• 451
    bi tane olumlu hareketimizin olmadığı maç, 10 kişi savunan takımlara karşı hala plansızız.

    duran toplarda etkisiziz, 0 bile bir sayıdır bizim bu alanda sayısal bir değerimiz bile yok.

    maçlar, bireysel yetenekle kazanmanın çok ötesinde günümüz futbolunda.

    haftalardır övdüğümüz emre kılınç; rakip kendi yarı sahasından çıkarken geride 3 tane takım arkadaşı pozisyon almışken yaptığı hareket büyük bir ahmaklıktı. iyi ki var'a gidince sarıya falan çevirmedi.

    rakibe gelirsek, ersun belki de bizi şampiyonluktan etmiştir, yetişkin bir ersun bir galatasaray'ı haftada 1 kere şampiyonluktan edebilir. :)

    şaka bi yana, fenerin efsane dedikleri hocanın futbol adına hiç bir teknik ve taktikle açıklanamaz savunma futboluna bir tane de olsa eskaza gol bulamamak da bizim ayıbımız olsun.

    sağlık olsun, daha çok maç var..
  • 453
    ne zaman arda ve kankası belhanda ilk 11'e döndü takım yine kabız futbola geri döndü. bu adamlar yokken keyif veren takım vardı. sürekli pozisyona giren şut atan bir takım vardı. olsun biri evlat biri diğeri süper star yersen. hani geçi oyunu ıvır zıvır belhanda olmadan gol atamıyorduk? belhanda var yine gol yok. arda veysel'le omuz omuza mücadelede yere yığılıyor üzerine birde kart görüyor. niye çünkü fizik olarak hala bitik. siz çok iyi olduğunu düşünün. oyunu kuran marcao ve donk.hani mükemmel ayaklar nerede? ben 5 maçta 4 galibiyet alan takımı istiyorum arkadaşım. çağ dışı, içi geçmiş, laubali adamları takımda görmekten sıkıdım. ama sorarsanız forma adaleti dimi? hakeme laf ediyorsunuz ama kırmızı yerden göğe kadar haklı. emre'nin yetişme imkanı yok, hareketi neden yaptığı açık. temas olmasa kurtarırı var ama adamın aşil tendonuna basıyor . hiçbir mazereti yok. evet emre hatalı ama maçın böyle bitmesinde çokta rolü yok. sanki 11 kişiyken farklı bir oyun oynuyordukta 10 kişi kalınca olay değişti. tek değişen antalya'ya birazcık özgüven geldi onun haricinde herşey aynıydı. neyse lafı uzatmanın manası yok. hep aynı şeyi şeyi yapıp farklı sonuç beklemek aptallıktır demişler ama biz inatla aynı şeyi deniyoruz. umarım bir an önce döneriz bu saçma kararlardan ve takım yine ivme kazanır ve kayifle maçlarımızı izleriz.
  • 455
    mala bağlamak(kötü söz/hakaret vb. olarak değil de deyim olarak kullanıyorum bunu) diye bir şey vardır ya hani. hah işte bu maçta oyuncularımızın çoğu bu durumdaydı.

    emre kılınç yugoslav faulü yapayım derken maçın ilk içine edendi. sonra teknik heyet kırmızıdan sonra ne yapacağını bilemedi saçmaladı. oyuncularımız saçma sapan koşular ve paslar attı.

    çok hareketsizdik ortada donk top atacak adam arıyor ileridekiler anca bön bön bakıyordu.

    heh bir de falcao yine sakatlandı. yenilmediğimize şükredelim ne diyeyim.

    bir de marcao ve arda önümüzdeki maçta cezalı duruma düştü. emre kılınç zaten kırmızıdan cezalı. bakalım kaç maç ceza verecekler.

    maçın kırılma anı: emre kılınç'ın yaptığı saçma faul.

    kırmızı kart gelmeseydi gol atabilir miydik bilemiyorum ama en azından oyunun hakimiyetini kaybetmezdik.

    maçta farklı skorla kaybetmişiz gibi üzüldüm.
  • 456
    biri lütfen çıksın bir yazı serisi başlatsın ve bize neden iç saha maçlarının ilk yarılarının bomboş geçtiğini anlatsın. hayır sonra rakip kalecilerin ve oyuncuların dakikalarını sayıyoruz oyunu sabote etmeye yönelik. ben bıktım ama bizim futbolcular bıkmadı. resmen iç saha maçlarında eziyet çekiyoruz, bunu kimse görmüyor mu? emre %100 hatalı ama her maç aynı senaryo. rakipte buna güveniyor zaten. ya ilk yarıyı ben berabere bitirimde ikinci yarı allah kerim diye maça çıkıyorlar.
  • 457
    hücum yapmayı beceremediğimiz tonla maçtan biriydi. son dakikalarda linnes'in mesafe katederek getirdiği top dışında heyecan verecek bir anı da yoktu. maç boyunca yapmamız gereken yegane şey işte oydu. ne orta saha oyuncuları ne de defans oyuncuları topla gitmiyor. hep yana hep yana... rakibi hataya zorlayacak bir şey yapmayınca gol atmak da imkansız tabi.

    yine şut atmadık, yine araya oynamadık ve yine kanatları etkin kullanamadık. içerde antalyaspor'a puan vermek ne demek yahu çıldırmamak elde değil. kayseri'ye 2, antalya'ya 2 puan vere vere kocaman 4 puan gitti. daha bir sürü de maç var. kolay geçecek maçlarda böyle hatalar yapılmamalı. tek derdi gol yememek olan bir takıma bir zahmet bir şeyler yapılsın. yazık, günah!!
  • 458
    bu maçla beraber açıkçası şampiyonluk beklentim falan yok. hatay'dan 6 yemiş takıma toplamda 2 3 şut çekebilyorsak neyi kovalıyoruz ki? ama belliydi. arda ve belhanda ilk 11'e döndüğünde bu kısır oyunun tekrar geri döneceğini herkes biliyordu. arda ve belhanda ikilisi yokken harika bir oyun, hareket, enerji vardi. şu andaki oyunda yavaşlik, kabızlık, durağanlik ve sıkıcılik had safhada. arda ve belhanda ikisi ayni anda oynamamali kesinlikle. birbirlerini yedeklesinler ama olmuyor işte bu kadar net görünen bir konuda ısrar etmemek lazim.
  • 461
    bu maçta da bir kez daha görüldü ki sofiane feghouli takımımızda tek gerçek 10 numara oynayabilecek futbolcu. belhanda efendi farka gittiğimiz maçta, açık veren takıma karşı koşu yoluna pas atacak da bilmem ne. feghouli en azından kapanan takıma karşı becerebilsin beceremesin bişeyler deniyor. yazık oldu giden 2 puana, 10 kişi kaldıktan sonra bile atak yapma niyetinde olmayan antalyaspor'a ilk yarıdan bu kadar isteksiz oynayıp fişi çekememenin cezasını 2 puanla ödüyoruz.
  • 463
    fatih hocanın “paraları leyla’ya bastığı” bir diğer maç. rakip çöp, top oynama niyeti de gücü de yok. 3-4 gün önce altı yemiş bir rakibe karşı pozisyon bile bulamadık. maça yanlış kadro ile başladığımız yetmez gibi değişiklikler de akıl alır gibi değil. haftalardır kötü olan emre kılınç yerine neden ömer bayram çıkar, kapanan rakibe karşı neden sekidika girer? diagne neden kadroda yok ama tribünde? “fatih hocanın vardır bir bildiği” diyerek yalı çocuğuna şampiyonluk hediye edeceğiz diye korkuyorum.
  • 465
    ilk yarısın da otobüsü kaleye çeken bir antalyasporun ve taylanın dinamik oyununu arayan bir galatasarayın olduğu maçtır.
    taylanın eksikliğine gelirsek, donk iyi niyetli, soğuk kanlı bir joker ama hız ve hareket de lazım bir yerde. ikinci yarı ise emrenin kırmızına ki bence hala ağır bi karar, falcaonun sakatlığı eklenip sekidika girince adeta 9 kişi kaldık. yine de antalyanın oyununa isyan eden oyuncuların çokluğu gelecek adına umut verici.
    not: falcao macerası bu gece bitti bence. yerine hep ali yavuz'u oynatalım artık hocam. veya adem büyüğü geri alalım. hem 2 ay yat 20 dakika oyna yine yat gibi garip durumları yaşamayız.
  • 466
    maçın 3 ana karakteri galatasaray, antalyaspor ve hakemin aynı anda kötü olmayı başardığı maç.

    geçen hafta hatay’dan 6 yiyen (güya hücum teknik direktörü) ersun yanal’ın 51.dakika’dan maç sonuna 10 kişi oynayan galatasaray’a yüklenmeyişi hatta oynarsa sıkıntıya sokar dediğim podolskiyi 90+5’de oyuna almasından tut. orta sahada donk hariç hücuma yönelik 5 oyuncuyla maça başlayan galatasaray’ın maç sonuna kadar dişe dokunur 2 veya 3 gol pozisyonu üretmesi ve tabii ki hakemin kötü yönetimi üstüne emre kılıç’a gösterdiği kırmızı kart.

    bu sezon unutmak istediğim maçlar arasına ekliyorum.

    kırmızı kartın doğruluğu veya yanlışlığını bir yana dursun o ana kadar ne oynadığımızı değerlendirmek daha doğru olur ki kırmızıdan sonrada topa hakim olan, pozisyon üretme fırsatı elinde olan takım bizdik. kırmızıya rağmen yüklenmeyen bir antalyaspor olduğunu düşününce kartın handikapından çok kronik sakat falcao ve futbola uzak sekidikanın yetersizliğinin handikap oluşturduğunu düşünüyorum.
  • 469
    ilk yarı bittiğinde kendi kendime "hem ileride hem de oyun kurulumunda çok statik kalıyoruz. donk-emre kılınç yerine taylan-soso olsaydı çok farklı bir ilk yarı izlerdik" dedim. kanatlardan yapılan bir kaç bindirme ile hücum ettik ama net tehlike de yaratamadık. ikinci yarı falcao'nun girdiğini görünce heyecanlandım ve rakip ceza sahasında defansı üzerinde tutup alan açabileceğini düşündüm. ta ki emre kılınç'ın hatasına kadar...

    o noktadan sonra futbol düşünemedim, ama omar'ı düşündüm mesela. kazasını, talihsizliğini ve hissettiği üzüntüyü düşündüm. gecenin en karanlık anı güneş doğmadan öncedir dedim kendi kendime. sevmediğim arda'nın bile nasıl mücadele ettiğini gördüm ve umutlandım. neticede galatasaray'ın olduğu yerde umut vardı. olmadı. ama bu savaşmayı, mücadele etmeyi bırakacağımız anlamına gelmemeli. konyaspor deplasmanında aynı umudu ve aynı mücadeleyi sahaya yansıtacağımızı biliyorum. bu sezonun sonunda şampiyonluk var, inanıyorum.
  • 470
    çok net olarak pivot santrafor eksikliği yaşadığımız bir maç olmuştur. sırtını rakibe yaslayarak top alan, indiren, alan-veren bir pivot santrafor olmaz ise bu şekilde pozisyon yaratmakta ciddi sıkıntılar yaşarız. hele ki bir de 10 kişi kalınca çakılı kalabalık savunmaları açmak pozisyona girmek neredeyse imkansız hale geliyor. ancak uzaktan bir şut veya rakibin bir hatasıyla maçın gidişatı değişebilirdi o şans bugun bizimle değildi. santraforlarımıza bakınca zaten fazla yorum yapmaya gerek yok; al birini vur ötekine bu kadar yatırım boşa harcanan milyon eurolar en üzücü yanı bafetimbi gomis'in ayakkabısı etmezler.
  • 471
    hiç kendimizi kandırmayalım, rezalet oynayıp 2 puan bıraktığımız maçtır. bu antalya 4 gün önce 6 tane yedi evinde.
    yok ezmişiz, yok pozisyon vermemişiz, yok %70 topla oynamışız, ee sonuç; 0-0.
    fatih hocanın kapanan takımlara karşı ezelden beridir bir çözümü yok. g.saray'la mı oynuyorsun, yığ 11 kişiyi kale önüne, 1 puanın garanti, birde iyi kontraya çıkarsan 3 puan bile olur.
    sırf ilk yarı 5-6 tane korner-serbest vuruş duran top şansımız oldu ama hocamız öyle basit şekilde gol bulmaya tenezzül eder mi hiç? adeta tembihlenmiş gibi ne ortalar orta, ne bir tane vuran çıktı.
    kapanan takıma karşı kanatsız 4-1-4-1 oynuyoruz, şaka gibi. arda/emre kılınç kanat ama adamlar ne çizgiye, ne sıfıra inmedilerki. ne zaman saracchi/linnes bindirme yapıp çizgiye indi o anlarda pozisyon oldu. koskoca g.saray 1-2 ortayla maç bitirdi. neymiş pas oyunu, vay vay vay. marcao'nun iki kritik müdahalesi olmasa 2-0 da yenilmiştik(ama olsun %70 topla oynadık) şut çeken zaten yok. çekselerde evlere şenlik, dağlara taşlara.
    arda kendini paraladı ama 75'te pili bitti. koysana kerem'i. 3 dakika kala oyuna alıyor dalga geçer gibi. çocuk o sürede bile kaleyi buldu. geri çekilip rakibi sahanda karşıla, defans arkasına kerem-sekidika-oğulcan ile kontra kovala, bu bile bir çözümdür. yeterki farklı birşey dene. 90 dakika aynı şeyleri deneyip farklı sonuç bekliyoruz.
    kapanan rakiplere karşı;
    1- duran top
    2- rakibi üstüne çekip kontraatak
    3- çizgiye inip kanat ortaları
    4- cezaalanı önünde çalışılmış verkaçlar
    5- defans arkasına yüksek toplar
    6- bulduğun her açıkta şut( ya gol olur, ya seker karambol olur)
    bunları denemek lazım ama hoca inatla ve inatla hiçbirini yapmıyor. "ders almam ders veririm" dersen böyle ikişer ikişer bırakırsın puanları. sene sonunda da çok ararsın.
  • 472
    taylan'ın yerine donk ile başlamak bence büyük hataydı. daha büyük hata ise ilk yarıdaki oyunu görüp hala donk'un o bölgede devam etmesi. belli ki rakibin futbolla alakası yok, biz de çoğalmakta sıkıntı yaşıyoruz. bu durumda donk neden devam eder? bizim olayımız zaten kaliteli ayaklarımızla topu hızlı çevirmek, böyle bir oyunu merkezde donk ile oynama şansımız var mı? donk'un zaten soldan sağa dönmesi 4 mevsim sürüyor. donk'un 90 dakika aynı görevde maçı bitirmesine inanmak güç.

    yine de emre kılınç atılmasaydı muhtemelen kazanırdık. tabii keşke emre ile kalsaydı kayıplar. marcao ve arda'yı da devamında kaybettik. gereksiz hasar aldık bu maçtan.
  • 473
    90 dakika boyunca golü düşünen taraftık. 10 kişi kalınca bile oyun üstünlüğü bizdeydi. antalya bir kişi fazla olmasına rağmen oyunu soğutmak ve zaman geçirmekten sarı kart gördü. pozisyon üretkenliğimiz olmayınca sahada ki futbol doğal olarak göze hoş gelmiyor. ama geçen yıllardan farklı olarak sahada bir şeyler görebiliyoruz artık. set hücumlarında kapanan takımları açmada yaşadığımız sıkıntı devam edip bu oyun şekillerinde duran toplarda etkili olamayınca skor bulmakta zorlanıyoruz. buna rağmen ilk yarıda sağdan ve soldan getirdiğimiz toplarda final paslarında doğru tercih yapabilseydik skoru alırdık. sekidika linnes’i görebilseydi yada emre atılmasaydı şimdi 3 puanı konuşuyor olurduk.

    ben hala oyun içi sıkıntılarımızı aştığımız taktirde alır başımızı gideriz diye düşünüyorum. karamsar değilim. oynadığımız futbolda çözüm bulamadığımız iki temel sorunumuz var. sert basan rakiplere karşı orta sahada yumuşak kalıp oyun üstünlüğünü veriyoruz. iyi kapanan rakiplere karşı oyunu açamıyoruz. bu iki soruna çözüm getirebilsek oynadığımız futbol bu lig için yeterli.
  • 474
    kırmızı kart pozisyonunda emre kılınç müdahaleyi yaptığı an kırmızı kart diye söylendim kendi kendime. netekim tereddütsüz kırmızıyı çekti hakem. karar görünürde 'ağır' olsa da doğru karar. hatta bir dakika sonra marcao'ya da kırmızı gelebilirdi. onun haricinde hakemin oyuna müdahale etme noktasında hevesli olduğunu gördüm. oyunun akmasına müsaade etse zaten sıkıcı olan maçı daha da sıkıcı olmaktan kurtarabilirdi belki. hakeme notum 5/10

    öte yandan savunmaya otobüs çeken takımlara karşı bir b planımızın olmadığını gösteren yakın zamandaki ikinci maç oldu. diğeri fatih karagümrük maçıydı ki o da sinir harbi şeklinde geçmişti ve orada da puan kaybetmiştik. bu garabet sisteme karşı bir gol bulmak kilidi açmak için yeterliyken maalesef o reaksiyonu bir türlü gösteremiyoruz. çok aleni bir şekilde en kötü savunma oyucularına sahip bir takım bile ortalama bir şekilde kapanarak puan alabilir galatasaray'dan.

    bunu çözmek transfer mi yapılır yoksa duran top mu çalışılır bilmiyorum ama bir şeyler yapılması gerektiği muhakkak. 0
  • 475
    10 kişi kaldığımızda bile otobüs çekmekten vazgeçmeyen, savunna oyuncusu almaya devam eden, anti futbol oynayan takımlara karşı oynamak zordur. tek gollük canları vardır ama, o golü bulmak meseledir. gol gelmeyen her dakikadan sonraki dakikalar daha zirdur.

    üstüne kaptan hariç tüm takım etkisiz olunca inanılmaz keyifsiz maç oldu. başka takımın maçı olsa izlenmez o derece.

    emre kılınç ilk yarıda kötüydü, 10 kişi bırakıp tüy dikti. oğulcan etkisiz, ömer iyi çocuktu ama fena bir kusuru vardı, pek yetenekli değildi. belhanda ve bugün olmayan feghouli hep tartışılan ve taraftarın önemli çoğunluğu için gitseler de kurtulsak denilen isimler. linnes vasat bir adam. saracchi inişli çıkışlı. falcao bugün ona karşı olan sevdamıza son vuruşu yaptı. ne büyük hayallerle geldi ama, van persieden daha büyük kazık oldu. diagne de 13 milyonluk bir kazık. orta saha diye getirilen etebo herkesin malumu. bu takıma nokta atışı 3-4 transfer olmazsa böyle maçlarda hep hüsran dolu sonuçlara gebe olabiliriz.

    takımda tartışma konusu edilmeyen tek yer stoper bölgesi. orası iyi en azından, zaman zaman hataları olsa da. marcao'nun yaptığı hareket emrenin pozisyondan daha kırmızıydı. daha dikkatli olmalı diye hep diyoruz ama çoğu maç böyle şeyler yapıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın