derbi maçı olduğu için kıraathaneye pederle yarım saat önceden gidip ön sıralarda yerimizi aldık. hoş, içerisi daha bomboştu... normal maçlarda giriş 3 lira, iki çay da ikram ama derbi olunca adam başı 4 lira, çay may da yok, içeceksen parasını ödeyeceksin.
maç saatine doğru doldu tabi içerisi, herkes sessizdi ama mekanın demirbaşı olan küfürbaz abi hala birilerine veya bir şeylere sayıp sövüp duruyordu tabi, adamın uçan kuşa küfrü var. bilmiyorum sebebi neden ama açıkçası çoğu zaman tercüman oluyor dertlere. lakin şunu özellikle söylemeliyim, nasıl ki sözlük bu maç için tam bir havaya giremediyse, hep maç yerine ıvır zıvır konuları konuştuysak ağzına kadar fanatik erkek dolu bir kıraathanede de aynı durum %100 geçerliydi. kimse havasında değildi yahu, sanki biyolojik saatimiz 34 haftaya programlı idi, bilinçaltımız sağlam bir doku reddi ile karşı karşıyaydı. mal mal bakınıyorduk ve bekliyorduk, sanki özel bir turnuva maçıydı da bu ucundaki kupa falan önemli değildi.
her neyse, insanoğlu koyun tabi ama bir yere kadar, lakin yemedik bu sefer. süper final hiç de süper gelmedi bize, yani herkes anlamındaki bize çünkü zaten sözlük olarak hemfikiriz bu konuda... sonra bizi biraz havaya sokmak, gaza getirmek için hazırlandığı çok bariz olan ve oldukça eğreti duran gösteri başladı. babamın tabiriyle "bir şirkete vermişlerdir ihalesini", aynen de öyleydi yani sakallı bıyıklı tipler davul mavul çaldı ama saha berbat tabi, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. işler boka sarınca da tören uzadıkça uzadı, ha babam şarkı çaldılar falan, anladık tabi durumu mal mal bakmaya devam ettik yüz elli kişi...
top resmen yere yapışıyor, bir santim bile sekmiyordu, asgari ücretle çalışan üç beş gariban da ilkel tahta araçlar ile gösteri (!) yapan gençlerin arasında zikzak çize çize sahadaki suları süpürüyordu.
şimdi size bir örnek vereyim, bizim ilçeye arkeoloji müzesi yapılacak ama belediye rant merkezli gerekçeler yüzünden arkeolojik kazıya izin vermiyor, elde avuçta sadece bir sürü sütun, sikke ve çanak çömlek falan var. müze izni alındı, yapılacak yani ama kazı falan yok. eldekiler yeterliymiş, yarak yeterli. ha niye, sorarlarsa "arkeoloji müzemiz" var diyeceğiz ya ondan, içinde bir bok olmasa da olur, tarihi taş, eski eser falan deyip geçeriz araştırmaya da gerek yok.
aynen o hesap işte, saha berbat, gösteri berbat, eyyam zaten almış yürümüş, ama sorsan "süper final". biz de yedik...
beyler bayanlar kimse inanmamış buna ben bugün bunu gördüm, tepedeki bir grup basiretsiz kendi çalıp kendi oynuyor, bizi de kaldırıp oynatmaya çalışıyor "sanki biz biliyoruz da oynuyoruz" hesabı ama en entelinden en cahiline kimse yememiş bu numarayı. süper final falan hikaye, öyle elliye yüz sentetik poster ve bir avuç zavallı genci zorla sahaya dikmekle olmuyor bu işler görmüş olduk.
yalnız şurada anlaşalım arkadaşlar, insan canı, insan mutluluğu her şeyden önemlidir. sonuçta örneğin galatasaray tüm kişilerden üstündür ama sınırı mutlak uzaya çekersek en nihayetinde insan canı ve insan mutluluğu bu evrendeki en mühim olan şeydir. yani diyeceğim o ki hadi biz yine bir şekilde şampiyon olduk, düşe kalka veya sike sike geldik üstesinden bu playoff denen nanenin, yalnız şunu açıkça söylemek isterim ki, bugün o lanet olası şartlar altında dakikalarca bekletilen gençleri asla ve asla unutmayacağım, sorumluları da hiç affetmeyeceğim, tüm yapılan bu düzenbazlıklara ek olarak çok daha öfkeli bir şekilde, lanet ederek, bela okuyarak hatırlayacağım...
23 nisan değil, 19 mayıs değil... allah'ın götten uydurma turnuvası, yağmur altında dikilen, dikilmek zorunda kalan ve muhtemelen karşılığında hiçbir şey almayan onca gence gerçekten çok üzüldüm, izlerken çok utandım ve resmen yer yarılsa da içine girsem diye düşündüm. saha yüzünden koşarken baya düşen oldu, başları da açıktı ve tepeden tırnağa sırılsıklam oldular, garibim kızcağızlardan ciddiye alanlar olmuş ne de güzel süslenmişler falan, bazılarının makyajı akmıştı, bir tanesi her şeye rağmen gülümsüyordu falan...
ben duygusal adamım amk, stattakiler de dahil onca insan şu kadar eziyet çekti ya, biz de vietnam savaşı'nı, ırak savaşı'nı canlı izlediğimiz gibi elimizde çaylarla, çekirdeklerle izledik ya bu rezaleti, playoff'un da, şikecilerin de, şampiyonluk kupasının da amına götüne koyayım.
bu maçın erteleneceği kabak gibi belliydi, yine de ağzımıza bir parmak bal çalmak için, ki sanki yanıp tutuşuyorduk o bal için, onca insan kepaze oldu. çok daha medeni bir şekilde olay halledilebilirdi ama biz yine üçüncü dünya ülkelerine yakışan yolu seçtik; insan canı, insan emeği, insanlık onuru ve insanlık haysiyeti bedava ne de olsa bu memlekette...
yazıktır, günahtır...
yazının en başından beri yakınmakta olduğum tüm olumsuzlukların sorumluları kimler ise allah belalarını versin.
http://imggaleri.hurriyet.com.tr/...ngeli/S141930370.jpg dünyanın en acıklı fotoğrafı... şu kareye bakıp üzüntümden, kederimden saatlerce içebilirim arkadaş...