• 101
    fenerbahçe'nin 3-0 öne geçmesiyle iyice rezil, sevimsiz bir maç olmuştur. tamam belki maçtan önce fenerbahçe zaten daha avantajlı gözüküyordu ama bu kadarı da fazla... trabzon adına başta baskılı bir oyun, sonra verilmeyen gol ve yoktan var ederek fenerbahçe'ye hediye ettikleri 2 gol var! bamba isimli bahtsız bedeviye hiç değinmeyeceğim!

    ikinci yarı trabzonspor biraz toparlanır da belki beraberlik olur dedim* ama başlar başlamaz 1 gol daha yedikleri için o iş biraz zor! hatta bu gidişatla imkansız...

    en sevdiğim gün olan cumayı keyifle geçirmiş olmakla birlikte, en sevmediğim gün olan pazarın da şu an itibarıyla sevimsizliği had safhada!
  • 104
    sonucunun bizi üzmemesi gerekir. fenerbahçe gerginlikten beslenen bir kulüp olduğu için, trabzon'da oynanan maçların mutlak favorisidir ve bu akşam yine buna şahit olduk. yıllarca bizi de aynı kumpasa düşürüp, bir halt oynamadan galip geliyorlardı. ancak tt arena'nın hizmete girişinden sonra, bu durum ters yüz oldu. kafa olarak rahat çıktığımız her karşılaşmada, sahada tecavüz ettik neredeyse fener denilen takıma. trabzonlular da bu konuda bizi örnek almalılar. bu adamlar öfke ve sinir dolu ortamlarda daima kazanıyorlar, hem de bir şey oynamadan. bizim için ise, değişen bir durum yok, şampiyonluğun en büyük adayıyız. biz istemedikten sonra, bu lig özelinde konuşuyorum, barca dahi gelse şampiyon olamaz...
  • 105
    fenerbahçe'nin elini kolunu sallaya sallaya kazandığı, trabzonspor'un 11 futbolcu ve binlerce taraftarıyla bir güzel seyrettiği maç. geçen sezon olduğu gibi.

    burak ve selçuk'a yönelik pankart açmayı, küfür etmeyi akıl edip de şikeyle ve çalınan kupalarıyla ilgili tek bir pankart açamayan, tezahürat yapamayan bu acizler umarım küme düşer. çok istiyorum bunu.
  • 108
    trabzonspor'un son yıllarda evinde oynadığı fenerbahçe maçlarında aldığı sonuçlar ortada , kadiköy'de daha başarılı sonuçlar aldığını söylemek bile mümkün. bu durumda işin taktik değil psikolojik kısmının öne çıktığını söylemek gerekiyor. eğer trabzonspor evinde fenerbahçe'yi yenecekse bu maça bir futbol takımı gibi hazırlanmak zorunda. işlerin gerginleştiği noktada trabzonspor çok kolay gol yemeye ve başarılı iki pas bile yapamamaya başlıyor ve bunun esas sebebi futbolcu kalitesi değil. yoksa colman aynı colman , olcan aynı olcan.

    verilmeyen gol konusunda ben daha farklı düşünüyorum ; top çizgiyi geçmiş olsun ya da olmasın , trabzonspor zaten o maçı kazanabilecek bir kafada değildi. bu sezon deplasman maçlarında sadece 2 gaibiyeti olan bir fenerbahçe'ye deplasman havası yaşatmak yerine anlamsız uğultular , 61. dakikada abartılı gösteriler hazırlamak değil takımına destek olmak. bunu futbolcular da gayet iyi bildikleri için * ona göre bir futbol oynadılar. şahsen maçın 60. dakikasında durum 0-3 olmuş olsa bile trabzonspor'un ileri çıkmayan/çıkamayan görüntüsü her şeyi açıklıyordu.

    tolunay kafkas kötü bir hoca değil ama şenol güneş'ten iyi hiç değil. üstelik bahsi geçen takım trabzonspor ise tolunay kafkas'ın kredisi de şenol güneş'ten çok daha az olacaktır. bu ivmeyle giderse hazırlık kampı kendisi için hayal olur.
  • 111
    dayanamadım, itiraf ediyorum; fenerbahçe'nin kazanmasının sorumlusu benim! kendime bile itiraf edememiştim ki, eşimin yüzüme vurup sitem etmesiyle birlikte gerçekle yüzleşmiş oldum! bana "sen ki fenerbahçenin olduğu maçlarda o kanala zapping bile yapmıyorsun uğuru kaçmasın diye, neden oturup baştan sona maçı seyrettin de yendi bu şerefizler?" dediği an bittiğim andı!!! çünkü ben, fenerbahçe maçlarını özellikle canlı skor'dan takip eder ve maçın bittiğine emin olmadan da kanalı çevirmem. çünkü geçmiş tecübelerimde, ne zaman "hadi şu maça bir bakayım" desem, kanalı değiştirdiğim anda gol atıveriyorlardı! ben de sinirden kuduruyordum! bu tesadüfü çözemedim bir türlü, istemeden de olsa uğurlu geliyorum galiba diye düşünmeye başladım ve kendimce böyle bir çözüm buldum! hatta bu takıntımı bilen fenerbahçeli arkadaşlarım, fenerbahçe maçlarını bana seyrettirmek için özel çaba sarfediyorlar! direniyorum tabii!

    cuma gününden gelen bir rahatlama* ve yayılma hissiyle oturmuştum tv başına. bir anda, 'nasıl olsa puan farkı açılır' rahatlığı geliverdi... neyse oldu bitti işte, yaptım bir eşeklik! ama yine de çizgiyi geç(e)meyen topu ve bamba'nın emeklerini de dikkate almak lazım. tek suçlu ben değilim heralde!
App Store'dan indirin Google Play'den alın