şampiyonluğun belirleneceği maçların oynanacağı günün sabahıydı. uyandığımda içimde bir umut vardı. sanki bugün birşeyler olacak, bir hafta boyunca içimi kaplamış olan umutsuzluk yerini güzel bir umuda bırakmıştı. bolu - mengen'de köyümüzdeydik o günün sabahı ve ankara'ya dönüş yapacaktık. koyu bir fenerbahçe taraftarı olan babamın yüzünde o gün büyük bir gülümseme vardı ve her fırsatta henüz kazanmamış oldukları şampiyonluğu kutluyor gibiydi.
akşam saat 8 gibi yola çıkarız diye kararlaştırmıştık bir gün önce. fakat ben en azından maçları takip etmek istiyordum. bir an önce eve dönmeliydik ve böylelikle odamda rahatça maçları dinleyebilecektim. o dönem evimde internetim veya digiturk kutum yoktu ve bilgisayarım da çok kötü durumdaydı açıkcası. çok kez ısrar ettim ve en sonunda dayanamadılar. saat 6 buçuk gibi çıktık yola. trt radyo'dan dönüşümlü olarak maçları dinliyorduk. sürekli gol haberleri geliyordu bizim staddan. artık bizim maçın sonucunun garanti olduğunu anladıktan sonra dikkatimi sadece denizlispor - fenerbahçe maçına odaklamıştım. arabanın arka koltuğunda hareket bile edemeden büyük bir telaş içerisinde maçı dinliyordum. arabayı kullanan babam, maç başladığında olağanüstü rahattı fakat dakikalar ilerliyor ve fenerbahçe golü bulamıyordu. onun da içini bir tedirginlik kaplamıştı. ilk yarıların bitiminden 5-10 dakika sonra eve varmıştım. koştum ve odama girip radyoyu açtım. best fm'den takip ediyordum fenerbahçe maçını. best fm dönüşümlü olarak vermiyordu maçları. yalnızca fenerbahçe maçını anlatıyordu. maçı
ali ferahbot anlatıyordu. radyoda maç anlatmayı en iyi beceren spiker olduğuna inanıyorum kendisinin. maçı resmen yaşatıyordu bana. o dönemde 16 yaşında biriydim ve o kadar heyecanlıydım ki ellerim ve bacaklarım titriyordu maçı dinlerken. önümde külüstür bilgisayarım açıktı, street fighter oyununu açmıştım kafamı dağıtır belki diyerek. monitöre bakıyordum ama görmüyordum. bütün odağım tamamen maçtaydı.
velhasıl gol dakikası gelmişti.
ali ferahbot gol olduğunda, gol ile ilgili herhangi bir detay vermeden, yaklaşık 20 saniye boyunca "goooooolll" nidalarıyla bağırıyordu. ben golü kimin attığını anlayamamıştım ve fenerbahçenin attığını düşünerek açıkcası yıkılmıştım. çok yakındık çok.. bu dakikalarda gitmesi çok koymuştu bana. dizlerimin üzerine yıkılmıştım ki.. ali abi "denizlispor 1-0 öne geçiyor" dedi birden. ne yapacağımı bilemedim. sevinç içinde odamdan çıkıp salona doğru koştum. salonda televizyon açıktı, trt 1 gol anonsunu çoktan yapmıştı ve ben sevinç içinde salona gittiğimde uzatma dakikaları hakkında bilgiyi geçiyorlardı. 16 dakika... 16 ne ulan?
babam 70. dakika gibi evden çıkmıştı. dayanamamıştı bu heyecana. "yürüyüş yapayım bari olur da gol atarsak zaten çevreden gelen gol sesiyle sevinirim." demiş anneme. maç 1-0 ve sami yen'de neler oldu acaba diye düşünmeden edemiyorum. içim içime sığmıyor resmen. kendimi tetikledim hemen. "gina oğlum kendine gel. 16 dakika dediğin koskoca bir zaman dilimi. çevirirlerse çok üzülürsün. sessiz kal" dedim kendime ve
* secde pozisyonunda dinlemeye başladım maçı. şeklimi hiç değiştirmeden 16 dakika dinledim. fenerbahçe skoru 1-1 yaptığında gözümden yaş geldi, appiah'ın pozisyonunda ali ferahbot'un "appiaaaaaaaaaahhh" çığlığında ise gol oldu sandım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
son düdük çaldığında bilincimi kaybetmiş bir biçimde 1. katta bulunan evimin balkonuna koşup, balkon demirine basıp sıçrayarak aşağı atmıştım kendimi. nasıl sevineceğimi bilemeden. düştüğümde deli gibi koşmaya başladım sitenin içinde. hıçkırarak ağlıyordum ve koşuyordum yalnızca.
hayatım boyunca zor anlar yaşadığımda çok kez güldürmüştür yüzümü galatasaray'ım. ama 16. şampiyonluk benim için hep özel bir yerdeydi. parasızlık, rakibin yıldızlarla dolu kadrosu, beşiktaş deplasmanındaki "zalad gelsin sizi kurtarsın" ve sonrasındaki tezahurat. geretz, ilic.. çok özel bir seneydi ve bu mutluluğu bana yaşatan, emeği geçen her kişiye çok teşekkür ederim.
sizlerle paylaşmak istedim. umarım başınızı çok ağrıtmamışımdır.
sağlıcakla..