1
miami heat'in dallas mavericks'i 4-2 yenerek tarihinde ulaştığı ilk finalde aldığı ilk şampiyonlukla biten finallerdir.
miami'nin nasıl şampiyon olduğunu o zamanlar seriyi izleyen herkes çok iyi biliyordur. bu konuya birazdan detaylarıyla gireceğim.
benim açımdan bu finaller tam bir hayal kırıklığı idi. daha henüz üniversite 1. sınıf öğrencisiyken ilk defa evimde sınırsız internetim ve kablo tv (nba tv) varken çok farklı ve tempolu basketbol oynayan takımım dallas'ın şampiyonluk yolunda tek ama tek bir maçını kaçırmamıştım. 2001 yılından beri sıkı takip ettiğim takım efsanevi bir seri ile san antonio'yu 4-3 ile geçmiş, batı konferansı finalinde phoenix'i yenerek finale kalmıştı. miami'nin iki önemli oyuncusu vardı. birisi david stern'in kendi eliyle yükselttiği dwayne wade, diğeri de shaquille o'neal. dallas saha avantajına sahipti ve ilk 2 maçı hem de hiç zorlanmadan kendi evinde alıp 2-0 öne geçmişti. ama ondan sonra herşey tersine dönmeye başladı. rüzgar tersine mi dönüyordu yoksa döndürülüyor muydu?
seriyi 2-0'dan gelerek ve ardı ardına 4 maç kazanarak miami kazandı.
peki gerçekten miami mi kazanmıştı yoksa miami'ye kazandırılmış mıydı? wade, stern'in yarattığı bir yıldız derken yeteneklerini küçümsemek anlamında söylemiyorum ama takımını sırtlamak ayrı bir şeydir takımına şampiyonluk getiren oyuncu olmak çok ayrı. lebron james yıllarca cleveland cavaliers takımını sırtında taşıdı, 2 defa finallere çıkardı ama kimse bunu hatırlamaz bile. ama takımını şampiyon yapan oyuncular her zaman hatırlanır. wade'i bu duruma sokan da işte david stern'in ta kendisi oldu.
2006 yılında şampiyonluk dallas'ın elinden çalındı. bunu yıllar sonra kanıtlarıyla gördük. ama tıpkı olimpiyatlar arefesindeyiz bizim ülkemizde ırkçılık olmaz deyip oyuncularımıza sallanan muzları gözardı etmemiz gibi nba'in marketing değerini düşürmemek için pek gündeme bile getirilmedi.
çok iyi hatırlıyorum, seri oynanırken tracy mcgrady ve peja stojakovic gibi oyuncular maçlar içerisinde resmen şaibe döndüğünü söylediler. maçların devre arasında ve maç sonunda yorumculuk yapan eski oyuncu charles barkley bu maçlarda adil davranılmadığını defalarca söyledi. ama bunların hepsi miami'nin yanına kar kaldı. o zamanlar twitter da yoktu. olsaydı nasıl bir yaygara kopardı düşünemiyorum bile.
hakemler ne mi yaptı? bir basketbol maçında çaktırmadan o kadar çok şey yapabilirler ki? ritm kesmek için çalınan düdükler, penetre eden oyuncuya en ufak bir temasta düdük çalmalar. yıllarca basketbol takımlarımıza hakemler tarafından yapılanları gördük. basketbol maçlarını şaibeli yönetmek zor değil. o seride dwayne wade o kadar çok serbest atış kullandı ki. ne zaman potaya yönelse faul düdüğü çalıyordu ve o zaman koç olan jeff van gundy ona d-wheel ismini koymuştu. * wade en ufak bir temasta yerde anası bacısı ölmüş gibi kıvranıyordu çünkü.
yıllar sonra o zamanlar seriyi yöneten hakemlerden biri çıktı ve kitabında açık açık o yıl dallas'ın şampiyon yapılmak istenmediğini söyledi. bu tam bir skandaldı ama ortada bir marketing olayı vardı. bir tarafta bir kulübün tüm hakları çalınmışken düşünülen tek şey nba'in pazarlamasına aman bir zarar gelmesin oldu. ama şimdi donald sterling olayına bir bakın. verilen tepkilere bir bakın. tıpkı teknik direktörümüz fatih terim'in oyuncularımıza sallanan muzları görmezden gelip, dani alves'e harika bir şovla destek çıkması gibi yani..
bu eski hakemin ismi tim donaghy. google'da arasanız zaten tim donaghy scandal diye çıkar ama pek de skandal yarattığı söylenemez aslında. yazdığı kitabından bir paragraf aynen şöyle:
"i knew from the get go that dallas didn't have a chance in the nba finals. people in the nba front office had no love for cuban and the majority of the nba referees had even less. in the 2006 nba finals the mavs won the first two games of the series against the miami heat at home. as the series began shifting back to miami the league office began flooding game 3 and game 4 referees with video plays from games 1 and 2 that the higher ups felt should of been called in favor of miami. the message was predictable and very clear: miami was going to have an advantage in its own building, thus prolonging the series and socking it to mark cuban. with millions of dollars of network revenue on the line, a sweep by the mavs was out of the question. in game 5, the referees handed miami a tremendous advantage by awarding the heat 49 free throws during the contest, compared to just 25 for dallas. in the nba, its tough enough for one teams five players to beat another teams five. but when its five against eight, and three of the eight are referees, forget about it-you've got no shot!"
genel çevirisi şöyle. "en başından beri finallerde dallas'ın bir şansı yoktu. çünkü ne nba yönetimi ne de hakemler dallas'ın sahibi mark cuban'ı seviyordu. dallas evinde ilk iki maçı kazandı ve seri miami'ye gitti. miami'de maçlar oynanmadan önce ilk iki maçın görüntüleri hakemlere izletildi ve hangi pozisyonlarda miami'nin lehine düdük çalınmış olması gerektiği tek tek anlatıldı. burda verilen mesaj çok tahmin edilebilir ve açıktı. miami kendi sahasında ayrı bir avantaja sahip olacaktı ve bu seri hem uzayacak hem de mark cuban'a ders(!) verilecekti. milyonlarca dolarlık yayın geliri söz konusu iken dallas maimi'yi süpüremezdi. 5. maçta dallas'ın 25 serbest atışına karşı miami 49 serbest atış kullandı. nba'de bir takımın 5 oyuncusu rakip takımın 5 oyuncusunu yenmeye yetebilir ama 5'e karşı 8 oyuncuyu, hele ki +3 oyuncu hakem ise asla yenemezsiniz."
bir şey oldu mu? tabi ki hayır. şu an nowitzki'nin parmağında olması gereken yüzük, gelmiş geçmiş en nefret ettiğim oyuncu olan dwayne wade'in parmağında. sonuç değişmedi.
peki tüm bunlar nereden mi aklıma geldi? bugün okuduğum bir haberden. o zamanlar dallas'ın sahibi mark cuban bir fbi ajanı ile görüşmüş ve acaba hakemlere dava açmalı mıyım diye danışmış. işte o ajanın açıklamaları basına düştü bugün ve ajanın cevabı aynen öyle olmuş.
"cuban asked me what he should do," flagg said of the 2006 finals. "i told him, 'sue and you'll win your case,' but he knew he'd be killing the golden goose."
"cuban bana ne yapmalıyım diye sordu. ben de ona dava aç ve kazanacaksın dedim. ama o altın yumurtlayan tavuğu kesmiş olacağını da biliyordu."
o yıl hem nba kazanıyordu hem de cuban. böyle bir dava ve çıkacak sonuç nba'e nasıl bir darbe vururdu düşünebiliyor musunuz?
ama bir laf daha vardır. don't bite the hand that feeds you. seni besleyen eli ısırma. hem cuban para kazanıyordu hem de nba. ne cuban bir adım attı ne de david stern. olan olmuşluğuyla kaldı.
sonuç olarak çok açık ve net bir şekilde söyleyebilirim ki david stern zamanındaki nba hep şaibeli olmuştur.
miami'nin nasıl şampiyon olduğunu o zamanlar seriyi izleyen herkes çok iyi biliyordur. bu konuya birazdan detaylarıyla gireceğim.
benim açımdan bu finaller tam bir hayal kırıklığı idi. daha henüz üniversite 1. sınıf öğrencisiyken ilk defa evimde sınırsız internetim ve kablo tv (nba tv) varken çok farklı ve tempolu basketbol oynayan takımım dallas'ın şampiyonluk yolunda tek ama tek bir maçını kaçırmamıştım. 2001 yılından beri sıkı takip ettiğim takım efsanevi bir seri ile san antonio'yu 4-3 ile geçmiş, batı konferansı finalinde phoenix'i yenerek finale kalmıştı. miami'nin iki önemli oyuncusu vardı. birisi david stern'in kendi eliyle yükselttiği dwayne wade, diğeri de shaquille o'neal. dallas saha avantajına sahipti ve ilk 2 maçı hem de hiç zorlanmadan kendi evinde alıp 2-0 öne geçmişti. ama ondan sonra herşey tersine dönmeye başladı. rüzgar tersine mi dönüyordu yoksa döndürülüyor muydu?
seriyi 2-0'dan gelerek ve ardı ardına 4 maç kazanarak miami kazandı.
peki gerçekten miami mi kazanmıştı yoksa miami'ye kazandırılmış mıydı? wade, stern'in yarattığı bir yıldız derken yeteneklerini küçümsemek anlamında söylemiyorum ama takımını sırtlamak ayrı bir şeydir takımına şampiyonluk getiren oyuncu olmak çok ayrı. lebron james yıllarca cleveland cavaliers takımını sırtında taşıdı, 2 defa finallere çıkardı ama kimse bunu hatırlamaz bile. ama takımını şampiyon yapan oyuncular her zaman hatırlanır. wade'i bu duruma sokan da işte david stern'in ta kendisi oldu.
2006 yılında şampiyonluk dallas'ın elinden çalındı. bunu yıllar sonra kanıtlarıyla gördük. ama tıpkı olimpiyatlar arefesindeyiz bizim ülkemizde ırkçılık olmaz deyip oyuncularımıza sallanan muzları gözardı etmemiz gibi nba'in marketing değerini düşürmemek için pek gündeme bile getirilmedi.
çok iyi hatırlıyorum, seri oynanırken tracy mcgrady ve peja stojakovic gibi oyuncular maçlar içerisinde resmen şaibe döndüğünü söylediler. maçların devre arasında ve maç sonunda yorumculuk yapan eski oyuncu charles barkley bu maçlarda adil davranılmadığını defalarca söyledi. ama bunların hepsi miami'nin yanına kar kaldı. o zamanlar twitter da yoktu. olsaydı nasıl bir yaygara kopardı düşünemiyorum bile.
hakemler ne mi yaptı? bir basketbol maçında çaktırmadan o kadar çok şey yapabilirler ki? ritm kesmek için çalınan düdükler, penetre eden oyuncuya en ufak bir temasta düdük çalmalar. yıllarca basketbol takımlarımıza hakemler tarafından yapılanları gördük. basketbol maçlarını şaibeli yönetmek zor değil. o seride dwayne wade o kadar çok serbest atış kullandı ki. ne zaman potaya yönelse faul düdüğü çalıyordu ve o zaman koç olan jeff van gundy ona d-wheel ismini koymuştu. * wade en ufak bir temasta yerde anası bacısı ölmüş gibi kıvranıyordu çünkü.
yıllar sonra o zamanlar seriyi yöneten hakemlerden biri çıktı ve kitabında açık açık o yıl dallas'ın şampiyon yapılmak istenmediğini söyledi. bu tam bir skandaldı ama ortada bir marketing olayı vardı. bir tarafta bir kulübün tüm hakları çalınmışken düşünülen tek şey nba'in pazarlamasına aman bir zarar gelmesin oldu. ama şimdi donald sterling olayına bir bakın. verilen tepkilere bir bakın. tıpkı teknik direktörümüz fatih terim'in oyuncularımıza sallanan muzları görmezden gelip, dani alves'e harika bir şovla destek çıkması gibi yani..
bu eski hakemin ismi tim donaghy. google'da arasanız zaten tim donaghy scandal diye çıkar ama pek de skandal yarattığı söylenemez aslında. yazdığı kitabından bir paragraf aynen şöyle:
"i knew from the get go that dallas didn't have a chance in the nba finals. people in the nba front office had no love for cuban and the majority of the nba referees had even less. in the 2006 nba finals the mavs won the first two games of the series against the miami heat at home. as the series began shifting back to miami the league office began flooding game 3 and game 4 referees with video plays from games 1 and 2 that the higher ups felt should of been called in favor of miami. the message was predictable and very clear: miami was going to have an advantage in its own building, thus prolonging the series and socking it to mark cuban. with millions of dollars of network revenue on the line, a sweep by the mavs was out of the question. in game 5, the referees handed miami a tremendous advantage by awarding the heat 49 free throws during the contest, compared to just 25 for dallas. in the nba, its tough enough for one teams five players to beat another teams five. but when its five against eight, and three of the eight are referees, forget about it-you've got no shot!"
genel çevirisi şöyle. "en başından beri finallerde dallas'ın bir şansı yoktu. çünkü ne nba yönetimi ne de hakemler dallas'ın sahibi mark cuban'ı seviyordu. dallas evinde ilk iki maçı kazandı ve seri miami'ye gitti. miami'de maçlar oynanmadan önce ilk iki maçın görüntüleri hakemlere izletildi ve hangi pozisyonlarda miami'nin lehine düdük çalınmış olması gerektiği tek tek anlatıldı. burda verilen mesaj çok tahmin edilebilir ve açıktı. miami kendi sahasında ayrı bir avantaja sahip olacaktı ve bu seri hem uzayacak hem de mark cuban'a ders(!) verilecekti. milyonlarca dolarlık yayın geliri söz konusu iken dallas maimi'yi süpüremezdi. 5. maçta dallas'ın 25 serbest atışına karşı miami 49 serbest atış kullandı. nba'de bir takımın 5 oyuncusu rakip takımın 5 oyuncusunu yenmeye yetebilir ama 5'e karşı 8 oyuncuyu, hele ki +3 oyuncu hakem ise asla yenemezsiniz."
bir şey oldu mu? tabi ki hayır. şu an nowitzki'nin parmağında olması gereken yüzük, gelmiş geçmiş en nefret ettiğim oyuncu olan dwayne wade'in parmağında. sonuç değişmedi.
peki tüm bunlar nereden mi aklıma geldi? bugün okuduğum bir haberden. o zamanlar dallas'ın sahibi mark cuban bir fbi ajanı ile görüşmüş ve acaba hakemlere dava açmalı mıyım diye danışmış. işte o ajanın açıklamaları basına düştü bugün ve ajanın cevabı aynen öyle olmuş.
"cuban asked me what he should do," flagg said of the 2006 finals. "i told him, 'sue and you'll win your case,' but he knew he'd be killing the golden goose."
"cuban bana ne yapmalıyım diye sordu. ben de ona dava aç ve kazanacaksın dedim. ama o altın yumurtlayan tavuğu kesmiş olacağını da biliyordu."
o yıl hem nba kazanıyordu hem de cuban. böyle bir dava ve çıkacak sonuç nba'e nasıl bir darbe vururdu düşünebiliyor musunuz?
ama bir laf daha vardır. don't bite the hand that feeds you. seni besleyen eli ısırma. hem cuban para kazanıyordu hem de nba. ne cuban bir adım attı ne de david stern. olan olmuşluğuyla kaldı.
sonuç olarak çok açık ve net bir şekilde söyleyebilirim ki david stern zamanındaki nba hep şaibeli olmuştur.