2013-14 UEFA Şampiyonlar Ligi B Grubu 1.Hafta Maçı
21:45 Türk Telekom Arena
1 - 6
  • 279
    6 kötü oldu, onun dışında adımıza üzücü bir futbol gecesi olmasından başka bir sıradışılığı yoktu. futbolda 5 psikolojik eşiktir, üstü yıkıma uğratır. medyasına, rakibine koz verirsin. tarihinde de kara bir leke olur. 5 yesen, kötü sonuç, dağıldık dersin geçersin. 6 oldu mu hezimettir, hele ki evinde. bir de bunların yanına avrupa maçı olması kötü oldu. artık arena'ya kimse rahat gelemez derken, sesimiz bir ton daha kısık çıkar.
  • 281
    bütün olarak okunmaması gereken, sadece bütüne bakılırsa ilk 33 dakikaya ayıp edilmiş olunacak, sağlık olsun tesellisinin cuk diye oturduğu maçtır.
    ilk yarı ve ikinci yarı olarak bakıyorum. sonuç milli takım etkisiyse, ilk yarıdaki futbol nedir?
    real madrid gibi bir takım karşısında 7 gol pozisyonu bulup ancak 1 tane atıyorsan sıkıntı buradadır.
    biz golü yiyene kadar 4-0 olabilir miydi? olacak pozisyonları bulduk, olmadı.
    golü yedikten sonra, ikinciyi yiyene kadar 1-1 olabilir ve direnç kazanabilir miydik? olabilirdi, olmadı.
    buraya kadar formasyonun, taktiğin, hocanın ne suçu var? antalyaspor maçı dejavusu yaşandı ilk yarıda tamamen.

    golü yedikten sonraki bölüm yada 2. devre için ise söylenebilecek olumlu hiçbir şey yok.
    edepli eleştiriyi sonuna kadar hakediyor o kısım. bu nasıl bir mental çöküştür, başka bir örneği yok bunun.
    futbol oynamayı falan bir kenara bırakalım, allah allah nidalarıyla halısaha savunması yapsan bu kadar rezalet olmaz.
    bu neden oldu? bunun üzerinde durmak lazım. çünkü real ezmedi, biz bıraktık.
    drogba'nın çıkmasıyla ileride top tutamamak mı, hatalı oyuncu değişiklikleri ile orta sahayı boşaltmak mı, mevcut orta saha oyuncularımızın tükenmesi mi, bir takımın en çok koşan futbolcusunun 10 numarası olması ironisi mi, mental bitkinlik mi, her ne dersek diyelim hoca ve futbolculara karşı haklı çıkarız.
  • 283
    2-0'dan sonra babama "chelsea maçının bi benzeri olmaz inşallah" dedim. fark yememizden çekiniyordum çünkü çok kırılgan bir oyun yapısına sahibiz. ligde de böyle, rakip vurdu mu yıkılıyoruz (ya da rakip direndi mi yıkamıyoruz). tekrar ayağa kalkacak mecalimiz yok, anca bireysel yetenekler şapkadan tavşan çıkarırsa. fatih terim-milli takım işbirliğinden beri bu böyle, belli ki futbolcuların aklı da karışık.

    selçuk, (ikinci yarıda) melo, eboue, dany ve chedjou berbattılar. takımın en iyisi bir buçuk aydır yüzüne bakılmayan riera'ydı. biraz da amrabat'la sneijder.

    maç sırasında şu skoru yadırgamadım ama şimdi şimdi üzülmeye başladım iyice. ağırına gidiyor insanın.

    çözüm basit: ya fatih terim milli takımı bırakacak, ya da yolumuza başka bir hocayla devam edeceğiz.
  • 284
    havaya girdin mi real madrid cakar sana.

    1. sinir
    2. hayal kirikligi
    3. teselli

    baslangic adina kötü oldu ama bazi seylerin farkina varma adina iyi oldu:

    1. drogba'nin biraz dinlenmesi / dinlendirilmesi gerekiyor, sakatlanmasi bir bakima iyi oldu. umarim ciddi bir seyi yoktur
    2. sneijder 4 4 2 li sistemde oynayamiyor, o verim alinamiyor
    3. en geç önümüzdeki yil (tur atlanirsa devre arasi) kaliteli bir forvet $art

    gelelim maç'a. fatih hoca kanatsiz ba$layarak büyük risk aldi. pozisyon da bulduk. lakin bu sefer de kaleciler izin vermedi veya biz son vuru$larda biraz cömert davrandik.

    daha önce de bahsetmi$tim. defans ta bireysel hata olmaz ise real madrid gol atamaz diye. nitekim öyle de oldu. 1. ve 2. goller bireysel hatalar sonucu geldi. hatta 2. gol schalke 04 ile geçen yil içeride oynadigimiz ve jermaine jones un attigi golün kopyasi idi adeta.

    sonra zaten gardimiz dü$tü, moral dagildi, ileriye yönelik bruma girene kadar tek olayimiz olmadi.

    maçin hakka bu degildi. 6lik olacak takim degiliz, madrid de 6 atacak takim degil.

    görülmez kaza diyelim ve futbolcularin kendilerini 22.09. bjk maçinda affitereceklerini ümit edelim.

    son olarak special thanx to:

    - albert riera
    - umut bulut
    - felipe melo
    - amrabat
  • 286
    ilk 35 dakika 2 pas yaptırmadığımız takımdan kalan sürede 6 gol yemek, can sıkıcı. galatasaray'ı geçtim, hiçbir takım 90 dakika içerisinde bu derece maç disiplininden kopmamalıdır. kaldı ki şampiyonlar ligi denen bir organizasyonda oynuyorsunuz ve maç içinde disiplinden bu kadar uzaklaşıp konsantrasyon kaybı yaşarsanız, böylesine bir sonuç da kaçınılmaz olur.

    6 maçlık grubun 1 maçı olduğu için 1-0 veya 6-1 yenilmek arasında, gruptaki durumumuz açısından hiçbir fark yok. yalnızca 1 aydır maç kazanamayan ve üzerinde baskı oluşan takımın, 6 gollü yenilginin psikolojisinin önümüzdeki maçlara nasıl etki edeceği düşündürüyor.
  • 287
    futbol ciddiyet ve konsantrasyon işidir. sahadaki 11 oyuncu da ciddi olursa taktik maktik ikinci plandadır. aslanlar gibi çıkar oynarsın. ama ne zaman ki laubalilik başlar veya oyundan koparsın, işte orada ağzına sıçarlar afedersin.

    rakip bursa veya eskişehir değil real madrid olunca, sen de 4 maçtır aynı olunca evinde 6 yersin, gayet normal. maç 1-0 olduktan sonra melo'nun yaptığı peşpeşe 3-4 pas hatasını görünce inşallah devreye 1-0 geride gireriz diye dua ettim. devre bitince mutlu oldum lan. ikinci yarı başladığında takım konsantrasyonuna kavuşmuştu ne yalan söyleyeyim. ama siktir boktan bir şekilde yediğimiz ikinci golden sonra inşallah 5 olmaz dedim eşime. o kadar barizdi ki sonuç.

    maçtan sonra terim bütün sorumluluğu üzerine almış, eywallah. 6-0'lık fener maçından sonra da sorumluluğu üzerine almıştı. ama sonuçta her ikisi de mazimizin bir parçası oldu. her ne kadar terim bu mağlubiyetten dolayı çok suçlu olsa da asıl suçlu bu işi profesyonelce yapmaları gerekirken 18'lik kız triplerine girip oyundan kopan ve laubali oynayan futbolcularımızda.

    eboue ile başlayalım. geçen sene gençler ve fener maçlarında da ilk yedirdiği golün aynısını yedirdi. her yere düştüğünde içim zerre kadar acımıyor, biliyorum ki eboue numara çekiyor 15 saniye sonra ayağa kalkacak. kimse kusura bakmasın, isterse cafu'nun 26 yaşındaki hali olsa da farketmez, eboue en kısa sürede bu takımdan gönderilmeli, ilk aşamada da tribündeki yerini almalıdır.

    dany diye bir adam var. kimi futbol ulemalarınca avrupanın en iyi 3 stoperinden biri sayılan!!! hazırlık maçlarında gördük ne oynadığını, bunun üzerine hala real madrid maçında onu oynatmak intihardı, beklenen de oldu. eboue ile birlikte acil olarak gönderilmesi gereken isimlerden. futbol ciddiyet işidir, artistlik yapacaksan git bilardo oyna.

    chedjou bu takımın stoperi değil. bu adamı 6 ay nasıl izledik de aldık bilmiyorum. ne liderlik özelliği var ne de defansif özellikleri iyi. yemin ediyorum şu haliyle ujfa reis bu adamdan daha iyi oynar. sen ömer toprak veya serdar taşçıyı alıp yabancı kontenjanını rahatlatma, git yabancı al, ala ala da bu adamı al. yazık olmuş.

    riera'ya çok küfür ettim. sözlükte bile ettim, ceza aldım. ama ilk sene çok umarsızdı adam yahu. ama bu sene muslera'dan sonra melo ile birlikte ilk 11'e yazılacak yabancı kendisidir. rierayı kesip eboue veya chedjouyu oynatmak ise hem takıma hem taraftara hem de rieraya ayıptır.

    selçuk bizim canımız ciğerimiz herşeyimiz. eğer sorun sneijder ve drogba'ysa onları gönderelim sana bir şey olmasın. ama seni artık böyle görmek istemiyoruz. takım baş aşağı hızla dibe iniyor ve takımın gerçek kaptanı olarak dümene geçme vaktin geldi de geçiyor bile.

    melo ilk gole kadar takımın ve sahanın en iyisiyken, ilk golden sonra sahanın en kötülerinden biri olmayı ancak senin gibi dengesiz bir adam yapabilirdi, helal olsun. melo oyundayken oyunun hakimiydik, melo oyundan düşünce 6 yedik. işte size melo gerçeği.

    engin bitmiş okeye dönüyor.

    sneijder beni rahat bırakın da serbest oynayayım yoksa faydalı olamam diye bağırıyor.

    drogba tamam efsanesin, cansın. ama bir daha frikikte topun arkasında seni görürsem basacam küfrü ona göre.

    burak tek forvet oynarsak çok daha faydalı olacak gibi gözüküyor. çift forvet oynarken hele yanında drogba oynarken iyice kayboldu adam. ama daha önemlisi aklı hala lazio'ya transferinde. hasan şaş ta bu şekilde 1-2 sene hiç top oynamamıştı, umarım burak çabuk toparlar.

    amrabat bu kadar kötü adam varken laf söyleyen ayıp eder.

    bruma olacak ama biraz daha vakit var.

    takım top oynamıyor, tempo yok, pres yok. herkesde genel bir isteksizlik var. terimin aklı burada değil, yönetim terim hata yapsa diye gözünün içine bakıyor. şaka gibi anasını satayım. olan bize oluyor. hocam birileri istedi diye imza atmam dedin ya, bari birileri yani taraftar istedi diye bu takıma da bir el atıver olur mu?

    son olarak drogba-burak ve sneijder bir arada olmuyor. olur demiştik ama zorlamanın da bir anlamı yok.

    muslera
    hamit-semih-gökhan-riera
    selçuk-melo
    bruma-sneijder-amrabat
    burak

    kalan 30 maçın 23'ünü kazanır şampiyon oluruz.
  • 288
    dün kızgındım, bugün kırgın.

    golü yedikten sonra takımın mücadeleyi bırakmasına, izleyenlere henüz 30. dakikada 'maç biti' dedirtmesine takılıyorum. facia geliyorum dedi adeta ama bizimkiler izledi. dert olan bu.
    sabah da ilkokullu bebelerin sesiyle uyandım. maçı konuşuyorlardı. geceden planlıyordum oysa ki, sabah uyandığımda bu maçı bir kabus sanacaktım.
    gerçek olan da şu ki real madrid bizi çok kötü yakaladı ve tokatladı.
  • 289
    skorunu kimsenin doğru tahmin edemediği maç olmuştur. sanırım 6-0 ile en çok ben yaklaştım;

    (bkz: #1303285)

    yapılan totemler de işe yaramadı, demek ki ya sevap birikimi suyunu çekmiş ya da yöntemde bir hata var. o zaman kadro kurmaya devam... sonuçta asıl mesele dış güçler tarafından fatih terim kullanılarak kulübün karıştırılmış olması değil de yanlış kadro tercihi değil mi?

    (bkz: aynen)

    (bkz: yav he he)
  • 290
    dün oynanan bu maçtan sonra bir çoğumuzun dünyası başına yıkıldı.
    şaşırdık, şok olduk adeta.

    dün maçtan sonra "takımı eleştirenler nasıl galatasaraylı" gibi şeyler yazıldı.
    şurda bence ufak bir detay atlanıyor. biz galatasarayız, galatasaray taraftarıyız ve biz eleştiririz.
    galatasaray'da hiç kimsenin dokunulmazlığı yoktur. işin ucunu kaçırmadan yalnız.
    ana avrat küfür etmeden, ona buna sallamadan. dün için herkesi teker teker eleştirme hakkı var hepimizde.
    yalnız bana en çok dokunan dün takımın 0-1 olduktan sonra maçtan kopması oldu. ne ara geldik biz bu duruma?
    daha bir kaç ay öncesi bu takım çıkma şansı pek kalmadığı halde saldırmadı mı rakibinin üzerine? sahayı dar etmedi mi kralın çocuklarına?
    biz "konsantrasyon" derken bunu boşuna demiyoruz işte. değil 0-1, 0-5 de olsa bırakma maçı. et mücadeleni. kaçır golleri ama salmayın be.
    umarım 22 eylül beşiktaş galatasaray maçı ile birlikte eski günlerimize geri döneriz.
  • 291
    maçı ne kadar değerlendirirsen değerlendir. kimi ne kadar eleştirirsen eleştir. futbol olarak bu kadar ezdiğin dakikalarda eğer o topu kaleye yuvarlamazsan yenilmeye mahkumsun. 6 gol yemek ağır geldi bir çok insana ama o da yenilen 2 salakça golün takımı direkt olarak moral çöküntüsüne sürüklemesinden kaynaklanıyor. yani karşındaki takımı forse ediyorsun, her an gol atacak gibisin 2 hata ve 2 salakça gol. haliyle takımdaki bütün futbolcular ''adaletini seveyim'' diye küfür salladıktan sonra oyundan düştüler. neyse yapılacak bir şey yok olan oldu. herkes birilerini asıp kesiyor. kızgın olabilirsin ama aklından çıkarmaman gereken bir şey var: bu takım geçen sene de şamp. ligine facia bir başlangıç yaptı. beni asıl düşündüren şey fatih terim'in takımı 2-0 3-0 dan sonra bile oyundan düşmez ve oynardı. ama yenilen 2. golden sonra takım kafa olarak bitti. daha çok buna üzüldüm. daha fazla mücadele eden bir takım beklerdim.

    neyse futbol bu, olacak böyle şeyler. kimseye kin duymadan, asmadan biraz daha sabretmemiz gerekiyor.
  • 292
    galatasaray'ın yenilmesinin gayet normal olduğu maç. zira kendi ülkemiz dahil tüm dünyadaki bahis oranlarına baktığında bu sonuca kimse süpriz diyemez. ama skora der. bu skor nedir aga diye sorarlar adama.

    daha evvel ne başarı kazanmış olursan ol, bu skorun affı olmaz. ne seni desteklemek için kim bilir nerelerden gelmiş tribündeki 50.000 kişiye, ne de tv başındaki 20 milyon insana bunu ya-pa-maz-sın! real madrid'e karşı oynuyorsun. 1-0 da geriye düşersin, 2-0 da. bundan 12 sene evvel ali sami yen stadı'nda 2-0 geriye düşüp maçı 3-2 çevirebiliyorsa, bu maç da çevirilebilir. ama nerde sizde o inanç, nerde o hırs, nerde yaptığınız işe saygı, nerde bu kadar insana saygı?

    mikrofon uzatılınca taraftara sevimli görünmek için 100 tane laf edersiniz ya, etmeyin arkadaş. sahada topunuzu oynayın zaten taraftar sizi o zaman daha çok destekler. bize artistlik yapmayın yani, topunuzu oynayın. mağlup de olsanız mücadelenizi sürdürün. nedir bu? daha ilk maçını oynuyorsun bu sezon şampiyonlar ligi'nde, arkasından 5 maçın daha var. nedir bu düşmüşlük, nedir bu işi bırakmışlık? 2-0 mağlupken rakip gelip sana 4 tane daha atabiliyor, sen niye aynı şekilde mücadeleye karşılık verip götünü yırtmıyorsun da daha çok bırakıyorsun işi?

    2-0 mağlup duruma düştüğümüzde daha 35 dakika vardı maçın bitimine. yahu adam gibi, haysiyetli futbolcular gibi mücadele etsen, maçı 2-1'e getirsen, o laf ettiğin seyirci de geri dönecek maça. avazı çıktığı kadar bağırmaya, rakibi boğmaya, geçen seneden kalan psikolijiyle rakibin daha da geriye itilmesine sebep olacaksın ama yok arkadaş. sanki bir final maçının 90+5'inci dakikasında temdit penaltısı yiyorsun da maçı bırakıyorsun. ayıptır. ayıbın daniskasıdır. 1-0, 2-0, 3-0 yenilirsin ama 6 tane yiyemezsin arkadaş, hakkın yok buna. bu seviyeye gelmiş futbolcu olarak yok. aldığın para nezdinde zaten hiç yok. yazıklar olsun. 1000 kere, 10000 kere yazıklar olsun.

    fatih hocam, senin de oyuncularının da (gerçi milli takım'daki oyuncular mı daha çok oyuncun yoksa galatasaray'dakiler mi pek bilemiyoruz artık ama) dilediği özürü ben bir taraftar olarak kabul etmiyorum. bize çok büyük başarılar yaşattın ama tarihimize kara birer leke olarak geçmiş 2 tane 6 gollü hezimeti de sen ve yaptığın fahiş hatalar getirdi. bunu unutma ve ne karar vereceksen ver artık. kimseyi daha fazla üzüp kafasını bulandırma.
  • 294
    evde babam ve kardeşim gibi sadece oturup maçını izleyen iki insanla birlikte, sonra derece sakin bir şekilde izlememe ve de üzerinden yaklaşık 12 saat geçmiş olmasına rağmen hala daha yorgunluğunu atamadığım bir acayip maç. genelde maç analizi/köşe yazısı formatlı entry girmekten kaçınsam da, yaşamakta olduğum duygu yoğunluğu beni böyle bir entry girmeye zorlamıştır. birkaç saattir düşünsem de ne yazacağımı kestiremeyip bir türlü düzenli bir entry formatına sokamadığım için de parça parça, kısa kısa notlar halinde yazabileceğim ancak.. sözlük formatına aykırı bir entry olsa da, hala daha üşenmeyip okuyan biri varsa özür diliyorum bu durumdan dolayı...

    -iğneyi başkasına çuvaldızı kendine batırma meraklısı biri olarak tribünlerden başlarsam, koreografi açılana kadar epey sıkıntılı olsa da tema ve uygulama olarak hiç de yabana atılır değildi. tabi böyle bir maç sonrası gölgede kaldı. bu tarz maçlarda alışkın olduğumuz üzere-biletlerin tümü kombine olsa bile- sadece bu maç için gelmiş olan taraftar sayısının bir hayli fazla olmasına rağmen ilk gole kadar alışkanlıktan ziyade konsantrasyon ve efor gerektiren top rakipteyken ıslık- bizdeyken tezahürat işini kotarmayı başarmıştır. ilk golden sonra girilen sessizlik ve ardı ardına gelen gollerden sonra tribünlerin boşalması kabul edilebilir olmasa da yeni stad sonrası edindiğimiz yeni tribün profilini net bir şekilde hatırlatmıştır. altını doldurmak gerekse de, şu an yapabileceğimi sanmıyorum...

    -en iyi savunma yapma oyunu oynamaktırdan başka yapabileceğimiz başka birşey yoktur. onu da drogba çıkana kadar layığıyla yaptık. ancak bu felsefeyle sahaya çıkıldığı vakit drogba'nın alternatifi değil bu takımda, dünya'da bile yok neredeyse. drogba'nın çıkışıyla bu sistem ne yazık ki etkisini kaybetmiş oldu. 9 nisan 2013 galatasaray real madrid maçında sabri sarıoğlu'nun oyuna girişiyle yaratılan kargaşanın bir benzerini amrabat ile denediysek de başarılı olamadı. yenilen ilk dört golün sebebi gördüğüm kadarı ile maalesef konsantrasyon kaybından ziyade yetersizliktir. asıl konsantrasyon kaybı dördüncü golden sonra yaşanmış, allaha emanet oynanan dakikalarda fark çok şükür ki beş ile sınırlı kalmıştır.

    - drogba'nın çıkışıyla muhtemelen tahmin edilmemiş ve kadro yazılırken de düşünülmemiş bir senaryo idi. zira en iyi savunma yapma oyunu oynamaktır felsefesinden -dizilim ne olursa olsun- normal bir sisteme dönüş yapmak, intihar etmenin yanında solda sıfır kalacaktı ki maçın kalanı da ne yazık o şekilde cereyan etti.. zaten güven vermeyen ve her an olmadık bir hata yapma kapasitesine sahip olan dany nounkeu - aurelien chedjou ikilisi belki de 7-8 maçta yapabilecekleri kadar hatayı 35-40 dakikaya sığdırmıştır ki rakip takım real madrid gibi bu entry yazarının playstation'da bile yapamadığı şeyleri sahada rahatça yapan bir takım olunca sonuç kaçınılmazdı...

    -bu ikili dışında televizyondan görebildğim kadarıyla "sahada ne işi var" dedirtebilen ya da "6 golü hakettik" dedirten başka bir oyuncu yoktu. herkes kendi standartlarında oynadı. real madrid zorlanır gibi olduğu maçta rakip defansın hediye ettiği 3-4 golden sonra defansif anlamda ciddiyeti biraz daha geri plana alıp bu seviyede olmayacağı kadar rahat oynamaya başlayıp maç biterken altıncı golü atmıştır. oyunun bizim setimizden çıkıp karşılıklı oynandığı anlarda ciddi seviye farkı ortaya çıksa da oyun planımız bozulmayıp böyle fahiş hatalar yapmasa idik bir iki farkla, hatta belki de puan alarak bitirebileceğimiz bir maç idi. olmadı...

    -özellikle ntvspor yayınında da sık sık söylendi dün maçtan sonra, "eyvah yandık bittik, her maç böyle gelen geçen fark atar" havasına girmenin alemi yok. defansif hataların normalin kat kat üstünde ve ölümcül olduğu bir maçtı, tekrarı da kolay kolay gelmez. bu takım potansiyelini ortaya koyup hatalarından ders çıkarırsa hala daha hem ligde işi götürebilecek, hem de avrupa'da bir süprize imza atabilecek durumdadır. bu gerçeğin de en az yapılan hatalar kadar farkında olarak takıma destek olmak biz taraftarların boyun borcudur. sosyal medya başta olmak üzere insanların kırgınlıklarını, gördükleri hataları ifade etmeleri de doğal bir durumdan ziyade haktır. bu konuda herkesin birbirine müsamaha göstermesi gerekmektedir. eleştirmekle, hak aramakla kırıcı olmayı birbirine karıştırmamak durumundayız. zaten yeterince yüklenen rakiplerin istediği tipde bir karmaşanın içine sürüklenmek kim yaparsa yapsın ihanetin en alasıdır. fatih terim dediğimiz adam yıllardır şampiyon olamayan bir takımın kaptanı iken "taraftar ağlıyor futbolcu aldırmıyor" diye tezahürat yapan taraftarla buluşup "haklısınız arkadaşlar hakettik bunu" demiş bir adamdır. önemli olan niyet ve üsluptur..

    -bir de kişisel not.. sanırım 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçından bu yana karalar bağladığım, ciddi şekilde üzülüp kendime gelemediğim ilk maçtır. üç ihtimalli bir oyunu arızalı bir şekilde takip eden bir birey için aradan geçen bir buçuk sene sanırım fazlası ile uzun bir süre...
  • 295
    1-6 sonuçlanmış karşılaşmadır. yani şimdi arena'da olmayan veya en azından maçı tv'den seyretmeyen birine, sadece bu skoru söyleseniz. "real, ters yatırıp, düz ekmiş başakları" der lakin kazın ayağı öyle değil arkadaş. öncelikle, taraftar bu senenin en iyisiydi, müthiş baskı altına aldık maçın başında ve genelde olduğu gibi 5dk. değil, yaklaşık 15dk. aynı şiddette devam etti. buna paralel olarak galatasaray futbol takımı'da aynı baskılı oyunu gerçekleştirdi, ki bu baskının hiçbir şekilde sağ kanat olmadan gerçekleştiğini belirteyim. her şey güzel giderken, kendini yere atma sevdasına kaptırmış olan malum futbolcumuz, bu sefer de kendisinin beline gelen adama saçma sapan bir hava topu müdahalesi yaptı ve bu sezonun her maçında istisnasız gerçekleştiği şekilde, ilk ciddi tehlike gol oldu. sonrasında takım yine direnç gösterdi ve ilk yarı bu şekilde bitecek derken, en olmaması gereken oldu, benim görüşüme göre, maç drogba sakatlandığı anda kırıldı. devre arasında, yapılacak hamlenin engin'in çıkması, yerine ya amrabat ya da bruma nın alınması ve drogba devam edemeyecekse umut'un ileriye alınması olduğunu düşündüm. böylece sağ kanatta 0 varlık gösteren selçuk, tekrar ortadan oynayabilecekti. lakin "hoca tabii ki de daha iyisini bilir" hepimizin ortak fikriydi, galiba bu sefer bilemedi. gerçi amrabat soldan inip burak'a o pası attığında, tribünde herkes kafayı köşeye yapıştırdı, sahada ki burak maalesef beceremedi. sonra melo, geçen sene schalke maçında dany'nin yaptığının aynısını yaptı ve ciddi anlamda kıçını kaldıramayan bir benzema'dan gol yedik. burdan sonra maçla ilgili birşey anlatmaya gerek yok, bireysel olarak bruma'nın yaptıkları umut vericiydi, hatta bu maç ile ilgili pozitif söyleyebileceğim tek şey budur, bruma.

    görebildiğim en bariz sıkıntı ise, eğer kanatsız oynayacaksak, sneijder atıl kalıyor. amrabatlı ve amrabatsız performansı kat kat farklı. riera-amrabat, eboue(sabri)-bruma olan kanatlarda takımı da, kendini de coşturur.
  • 297
    5 ay önceki maçta rakip yine aynıydı, topçular yine aynıydı.
    5 ay önceki maça eleme turunda ilk maçı 3-0 kaybederek çıkmıştık.
    5 ay önceki maçta 33. dakikada değil daha maçın başında 1-0 geriye düşmüştük.

    bunlara rağmen muhteşem bir galibiyet almıştık.

    bu maçta ise 2. golü yiyip maçı bıraktık. skor, fark değil 2. golden sonra pes eden takım koydu bana. ha bir de doğru düzgün organizasyon gol yemememiz. ya hatadan doğan kontra ya duran top. bir de o kadar pozisyona girip atamazsan adamlar atıyor işte.

    ama kesinlikle hakkı bu değildi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın