1
uzun zamandır yazmayı planlıyordum. kısmet buguneymiş.
öncelikle 2010-2011 sezonu ile başlayalım.
bu sezonda süper lig ve türkiye kupası'nın yanında, avrupa'da tarihimizde ikinci kez uefa avrupa ligi'nde mücadele ettik. süper lig'i 8. tamamladık türkiye kupası'nda çeyrek finalde, uefa avrupa ligi'ndeyse play-off turunda elendik.
başkan: adnan polat
teknik direktörlerimiz: rijkaard (20 ekim) hagi (24 mart) bülent ünder (22 mayıs)
takımın genel olarak iskeleti; zapata neill gökhan aydın ayhan m.sarp pino misimovic hakan balta yekta culio stancu sabri servet kazım kewell arda turan
gelelim 2011-12 sezonunun ilk yarısına.
başkan: ünal aysal
teknik direktörümüz: fatih terim
takım iskeleti: muslera ujfalusi eboue melo gökhan selçuk elmander riera baros ayhan hakan semih engin emre sabri kazım
aradan geçen 3 ay. sadece 3 ay. öğrenciyken yaz tatilinde "ne çabuk bitti amk ya :(" diye üzüldüğümüz 3 ay.
şimdi biraz kendinizi düşünün. siz 3 ayda neyi değiştirebilirdiniz?
ayrıldığınız sevgilinizi unutabilir misiniz?
bildiğiniz dili unutabilir misiniz?
karakterinizi? kişiliğinizi? bedeninizi?
3 ayda 15 kilo zor verirsiniz... karakter? imkansız. huylu huyundan geçmez.
3 ayda kadroya eklenen çok büyük isimler de yok. sadece gerekli düzenlemeler var.
kaleci alınmış. orta saha alınmış. direnç gelmiş. inanç gelmiş. azim gelmiş.
derbi kaybetmemişsin. süper final yaratmış şikeciler, ezip geçmişsin.
9 puan fark koymuşsun, yetmemiş yine koymuşsun.
kadıköy'de kupa kaldırmışsın.
2-0'dan maçlar çevirmişsin.
galatasaray çok büyük bir devrim yaptı. belki isteyerek, bilerek belki de bilmeden, anlayamadan.
dolduramadığımız stadı doldurur hale geldik.
her durumda karşımızda bulduğumuz hükümeti, dize getirdik tabiri caizse.
efsanelerimizi unutmadık.
kurumsallaşma kelimesini sözlüğümüze soktuk. (her ne kadar hayır getirdi tartışılır)
bu değişim bize şampiyonlar ligi getirdi.
vizyon getirdi.
güven getirdi.
psikolojik üstünlük getirdi.
daha bir çok şeyi de beraberinde getirdi.
tek bir şey götürdü. o da 2011 yılının ilk dönemini. biz anlayamadık, nasıl neden?
galatasaray'ın 2011 hali, hal değil. nedir ben de bilemiyorum ama kesinlikle bir hal değil.
eminim ki siz de düşününce az çok kafanızda şu oluşacak. "harbiden ya, nasıl oldu bu değişim?"
oldu işte... bırak nasılı, oldu işte.
öncelikle 2010-2011 sezonu ile başlayalım.
bu sezonda süper lig ve türkiye kupası'nın yanında, avrupa'da tarihimizde ikinci kez uefa avrupa ligi'nde mücadele ettik. süper lig'i 8. tamamladık türkiye kupası'nda çeyrek finalde, uefa avrupa ligi'ndeyse play-off turunda elendik.
başkan: adnan polat
teknik direktörlerimiz: rijkaard (20 ekim) hagi (24 mart) bülent ünder (22 mayıs)
takımın genel olarak iskeleti; zapata neill gökhan aydın ayhan m.sarp pino misimovic hakan balta yekta culio stancu sabri servet kazım kewell arda turan
gelelim 2011-12 sezonunun ilk yarısına.
başkan: ünal aysal
teknik direktörümüz: fatih terim
takım iskeleti: muslera ujfalusi eboue melo gökhan selçuk elmander riera baros ayhan hakan semih engin emre sabri kazım
aradan geçen 3 ay. sadece 3 ay. öğrenciyken yaz tatilinde "ne çabuk bitti amk ya :(" diye üzüldüğümüz 3 ay.
şimdi biraz kendinizi düşünün. siz 3 ayda neyi değiştirebilirdiniz?
ayrıldığınız sevgilinizi unutabilir misiniz?
bildiğiniz dili unutabilir misiniz?
karakterinizi? kişiliğinizi? bedeninizi?
3 ayda 15 kilo zor verirsiniz... karakter? imkansız. huylu huyundan geçmez.
3 ayda kadroya eklenen çok büyük isimler de yok. sadece gerekli düzenlemeler var.
kaleci alınmış. orta saha alınmış. direnç gelmiş. inanç gelmiş. azim gelmiş.
derbi kaybetmemişsin. süper final yaratmış şikeciler, ezip geçmişsin.
9 puan fark koymuşsun, yetmemiş yine koymuşsun.
kadıköy'de kupa kaldırmışsın.
2-0'dan maçlar çevirmişsin.
galatasaray çok büyük bir devrim yaptı. belki isteyerek, bilerek belki de bilmeden, anlayamadan.
dolduramadığımız stadı doldurur hale geldik.
her durumda karşımızda bulduğumuz hükümeti, dize getirdik tabiri caizse.
efsanelerimizi unutmadık.
kurumsallaşma kelimesini sözlüğümüze soktuk. (her ne kadar hayır getirdi tartışılır)
bu değişim bize şampiyonlar ligi getirdi.
vizyon getirdi.
güven getirdi.
psikolojik üstünlük getirdi.
daha bir çok şeyi de beraberinde getirdi.
tek bir şey götürdü. o da 2011 yılının ilk dönemini. biz anlayamadık, nasıl neden?
galatasaray'ın 2011 hali, hal değil. nedir ben de bilemiyorum ama kesinlikle bir hal değil.
eminim ki siz de düşününce az çok kafanızda şu oluşacak. "harbiden ya, nasıl oldu bu değişim?"
oldu işte... bırak nasılı, oldu işte.