaka bu gençleşmeye ihtiyacı var.
  • 254
    eğer bizim veteranlar gitmekte zorluk çıkarırlarsa ya çok cuzi bir miktar da bonservis ile gönderelim. 6-7 falan bekliyorsak 2-3 alalım o da olmuyorsa takımdan gitmek isteyenlerine eline bonservislerini verip yollayalım. çünkü maaş sıkıntısı bizim için daha büyük bir problem olacak.

    marcao - luyindama ikilisini 30 milyon civarı satabilirsek o para sıfırdan bir takım kurabiliriz scout ekibinin risk yönetimi ile birlikte.

    elimizdeki zaman 1 ay ve bunun 20 gününü satışlarla bekleyemeyiz o yüzden hızlı bir reaksiyon alınması gerekiyor. işler normal gitmezse bu planı da devreye sokabiliriz.
  • 255
    önümüzdeki sezon öncelik gönderebildiğimiz kadar oyuncu göndermek. herkesin ortak görüşü bu zaten. gelenler için de eksik olduğumuz yönlere göre oyuncuları belirleyip sezona doğru şekilde girmek. nedir bu eksik yönler?

    - duran top (penaltı, frikik, köşe vuruşları vs.)
    - adam eksiltme
    - uzaktan şut tehdidi
    - kontraatak
    - yan toplara kafa vuracak oyuncu :)
    - dikine oyun

    avrupa kupalarında bunlar da yetmez ama ligimizde bu maddeleri yerine getiren takımlar büyük avantaj sağlıyor. o yüzden bunlara yoğunlaşmamız gerektiğini düşünüyorum.
  • 256
    almaktan çok göndermeye odaklanmamız gereken dönem.
    2020-2021 sezonu için mevcut kadronun maaş yükü totalde an itibariyle 34.700.000m euro'dur.
    takıma maaş/performans bakımından vasat katkı sağlayan şu 6 kişiyi gönderebilirsek;
    falcao, feghouli, belhanda, babel, diagne, maicon.
    kalan maaş yükü 15.450.000 m euro'ya düşüyor.
    yani maaş yükünün yaklaşık %60'ı gereksiz yere harcanmış vaziyette.
    umarım düzeltebiliriz.
  • 258
    emre kılınç'ın sivasspor'da 1.5 milyon lira alırken, galatasaray ile bonservis de söz konusu olmadığından imza parasıyla birlikte yılık 1.5 milyon euro'ya anlaştığı söylenen dönem. (kaynak: hürriyet ya da sabah farketmez havuz medyasi ek olarak fisilti gazetesi)

    sacmaliga bakar misin? adam kendisini ust duzey arenada gosterebilecek; reklam teklifleri, sponsorluklar alabilecek seviyede oynayabilecek, ama ne hikmetse kendisi fedakarlik yapmasi gerekirken neredeyse 10 kat maas veriliyor.

    bir kere daha onceleri cokca bahsettim, masak* sadece su futbolcu transferlerine el atsa, millet patır patır ceza alir, hazineye de deli paralar girer. ama sallayan yok.

    neyse, bir baska konu da taraftar maasallah hepsi scout, hepsi gozlemci, hepsi boyle acayip kadro muhendisi, yetmemis fatih hoca'ya akil vermis*. 3-5 milyon euro bonservis bedelli adamlar falan. bildigin ölü yatırım. tutsa bi nebze iyi de onda da ligin degerinden dolayi otomatikman dusuyor o deger. senin gelirin turk lirasi zaten, avrupa da belli ki olmayacak, ki zaten olmasin da. burnumuz surtulsun biraz. 5 tane adama 2 milyon euro versen, hoooop lig gelirleri zaten bayagi bir tirpanlaniyor. turk futbolcuya neden hala euro uzerinden sozlesme yapilir onu da anlamiyorum.

    bakiyorum takimlarin degerlerine, guya sampiyonlar ligi takimiymisiz ya, 87.5 milyon euro takim degerimiz var.

    diger 5 buyuk lige bakiyorum, o seviyelerde olan takimlar;
    la liga - alaves, levante
    bundesliga'da bizden daha az degere sahip 3 kulup var sadece, union berlin, fortuna düsseldorf, paderborn

    ya neyse daha fazla yazmayacagim sinirlendim.

    biz yine bir suru kiralik aliriz, bir suru sacma adama eski takiminda aldigi paranin 10 katini veririz, bir suru adam eskisine sirf sahada hakemle dalaşsin diye* tonlarca para dokeriz, boyle risk almadan ama çokça da para sacarak son dakika imzalariyla, alternatifin alternatifin alternatifiyle kafadaki oyun planindan alakasiz ozelliklerdeki adamlari doldururuz takima. ilk yari taktik, sistem bulmaya calisiriz, ikinci yari soyle bi aciliriz, ondan sonra yine tepetaklak gideriz.

    jupp derwall ile baslayip, karl-heiz feldkamp ile devam edip, reiner hollman ile tamamlanan donemdeki gibi bir yapilanmaya gitmemiz gerekiyor. ama bu arkadaslarin hepsi piyasadan silindi, tabii gecen surede futbol da resmen kabuk degistirdi. o dönemdeki futbolun gerekleri ile simdiki arasinda daglar kadar fark var.

    sonuc olarak, bu sezon cok sevdigim onyekuru da dahil olmak uzere, takimda 1 tane bile kiralik oyuncu gorursem, bu seneyi pas gecerim.

    ha son olarak, umarim bu sezon taraftarin agzina bakilmaz. gecen 2 yaz transfer doneminde ne bicim sacmaliklar oldu. boyle alttan alttan cigerim yana yana izledim. ses de edemiyorsun, cok biliyor ya i*neler hemen linc ediyorlar.
  • 259
    galatasaraylılar için yine ve yeniden kabus gibi geçecek transfer dönemi. yönetimlerimiz yıllardan beri süregelen son dakika transferiyle istikrarlı bir şekilde kampı kaçıran futbolcu transfer etme furyasına bu sene de devam edecektir. allah var yani, kampı kaçıran futbolcu transferinde son derece istikrarlıyız.
    hiç transfer yapmamaktan daha kötü bir şey varsa o da bu olmalı.
  • 262
    söylenenler doğru ise dönemin sonunda

    lemina-kiralık
    seri-kiralık
    emre kılınç-bedelsiz
    oğulcan çağlayan-bedelsiz
    kenan karaman-2 milyon euro
    kerem aktürkoğlu-bedelsiz
    caner erkin-bedelsiz
    arda turan-bedelsiz
    elabdellaoui-bedelsiz
    volkan babacan-500.000 euro
    semih-bedelsiz
    trezeguet-kiralık / kanat- bonservis

    ile çıkacağımız sezondur.

    dönem sonunda;

    muslera-volkan-okan
    omar-linnes-caner-saracchi
    marcao-luyindama-donk-semih-emin
    lemina-seri-akbaba-taylan-atalay
    emre-feghouli-arda-trezeguet/transfer-yunus
    falcao-diagne-adem-kenan

    gibi bir rotasyon olası görünüyor.

    kale, bekler ve stoperler bence tamam, forvet de aynı şekilde ama orta saha için bence daha keskin bir karaktere ihtiyaç var.
  • 263
    defansın sağına ve soluna sürekli oyunun içinde olan, ayaklarına hakim ve çalım atabilen ortalama üstü yeneteklere sahip 2 adet transfer yapmamızın şart olduğu süreç. bunun dışında falcao'nun durumuna göre "güçlü" bir santrafor transferi elzem. lemina ve seri kalacaksa aynı kalitede 3. bir ilk 11 oyuncusu ve iyi bir yedek kombinasyonu ile takımı maç boyunca zinde tutacak isimler aranmalı.

    aslında en önemli konumuz, 2019 yazından ders alınarak genç ve iştahlı futbolcu grubu oluşturmak olmalı. 30 yaş üstü ortalama ile maçların daha 60. dakikasına gelmeden nal toplamaya başlıyoruz.
  • 264
    2019-2020 yılında takımın koşu mesafelerine ve 60. dakikadan sonraki performansına bakınca; her şeyden önce varolandan çok daha iyi bir kondisyoner transfer etmemiz gereken transfer dönemi. önümüzdeki sezon takımdan istediğim sahada yürüyüp bireysel performansla maç kazanmaya çalışmak yerine, çalışkanlık, tempoya ve hıza dayalı bir futbol tıpkı hocamın eski dönemlerinde bize oynattığı gibi.
  • 265
    alınacaklardan çok satılacakları merak ettiğim transfer dönemidir. kadromuz oldukça şişkin ve maaş yükü çok fazla. üstelik. bu sene şampiyonlar ligi geliri de yok. dahası trübün gelirleri olacak mı o da soru işareti. elimizdeki oyuncuları güzel paralara abd, çin, ya da arap pazarında avrupa piyasasındaki ederinin iki katına pazarlayabilecek bi networkü olan yöneticimiz, klüp profesyonelimiz veya başkanımız maalesef yok. ek olarak 17-21 yaş aralığındaki potansiyelli gençlerimizi oynayabilecekleri takımlara süper lig alt ligler fark etmeksizin kiralamamız gerekiyor. hatta mümkünse belçika ve hollanda gibi daha eğitimci ülkelerin 2. 3. liglerine bile yollanabilirler. yabancı kuralı değişikliği iptal edilmezse bu altyapı oyuncuları altın değerinde olacak.

    maalesef son yıllarda inanılmaz derecede bi tüketim toplumuna dönüştük, bu durum futbol seyircisi profiline de yansıdı. bu başlıkta bile 10 girdinin 8 i alınacaklarla ilgili. uefanın sattığın kadar al cezası olmasa dahi bizim oyun satışına ve karlılığa odaklanmamız gerekiyor. bu sayede tl banka borçlarımızı döviz cinsinden kar ederek kolayca eritebiliriz. aksi durumda alım satımdan ettiğimiz döviz zararı tl cinsinden maç bileti, forma falan satarak kapatamayız. bu da uzun vadede iflas etmemiz demek, hiç şakası yok bu işin endüstriyel futbol nice dünya devlerini bitirdi.
  • 271
    şimdi geçen sezonun başına baktıkça derin bir çekiyorum. koskoca bir futbol sezonu, 2 transfer dönemi boyunca kazanımlarımız ne oldu, diye soruyorum kendime. gerçekten ne kazandık biz şu koca 1 yılda? hangi oyuncuyu kazandık? bir oyun mu oturttuk? bir genci takıma monte mi ettik? acayip bir taktik varyasyon mu ekledik repertuvarımıza? defansif anlamda bir şeyler oturtabildik mi? hücumsal anlamda peki?

    ne kazandık?

    sakatlıklar, corona vesaire bir kenara ama biz ne kazandık? onca olumsuzluğa rağmen bir şey kazanırsınız? mesela takır takır bir forvetimiz var, diyebiliyor muyuz? falcao, acaba oynayabilecek mi diye düşünürken bulmayan var mı kendini? aynı şey lemina için de geçerli. gerçi onun durumu çok daha vahim, çünkü bizim oyuncumuz bile değil.

    elbette, olumsuzluklar da birer kazanımdır. pekala onlardan ders çıkarırsanız. yine olumlular da tekrarlarsanız birer kazanım olur.

    ne yalan söylemeli, biz hiçbir şey kazanmadık şu geçtiğimiz sene boyunca. belki kayıp bile ettik. hem de çok şeyi. koskoca bir yılı kaybettik, dile kolay. ve belki de birçok şey de kazanabilirdik. evet, şampiyon olabilirdik. en olmadı avrupa'ya kapağı atabilirdik. ama biz gerçeklere o kadar gözümüzü kapatmışız ki...

    olmayan şeyler üzerinde ısrar edip, "belki bu sefer olur" diye diye hep aynı şeyleri deneyerek şampiyonluk umudunu kovaladık. sonumuz tepeden uzakta oldu. elimizde ise neredeyse hiçbir şey kalmadı.

    olmayacak oyunlar üzerinde direttik. olmayacak oyuncular üzerinde direttik. transfer, transfer, transfer diye direttik. para yoktu ama kiralık denen bir formül vardı. aldık, aldık, aldık. olmadıkça eskiye baktık. belhanda olmuyordu, olacak dedik. selçuk inan çoktan emekli olmuştu, oyunu soğutur dedik. nagatomo'nun mecali kalmamıştı, ya nasip dedik. elimizde stoper yoktu, her şeyi denedik, artık hiçbir seçenek kalmayınca, belki emin bayram dedik.

    şu garabetin tâ nihat özdemir tff başkanı olduğu zaman geleceğini herkes biliyordu. kimi gözünü kapıyordu, kimi görmezden gelince olmayacağını umuyordu.

    biz geçen sezonun ilk yarısında çok çok kötü bir futbolla, takır takır puan kaybedip zirveden uzaklaştığımızda, bu sezon için çok şey kazanabilirdik aslında.

    olmayan futbolculara verilen sürelerin çok çok yarısı gençlere verilseydi, biz kazanırdık, ligdeki durumumuz da bundan kötü olmazdı. gerçekten diyorum bunu. bugünden geçmişe bakmak, ahkam kesmek kolay geliyor. biliyorum, böyle yapıyorum. ama o zaman da çok şey istemiyordum.

    olmayan futbolcular yerine, olabilecek veya olmayabilecek futbolculara şans verilmesini istiyordum. geleceğe hazırlık için. olmasaydı, olmazdı. bakmayın, o da bizim kazancımız olurdu.

    ama geleceğe hazırlamak da öyle kolay olmuyor. şu akademilere gerçekten eğitimci, araştırmacı, futbol hastası, liyakat sahibi insanlar, antrenörler getirmek çok mu zor? 1 transfer yapmayalım, biraz yatırım yapalım.

    atalay babacan'ı belhanda'nın yerine hazırlamak, süleyman luş'u sol bek için hazırlamak, emin bayram'ı veya ışık kaa n'ı, emirhan civelek'i, sekidika'yı...

    ama biz, şimdi sırası değil, daha çok gençler, bu sorumluluğu kaldırmazlar diye diye... neyse. yahu laf mı bu? bizim organize sanayide bir genç var. 18 yaşında. babası vefat etmiş. ailesine o bakıyor. kardeşlerini okula gönderiyor. ek işler, şunlar bunlar. yetmiyor, okula gidiyor, ders çalışıyor. o adamın, -gerçekten adam ama- sorumluluk değil mi şimdi? sırtında tonlarca ağırlık, kafasında kim bilir ne sorunlar? onu hayat zorlamış sorumluluk almaya. sen kaç senedir, bu çocukları o sorumluluğa hazırlayamıyorsan koskoca galatasaray kulübü olarak, zaten kapat git o akademileri. bir de lisesiyle, üniversitesiyle, eğitim vakfıyla eğitimci bir kültürü, eğitim alanında bir ağırlığı var bu kulübün.

    1 transferden vazgeçmeye bakar, adamakıllı bir antrenör departmanı kurmak. hiçbir şey kaybetmeyiz ve çok şey kazanırız.

    transfer güzel şey. muhabbeti hoş, heyecanı bol olur. ama beni şu zamanlarda antrenörler kadar heyecanlandırmıyor.

    sahaya yeni, afili futbolcularla çıkılmasındansa yeni ve fiyakalı bir oyunla çıkılmasını tercih ederim. o beni daha çok heyecanlandırır.

    sonra...

    mesela...

    bilimin her an geliştiği, verinin her saniye eksponansiyel arttığı bir çağdayız. şu kulüpte oyuncu gelişimi konusunda bilimsel yöntemlerle yaklaşıldığı konusunda en ufak bir haberiniz, duyumunuz vesaire var mı?

    elin amerikalısı, safinaz gibi basketbolcuları bir sene hazırlıyor da, olimpos dağı'nı nidasıyla yaran çok affedersiniz yarma gibi, yeri geldiğinde yaşar doğu gibi pehlivanca kuvvetli, yeri geldiğinde bruce lee gibi dayanıklı heriflere evriltiyor. biz hâlâ bizim çocuklar çok cılız, güçsüz diyoruz. hazır değil diyoruz.

    niye hazırlamıyorsunuz? niye hazırlamıyoruz? neden hazırlayamıyoruz?

    elbette, fizyoloji herkes için farklıdır. ama kardeşim, altyapıya baktığında hemen hepsi için aynı sözleri sarf ediyorsan bir şeyleri yapmıyor ya da eksik yapıyorsun demektir.

    ne diyordum? ha transfer... istemi betil'in fenomen laz ziya'sının dediği gibi: "allah daha çok versin."

    son söz: öyle şey yapmayın. ağzımın suyu aka aka transfer spekülasyonları hakkında kafa patlatıp nee on birler kuracağım sizin hiç mi hiç haberiniz yok. yazarız sonra. acelesi yok (:
  • 272
    yabancı sınırı + şampiyonlar ligine gidememe + finansal fair play(sattığın kadar al) + tff harcama limiti + kombine satamama + kiralıktan dönen futbolcular + yüksek maliyetli 30yaş ve üstü futbolcular.

    bütün bunlar göz önüne alındığında oyuncuları seçeceğimiz küçük bir havuz kalıyor geriye.

    ben de eminim ki fatih terim lyundama tarzında genç, yetenekli bir sağ bek, iki orta saha ve bir de kanat istiyordur.

    bunlar hayaller, gerçekler caner erkin, arda turan vs olacak. bu ne yazık ki seçim değil, bu transfer döneminde zorunluluktur.

    ha oldu da futbolcu sattık 2 ya da 3 tane futbolcu alabileceğiz, onlarda da hata lüksü olmadığı için garantiye gidilecektir.

    şahsen 1 ya da 2 tane scout transferi gelse, kimsenin adını bilmediği, alt liglerden ya da küçük liglerden vs. çok mutlu olurdum. ancak dünya tarihinde her zaman hatırlanacak bir dönemden geçiyoruz. o nedenle bu transfer döneminde çok fazla eleştiride bulunmamaya çalışacağım.
  • 275
    forvetimizde 10 küsur milyona aldığımız diagne (süper lig'in gol rekortmeni) ve dünyanın en iyi son vuruşçularından falcao'nun olduğu dönem. bir tanesini kullanamadık, yerin dibine batırdık; talibi çıkmıyor. diğeri de sakatlık sebebiyle sezon başı kampını kaçırınca, türlü sakatlıklarla boğuştu; eşi sosyal medyada türlü tacizlere maruz kaldı. bence ilk yapmamız gereken, mevcut kadroda bu iki oyuncuyu verimli kullanmaya çalışmak olmalı. ikisini de göndereceksek, yerlerine alacağımız oyunculara büyük para bağlamamız (maaş + bonservis) gerekecek çünkü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın