• 286
    gerçekten son zamanlarda en çok sinirlendiğim maçlardan birisi oldu. 2-2 olduktan sonra büyük bir öfkeyle bilgisayarı kapattım ve bir daha da özetine bile bakmadım. artık olan oldu, önümüze bakmak lazım. her maçımızı alırsak şampiyon biz oluyoruz, bunun elimizde olması büyük bir avantaj.

    bu maçla ilgili bence gelecek için sıkıntı maçın berabere bitmesinin yanlış şekilde analiz edilmesi olur. çoğu kişi beraberliği yasin öztekin'in oyundan çıkmasına bağlıyor. tamam yasin iyi oynamaya başlamıştı ve çıkması takımı menfi etkiledi. ama bizim gibi büyük bir takımın kendi evinde 2-0 önde iken , maçı beraberlikle bitirmesini sadece yasin gibi yıldız olmayan bir oyuncunun çıkışıyla ilişkilendirmek büyük bir yanılgıya neden olabilir.

    takımın kalan oyuncularındaki maçın son bölümündeki düşüş ve konsantrasyon eksikliğinin iyice iredelenmesi gerekir. bunun için çözüm yolları aranmalıdır. büyük takım kendi evinde sıradan bir takıma 2-0 önde iken oyundan kim çıkarsa çıksın, ne olursa olsun puan vermez, vermemeli.

    umuyorum hamza hoca da durumun farkındadır. kendisinden çok ümitliyim, inşallah bundan sonraki maçlarda bizlerden özür dilemek zorunda kalmaz , sadece tebrikleri kabul eder.
  • 287
    kazanilan 1 puan mi, yoksa kaybedilen 2 puan mi, hala bilemiyorum.

    sanirim futbolun güzelligi de bu. maç gerçekten 90 dakika ve en önemlisi yenmek de var, yenilmek de.

    bence önce buna idrak edebilmeliyiz.

    4. yildizi fazla takmamamiz gerekiyor. önemli olan pozitif ve güzel futbol. futbolcu yaptigi i$ten keyif almali ve biz seyredenler de maçtan zevk.

    futbol sadece ba$ari degildir. futbol ayni zamanda görsel bir $ovdur.

    ne mutlu ikisini ayni anda ba$arabilene..
  • 289
    uzun zaman sonra tribünden izlediğim maç.

    ilk 60 dakika gerçekten sahada tatmin edici bir futbol vardı. ne zaman hamza hocam yapmaması gereken yasin - dzemaili değişikliğini yapıp takımı geriye yasladı orada patladık işte.

    bu takım rahatlıkla şampiyon olabilecek kapasitede. tek problem öne geçtikten sonra geriye yaslanmamak. bunu yapmazsak eğer benim aslanlara da hamza hocama da güvenim sonsuzdur.
  • 290
    hamza hoca yaptığı yanlış değişiklik üzerinde neden ısrar etti esas tartışılması gereken nokta bence bu.

    yasin çıktıktan sonra herkesin gözlemlediği yanlış giden şeyleri aslında bir oyuncu değişikliği ile çözebilirdi. hala her şey için çok geç değildi. hatta durum 2-1'e geldikten sonra bile yapabilirdi bunu ama yapmadı, yada oyunu okuma sorunu var hamza hoca'nın.

    sadece bruma denen kazık çıkacaktı yerine telles girecekti. hepsi bu. telles aksayan olcan'ın yerine solbeke geçecek, olcan ise cemali'nin yerine sol açığa.

    cemali ise ortaya geçip, hamit'i bruma'nın yerine sağ açık olarak koyacaktı.

    en azından bunu yapmayı akıl etmeli idi. her şey kötü giderken ve üstelik yanlış bir değişiklik yaptıktan sonra yanlıştan dönmekte önemlidir ama yapmadı,sadece izledi.
    düşünün maç 2-2 olmuş kalan bir değişikliği yapmadı. yapamadı yada bruma'yı çıkarıp yuhalatmak istememiş olabilir, eyvallah yasin yerine bruma çıksa zaten alkışlarla çıkacaktı. yani bruma'ya aslında tahammül ederek kendi daha fazla zarar veriyor.

    neyse allah bir şekilde hamza hoca'nın arkasında ve umarım kendide hatalarından ders çıkarıp fikstür avantajı ile bizi şampiyon yapacaktır.
  • 293
    şu saatte özetini tekrar seyrettiğim maç. selçuk'un şahane golü, yasin'in efektif ve özverili futbolu, takımdaki hırs ve enerji tamamen boşa gitmiş. üstüne maçı da kaybediyormuşuz az kalsın. olay sadece hamza hamzaoğlu'nun yasin değişikliği değil. takım fiziksel olarak iyi hazırlanmamış. her maç maçın sonlarına doğru büyük bir düşüş yaşıyoruz. ayrıca defansımız evlere şenlik, rakipler sağlı sollu geliyorlar. bu maç beni şampiyonluk yolunda endişeye sevk etti. biraz top yapan her takım bizden puan alabilir. hele mehmet batdal sırığından yediğimiz gol ise tam bir skandal. muslera öne çıkıp, geri çekiliyor, m.batdal niye boş? rakipler bizim kaleye nasıl böyle kolay gelebiliyorlar? gerçekten şampiyonluk çok ama çok zor. ne bjk ne fener 2-0'dan asla maç vermez. son olarak olcan'dan sol bek olmaz. bruma yerine mutlaka sinan gümüş monte edilmeli. yasin sürekli oyunda kalmalı. hücumda istekli olsak da defansımız korku filmi gibi. büyük takım böyle amatörce defans yapmamalı. içime oturdu bu maç. hala hazmedemiyorum. resmen elimizdeki maçı verdik.
  • 297
    genellikle televizyondan izlediğim maç hakkında yorum yapmaktan imtina ederim ve televizyondan izlediğim kadarı ile yorum yaptığımı da belirtirim. genel olarak hemen hepsini dikkate almamakla beraber maçı televizyondan izleyip sonra yine televizyonda ahkam kesenlerden ise olabilecek en uzak mesafede dururum. hasılı stadyumda izlenen maç ile televizyonda izlenen maçların yorumlanmasında çok büyük farklılıklar olduğunu defalarca bizzat tecrübe ettim.

    televizyondan izlediklerim haricinde şu yaşıma kadar kaç maç izlediğimi hatırlamıyorum. kendimi bildim bileli maçlara gidiyorum ve onca maçın arasında oldukça garip, acayip, manasız, anlamsız maçlar da izledim haliyle. mesele göteborg ile oynadığımız bir avrupa kupası maçı vardı seneler önce. doksan dakika tek kale oynayıp, yirmi küsür korner atıp, maçın son dakikasında adamların ilk veya ikinci korner atışlarında gol atıp kaybettiğimiz maçta oradaydım. fenerbahçe'ye 3-0 önde iken 3-4 kaybettiğimiz maçta, yine beşiktaş ile şampiyonluk için yarıştığımız bir sezon vardı, ali sami yen'de beşiktaş ile oynuyorduk ve maçı kazanan resmen olmasa da şampiyonluğu garantiliyordu. maçtan önceki geceyarısı stadı dolduracak kadar taraftar bilet gişelerinin önüne dizilmişti bile. maç başladı 2-0 öne geçtik, sonra bizim defansın ıskası filan derken beşiktaş maçı 2-3 aldığında oradaydım. graeme souness ile teknik direktör olarak anlaşıp istanbul'a geldiğinde, o sezonun son bi'kaç maçı kalmıştı (belki de son maçtı) ve biz ali sami yen'de küme düşmesi kesinleşmiş zeytinburnuspor ile oynuyorduk. maç başladı ve zeytinburnu ilk yarıda 3-0 öne geçti, ilk yarının son dakikasında yanılmıyorsam saffet'in * topukla attığı gol ile ilk yarıyı 1-3 bitimiş ve ikinci yarı atılan gollerle 7-3 kazandığımız maçta da oradayım.

    bunlar ilk aklıma gelenler ve üzerinde o kadar zaman geçti ki aklımda kalanlar ancak bunlar. eksik ya da fazlası olabilir.

    hasılı unuttuklarım, hatırladıklarım onlarca katıdır muhtemelen.

    ve gelelim 14 mart 2015 galatasaray başakşehirspor maçına.

    stada ulaşmak için başlayan çileli yolculuğum (aslında bir çok kişiden daha kolay ulaşım imkanım olmasına rağmen), yediğim yağmur yüzünden daha da acayip hale gelmişti ki ulaşım konusunu direk es geçiyorum.

    bu sezon takımın performansına bakınca şampiyonluk konusunda her ne kadar çok ümitli olmasam da gelinen durum bu maçı oldukça kritik bir hale getirmişti ve zor maç olacağı da belliydi. ilk yarı bulunduğum yer itibarı ile olcan adın tam önümde oynuyordu. sol kanadın otoban olmasını hüzünle izlerken bir yandan da olcan için üzülüyordum. zira özellikle başakşehir gibi kapanan takımlara karşı ileride kilidi açabilecek oyunculardan biri olabilecek iken defanstaki performansı ile iki kere dezavantajlı oynuyordu takım. çok güzel bir zamanda selçuk inan'ın golü geldi ve ilk yarı bitti. takım iyi değildi ama hamit altıntop ile yasin öztekin'in çalışkanlığı ve güzel oyununa wesley sneijder'ın aklı ve selçuk inan'ın gayretleri de eklenince ilk yarıyı istediğimiz gibi bitirdik.

    ikinci yarı takım golün de etkisi ile biraz daha moralli ve istekli başladı. yasin'in asisti ile ikinci golü bulduk ve o ondan sonra özellikle de yasin (hamit'in katkısını unutmamamak lazım) takımı adeta tek başına sürüklüyordu. takım taraftarla beraber rüzgarı almış ve daha iyi oynamaya başlamıştı. ilk yarıda ataklar yapan başakşehir bile artık oyunu bırakmaya başlamış oyunu kendi sahasında kabul etmeye başlamıştı.

    zor maçı kolaya çevirmeyi başarmış hatta koparmak üzereyken, ne olduysa o anlamsız oyuncu değişikliği oldu. öncelikle merak ettiğim neden bu durumda oyuncu değişikliği yapma gereği duyar insan, sebep ne? dedim ya televizyonda daha farklı diye, zira tabelada yasin'in numarası görüldüğü anda şok olmayan çok az kişi vardı. inanılmaz bir alkış sesi ki, oyuncu değişikliğinde duyabileceğin türden bir alkış değildi kesinlikle. takımın en iyi performans gösteren ve fizik olarak da en diri oyuncusu çıkıyordu. ben bi'an bir gariplik hissettim. bilim kurgu filmlerinde olur ya hani. görüntüde kesilme olmuş ve aynı yerden montaj edilmiş devam edilmiş gibi saniyeden de kısa bir süre ekranda takılma-atlama gibi bi'şey olur. o şokla yerime oturup kaldım. içimden "bu maç zor biter" diyordu ama yanımdakilere söyleyemiyordum.

    o anda ve sonrasında takıma ve stada çöken havayı nasıl anlatacağımı bilemiyorum. zaten takımın kafası iyice karışmış, kim ne yaptığını bilmez halde acayip bir oyun başladı. ardından gelen goller ve son dakikada muslera'nın yenilmemek adına kırmızı kart görme pahasına golü önlemesi ve sarı ile kurtarmasını görünce bu maç zor biter düşüncesi bile hafif kalmıştı.

    zor başlayan, yavaş yavaş düzelen, ardından her şey tam yoluna girmişken anlamsızca yapılan bir oyuncu değişikliğinin neleri kaybettirdiğini düşündükçe çıldıracak gibi oluyor insan. olcan, yasin, diğer oyuncuların şaşkınlığı ve takımın oynama isteği, kaybedilen iki puan ve en kötüsü de şu zor şartlarda bir şekilde elimize geçen şampiyonluk şansı.

    anlamsız, gereksiz, saçma bir değişiklik için fazla bir bedel belki ama allah sana akıl vermiş. kullanmazsan cezasını da çekersin.

    başta da belirtmiştim onca maç içinde çok garip, acayip, manasız, anlamsız maçlar da izledim diye; 14 mart 2015 galatasaray başakşehirspor maçı ve ben bu maçta da oradaydım.
  • 298
    geçen sezonun maçlarının özetlerini seyrederken bu maçın hikayesinin ne kadar enteresan olduğunu farkettim. izlerken elimizdeki galibiyeti verdiğimiz için inanılmaz sinirlendiğim bir maç olmuştu. şimdi bakıyorum da bu maçta yasin öztekin çıkmayıp maç berabere bitmese acaba neler olurdu. çünkü bu maçtan sonra yasin öztekin'in kıymetinin daha çok bilindiği ve kendisinin de verilen taraftar desteğiyle birlikte özgüveninin arttığı aşikar. herhangi bir spor dalında özgüvenin ne kadar önemli olduğunu uzun uzadıya açıklamaya gerek yok. bana göre özgüven artışı performans üzerinde en etkili yasal doping. yasin de bu maçtan sonra hem hamza hoca için hem taraftarlar için daha değerli oldu. bu maçın beraberlikle bitmesi yasin'in oyundan çıkmasına bağlanmasa belki de ligin sonunda böyle etkili performans veremeyecekti.

    o da gelen fırsatı çok iyi değerlendirdi. doğruya doğru ben de yasin transferine tepki gösterenlerdendim, hatta boşa giden para olarak görüyordum. ama yasin benim gibi düşünenleri yanılttı, helal olsun ona. bu maç da bana göre gerçekten çok önemli bir eşik oldu.
  • 300
    hamza hoca değil de savunmaya guven sifirlanmisti. yenilen iki gol de inanilmaz amele gollerdi. batdala vurdurdugumuz kafa olsun, olcanin kicini kaldiramayip yedirdigi gol olsun. hani oyuncular gol yemek icin elinden geleni yapmisti adeta. hocaya o zaman hepimiz tepki gosterdik ama yenilen goller yasinin cikip cemailinin girmesinin otesinde resmen savunmamizin sacmalamasiyla yenilmisti.

    şimdi bakiyorum da en kritik maclardan biriymiş, ustte yazildigi gibi yasinin degerinin yuksek sesle soylenmeye başlanıldığı, olcanin kesilip tellesin monte edilmesiyle savunma zaafiyetlerinin azaltilmasinin saglandigi, bir bakima sampiyonluk icin kritik hamlelere vesile olan bir macti. sampiyonlugu verseydik onun sebebi olacak olan macti, ama simdi bakiyorum da biz sampiyonlugu o macta kazanmisiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın