iyisiyle kötüsüyle bitmek üzere olan geriye dönüp baktığımda bana göre aşırı uzun ve yorucu gelen bir sezondur. dramatik maç sonuçlarıyla, son dakikada yenilen gollerle, transferlerle, ilk yarıdaki kanser edici kısır oyunla, kadro dışı kararlarıyla, sürpriz isimlerin çıkış yakalamasıyla, sakatlıklarla, arda turan meselesiyle, ikinci yarı oynadığımız futbolla, kadıköy galibiyetimizle ve son olarak içinde bulunduğumuz pandemi durumuyla gerçekten çok uzun bir sezon oldu. bu sezon özelinde başarılarıyla kulübümüzün efsanesi olan fatih hocamızın başarısızlıklarını da görmemiz gerekiyor.
2018-2019 futbol sezonu bittiğinde hocamızın aklında tamamen kendi oyuncularından oluşan ve aklındaki oyunu oynayabilecek bir kadro kurmak vardı. hocanın 4. döneminde genel olarak ffp belası yüzünden tudorun oyuncularıyla oynamak zorunda olması elini zayıflatıyor ve aklındaki oyun planını sahaya yansıtmasına engel oluyordu. hocanın aklında topun peşinde koşan bir oyun stili değil topu koşturan, sahaya doğru yayılan ve neredeyse tamamı ayağı düzgün oyunculardan oluşan bir kadro kurmak vardı. bu yüzden de transfer sezonunun başlamasıyla beşiktaştan ve kasımpaşadan tanıdığımız ve fulhamda çok iyi bir yarım sezon geçirmiş olan ryan babelle anlaşıldı. böylece kanatta ilk 11 oynayacak iki oyuncu belli oldu. bunlardan biri klası ve tecrübesi ile güven veren babel diğeri de geride bıraktığımız sezonun kahramanlarından olan sofiane feghouliydi. bunlara ek olarak kanat rotasyonuna beklenilen patlamayı bir türlü yapamayan ve özel hayatıyla sürekli gündem olan emre mor ve fransada ve ülkemizde uzun yıllar top koşturan jimmy durmaz da eklendi. ayriyeten mevcut beklerle de devam edilme kararı alındı. mariano çok zeki tecrübeli ve oyun kurulumunda çok önemli bir rol oynayan spesifik bir bekti nagatomo ise son 2 sezondaki şampiyonluklarda çok önemli etkisi olan defansif açıdan çok iyi bir bekti. bek rotasyonu içinse fenerbahçeden ayrılan şener özbayraklı bedelsiz olarak takımımıza katıldı. orta sahaya gelindiğinde ise geçen sezonun sonlarına doğru parlasa da genel olarak sönük ve isteksiz bir futbol sergileyen fernando reges 4.5 milyon euroya sevillanın yolunu tuttu. yine beklenileni tam olarak veremeyen ndiayenin ise kiralık sözleşmesi bittiği için takımdan ayrıldı. takımda kalan ve forma giyebilecek durumda olan orta sahalar dengesiz ve tartışmalı performansıyla her zaman sansasyonel bir isim olan younes belhanda ve aslen bir hamle oyuncusu olarak düşünülen ryan donktu. bu bakımdan orta sahaya takviye yapılması elzemdi. bu noktada kamp başladıktan kısa süre sonra belki de sezonun en flaş transferlerinden biri gerçekleşti. bir önceki sezon fulhamın rekor bedelle transfer ettiği, xavinin övgülerle bahsettiği, zamanında nice forması ile gösterdiği performansla avrupanın gözde orta saha oyuncularından biri olan jean michael seri galatasaray forması giymek üzere 1 yıllığına kiralanmıştı. bunun yanında orta sahaya hazırlık kampında alınan kötü sonuçlar nedeniyle dünya kupası apoleti olan steven n'zonzi, uzun zaman juventus, marsilya ve southampton gibi kulüplerde top koşturmuş mario lemina, küme düşen erzurumda gayet iyi bir grafik çizen taylan antalyalı gibi isimler de eklendi. bu isimlerin dışında sol bekteki kötü performansının aksine kamp sürecinde orta sahada ışıldayan ömer bayram da sezonun flaş ismi olacak ve kendisine kadroda sık sık yer bulabilecekti. kağıt üstünde mükemmel bir kadro oluşuyor gibi duruyor galatasaray büyük bir yapılanmaya gidiyor gibi gözüküyordu. stoper hattı 2 yetenekli ve kapasiteli isim olan marcao ve luyindamaya emanet edilmiş, bekler ve kanatlar gayet tecrübeli oyunculardan oluşturulmuş, orta sahaya dünya yıldızları alınmış, ayriyeten de adem büyük, jimmy durmaz, şener özbayraklı, taylan antalyalı gibi isimlerle yerli rotasyonu güçlendirilmişti. hocanın kafasındaki sistem için gerekli oyuncular toplanıyordu. son olarak da kadroda bir target mane ihtiyaç vardı. pasa dayalı oyun sistemlerinin çoğunda ileri uçta top tutabilecek, saklayabilecek ve dağıtabilecek bir hedefe ihtiyacınız olur. hocanın target man içinse istediği isim vedat muriqiydi. vedat rizesporun ligde kalmasında büyük rol oynamış, fizik olarak çok iyi durumda olan, ligimizi tanıyan bir forvetti ve hocanın aklındaki target man kalıbına tam uyuyordu. vedat için girişimlerde bulunulsa da gerek fenerbahçenin teklifi yükseltmesi gerekse rizesporun karaktersiz başkanının gösterdiği tavırdan dolayı vedat fenerbahçenin yolunu tuttu. galatasaray pozisyon oyunu oynamak için en gerekli unsurlardan biri olan target manden mahrum kalmıştı. vedatın fenerbahçeye kaptırılmasından sonra ibre taraftarın çok istediği falcaoya (hoca her ne kadar istemese de) çevrildi. camianın dikkatini tamamen bu yöne çekmesine neden olan falcaonun transfer süreci, falcaonun tuzlu maaşı ve bu oyuncunun sık sık sakatlıklarının nüksetmesi kulübe maddi ve manevi anlamda büyük bir külfet olacaktı. falcao dışında premier ligden çalışkan bir santrafor olan florin andone ve ligimizin tecrübeli hücum oyuncularından adem büyük de galatasarayın forvet rotasyonunda yerini aldı ve galatasarayın kadrosu transferin son günlerine doğru tamamlandı. oluşan kadro şu şekildeydi:
muslera
nagatomo marcao luyindama mariano
n'zonzi/lemina
seri belhanda
babel falcao feghouli
peki bu kadroda tutmayan şey neydi? bu kadar kaliteli isimlerin başarılı olamamasının nedeni, 16 haftada sadece 24 puan alınabilmesinin nedeni neydi?
birinci sebep bana kalırsa kimya uyuşmazlığıydı. fatih hoca topu kontrol eden, pozisyon oyununa dayalı bir sistem istiyordu. kadrodaki neredeyse her oyuncu da bahsedilen pozisyon ve pas oyununa uygun isimlerdi. teker teker bakıldığında n'zonzi, seri, babel, feghouli, marcao, mariano gibi isimler ayağından topu çıkarmada çok iyi isimlerdi. bahsedilen sıkıntı da burada devreye giriyor. bu oyuncuların neredeyse hepsi topu ulaştıran oyuncular yani topu almaya alışkın adamlar değiller. bu dediğimle varmak istediğim yer şurasıdır. ligin ilk yarısında galatasaray futbol takımında pas atmasını bilse de stabil yerleşim gösteren, defans arkası koşu yapmayan, ve sürekli rakip oyuncu tarafından marke edilen 2 kanat vardı. bunların dışında orta saha oyuncularının arasında rol çatışması, form düşüklüğü gibi etkenler de sıkça görülüyordu. takımda rakip kaleye yakın yerde sırtı dönük top alıp dağıtacak nadir oyunculardan biri olan ryan babeli orta çizgiye yakın oynatmak ve rakip bek ve kanatla boğuşmasına neden olmak takımın üreticilik kısmının neredeyse bitmesine neden oluyordu.
bunun dışında beklerin çok yaşlı olması, belhanda sorunu, sık sık tekrarlanan sakatlık sorunları, bazı isimlerin yarattığı hayal kırıklığı, dinamizm ve fiziksel olarak anadolu takımlarına ezilme gibi sorunlar da baş gösterince takım ilk yarıda galatasaray tarihinin en rezalet oyununu oynadı.
lakin fatih hoca çok zeki ve saha içindeki hatalarından ders çıkarmasını bilecek kadar tecrübeli bir adam. babelin kiralık olarak yollanması, n'zonzinin sözleşmesinin feshi, saracchi ve onyekuru transferleri bunlara işaret. özellikle ligin 2. yarısında falcao emre akbaba ve onyekuru ile hareketli bir ileri hatta sahip olan galatasarayda pas opsiyonlarının artmasıyla seri, mariano, marcao, feghouli gibi pas repertuvarı yüksek isimlerin de etkinliği gözle görülür biçimde yükseldi. pandemi dönemi nedeniyle takım formdan düşmüş ve şampiyonluktan uzaklaşmış da olsa önümüzdeki seneler için fatih hocanın oyun planını oturtması ümit vericidir. yönetimimiz hocamızın istediği yönde transferleri yapar ve hocanın kafası da saha içinde kalırsa bu sene kaçan şampiyonluğun telafisi çok rahat bir şekilde gelecektir. özellikle fenerbahçe, sivas ve başakşehir maçlarında oynanan oyun da bunun göstergesidir. bu sene kaçan şampiyonluktan gereken dersler alınırsa ve sakat ve veteran futbolculardan uzak durulan bir transfer politikası izlenirse galatasarayımızın geleceği epey açıktır. bunun en büyük nedeni galatasaray dışında ligimizde hiçbir takımın güçlü bir oyun planı olmamasıdır