• 276
    takimimizin son iki sezon içerisinde en mahkum oynadigi, yenilmeyi en çok hak ettigi maç olmustur. futbolcularimizin bireysel performanslarina iliskin goruslerim nacizane su sekildedir;

    muslera: takimimizin tartismasiz en iyi ismiydi. çok net pozisyonlari cikardi, bir puani o aldi.

    sabri: çaliskandi yine ama çok yalniz kaldi. ekranda kaç defa tek basina sabri ve 3 eskisehirli futbolcu oldugunu hatirlamiyorum bile. buna ragmen defansta iyi mucadele etti. hucuma ciktigi anlarda o da bir sey yapamadi. çok da çikmadi zaten.

    gökhan zan: isini yapmaya calisanlardandi. kritik kimi mudahalelerde bulundu. ama vurdurmamasi gereken kafa toplarini da rakibe ikram etti kimi zaman.

    semih: genel olarak iyi olsa da kimi basit hatalar yapti. sogukkanliligini kaybetmedi ama hata yapma endisesini de ilk kez yuzunde gordum sanirim.

    hakan balta: o da kanatta epey yalniz kaldi ilk yarida. karsisinda kamara gibi bir futbolcu varken hem de. ikinci yari riera'nin girisi onu biraz daha rahatlatti.

    selçuk: surekli topun pesinden kosmak zorunda kaldi. top ayagina geldiginde çok saglam pres yedi. diger oyuncularimizin kendini bos alana cikaramamasi sonucu topu hep yana veya geriye oynamak zorunda birakildi. kotu degildi ama bir sey de yapamadi.

    melo: dalga dalga gelen eskisehir ataklarini o durdurdu. hucumda hic yoktu ama savunmada her yere yetismeye calisti. neden oyundan ciktigini anlayamadim.

    aydın: 71'de melo'nun yerine oyuna girdi, kostu, mucadele etti ama onun maci cevirecegini de pek dusunmuyorduk zaten. kanimca oyuna girmesi yanlis degildi zira sag kanadimizdan haldir haldir gelen eskisehir'e karsi orayi kalabaliklastirmak dogru bir dusunceydi ama yerine girecegi adam melo degil de sneijder veya burak olmaliydi sanki.

    drogba: onu goren topu sisirdi. her kafaya cikti, her top icin savasti ama yakininda bizden baska kimse yoktu. istedigi yerlerde top alamadi. sonucta maci kaleye isabetli sutu olmadan kapatti.

    sneijder: macin icinde istediklerini yapamadikca mactan koptu. iyi degildi.

    burak: o da iyi degildi dogal olarak. hicbir zaman istedigi yerlere top gelmedi. ilerde drogba'dan uzaklastikca, topu da tutamaz olduk.

    amrabat: kotuydu. 46'da yerini riera'ya birakti. daha erken dahi birakabilirdi.

    riera: gecen seneden bir kesit sundu bize. onu bekte daha cok seviyoruz.

    nihayetinde oyle bir oyun oynadik ki, 2 puan kaybetmedik, 1 puan kazandik. hem de zorlu eskisehir'den. 1 puan iyidir.
  • 279
    bu maçtaki oyunumuzu hatırladıkça kabusum olan maç! galatasaray rakiplerine bu kadar farkı nasıl açtı diye kendimi sorguluyorum artık. akıl alır gibi değil. bu rezil halimiz şu ligde altı puan fark açıyor ise az oynasak ne olur merak konusu. tabii bu bahane değil hep dedim hep söylüyorum bu oyun 3 hafta daha sürsün ikincilik bile hayal olur benden demesi. daha bunun kadıköyü var amk!
  • 285
    umarsızca puan bıraktığımız çok ama çok önemli bir maç daha...

    ligde üç büyükler + trabzon virajı diye bir kavram var bu sene. her takım bu virajdan geçiyor. bizim bu geçiş son haftalara doğru. bu geçişin daha rahat olması adına rakiplerin bu virajdaki puan kayıplarına karşılık, bu haftaları kayıpsız atlatabilme yarışta çok büyük önem arz ediyor. özetle bu maçta farkı açmak bilincinde olmalıydık. bu bilinci bizim futbolcular nasıl kafalarına sokmuyor anlamıyorum. kıçları son haftalarda tutuşunca göreceğim ben onları ve o zaman anlayacaklar eskişehire gezmeye gitmek, eli bilmem neresinde futbol oynamak neymiş ??

    bu hafta 8 mart 2013 galatasaray gençlerbirliği maçında bu konunun önemini anlayıp adam gibi oynarlar da biz de kanser olmayız!
  • 286
    hala ve hala hücum organizasyonu olmayan futbol takımı görüntüsünden kurtulamadığımız maç. eskişehirspor'un bile maçtan önce planlanmış, hazırlanılmış, hafta için antremanlarda uygulanmış ve maç içinde bir çok kez denedikleri en az 8 çalışılmış pozisyon sayarım ama bizim bir bilinçli atağımız yok. hadi orta sahada barış, mustafa, ayhan forvetde ali lulunku olsa ses cıkarmam.

    (bkz: hücum organizasyonu olmayan futbol takımı)
  • 287
    bu maçın sonrasında "kötü günümüzdeydik, eskişehir gibi zor bir deplasmandan 1 puanla ayrıldık. önümüze bakalım." demek yerine, çok önemli ayaklara sahip olmamıza rağmen koca 90 dakikayı neden tek bir gol pozisyonuna bile giremeden ve rakip kaleye isabetli tek şut atamadan bitirdiğimizi sorgulamamız gerek. çünkü yanlışlarımızı, eksiklerimizi bu şekilde bulabiliriz. aksi takdirde ilk bahsettiğimiz bakış açısı her ne kadar pozitif olsa da bize katacağı pek bir şey yok. çünkü galatasaray gibi bir takımın, sahaya sürdüğü futbolculardan bağımsız olarak, o 90 dakikayı bu derece çaresiz, ezik, silik bir oyunla bitirmeye hakkı yok.

    kimisi, sezon sonunda şampiyon olduğumuzda eskişehir deplasmanında kaybedilen 2 puanı hatırlamayacağız bile şeklinde yaklaşıyor konuya. ben kaybedilen 2 puanı değil ama sayemizde bambaşka bir görüntü çizen eskişehirspor'u hatırlayacağım. eskişehirsporlu oyuncuların topu aldığında herhangi bir baskı görmedikleri için topu çok rahat kullandıklarını, orta sahamızı adeta yürüyerek geçtiklerini hatırlayacağım. aynı şekilde biz hücuma çıkma şansı yakaladığımızda rakibin baskı kurması üzerine üst üste 2-3 isabetli pası bile başaramadığımızı ve düştüğümüz çaresiz durumu hatırlayacağım. tıpkı şu an en yakın rakibimizin 5 puan önünde lider durumda bulunmamıza rağmen sahada futbol adına hiçbir şey göstermediğimiz orduspor, mersin idman yurdu, karabükspor, trabzonspor maçlarını unutmadığım gibi.

    bu maç özelinde söylemek istediğim, önümüzde yaklaşan schalke maçının* provasını yapma gibi büyük bir şans varken bunu neden kullanmadığımızdır. çünkü ben fatih hoca'nın, almanya deplasmanına bu veya buna benzer bir kadroyla çıkacağını sanmıyorum. nedeni çok basit; elimizde sağ açık oynayabilecek bir oyuncu yokken 4-2-3-1 dizilişi ile sahaya çıkıyoruz ve orta sahayı selçuk - melo (üstelik melo en son 27 ocak tarihinde maça çıkmıştı) ikilisine bırakıyoruz. fatih hoca'nın, ciddi maliyetinden ötürü amrabat'ı yedekte tutmak istemediğini anlayabiliyorum fakat sırf amrabat'ı oynatmak için de takımı yakmanın alemi yok. zararın neresinden dönülürse kar mantığı ile elimizdeki tek kanat oyuncusu olan amrabat üzerine bir taktik oluşturmaya çalışmak yerine amrabat'ı takımdan kesmeliyiz. kaldı ki bugüne kadar sahada bulunduğu maçlarda, performans olarak vasat düzeye bile ulaşamadı.

    diyoruz "rakip kalede tek bir pozisyona bile giremedik. eskişehirspor galibiyeti kaçırdı." diye. maçtaki bu görüntünün tek sebebi de yanlış bir mantaliteyle sahaya çıkmamızdı. defalarca söylemekten dilimizde tüy bitti ama doğruyu bulana kadar da dile getirmek boynumuzun borcu: eğer sneijder - burak - drogba üçlüsünden birini feda etmek arzusunda değilsek -drogba veya burak kesilebilir ama sneijder, varlığı ile bu takımın beynidir ve kadro onun etrafında oluşmalıdır- takımın sahadaki dizilişi mutlaka 4-3-1-2 temelinde oluşmalıdır. aksi takdirde eskişehirspor maçında gördüğümüz üzere burak ve drogba'nın değişmeli olarak sağ kanada gelmesi, hem onların verimini düşürüyor hem de bizim sağ kanadımızı etkin kullanamamamıza neden oluyor. üstelik, sneijder - burak - drogba üçlüsü bile takım savunmasının direncini düşürmeye yetiyorken bunlara bir de amrabat'ı eklemek fazlasıyla çılgınca bir düşünce. bu sayede, eskişehirspor maçının genelinde gördüğümüz üzere hücum ve savunma arasındaki bağlantı kopuyor, takım olmaktan uzaklaşıyoruz.

    sonuç olarak eskişehir deplasmanında, hak etmeden kazandığımız 1 puanın yanında schalke maçı öncesi önemli bir avantajımızı kullanamadığımızı düşünüyorum. şimdi önümüzde yalnızca gençlerbirliği maçı* kaldı ve henüz ideal kadro dizilimini oturtabilmiş değiliz. ligde ise yürüye yürüye şampiyonluk ipini göğüslemeye gidiyoruz ama rakiplerimize oyunumuzla net bir mesaj veren bir görüntü içerisinde değiliz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın