• 4
    son yarım saatine 10 kişi ve 2-1 mağlup girip 3-2 kazandığımız maçtır. gerçi onlarda son 10 dakikada 10 kişi kalmışlardı hatta kaleci engin ipekoğlu da kırmızı kart görüp takımını 9 kişi kalmıştı. maç sonunda baktığından 10-9 oynayıp kazandık gibi gözükse de öyle olmamıştı.

    geri pas hikayesi bu maçla birlikte hayatımıza girmiş oldu ve maçın hakemi yusuf namoğlu yerini ahmet çakar a bıraktı. ama tabela ile işaret etmişler miydi hatırlamıyorum.

    (bkz: tarihte bugün)
  • 5
    kral hakan şükür'ün galatasaray formasıyla ilk fenerbahçe maçının henüz üçüncü dakikasında gol atarak galatasaray'ı 1-0 öne geçirdiği maçtır. o maçla başlayan fener'e gol atma serüveni 16 yıl boyunca sürecek ve 2008 yılında dahi galatasaray formasıyla fener kalesini boş geçmeyecektir kral.

    inönü stadında oynanan maça galatasaray parçalı forma, kırmızı şort, kırmızı tozluklarla çıkarken, fenerbahçe ise çubuklu forma beyaz şort, beyaz tozluklarla mücadele etmiştir. bu maçta 7 numaralı formayı giyen gencecik umudumuz okan buruk ceza sahasının bize göre sağ tarafında çok gereksiz bir penaltı yaptırmış ve tribünlerin hala affedemediği tanju'nun attığı golle fenerbahçe 1-1'i yakalamıştır. devrenin sonuna doğru aykut'un pasına hareketlenen stoilov topu ağlara göndermiş ve bu golle galatasaray soyunma odasına 2-1 geride gitmiştir. ilk yarıda skor 1-0 iken çok önemli bir gol pozisyonundan faydalanamayan tugay kerimoğlu, ikinci yarıda da yaptığı faulden mi, yoksa faulden sonra topa abanarak tepkisini gösterdiğinden mi anlayamadığımız bir şekilde ahmet çakar'dan ikinci sarı kartı görerek oyundan atılmıştır. o zamanlar topa abanınca sarı kart gösterilmesine alışkın olmayan ben, bu kartın üzerine ahmet çakar hakkında ileri geri konuşmuşumdur. babam ise bana küfür etmemem gerektiğini söylemiştir. evet böyle olmuştur.

    10 kişi kaldıktan sonra galatasaray'ın oyunda hakimiyeti iyiden iyiye artmış, takım fener kalesini abluka altına almıştır ama gol bir türlü gelmemektedir. 10 kişiyle bu kadar iyi oynamamızın sebebini kral hakan şükür yıllar sonra katıldığı not defteri programında kalli'nin antremanlarda bir takımı 10 kişi oynatması marifetiyle yaptırdığı çalışmalara bağlayacaktır. nihayet ceza sahası içinde kaleciye geri pas sonrası kazanılan bir çift vuruş ve akabinde kazanılan penaltıyı falco'nun gole çevirmesiyle galatasaray fenerbahçe'yi 3-2 yenecek ve sezonun ilk kupası olan tsyd kupası bizim müzemize gidecektir.

    galatasaray o sezon tsyd kupası dışında lig şampiyonluğunu, federasyon kupasını ve cumhurbaşkanlığı kupasını da kazanacaktır. ertesi seneki manchester unitedzaferinin nasıl olduğunu anlamak için o seneye bakmak lazımdır.
  • 10
    (bkz: diriliş)

    86-87 seni sevmeyen ölsünle bitmiş, 87-88 derwall'in direktörlüğünde denizliyle yine şampiyon geçilmiş ve 88-89'da ligde kötü olsak da avrupa'da yarı final gelmişti.

    sonrası konuşulmaz. sigi heild'ler, mustafa denizli'nin almanya macerası (ne kadar da fiorentina), tutunamayıp geri dönüp ligde istenilen sonuçları alamayışı, beşiktaş'ın milne ile pres futbolunu oynamaya başlaması ve ligi 3 sene ardarda kazanması.

    https://www.youtube.com/watch?v=chtDX_beKa8

    buyrun size kaos futbolu diye terim'e mal edilen futbol. uzun toplar ve pres. pres neticesinde kazanılan toplar. rakip fenerbahçe. insanların hafızasında halen birkaç sezon öncesinde 3-0'dan verilmiş maçın izleri var. uzun toplar ve 3. bölgede yapılan pres. kapılan bir top.

    bırakın fenerlileri, galatasaraylılar bile bu futbolu beklemiyorlardı. allah'ıma şükürler olsun 38 yaşımdayım, bölük pörçük de olsa 10 sezon şu futbolu izledim. şampiyon olamadığımızda da boynum eğilmedi avrupa'da elendiğimizde de. kadıköy'de mağlup olduğumuzda hüngür hüngür ağlayan okan vardı. çıkıp gstv'ye dergi'ye tröportaj verip şöyle galatasaraylıyız böyle seviyoruz anlatmıyordu.

    ha anlatanlar oldu mu evet. emre belözoğlu fatih akyel. aradım da bulamadım birisi bunların televole'de galatasaray'a ne kadar aşık olduklarını haykıran videolarını iletebilirse sevinirim.

    dönelim maça ne diyorduk kimse beklemiyordu bu futbolu bizden. biz bile beklemiyorduk. derken bir penaltı. kale ağzında gol kaçıran bir adet hamza bir ara pas hop 1-0'dan 2-1 oldu mu maç? üzerine bir de tugay atıldı mı? 10 kişi kaldık mı?

    o dönem galatasaray'ın şanıydı be 10 kişi kalmak. bu maçla beraber galatasaray'ın hafızasında 10 kişi kazanmak kazındı. gücü vardı. kuvveti vardı. 10 kişi yenmek karakteri oldu. yaralı aslan sahada can alıyordu.

    neden peki? nasıl?

    nasıl oldu da galatasaray 3-0'dan bile maç verdiği fener maçlarından birini pataküte 2-1'den çevirdi? 3-2 kazandı?

    http://www.imgim.com/6353inciz2137349.jpg *
    http://www.imgim.com/2177inciy4310893.jpg
    http://www.imgim.com/gs3.jpg
    http://www.imgim.com/9incix4971657.jpg
    http://www.imgim.com/gs5.jpg
    http://www.imgim.com/gs6.jpg
    http://www.imgim.com/gs7.jpg

    eski topçular gönderilmiş.
    futbolcuya dayalı düzen bitmiş.
    formayı basan almış.
    antrenmanı beğenmeyen futbolcu yöneticilerle hoca kovdurmak için konuşmamış. menejerleri aracılığıyla lobi faaliyetlerinde bulunmamış.
    bırak hocanın 11'ine karışmayı adam yönetimi odadan çıkarıp futbolculara tek patronun kendisi olduğunu göstermiş.
    kurallar kanunlar vs...

    bu maçın hikayesi yukarıdaki belgeseldir. pes etmeyen galatasaray'ın temelleri sadece iki ayda atıldı.
    yeter ki istensin yine o temeller atılır.

    istenmiyor.
  • 11
    3-2 kazandığımız, 3 büyükler arasında geçmiş yıllarda düzenlenen tsyd kupası maçlarındandır.

    benim için unutulmaz maçlardandır. ilk okul 5 teyim. babam, bir de akrabamız geldi beraber izliyoruz. adam totem yapıyordu bir o koltuk, bir bu koltuk gezdi durdu. neyse maçı kazandık. babam gel oğlum dışarı çıkıyoruz dedi. akşam saati ama hava sıcak herkes dışarı dökülmüş maç konuşmaları, yeni transfer analizleri falan... bir komşumuz var fanatik fenerli, taksici iki sokak aşağıda oturur... babam bakkalın önündeki teneke kutuyu al bir de taş bul dedi. gittim getirdim. bu komşumuzun evinin önünde çalacaksın dedi. nasıl?... bildiğin dondum kaldım. zaten pısırık bir tipim. bir elimde taş bir elimde teneke babama bakıyorum... baba olmaz ayıp ya ne saçma daha neler derken güzel bir küfür yedim rahatladım. *

    babamla bu komşumuz çok takılırlardı birbirlerine. maç muhabbetinde öyle böyle derken iddiaya girmişler. kim yenerse kaybedenin evinin önünde davul çaldıracak diye... * * (u: onu da geçtim davul çaldirmak???) bu saatte davulcuyu nereden bulacağım diye düşündüğünden taş, teneke ikilisi gelmiş aklına... uğraşmayayım diyeceğine vazgeçmiyor da... yenilseydik bak nasıl gelmişti dedi. haklıydı... gelirdi. hem de bizim gibi değil davul, zurna bulur gelirdi...
    neyse işte sonra abilerimizden biri aldı elimden teneke ile taşı. ya bırak falan derken bir baktık bizim komşu benzin alayım bahanesi ile evden çıkmış, kaçıyor. benim yeni haberdar olduğum muhabbetten mahallelinin haberi varmış, arabanın önünü kesmeye çalıştı manyaklar. vur patlasın çal oynasın... mahallenin neredeyse tamamı bayburtluyuz ama tam gırgıriye halini aldı bir anda... sonra çaylar demlendi, evinin önünde beraberce güzel bir muhabbetle noktalandı gece. davul, zurna olsaydi halay da olurdu ama neyse... * *

    galatasaray tarihinin travmatik anları başlığına yazılmaz tabi ama benim için de travmatik bir andı. *
App Store'dan indirin Google Play'den alın