"in 99 we trust" adı verilebilecek fortis türkiye kupası maçı.
yaklaşan sivasspor maçı, soğuk hava ve servet’in yokluğunda gözlenen endişeler içerisinde geçen bir maç. sivasspor maçında meira’nın da cezalı olmasında dolayı yeni bir defans kurgusu denemek zorundaydı skibbe. tercihini önce meira-emre aşık, ardından da emre(güngör-aşık) ikilisi şeklinde denedi ikinci yarıda. tabi emre güngör’ün 10 dakika içinde 2 sarı karttan kırmızı yiyeceğini bilseydi eminim böyle bir hamle yapmazdı.
her iki yarıda da galatasaray üstün futbolu, ayağa yaptığı paslar ve organize ataklar şeklinde oyunun hakimi oldu. istatistiklere baktığımızda bunu görmek çok kolay. pas sayısı 473-188 galatasaray lehinde. zaten ilk goldeki paslaşmalar, akıl dolu ara paslar da bunun göstergesi. gerçekten görmek istediğimizin çok daha altında bir aydın izliyoruz oynadığı karşılaşmalarda. kiralık verilsin mi, biraz daha tecrübe kazanıp ger mi dönsün soruları eşliğinde bugün iyiye yakın bir oyun çıkardı aydın. arda ve ümit karanla olan uyumları kayda değer. tabi bunda kuşkusuz en büyük pay sahibi ümit karan.
son günlerde basına en çok malzeme olan, hakkında her gün haberler çıkan ve zorla gönderilmek istenen oyuncu. kadroda yeterince yer bulamaması ve baros’un gelir gelmez gösterdiği harika performans altında, gözler ümit’ten biraz uzak kaldı. ama biliyoruz ki ümit olmadık maçların adamı. benfica karşılaşması da bunun güzel örneklerinden. çıkıyor işini yapıyor ve yedek kulübesindeki yerine tekrar dönüyor. ta ki tekrar sahaya sürülünceye kadar. takımdaki genç oyuncuların ve yabancıların çokluğunda, ayhan ile birlikte takıma ağabeylik yapacak, kaptan olarak gözü kapalı sahada yerini alabilecek yegane oyuncu. bu yüzden ümit’in daha fazla yıpranmasına ne yönetim ne de galatasaray taraftarı izin vermemelidir. zira 4. golde yaser’i penaltı için çağırması çok yerinde ve büyüklüğünü belli ettiği bir hareket. her oyuncudan beklenmez bu tarz hareketler. takımdaki birlik ve beraberliğin sergilendiği anlardan birisi oldu; arda, ayhan ve ümit hep birlikte yaser’i çağırıp penaltıyı atmasını istediler.
ümit odaklı bir maç oldu aslında bugünkü karşılaşma. defansı sürekli rahatsız etmesi, pres yapması, gol atıp asist yapması ve kaptanlık görevini hakkıyla yerine getirmesi maçın adamı sıfatını kendine kazandırdı bu gece. arda’ya verdiği gol pasının neredeyse aynısını emre aşık’a da verdi ama, biraz zamanlama hatası biraz da defans oyuncusu olmanın verdiği potansiyel, o topun kaleye girmesine müsaade etmedi.
bugün servet ve meira ikilisinin eksikliği en çok hava toplarında hissedildi. zira yediğimizi iki gol de, duran toptan ve kafayla. ikisini de atan defans oyuncuları. devre arasının verdiği rahatlık, bank asya liginden bir takımla oynamanın rehavetiyle birleşince, bir de kilit iki oyuncunuz o anda sahada olmayınca böyle goller yemeniz gayet doğal. fakat burada dikkat edilmesi gereken bir husus varsa o da mehmet topal’ın her an her yere uyum sağlayabilmesi, şikayet etmeden, ve çok sırıtmadan bir anda oyunla içli dışlı oluvermesi. iyi ki varsın aslanım, sen bize daha çok uzun yıllar lazımsın, emin ol
son dakikalarda da olsa semih kaya’yı oyunda görmek güzel. alt(ın) yapımızdan yetişen bir pırlanta. daha as takımda kendini göstermeden, transfer teklifleri alıyor. umarım en kısa zamanda ağabeylerinin arasına karışır ve takımdaki yerini sabitler.
lincoln’e dönecek olursak, ben büyük maçların oyuncusuyum havası vardı biraz. yine de koştu mücadele etti ama yine de lincoln’ün coşması için daha önemli maçlar olması gerekiyor gibi sanki. maçın önemine göre lincoln’ün performansı ve oyununun güzelliği artıyor.
http://vincasports.blogspot.com/.../in-99-we-trust.html