şifreli yayınlanacak turnuva. hay bin amerikan doları!
küçükken, tenisin t'siyle bile ilgilenmeyen bir ailede, ''bu da spor mu olurmuş, hadi futbol neyse...'' diyen babaya rağmen,
trt'de
pete sampras'ın ortalığın ebesine atladığı günlerde sevdim ben bu sporu. büyük usta tenisi bırakınca da uzun süre izleyemez oldum, federer reyizi sevemedim ilk başlarda. sonra arayı düzelttik vesaire...
şimdilerde, evine digiturk ya da d-smart almayan, spora merakı bulunmayan ailelerin çocukları uzak duracak tenisten, formula 1'den, basketboldan, çok yakında atletizmden, bisikletten...
bu sporların şifreli yayınlanmasını savunanlar, batılı ülkeleri örnek gösteriyorlar. iyi de, sen istanbul park'ı yarış günü dolduramazken; silverstone'da, katalunya'da antrenman turları bile full çekiyor neredeyse. sokakta yakaladığın insanlara ''fransa turu ne?'' diye sor; bakalım kaç kişi bunun dünya'nın en prestijli bisiklet yarışı olduğunu bilecek... hatta kaç kişi bunun bir bisiklet turu olduğunu bilecek!
örnek gösterdiğin batılı ülkelerin her birinde, senin ülkende ''bu ne lan?'' tepkisinin verileceği en sikimsonik sporun bile binlerce kemikleşmiş izleyicisi var. curling kış olimpiyatlarının en önemli dallarından biri lan! bu insanlar ve onların gelecek nesilleri bu sporlara hep ilgi gösterecek. şifreli yayınlansa da ilgi hiç düşmeyecek, çünkü o yayınlar için şifreli kanal alıp seyredenler, bu kültürü çocuklarına aktaracaklar. bırak izleyerek aktarmayı, bu insanlar zaten okul hayatlarının başlangıcından itibaren yetenekleri ölçüsünde bu sporlara yönlendirilmekteler...
şimdi senin futbol ve hadi biraz da basketbol dışında hiçbir sporda büyük bir izleyici kitlen yok. okullarının büyüüük çoğunda çocukların sporla tek yakınlaşması iki saatlik beden eğitimi dersinde toprak shada oynadıkları futboldan; yer yer kalkmış beton zeminde oynamaya kastıkları basketboldan ibaret.
bu durumda bir de tüm spor dalları ülkenin çok küçük bir kısmının erişebildiği kuruluşlarda yayınlanırsa, çocukların elbette ki bir federer, bir phelps, bir schumacher olabilecekken; üniversite sınavı için gece gündüz çalışmaya, devlet memuru olmaya, el kapısında en azından asgari ücretle çalışabilmeye, olmadı polis olmaya kasar durur...
vay anasını wimbledon'dan nerelere geldik! tenis denen sporun en büyülü turnuvasını şifreli seyredeceğiz bu sene efem. bizler bir şekilde seyredeceğiz. ama benim trt'de görüp vurulduğum bu spora, bu sene çok daha az sayıda çocuk sıfırdan ilgi duymaya başlayacak...