2018-19 Türkiye Süper Lig 14.Hafta Maçı
20:00 Vodafone Park
1 - 0
  • 429
    eldeki kadroyla, eksiklerimizle, olmayan forvetimizle oynayabileceğimiz en iyi oyunu oynadığımızı düşünüyorum. verilmeyen iki penaltı var. onların verilmeyen kartları var, hatta vida'nın maçı kartsız kapatması bence en büyük skandallardan. ona rağmen beni daha da umutlandırdı bu maç. eksiklerimize rağmen başakşehirle birlikte en önemli şampiyonluk rakibimiz olan takımdan daha iyi oynadık. tüm bu olumsuzluklara rağmen de yarışın içerisindeyiz. enseyi karartmayalım değerli renkdaşlarım.
  • 430
    bu kadroyla anca bu oynanırdı. biz de kötüydük, rakip de kötüydü. maçı onlar aldı, yapacak bir şey yok; sağlık olsun. maçın hakkı bu değildi.

    artık bu süreç murphy kanunları tarzı geçecek; artık alıştım ben. eğer herhangi bir önemli pozisyonda aleyhimize karar çalınabilecekse çalınıyor. buna göre oynamak şart.

    penaltı doğru karar, penaltı öncesi tehlikeli hareket kararı tartışmalı.
    domagoj vida'nın eli penaltı değil. daha önce de bu kadar yakın mesafeden çarpmalara penaltı çalınmadı.
    asıl mesele henry oynekuru'nun pozisyonu. öyle bir pozisyon ki her iki şekilde de yorumlanabilir. önce el mi var, düşürme mi var. düştüğü için mi ele çarpma var vs. yine kritik pozisyon.

    sarı kartlarda da bize cömertçe çıkan kartlar rakibe biraz zorlamayla çıktı.

    hayırlısı diyelim. bu kadar cezalı, sakat, ffp falan anca bu oldu. genel olarak bu seneden umudum yok benim açıkçası. o yüzden bu kadar rahat konuşuyorum. bu yıl yapacağımız en iyi şey birkaç genci daha kazanmak olur. yoksa forvet yokken hakikaten hiçbir sistem işlemiyor, ne yaparsan yap. 3-5-2'ymiş, 4-4-2'ymiş oyuş buymuş hikaye. ileride top tutup takımı komple öne çekip atak sürekliliği sağlayacak bir oyuncu yok. pas yeteneğimiz de iyi değil, o şekilde de topu ileride tutamıyoruz. anlık parlamalarla maçlar çıkarıyoruz bu yüzden.

    devre arasına kadar 3 maç var. ikisi iç saha, bu maçlardan 6 puan çıkarmak en büyük artımız olur bu dönem için. deplasmandaki maçtan umudum yok. o da aslındaistanbul'da * ama kadromuz...
  • 431
    hiç abur gubur etmeye gerek yok. iki kötü takımın maçında hem sahadaki hem de televizyon başındaki hakemler tarafından hakkımızın göstere göstere yendiği maçtır.

    fener maçından sonra konya maçında dozajı iyice artırmışlardı. ancak bu kadar göstere göstere yapılacağı aklıma gelmemişti.

    vida ve henry'nin pozisyonları çok net şekilde penaltı. tartışmasız. ikisinin de tartışılacak yeri yok. hani bjk'nin penaltısından önceki endirekt serbest vuruş, çıkan çıkmayan kartlar, eren'in pozisyonunda faul olup olmadığı filan tartışılabilir. ama vida ve henry'nin penaltı pozsiyonları, hem de var'a gidilmesine rağmen bilerek, isteyerek ve daha önemlisi göstererek aleyhimize sonuçlandırılmıştır. iki pozisyonun da hakem takdirine ihtiyacı yok. kaldı ki birinde verilen penaltıyı bile iptal ettiler. hani hakem dese ki "ya ekrandan baktım, penaltı gibi gelmedi", anlayacağım. ama o pozisyonda verilen penaltının, henry'nin elle oynadığı gerekçesiyle iptal edilmesinin hiçbir makul açıklaması yok.
  • 436
    o kadar kötü durumda olmamıza rağmen var ve hakem doğru iş yapsaymış bugün 1-0 kazanan beşiktaş değil de biz olurmuşuz. penaltı öncesi olan çift vuruş yanlış karar. vidanın ereni arkadan indirdiği net penaltı(vara bile gidilmedi) beşiktaşın çocuğu mete kalkavan olmayan çift vuruştaki eli görme kabiliyetini vidanın ereni indirişinde göremedik. aaaaa geçen haftaki 24 kasım 2018 ankaragücü beşiktaş maçı'ndaki hakem de meteydi! ankaragücü'nün penaltısını yemişti... "organize işler 2" `yakında sinemalarda( gerçekten!)
    diğer iki penaltımızın tartışılır tarafları olduğu için net penaltı diye sayamıyorum; fakat hepimiz biliyoruz ki o pozisyonlar rakibimize olsaydı net penaltı çalınırdı!
  • 438
    2018-19 sezonunda doğranmaya devam ettiğimiz maç olmuştur. son birkaç dakika kala defansı boşalttığımız anlar harici net pozisyon vermedik. beşiktaş'ın penaltı öncesi kalça hizası topa yalan yanlış verilen çift vuruştan penaltı pozisyonu oluştu. en net penaltı olan vida'nın eren'e kontrolsüz girişinde ise ne hakem ne de var odası oralı olmadı. gerisi fasa fiso.
  • 440
    bir ton tartışmalı kararın olduğu,hiçbirinin lehimize yorumlanmadığı maç.benim fikirlerim;
    penaltı öncesi çift vuruş kararı:top ayakla oynama hizasında çift vuruş yok,çift vuruş verilmese penaltı da olmazdı.
    beşiktaş'a verilen penaltı kol vücuddan kopmuş doğru karar.
    eren'in ceza sahasında vida tarafından düşürülmesi: çok net penaltı!
    vida'nın eli: penaltı.
    eren'e necip in yaptığı hareket:penaltı değil tabiki ama fener maçında isla nın orta yaptıktan sonra muslera ya takılıp düşmesi de değil o zaman.
    fernando'nun sarı kart görüp cezalı duruma düşmesi:kavga yok dövüş yok 2.sarı olsa verir miydi veremezdi uyarıyı ile geçiştirebilirdi.
    selçuk un medel le pozisyonu:hiçbir şey yapmadı kendini yere atan adamı düşme ne olur kırmızı yerim dercesine tuttu,medel e 2.sarı verilebilir miydi zor ama verebilirdi.
    adriano'nun maicaon'a hareketi:bileğe basmış gibi duruyor direk kırmızı hadi olmadı son dakika eren e yaptığı ikinci sarı.
    onyekuru'nun düşürülmesi: %50 penaltı %50 değil verse verir bize olsa verdi.

    bir de mustafa çulcu'nun yorumları var beşiktaş taraftarının yorumları var, psikolojik sağlığını düşünen satılmış adamlardan uzak dursun.
  • 441
    daha lig uzun. ikinci yarı bjk ile sahamızda oynayacağız. o maçı demirören inip kendi yönetse yine de kazanıp şampiyon olacağız.
    fb maçı ile başlayan süreçte tüm operasyonun bjk için olduğunu söylemiştik. eğer biz o fb maçını kazansaydık o moralle daha maç kaybetmezdik ve bjk ile puan farkı birden çift hanelere çıkabilirdi. bize önce cezalarla sonra hakem kararlarıyla operasyon çekilirken bjk’nin her maçında ya vara ya sahaya mete isimli bir şerefsiz veriliyordu. bjk’nin rakibinin sahası bir maç kala değişiyordu. aynı sahada biz oynarken kimsenin sesi çıkmamıştı ama. sakın başak’ı şampiyon yapacaklar algısına kapılmayın tff tüm kurumlarını paralarını alamayan bu leş bjk için seferber etmiştir. eğer ucl katılımı sağlayamazlarsa feda sezonu kapıda. bunun korkusu var.
  • 442
    gerek kadromuzda bulunan eksiklerin çokluğu(u: emre akbaba, n'diaye, garry rodriguez, belhanda, serdar aziz... bunlar ilk anda aklıma gelen 5 futbolcu), gerekse fatih hoca' nın oluşan atmosferden yararlanarak adeta kendini "sıyırıyor" oluşu ve yine gerekse hakemlerin bünyemde kalp rahatsızlığı yaratacak kadar beni agresifleştirmesi müsebibi ile maç saatine kadar ufacık bile heyecan taşımadığım karşılaşmaydı.

    ancak penaltı pozisyonundan önce, daha penaltı olmadan, çalan bir çit vuruş kararı vardı ki daha henüz maçın 1/3' lik bölümde korktuklarım başıma geldi...

    bu kadar taraftarın bünyesiyle oynamaktan çekinmiyorsanız, tıpkı galatasaray sözlük' ün bildirisinde söylendiği gibi (bkz: 1 aralık 2018 galatasaray sözlük bildirisi), bunun yukarıdan gelen bir karar sayesinde gerçekleşebileceğine emin olabiliriz. eğer arkalarında yüce bir güç yada yüce bir güçten gelen emir olmasa ne yayıncı kuruluş, ne hakemler, ne federasyon ne de mhk kurulları bu kadar pişkinlik yapamazlar.

    düşmanlarınızı iyice öğrenin. size saldıranların kim olduğuna iyice bakın, neden saldırıyorlarmış...
  • 443
    emre akbaba, belhanda, donk, ndiaye, rodrigues, sinan ve serdar aziz'in olmadığı bir maçta haksız bir endirekt vuruştan penaltı/gol yediğimiz 2 penaltımızın verilmediği ve rakibin eksik kalması gerektiği halde 11 kişi tamamladığı maç.

    teknik-taktik konuşulacak maç değil. bjk deplasmanında bu kadar eksikle daha fazlası olmazdı.

    tff, mhk, cüneyt çakır ve mete kalkavan'a dair notlarımızı da alıp yola devam ediyoruz.
  • 444
    tonla eksiğe rağmen oynadığımız top ile beni tatmin etmiştir. düzgün bir hakem ve eren derdiyok'un doğru takım için katkı vermeye çalışması halinde puan ya da puanlar almamamız imkansızdı. ancak şu maçtan sonra lütfen eren bir daha galatasaray forması giymesin. genç forvetlerimizi böylesine ateşli bir ortamda sahaya koyarak onları kaybetmenin çok olası olduğunu biliyorum. ancak artık yeter. adam forvet hattında zarar verirken üstüne saçma sapan penaltı yapmaya da başladı. gerekirse forvetsiz çıkalım ama eren ile çıkmayalım. adam maicon'un yaptığı katkının onda birini yapamadı forvette.

    en çok üzüldüğüm bu kadar kötü bir beşiktaş'dan puan alamamız oldu. adamlar top oynamadan 3 puan aldı.
  • 446
    içime sinmeyen başka bir maç daha. bunu sırf mağlubiyetten ötürü söylemiyorum tabi ki ilk aldığımız mağlubiyet değil neticede.
    hazır evde hasta hasta izinli yatıyorken yazalım;
    tartışmalı bir çift vuruş kararı neticesinde eren'in hiç yapmaması gereken bir hata yüzünden penaltıyla geriye düştük. ve öyle de kaldı el birliğiyle.

    ben burda artık hakem yönetiminden çok önce eren'e sinirlendim. yahu arkadaş öyle bir dönemden geçiyoruz ki yaptığın hakikaten iş mi? o top sana çarpacaktı zaten ne gerek var saçma sapan hareket yapmaya? hiç mi böyle bir dönemden geçerken daha da dikkatli olman gerektiğinin farkında değilsin? aklınla değil de nerenle oynuyorsun bu topu? bu takımın kriz bölgesindeki sorumlulukların epey fazlayken üstelik neden biraz daha konsantre olamıyorsun? asgari ücretle ev mi geçindiriyorsunuz da kafanızı veremiyorsunuz mesela? ben hakikaten anlamıyorum. ve artık seni kesmediği sürece de fatih hocamızı da anlamayacağım maalesef.

    beşiktaş ilk 15-20 dk dışında bitikti, gelecek günler için mücadele anlamında umut verdik ama mental problemleri de artık çözmemiz lazım diye düşünüyorum. öyle kritik zamanlarda öyle mental eksiklik hatalar yaptık ki bugüne kadar, bize hepsi pahalıya patladı.

    son sözüm de malum kişilere.. tarihin sayfalarında omurgasızlıklarınızla anılacaksanız, fazlası değil.
  • 447
    hocam hepimizden iyi bilir mutlaka ancak bu maca mariano'nun önünde linnes, ileri uçta mugdat ile başlanamaz miydi mesela? ben mugdat'in eren'den etkisiz olacagini düşünmüyorum hava topları disinda. e linnes de formda, mariano'nun önünde neden değerlendiremiyoruz? feghouli illa da oynatılacaksa belhanda pozisyonunda oynayabilirdi nitekim orada daha yaratıcı olabileceğini düşünüyoruz biz bu adamin.

    ne oynadigi belli olmayan bir takıma hediye edilmiş 3 puan bu mac benim icin baska birsey degil.
  • 449
    "türkiye'de futbol galatasaray'a karşı oynanan bir oyundur" diyordu ya harry kewell, ne yalan söyleyelim memleket hakemleri her hafta oz büyücüsünü haklı çıkarmak için ellerinden gelenleri ardına koymuyorlar.
    bu hafta galatasaray'a "çakma" sırası cüneyt çakır'daydı...
    fırat aydınus, halis özkahya ve hüseyin göçek derken, "senaryonun" esas oğlanı cüneyt çakır'ı unutmuştuk da, o hiç vakit kaybetmeden kendisini hatırlatmayı bildi inönü'de dün geceki derbide.
    39 bin seyircinin seyrettiği maçtan bir gün önce 40 bin 500 galatasaray taraftarı bilet ücreti ödeyip dünyada bir rekor kırarak takımın idmanını seyretmiş ve "biz yakarsak söndüremezler" diyerek ali sami yen'i "cehenneme" cevirmiş, futbolculara ve fatih terim'e "yenilsen de yensen de taraftarın senle" mesajı vermişti...
    sadece sami yen'de değildi sarı-kırmızılı taraftarlar,taksim'de toplanmış, gümüşsuyu'ndan aşağı salınmış ve vodafone park'ta da kendilerine ayrılan yeri doldurmuş, "inönü deplasman sayılmaz" tezahüratını ev sahibi taraftarlara dinletiyordu...

    sakatlar, cezalılar az değildi, geçen hafta da haksız bir penaltı sonrası öfkesine hakim olamayan serdar aziz de "yoklar" listesine adını yazdırınca, fatih terim stoper kontenjanından ahmet çalık'ı eklemişti "zoraki" üçlü defansta maicon ve ozan'ın yanına. onların sağını ve solunu da yuto ve mariano ile takviye etmişti. fernando takımın lideri olacak, selçuk ve feghouli de orta sahada oyun kuracak, eren indirecek, onyekuru vuracaktı ya da onyekuru ortalayacak eren gol atacaktı... elde avuçta ne kaldıysa, onlarla en iyisini yapmayı hedeflemişti maçtan önce fatih hoca, "çıkın ve galatasaray'ın ne olduğunu gösterin" demişti belki de takımına...

    karşı kulübede fatih terim olmayınca şenol güneş de, cüneyt çakır da pek rahattı... iç sahada oynayınca beşiktaşlılar da arkalarında taraftar desteği ile baskılı ve coşkulu başladılar da, daha 7. dakikada, yazıyla "yedinci" dakika, galatasaray'ın gelişen kontra atağında vida eliyle topu çeldi ve hakem sadece düdük çalmakla yetindi. ümit vaad eden atakmış, elle bilerek oynamaymış, sarı kartmış hepsi unutuldu gitti... yayıncı kuruluş da pozisyonu tekrar gösterme zahmetinde bile bulunmadı...
    her şeye rağmen iyi niyetle, adalet içinde bir maç oynamayı bekliyorduk da, safmışız, temiz kalpliymişiz... haddimizi bildirdi cüneyt çakır... bu sezon galatasaray üzerine kurgulanan bir senaryo vardı, roller dağıtılmıştı ve herkes üzerine düşeni yapacaktı... polyanacılıktan daha on dakika olmadan uyanmıştık...

    beşiktaş hem ev sahibi olmanın, hem de hakemin kollamasıyla galatasaray'ı baskı altına almaya çalışıyor ama öyle "ah vah" dedirtecek pozisyon bulamazken, cüneyt çakır yine sahneye çıkıyor ve ozan'ın nizami olarak ayakla müdahale alanındaki topa kafa uzatan mustafa'nın pozisyonda "endirek" serbest vuruş veriyor, ardından da barajdaki eren'in eline çarpan topta var'ın uyarısıyla penaltı noktasını gösteriyordu...

    beşiktaş öne geçmişti de galatasaray yine oynamaya çalışıyor ama dedik ya, rakip bir değildi ki, yardımcı hakemler de ev sahibine "yardım" etme yarışındaydı. sarı-kırmızılıların ataklarında pozisyonların bitmesi beklenmeden "yan hakem" çart diye bayrağı kaldırıyor ve cüneyt çakır düdüğünü üfleyerek pozisyonu bitiriyordu. "aman gol mol olur da, başımız belaya girmesin" der gibi... oysa sezon öncesi var uygulması devreye girerken, tereddütlü pozisyonlarda bayrak kalkmaz ve beklenilir denilmişti ama... ama işte...

    tüm bunlara rağmen galatasaray yine oyunda hakimiyeti sağlıyor, sağlı sollu kornerlerle karius'un kalesini ablukaya alıyor, futbolun ilahları ozan'a "daha gençsin, gol sevinci için biraz daha bekle" diyor, topu direğe nişanlıyorlar. pes etmiyor galatasaray, gol için yine de geliyor da el ile oynamak ev sahibine nasılsa serbest, vida'nın kolu açıkken çarpan topta, var'a bakarak hakem penaltı yok diyor... bizler televizyondan başında, tribündeki sarı kırmızılı taraftarlar yine ümitlenirken, muslera maçın özetini elleriyle anlatıyor: "var'a bakacak ve yine penaltı vermeyecek"..

    yerleştirilmiş video

    aslan tribün
    @aslantribun
    "var a gider..iptal eder"..muslera anlatmış herşeyi..

    kızıyoruz, küfrediyoruz, lanet ediyoruz da, oynanacak bir ikinci devre daha var.. futbolculuk da zor iş... bizim öfkeden elimiz ayağımız tutmazken, onlar sahaya çıkıp, sonu belli bu senaryonun içinde 45 dakika daha mücadele edecekler... ediyorlar da, hem de ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar... "her türlü desteği" arkasına alan ev sahibini kendi yarı sahalarına hapsediyorlar, önce beraberlik, sonra galibiyet istiyorlar da beklenen gol bir türlü gelmiyor.

    fernando vuruyor top karius'ta kalıyor, necip onyekuru'yu yaka paça düşürüyor, hakem var'a bakıp penaltı kararını iptal edeceğini bilerek penaltı noktasını gösteriyor da artık ne bizler ümitleniyoruz, ne de sahadakiler galatasaray lehine bir karar bekliyor... "onyekuru elle oynadı" diye işaret ediyor ya cüneyt, "evet oynadı da, ondan önceki necip'in formayı çekmesi ve ayakla çelmesi ne olacak" diye sorsak, cevap verir mi? vermez... çekme demişken, lens'in linnes'i formadan çekmesi ceza sahası dışında olunca "çart" diye düdük çalıyor ve 30 saniye boyunca gösteriyor hareketi maçın hakemi... ama pozisyon, ceza sahasında olunca "görmedim, duymadım"...

    ve bu kirli oyuna sinkaflı bir küfür yapıştırma şansı önce ömer bayram'a geliyor, kayseri deplasmanındakine benzer bir pozisyonda yine allah'a sığınarak voleyi çakıyor ömer de top auta gidiyor... "ah ulan" diyoruz, "bu gol sadece beşiktaş kalesine girmeyecekti ki..." derken, feghouli'nin şutunda son 15 dakika forvet oynayan ve tüm hava toplarını kazanan maicon'a gelen topu, brezilyalı topukla kaleye yolluyor da, top karius'un bakışları arasında auta çıkıyor... bu daha fena "girecekti" kaleye...

    galatasaray taraftarı coşuyor deplasmanda, ev sahibi tribünler biraz ıslık, biraz tırnak yiyerek dakika sayıyor, beşiktaş takımı tüm hatlarıyla savunma yapıyor ve kontra ataklarla farkı ikiye çıkarmaya çalışıyor... caner atamıyor, quaresma atamıyor ve maicon'un indirdiği topta eren ceza sahası önünde düşürülünce hakem serbest vuruş çalıyor. şans bir kez daha yüzümüze gülüyor da, oradan sneijder atardı, eski selçuk atardı, belki emre akbaba atacak ama maicon kaleye biraz daha uzaktan atar. brezilyalı'nın topu geriye çekmesine izin vermeden hakem spreyle çizgiyi çekiyor ve maicon'un vuruşunda topun yüksekten aşağı düşme mesafesi yeterli olmuyor ve meşin yuvarlak auta çıkarken, cüneyt çakır son düdüğü çalıyor...

    galatasaray'a karşı kurgulanan bu senaryonun yönetmenleri ve aktörleri bu "kirli oyunun" sonunda bizi üzeceklerini, bezdireceklerini, yıldıracaklarını düşünüyorlar ya, fena halde yanılıyorlar...
    galatasaray öyle bir takım ki, ezmeye çalıştıkça daha güçleniyor, üstüne geldikçe daha da kenetleniyor...
    komik olan şu ki, bunu hala anlayamadılar...
    "cim bom bomun sen çok yaşa, canım feda olsun sana" boşa mı diyoruz...
    sen çok yaşa cim bom, sen çok yaşa...

    fotoğraflar, videolar ve kaynak için:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...s1-0galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın