• 301
    bazı arkadaşların da yazdığı üzere belki de bu sezon en üzüldüğüm ve sinirlendiğim maçlardan birisi oldu. avucumuzdaki krediyi sert olmayan bir deplasmanda hem de öne geçtiğimiz bir maçta kaybetmek gerçekten çok acı oldu.

    bana göre maçın en büyük travmatik etkisi kaybedilen 3 puandan ziyade taraftar üzerinde oluşturduğu ümitsizlik havası oldu. 2.yarıya zorlu kayserispor deplasmanı galibiyetiyle başladıktan sonra iyice artan şampiyonluk umutları, art arda 2 deplasman mağlubiyetiyle maalesef çok yara aldı.

    en acısı da takıma zor maçlarda güvenme duygusu ne yazık ki uzun zamandır bizim mahalleye uğramıyor ve bu maçla birlikte de uğramaya niyeti olmadığını bir kez daha gösterdi.
  • 302
    karşılaşmaya dair izlenimlerimiz şöyle:
    1- "hep oyunlar senaryolar, sustuysak bir yere kadar, aklınızdan çıkarmayın, türkiye'dir galatasaray" diye tezahürat yapıyordu galatasaray taraftarı deplasmana gittikleri kasımpaşa mücadelesinin ikinci devresinde. sabırlar taşıyordu zira galatasaray lehine en azılı galatasaray düşmanının bile dudaklarını ısırarak "penaltı" diye kabul ettiği pozisyonlar görmezden gelinirken, muslera'nın koruduğu kalenin ceza sahası içinde kılına dokunulsa rakip topçunun büyük bir mutlulukla üflüyordu düdüğü hakemler. pazar gecesi de galatasaray harika bir golle1-0 öne geçmiş ve soyunma odasına bu mutlulukla gitmeye hazırken halis özkahya sahneye çıktı ve diğer meslektaşlarından geri kalmadı, o da galatasaray aleyhine bir penaltı çalarak "görevini!?" yapmış oldu. taraftar tezahüratlarla tepkisini koyuyor takımları aleyhine ortaya konan senaryolara ama vakit artık taze başkan mustafa cengiz'in dursun özbek'ten farklı olduğunu göstermeye geldi. başkanın çıkıp, "masaya vurma" zamanı şimdi. unutmasın arkasında koskoca galatasaray camiası var...

    2- maçın hakemi halis özkahya ile ilgili bu blogun sayfalarında çok yazdık, artık kendisi hakkında yorum yazmak için çok zamanımı harcamayacağım zira benim için halis'in hakemliği galatasaray-fenerbahçe derbisinde meireless yüzüne tükürdükten sonra federasyonun "hayır o tükürük değildi" diye rapor tutmasına isyan edip "ben yalancı değilim" diyerek istifa etmemesi sonrası bitmişti. o gün meireless yüzüne tükürmüştü, bir kaç hafta evvel de emre belözoğlu kendisine küfretmiş, halis "sinkafı" duymazlıktan gelip, tepkiye "sarı" kart vermişti. böyle bir hakemin yönettiği maçın "tartışmasız" bitmesini kimse beklemiyordu zaten ki verdiği penaltı ile maçın sonucuna direkt katkıda bulundu. çoğunlukla penaltı ve kırmızı kartlara bakılır hakem değerlendirilirken de maç içinde aynı pozisyonlara çaldığı-çalmadığı düdüklerle de hakemler "rengini" belli ediyor aslında. karşılaşmanın 15. dakikasında taç çizgisi cıvarında yuto nagatomo'nun yatarak top kapma mücadelesine tereddütsüz sarı kart gösteren halis özkahya, 17. dakika feghouli'ye arkadan takılan çelmeye aynı sarı kartı gösteremeyince, yöneteceği maçın da fragmanını izlettirmiş oldu bize aslında...

    3- kasımpaşa-galatasaray maçına damga vuran en önemli gelişme de gomis'in saha içinde baygınlık geçirmesiydi. galatasaray'a transferi esnasında bu hastalığından dolayı tereddütler geçirmişti yönetim ve tudor ama doktorlarla yapılan görüşmeler ve gelen raporlar sonrası transfer gerçekleşmişti. gomis'in aniden yere yığılması yürekleri ağıza getirdi de esas fransız golcünün doktorlara oynamak için yalvarması, çıkmak istememesi değerliydi. bir kaç hafta evvel "gomis'in kasığına para sıkıştı" diye iğrenç manşetlerle siyahi oyuncunun para alamadığı için sakatlık numarası yaptığını ima edenler bu sahnelere görmeyecektir de galatasaray taraftarı forma için "canını ortaya koyan" bu oyuncusunu unutmayacaktır...

    4- galatasaray'ı kasımpaşa karşısında öne geçiren golü rodriguez attı ama alkışları alan isim ryan donk'tu. hollandalı oyuncu kendi yarı sahası içinde kaptığı topla iki-üç kasımpaşalıyı "messi" gibi geçip, ters kanada harika bir "al da at" pası attı. fatih terim'den formayı aldıktan sonra her geçen gün formunu yükseltiyor donk ve fernando'nun dönmesiyle ön libero pozisyonu için kıran kırana bir çekişme yaşanacak...

    5- galatasaray'da son haftalarda formunu yükselten başka bir oyuncu da garry rodriguez. geçen hafta asistleriyle ön plandaydı garry, bu pazar da doksana astı meşin yuvarlağı, tabelayı değiştirdi. kanattan çok zorladı ev sahibi defansı ama paslarını gole çeviren çıkmadı maalesef...

    6- kasımpaşa deplasmanında uçan giden üç puanı bir çok kişi fatih terim'in yaptığı oyuncu değişikliklerine yordu. ilk yarı tek kale oynayan takımda serdar'ın sakatlığı sonrası donk'un stopere çekilmesi çok eleştirildi. haklıydılar zira mükemmel bir 45 dakika geçirmişti donk orta saha bölgesinde ve ikinci yarı savunma yapmakla görevlendirilince galatasaray'ın "göbeği yumuşamıştı". sadece donk'un pozisyon değiştirmesi değildi hocaya eleştiri oklarının nedeni, selçuk-yasin değişikliği de manasız geldi pek çok kişiye. nasıl ki topçular bazen formsuz olabiliyor, hocalar da kötü gününde olamazlar mı? pek tabii ki, "günümde değildim" demek onların da hakkı.

    7- "düşen olunca, tekme atan çok olur" derler, antalyaspor maçından sonra sorulmayan soru, maç kaybedilince soruldu :"neden mariano yedekte de linnes oynuyor?"... brezilyalı oyuncu sezona müthiş başlamıştı ama sakatlık sonrası formayı linnes'e kaptırdı, fatih terim'in de takımın başına geçmesiyle norveçli iyice sahiplendi sağ beki. bence fena değildi martin linnes kasımpaşa maçında, zaten standardının altına pek düşmüyor, oynasa da oynamasa da her zaman kendisini hazır tutuyor ve fatih hoca böyle oyuncuları seviyor. martin'i tercih etmesinin nedeni de savunmaya mariano'ya göre daha fazla ve hızlı gelmesi olabilir zira brezilyalı hücum tarafını pek severken, topsuz adam kovalamaktan bazen "sıkılıyor"...

    8- beklerden söz açılmışken sol taraftaki yuto nagatomo'dan söz etmesek ayıp ederiz. "alışacak alışamayacak" derken, fena kaptırdı kendisini galatasaray'a japon oyuncu ve şimdiden sene sonu bonservisini alır mıyız sorularını sordurmaya başlattı.

    9-galatasaray adına tolga ve eren gecenin hayal kırıklıkları olarak hatırlanacaklar. özellikle sezona "bomba" gibi bir başlangıç yapan ve attığı gollerle gol krallığına "göz kırpan", bu formu ile milli takıma seçilen tolga ciğerci, yaşadığı sakatlık sonrası eski havasını bulamadı. belhanda'nın yokluğunda fatih terim, gurbetçi topçuya orta sahanın "yükünü" verdi ama bu ağırlığın altında ezildi tolga. eren de 1-1den sonra takımın gol yollarına canlılık getirmesi sebebiyle oyuna dahil edildi ama eski takımına karşı pek de varlık gösteremedi.

    10- "şimdi mutlu musunuz belhanda bey?" diyorum ve son maddeye geçiyorum.

    11- "deplasman fobisi" diye bir hastalık başladı igor tudor zamanında ve galiba fatih hoca da bu illete bir çözüm bulmayacak gibi bu sezon. bereket versin ki, büyük maçlar içerde de taraftar desteği ile oralarda daha iyi oynuyor takım.

    https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...a2-1galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın