• 476
    bu tür maçların temposu düşük olur anlarım. bir kere atmosfer farklı var. şampiyonlar liginin atmosferi de motivasyonu da farklıdır. ıcardi, lucas, boey, aktürkoğlu dökülüyorlar artık. kazımcan'ın performansı inanılmaz sorunlu. devre arasına kadar ndombele, demirbay, mertens, sergio, bakambu, barış ve nellsondan maksimum fayda sağlamalıyız. bu maç ritmi bizi kahreder. böyle kötü bir futbola dayanamayız.
  • 477
    nolursa olsun şampiyonlar ligi dönüşü böyle maçlara odaklanmak zor oluyor. buna rağmen ikinci yarı vitesi biraz artırınca oyunu açmasını ve galibiyet almasını bildik. stadyum, zemin vs. oyuncularımızın maça odaklanmasını zorlaştırdı ne yazık ki. buna rağmen kazanmak çok önemliydi ve istediğimizi almasını bildik.

    bu arada tartışılan 2 penaltı pozisyonu da açık ve net penaltı değil. ilk pozisyonda kazımcan'ın dışarda başlayan hamlesi dışarda son buluyor, ikinci pozisyonda ise hem öncesinde pendik'li oyuncu topu eliyle kontrol ediyor hem de topa aslında bakambu vuruyor.
  • 479
    kapali savunmayı aşmakta zorlandığımız maçlardan biri. okan hoca main eğer iyi bir set hücumu olani yoksa tek forvet düzeninden bu tip maçlarda artik vazgeçmeli. madem maçtan önce rakibin uzun toplar ile etkili olacağını biliyordun, madem kapanacaklarini biliyordun neden ikinci yarı yaptığın şeyi baştan beri yaomadin hocam? taktiksel anlamda esnek olmayan her hocaya kizarim. maçların %70'inde başarılı olan taktiğini bu tip ciddi güç farkının olduğu rakiplere kıyasla değiştirebilir. ıcardi ağır markaj altinda geriye top almaya geliyor ama bu sefer orada savunmayı rahatsiz eden kimse yok. bir tane bakambu olsa hem icardi hem de bakambu rahatlayacak hem de içeri açtığımız ortalarin bir anlami olacak.
  • 481
    valla ekranda ben bile maça konsantre olamamışken futbolcuların konsantre olamamasını az çok anlıyorum. hafta içi manchester* gibi bir devle muhteşem bir seyirci önünde karşılaşmışsınız hafta sonu oluyor, apartman dairesinden maç izlenen bir stat ve topa bomba muamelesi yapan bir ekiple karşılaşıyorsunuz.

    sol bekte barış, stoperde kerem demirbay, merkez orta sahada mertens ile oynuyor ve kazanıyorsunuz. bence gayet iyi bir maç her açıdan bakıldığında.
  • 482
    zeka özürlü ınternet trollerinin maçta iki pendik penaltısı verilmedi diye ortalığı ayağa kaldırdığı maç.

    bahsettikleri poziyonların ikisi de ceza sahası dışında. biri kazımcan'ın yaptığı faul, dışarıda yapıyor içeri düşüyor erencan.

    diğeri daha da vahim, pozosyon ceza sahasının 2 metre dışında. top nelsson'un dizine çarpıp eline sekiyor. zaten dizden sektiği için el verilmez de 2 metre dışarıdaki pozisyon için neden ağlarsın onu anlamıyorum.

    bunların hepsi sonrasında baskı kurabilmek için hakemlere. yine de maşrapayı alırsınız sene sonu.
  • 483
    şampiyonlar ligi müziği ile başlayıp, premier lig orjinli manchester united'a 2 fark geriden gelip, maçı da kazanacak bir oyundan sonra pendik'te suni sahaya çıkmak ciddi konsantrasyon gerektirirdi... okan hoca da bunun farkında olmuş olacak ki, yorgunluk ve sakatlık bir yana, fazlaca forma şansı bulamayan oyuncularına "alın size şans, gösterin kendinizi" demiş ve onların kişisel hedeflerinden faydalanmayı ummuştu.
    ama ve lakin...

    evdeki hesap çarşıya uymadı, ilk yarı sahada uyur gezer bir galatasaray vardı. sağ kanattan ceza sahasına bolca amaçsız orta yapmak dışında pek varlık göstermeyen sarı kırmızılılar, ilk defa ziyech'in orta şut karışımı vuruşunda topu kaleci erdem'le buluşturdular. ve yine en tehlikeli atak da ziyech'in maradonavari slalomu sonrası tete'ye verdiği pasla başladı, tete bencildi, kalecinin cvsinde kullanacağı bir şut yolladı erdem'e, oysa kerem ve icardi boştu, gol için bekliyordu.

    ilk devre tek pozisyon, buçuğu da kerem'in ortasında ziyech'in şutunda savunma dönüp, faslının pasında ıcardi'nin altı pas içinde ağır kalması... başka yok. ev sahibi ise kazımcan ile erencan'ın mücadelesinde bir penaltı beklerken, vukoviç'in kafası da direkten dönüyordu...

    elini ayağından daha iyi kullanan kazımcan'ın yerine barış, tete'nin yerine de "maestro" mertens ile ikinci yarıya başlayan okan buruk, ilk 45 dakikadaki "mıymıy" oyunu da sonlandırıp, işi sıkıya aldı ve galatasaray'ın atakları da iki kanattan gelmeye başladı. "sol bek" barış'ın hücumu desteklemesi, boey-ziyech-mertens'in sağ kanatta üçgenlerle ceza sahasına dalması muhtemel golün de habercisiydi ki oliviera-bakambu değişikliği ile forveti çiftleyen okan buruk, değişikliklerin meyvesini yedi: mertens vurdu, kaleciden seken topu bakambu kafayla boş kaleye yolladı...

    kaan ayhan'ın sakatlığı sonrası nelsson'un stoper partneri kerem demirbay oluyor, mertens "8 numara oynuyor" derken "kapalı savunmalar uzaktan atılan şutlarla delinir" sözünü doğrularcasına ziyech çok uzaklardan vuruyor, erdem topu seyredince galatasaray farkı ikiye çıkarıyordu. gol jeneriklikti, ziyech alkışları aldı da rakibe baskı yapıp, topu kapan ve atağı başlatan bakambu'nun hakkını vermek lazım, golün yarısını ona yazarım ben...

    herhangi bir anadolu deplasmanında fena halde zorlanacak, hatta belki de puan kaybı yaşayacak galatasaray şanslıydı, zor bir avrupa gecesi sonrası istanbul'un ilçe takımı ve tek taraf tribünü olan bir sahada mücadele etti. klasik sözdür "şampiyonluk yolunda kötü oynarken kazanmak hayatidir", okan buruk'un takımı bunu başardı, 250 şanslı galatasaray taraftarı da galibiyeti yerinde seyretti...
    pendiksporlu oyuncuların filistinli çocukların katledilmesine dikkat çekmek için yüzlerinde kırmızı boya ile çıkması ile gecenin en duygusal anıydı... futbol asla sadece futbol değildir...

    kaynak ve fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...r0-2galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın