1
sezon başında transferler öncesi wesley sneijder, selçuk inan, hamit altıntop, birhan vatansever'den oluşup transferlerle tolga ciğerci, nigel de jong ve josue pesqueira eklenmiştir. sneijder ve josue daha çok ofansif amaçlı olup orta sahanın merkezi için çok düşünülmemiş, josue'nun kiralanmasının temel amacı sneijder'i yedeklemek olmuştur. diğer iki orta saha transferi ise takımın defansif orta saha yükünü çekme amaçlı alınmıştır.
sneijder'i hafızam yanıltmıyorsa beni bu sezon hiç merkez orta saha olarak kullanmadık. kadro derinliğinde olsa da pratikte bu sezon izleyemedik onu bu bölgede.
hamit devre arası yeterince süre alamadığı, taraftar tepkisi, kulübün ekonomik durumu gibi çeşitli nedenlerle takımdan ayrıldı. ayrılana kadar da türkiye kupasında süre aldı ve aldığı sürelerde ağır eleştiriler aldı.
tolga ilk geldiği zaman takıma koşu ve press anlamında katkı sağlarken, ofansif katkısının düşük olması nedeniyle (şutlarının isabetsizliği ve dikine paslarda hataları) eleştirildi. fenerbahçe maçından sonra yaklaşık 3 ay süren bir sakatlık dönemi yaşadı. de jong'un sakatlanması ile tekrar ilk 11'deki yerini aldı. benzer eleştiriler devam ediyor.
de jong ilk geldiğinde bir hazırlık maçında sakatlık yaşadı. ancak tolga'nın sakatlık döneminde defansif orta saha rolünü aldı. son zamanlara kadar da bu işi tolga iyileşmesine rağmen devam ettirdi. ama sakatlanması ile yerini tolga'ya bıraktı. oynadığı zamanda da taraftarı ikiye böldü. bir kısmı gerek kariyeri gerek sertliği gerekse de oynadığı oyun ile yeterli görülürken ki bu yeterliliğin savunulmasında orta saha kadromuzun genel ortalamasına bakıldığında oynamasının normal olduğu söylendi, diğer taraf ağır ve/veya yavaş olması, bu nedenle sahada olması gereken yerde olmayışı, press yapması gereken yerden daha geride press yapması, rakibe yetişemeyerek sürekli kayarak müdahale yapması bunun da zaman zaman faul olarak değerlendirilmesi gibi konularla eleştirdi.
joseu zaman zaman sneijder'in sakatlıklarında ofansif olarak şans bulsa da orta sahamızın dikine pas yapmadaki eksikliği nedeniyle merkez orta sahada da zaman zaman görev aldı. son zamanlarda yine sakatlıklarla ofansif orta saha olarak görev alıyor. kadroda hem ofansif katkı hem de defansif katkı veren ender oyunculardan. en büyük sorunu süreklilik ve takımın sahada içinde bulunduğu karışık ortamda kaybolması. halbuki ondan beklenen bu karışık durumlarda tekniği ile çözüm üretmesi.
birhan, bir kaç türkiye kupası maçı dışında hiç görmediğimiz bir alt yapı oyucusu olarak kaldı bu sezon. bu saatten sonra da en fazla sakatlık ya da kart cezası gibi durumlarda 18 kişilik kadroyu tamamlaması için kullanılır gibi duruyor.
selçuk, takım kaptanımız aynı zamanda, bu sezonda geçen sezon olduğu gibi taraftardan ve medyanın bir kısmından eleştiri alıyor. oyunu çok yavaş oynaması, ikili mücadele kazanmada yetersiz oluşu, paslarının çoğunun yan ve geri olması, eski ofansif katkısını verememesi, sadece duran toplarda etkili olması gibi konularda sık sık gündeme geliyor. artık fiziksel olarak çok ama çok gerilemesi bu negatif durumların ortaya çıkmasında temel neden gibi durmakta. taraftarın da kötü olduğu konusunda fikir birliği sağladığı hamit ile beraber tek oyuncu sanırım.
yukarıda yazdıklarımda mümkün olduğunca kendi yorumumu katmadan genelde oluşan fikirleri ve yaşanan durumları yazmaya çalıştım. çok istatistik işine girmedim çünkü bunların hepsini zaten internette ufak bir araştırma ile bulabilirsiniz. şu orta saha tablosuna objektif bir şekilde baktığımız zaman çıkan sonuç; orta saha oyuncu sayısının eksik olduğu, ofansif katkısının çok sınırlı olduğu, fiziksel olarak yetersiz olduğu (gerek sakatlık gerekse hız, çabukluk), ortalama olarak yaşlı olduğu, belli bir doyuma ulaşmış, pas konusunda yetenekli olduğu olacaktır. her hangi bir ligde şampiyonluğa oynayan bir takım üstüne bir de yeri geldiğinde uluslararası kupalarda başarı istiyorsa merkez orta saha oyuncularından beklentileri; ikili mücadele kazanmaları, başarılı pas yüzdesini yüksek tutmaları, ofansif katkı yapmaları (kilit pas, asist ve gol), takımın temposunu ayarlamada başrol oynamalarıdır. galatasaray orta sahasına baktığımızda bunlardan maalesef pek göremiyoruz. böyle bir orta saha kurgusu ile şampiyonluk yarışından kopmamız çok da garip değil aslında. tabi burada yönetim zafiyeti, teknik direktör zafiyeti ve hakem kararlarının da etkisi yadsınamaz derecede var. ama günümüz futboluna yön veren bölgenin merkez orta saha olduğu düşünülürse diğer faktörler düzgün olsa bile bir kanadımız kırık yarışıyor olacaktık.
çözüm aslında kokan balığın başını koparıp atmak ama bu yönetim gitmeyecek gibi bu nedenle bunu dışarıda bırakırsak maalesef sorunu sadece transfer ile çözebiliriz gibi duruyor. tudor geldiğinden beri tüm oyuncuları topun arkasına geçirip savunma yaptırıp, it gibi koşturuyor. bunun meyvelerini maçlarda zaman zaman gördük. en azından derli toplu ne yapmak istediği belli bir takım var ama istediğini tamamen sahaya yansıtabilecek bir oyuncu gurubu yok. bunu her mevki için söyleyebiliriz. ama konumuz olan merkez orta saha için mümkünse iki transfer şart gibi duruyor. genç, dinamik, başarıya aç, oyuna iki yönlü katkı verebilecek iki merkez orta saha sorunlara çözüm olabilir. bunu yapmadaki en büyük engel yönetim, ikinci engel ise ekonomik durum. olası diğer bir engel ise avrupa kupalarında yer alamamak. bu hem ekonomik olarak hem de kulübün çekiciliği açısından negatif bir durum oluşturur. çözümü kiralık oyuncularla bulabiliriz. zamanında melo'yu ve denayer'i bu şekilde takıma kattık. tekrar kendini kanıtlamak isteyen oyuncular için kiralık transferler bir fırsat transferi. kiralık dışında iskandinav ülkelerinden alınabilecek düşük maliyetli oyuncular da olabilir. bunu geçen yaz gerçekleştirecektik ama yönetim zafiyeti ortaya çıktı maalesef.
galatasaray'ın yakın zamanda başarılarına baktığımızda merkez orta sahaların takıma büyük katkı verdiğini görüyoruz. tabi bu durum sadece bizim için değil, tüm takımlar için geçerli. chelsea matic, kante ve fabregas, juventus khedira, marchisio ve pjanic, barcelona iniesta, busquets ve rakitic, real madrid modric, kross ve kovacic, geçen seneki beşiktaş lig için ortalamanın baya üstü olan oğuzhan, atiba, sosa merkez orta sahaları ile başarıyı yakaladı ya da yakalıyor. günümüz futbolu için elzem olan bu bölgeye gerekli eklemeleri yapmadan düzlüğe çıkmamız çok zor gibi duruyor. istersek forvete messi, defansa da boateng gelsin aradaki bağlantı güçlü olmadan başarı şansımız çok zayıf.
artık bu sezon için tren kaçtı. ama 2017-2018 sezonunda galatasaray'ın orta sahasında yer alan oyuncuların kalitesi bir çok açıdan artmazsa yine bu tarz zamanlar geçirmeye devam edeceğiz.
sneijder'i hafızam yanıltmıyorsa beni bu sezon hiç merkez orta saha olarak kullanmadık. kadro derinliğinde olsa da pratikte bu sezon izleyemedik onu bu bölgede.
hamit devre arası yeterince süre alamadığı, taraftar tepkisi, kulübün ekonomik durumu gibi çeşitli nedenlerle takımdan ayrıldı. ayrılana kadar da türkiye kupasında süre aldı ve aldığı sürelerde ağır eleştiriler aldı.
tolga ilk geldiği zaman takıma koşu ve press anlamında katkı sağlarken, ofansif katkısının düşük olması nedeniyle (şutlarının isabetsizliği ve dikine paslarda hataları) eleştirildi. fenerbahçe maçından sonra yaklaşık 3 ay süren bir sakatlık dönemi yaşadı. de jong'un sakatlanması ile tekrar ilk 11'deki yerini aldı. benzer eleştiriler devam ediyor.
de jong ilk geldiğinde bir hazırlık maçında sakatlık yaşadı. ancak tolga'nın sakatlık döneminde defansif orta saha rolünü aldı. son zamanlara kadar da bu işi tolga iyileşmesine rağmen devam ettirdi. ama sakatlanması ile yerini tolga'ya bıraktı. oynadığı zamanda da taraftarı ikiye böldü. bir kısmı gerek kariyeri gerek sertliği gerekse de oynadığı oyun ile yeterli görülürken ki bu yeterliliğin savunulmasında orta saha kadromuzun genel ortalamasına bakıldığında oynamasının normal olduğu söylendi, diğer taraf ağır ve/veya yavaş olması, bu nedenle sahada olması gereken yerde olmayışı, press yapması gereken yerden daha geride press yapması, rakibe yetişemeyerek sürekli kayarak müdahale yapması bunun da zaman zaman faul olarak değerlendirilmesi gibi konularla eleştirdi.
joseu zaman zaman sneijder'in sakatlıklarında ofansif olarak şans bulsa da orta sahamızın dikine pas yapmadaki eksikliği nedeniyle merkez orta sahada da zaman zaman görev aldı. son zamanlarda yine sakatlıklarla ofansif orta saha olarak görev alıyor. kadroda hem ofansif katkı hem de defansif katkı veren ender oyunculardan. en büyük sorunu süreklilik ve takımın sahada içinde bulunduğu karışık ortamda kaybolması. halbuki ondan beklenen bu karışık durumlarda tekniği ile çözüm üretmesi.
birhan, bir kaç türkiye kupası maçı dışında hiç görmediğimiz bir alt yapı oyucusu olarak kaldı bu sezon. bu saatten sonra da en fazla sakatlık ya da kart cezası gibi durumlarda 18 kişilik kadroyu tamamlaması için kullanılır gibi duruyor.
selçuk, takım kaptanımız aynı zamanda, bu sezonda geçen sezon olduğu gibi taraftardan ve medyanın bir kısmından eleştiri alıyor. oyunu çok yavaş oynaması, ikili mücadele kazanmada yetersiz oluşu, paslarının çoğunun yan ve geri olması, eski ofansif katkısını verememesi, sadece duran toplarda etkili olması gibi konularda sık sık gündeme geliyor. artık fiziksel olarak çok ama çok gerilemesi bu negatif durumların ortaya çıkmasında temel neden gibi durmakta. taraftarın da kötü olduğu konusunda fikir birliği sağladığı hamit ile beraber tek oyuncu sanırım.
