artık olasılıktan çıkmış, mutlak bir hal almıştır.
16 mayıs 2010 fenerbahçe trabzonspor maçı'nda, gerekirse hakeme gol attırır, yine 3 puanı alırlar bana göre. şimdi diyebilirsiniz ki, bu bizi ne ilgilendirir? basbayağı ilgilendirir efenim. hemen soru-cevap yöntemine başvuralım konuyu daha iyi anlamak için:
-fenerbahçe, bizim ezeli rakibimiz mi?
-evet.
-fenerbahçe'nin, bu sene bizim başaramadığımız bir şeyi başarması -en azından benim- sinirlerimizi bozar mı?
-bozmak ne kelime, hoplatır bile.
-fenerbahçe'nin ligi şampiyon tamamlaması, şampiyonlar ligine direk katılım, oradan akacak milyonlarca euro ve seneye daha sağlam bir transfer bütçesine neden olur mu?
-bal gibi olur.
daha bunun gibi zilyon tane şey yazılabilirken, ''biz olmadıktan sonra kim olursa olsun yææ...'' tarzı umursamazlık, üzgünüm dostlar ama biraz garip kaçıyor. sırf onlar başarılı olmasın diye tutup maç satmayalım; satmayız da zaten. galatasaray kültürüne, terbiyesine kesinlikle uymayacak bir durum ama ezeli rakibimin benim herhangi bir sezonda yapamadığım şeyi yapıp şampiyon olması, benim zoruma gider. evinin camından ''düttürü düttüt heyaaooo feneeerr'' diye anırmaları duyunca sinirlenmeyecek olanınız varsa, vallahi hz. eyüp sabrına sahipsiniz demektir. ben de evde tv'yi açmayıp, bütün yazılı ve görsel medya ile bağlantımı bir süreliğine kesersem, dünyanın en ezik galatasaraylısıyım demek ki.