• 2
    maçın 70 dakikasında rakibi izleyip 20 dakikasında top oynadığımız bir deplasman mücadelesinde yenilmemek sevindirici fakat gençlerbirliği gibi ligin dişli ekiplerinden birine deplasmanda 3 gol atmamıza rağmen kazanamamak üzücü.

    puan kaybedilen maç sonrası kurban aramak bizim insanımızın adetidir fakat yaşadığımız bu puan kaybının sorumlusu ne ilk yarı boyunca 2 kez topla buluşabilen ve devre arasında oyundan alınan burak yılmaz'dır ne de herkesin hemfikir olduğu ilk 11'i sahaya süren fatih terim'dir. lig uzun bir maraton, 34 haftalık süreçte illa ki puan kayıpları yaşanacak, düşük formlar olacaktır. ama çok büyük bir taraftar kitlesi anlık tepkiler vermeye alışkın olduğundan peşpeşe gelen/gelebilecek 2-3 puan kaybı sonrası "yandık bittik biz, gitti şampiyonluk" moduna girmekte, belirli oyuncuların takımdan yollanması kararını vermektedir. aynı kişiler kazanılacak bir maç sonrası da "kesin şampiyonuz oğlum, siker atarız biz bu ligi" gibi kendisi ile çelişen ifadeler verecektir.

    benim takıntım öncelikle bu insanlar; ordu - eskişehirspor ve gençlerbirliği ile oynadığımız son 3 maçta 7 puan kaybetmemize rağmen halen lideriz. kaldı ki geçen sezona göre birçok ilave yapıldı takıma ve bu da haliyle uyum süreci gerektiriyor. bu dönemde puan kayıpları illa ki yaşanacaktır ve dikkat edilmesi gereken nokta nispeten kötü oynadığımız, gol pozisyonuna girmekte zorlandığımız, yakaladığımız yüksek topla oynama yüzdesini skora, oyuna yansıtamadığımız ilk 8 haftalık dönemi 15 puanla lider ve ligin en çok gol atan takımı (8 maçta 19 gol ve maç başına 2.37 gol ortalaması) olarak geçirdik. tablo kimilerinin göstermek istediği şekilde o kadar da karanlık, umutsuz, vahim değil. 2 kere şampiyon olduğumuz 2011-2012 sezonunda oynadığımız 40 maçta ise 78 gol atarak 1.95 gol ortalaması yakalamıştık. farklı açıdan bakarsak skor olarak geçen sezonun üzerine koymuş görünüyoruz. "ama savunmamız da bir o kadar geri gitti" diyeceklere verecek cevabım yalnızca zaman. çünkü muslera - eboue - semih - hakan balta düzeni geçen sezon 40 maçta toplam 30 gol yediğimiz savunmamızda oynayan isimlerdi. bu oyuncular bu sezon da savunmamızı oluşturan isimler olduğundan bireysel olarak herhangi bir farklılık yok kadroda; bu da takım savunmasındaki gerilemeyi gösteriyor.

    ilk yarıdaki silik ve etkisiz futbolumuz sonrası ikinci yarıya olması gerektiği gibi atak, saldırgan, dikine oynayan şekilde başlayarak 1-0'lık yenilgiden 2-1'lik üstünlüğü yakalamıştık. galatasaray'ı bir kenara bırakacak olursak dünyanın herhangi bir ülkesinin, herhangi bir liginin, herhangi bir takımını ele alalım; 2 dakikada 2 gol yemenin tek açıklaması konsantrasyon kaybı ve dikkatsizliktir.

    yediğimiz 2. gole bakalım; hakem faul düdüğünü çalmış. bu pozisyon, 10-15 saniye öncesinde emre çolak'ın kendini yere atarak hakemin doğru şekilde devam kararı verdiği pozisyondan tamamen farksız olsa da gençlerbirliği'nin serbest vuruş kullanma kararı verilmiş. fakat savunmamız yerini almamakta ısrar ediyor, bazı oyuncularımız aheste şekilde görev bölgelerine yürüyor. o dakikada bu "5-0 öndeymişçesine" yapılan hareketlerin bir açıklaması yok benim gözümde. fatih hoca'nın maç sonrası imalı bir şekilde verdiği "harika goller yiyoruz" demecine katılıyorum, gerek azofeifa'nın gerekse jimmy durmaz'ın tesadüfen vurduğu şutların gol olması bizim şanssızlığımız olabilir fakat takım savunmasındaki disiplinsizlik de gözle görülecek şekilde ortada. 2. haftadaki beşiktaş* maçında kendi kendimize yedirdiğimiz 3 golü, 7. haftadaki eskişehirspor* maçında muslera'nın 4 eskişehirsporlu oyuncu ile başbaşa kaldığı pozisyonları hatırlayalım.

    ilgili pozisyon:
    http://youtu.be/XRluu-f-qLw?t=3m46s

    yine de olumlu taraftan bakmaya devam edelim, elmander gerek ortaya koyduğu arzulu futbol, gerekse yavaş çekiminde bile topun görülemediği golü sonrası fatih hoca'nın hücum tercihlerine doğrudan etki edecektir. diğer bahsetmemiz gereken konu ise eboue'nin geçen sezona göre yaşadığı büyük form düşüklüğü. ali sami yen'de oynadığımız maçlarda tribünden daha net bir şekilde görebiliyoruz ki eboue hücuma destek verme konusunda hakan balta seviyesine gelmiş. ne yanına yaklaşan selçuk/melo ile verkaça girip bindirmeler yapıyor, ne karşısındaki rakip bek oyuncusunun üzerine gidiyor, ne de çalıma giriyor. hücum konusunda kötüye giderken gençlerbirliği'nden yediğimiz ilk golden gördüğümüz kadarıyla savunmada da sıkıntı yaşıyor. geçen sezonki eboue olsa tosic'ten üst üste o 2 çalımı yemezdi.

    takım savunmamızı geçen sezonki seviyeye çekelim, önümüzdeki maçlara bakalım. ayrıca bize bu sezon da şampiyonluk yaşatacak bu takımın arkasında duralım, destek olalım. yürüyedur galatasaray!
App Store'dan indirin Google Play'den alın