yukarıda yazdıklarımda mümkün olduğunca kendi yorumumu katmadan genelde oluşan fikirleri ve yaşanan durumları yazmaya çalıştım. çok istatistik işine girmedim çünkü bunların hepsini zaten internette ufak bir araştırma ile bulabilirsiniz. şu orta saha tablosuna objektif bir şekilde baktığımız zaman çıkan sonuç; orta saha oyuncu sayısının eksik olduğu, ofansif katkısının çok sınırlı olduğu, fiziksel olarak yetersiz olduğu (gerek sakatlık gerekse hız, çabukluk), ortalama olarak yaşlı olduğu, belli bir doyuma ulaşmış, pas konusunda yetenekli olduğu olacaktır. her hangi bir ligde şampiyonluğa oynayan bir takım üstüne bir de yeri geldiğinde uluslararası kupalarda başarı istiyorsa merkez orta saha oyuncularından beklentileri; ikili mücadele kazanmaları, başarılı pas yüzdesini yüksek tutmaları, ofansif katkı yapmaları (kilit pas, asist ve gol), takımın temposunu ayarlamada başrol oynamalarıdır. galatasaray orta sahasına baktığımızda bunlardan maalesef pek göremiyoruz. böyle bir orta saha kurgusu ile şampiyonluk yarışından kopmamız çok da garip değil aslında. tabi burada yönetim zafiyeti, teknik direktör zafiyeti ve hakem kararlarının da etkisi yadsınamaz derecede var. ama günümüz futboluna yön veren bölgenin merkez orta saha olduğu düşünülürse diğer faktörler düzgün olsa bile bir kanadımız kırık yarışıyor olacaktık.
çözüm aslında kokan balığın başını koparıp atmak ama bu yönetim gitmeyecek gibi bu nedenle bunu dışarıda bırakırsak maalesef sorunu sadece transfer ile çözebiliriz gibi duruyor. tudor geldiğinden beri tüm oyuncuları topun arkasına geçirip savunma yaptırıp, it gibi koşturuyor. bunun meyvelerini maçlarda zaman zaman gördük. en azından derli toplu ne yapmak istediği belli bir takım var ama istediğini tamamen sahaya yansıtabilecek bir oyuncu gurubu yok. bunu her mevki için söyleyebiliriz. ama konumuz olan merkez orta saha için mümkünse iki transfer şart gibi duruyor. genç, dinamik, başarıya aç, oyuna iki yönlü katkı verebilecek iki merkez orta saha sorunlara çözüm olabilir. bunu yapmadaki en büyük engel yönetim, ikinci engel ise ekonomik durum. olası diğer bir engel ise avrupa kupalarında yer alamamak. bu hem ekonomik olarak hem de kulübün çekiciliği açısından negatif bir durum oluşturur. çözümü kiralık oyuncularla bulabiliriz. zamanında melo'yu ve denayer'i bu şekilde takıma kattık. tekrar kendini kanıtlamak isteyen oyuncular için kiralık transferler bir fırsat transferi. kiralık dışında iskandinav ülkelerinden alınabilecek düşük maliyetli oyuncular da olabilir. bunu geçen yaz gerçekleştirecektik ama yönetim zafiyeti ortaya çıktı maalesef.
galatasaray'ın yakın zamanda başarılarına baktığımızda merkez orta sahaların takıma büyük katkı verdiğini görüyoruz. tabi bu durum sadece bizim için değil, tüm takımlar için geçerli. chelsea matic, kante ve fabregas, juventus khedira, marchisio ve pjanic, barcelona iniesta, busquets ve rakitic, real madrid modric, kross ve kovacic, geçen seneki beşiktaş lig için ortalamanın baya üstü olan oğuzhan, atiba, sosa merkez orta sahaları ile başarıyı yakaladı ya da yakalıyor. günümüz futbolu için elzem olan bu bölgeye gerekli eklemeleri yapmadan düzlüğe çıkmamız çok zor gibi duruyor. istersek forvete messi, defansa da boateng gelsin aradaki bağlantı güçlü olmadan başarı şansımız çok zayıf.
artık bu sezon için tren kaçtı. ama 2017-2018 sezonunda galatasaray'ın orta sahasında yer alan oyuncuların kalitesi bir çok açıdan artmazsa yine bu tarz zamanlar geçirmeye devam edeceğiz.