21
annemle babam yeni ayrılmışlar. ben daha durumu kavrayamamışım; en eğlendiğim yerde, ananemlerin evinde kalıyoruz annemle. her istediğim yapılıyo, şımartılıyorum baya. o gün bi gazete sarı-kırmızı yüz boyası dağıtmış, büyükbabam da almış getirmiş eve. ananem o zamanlarki yılbaşı, doğum günü kutlarken yaptığı menüden yapmış. koyu galatasaraylı dayım, suratı sarı-kırmızı ben, ananem, annem, büyükbabam, yemekler zart zurt her şey hazır maçı bekliyoruz. zaman geçmez maça kadar diye geç kalkılmış zaten heyecandan kola içemiyorum, inmiyo boğazımdan. neyse maç başladı, bütün gün geçmeyen zaman su gibi aktı, aşırta aşırta yendik mallorca'yı. maç bitti kornalar, kutlamalar başladı dışarda tabi, silah sesleri falan geliyo. dayım dedi "ben çıkıyorum tura, gelceksen gel." ananem, annem falan izin vermediler bana, dayım da aceleyle çıktı hemen evden. dışarda kıyamet koparken biz kanalı değiştirmişiz yılan hikayesi açmışız onu izliyoruz, ben nasıl uyuz olmuşum ama annemlere. ben diyorum tura çıkıcam annem diyo çıkmıcaksın. o anki sinirle çıktım odadan, ağlaya ağlaya arka odaya doğru gidiyorum. daha önce hızlı kapattım diye iki kere kırılan arka odanın kapısının buzlu camına, artık nasıl bi sinirse çift yumruğu koydum. hemen geldiler sesi duyunca, ben yatıyorum yerde, ağzım burnum kan içinde. büyükbabam diyo "dağıldı çocuğun suratı ya ağzı burnu yer değiştirdi yaa.", ananem ağlıyo bi tarafta, annem de hastanede çalışmanın verdiği tecrübeyle herkesi sakinleştirmeye çalışırken burnuma giren camları çıkarıyo bi yandan kanı durdurmaya çalışıyo. ben de hiç bi şey hissetmiyorum bunlar olurken; ne acı var, ne naptığımı anlamışım, elim ayağım titriyo sadece duruyorum öyle duygularım alınmış gibi. neyse babam geldi hemen aldı bizi hastaneye doğru gidiyoruz. arka koltukta ananemin dizine uzanmışım, burnuma havlu bastırıyo bi yandan. trafik sıkışık, tezahüratlar, arabayı sallayanlar... bayrakların altından geçe geçe hastaneye yetiştik. suratımın yarısı sarı yarısı kırmızı, doktor diyo ne sürdünüz bunun suratına, herkes birbirine bakıyo falan. neyse yıkadılar benim suratı, boyalar akınca, kan da temizlenince gördük ki benim burun kesilmiş sadece başka bi şey yok. neyse dikişler atıldı, şakalar, espriler güle oynaya eve dönüyoruz. anneme döndüm dedim "nasıl çıktık ama tura.".
bu da burnumda taşıdığım izi soranlara keyifle anlattığım bi anı olarak kaldı.