• 303
    güzeller güzeli ablacığımın azraille son kez pençeleştiği gecenin 3-5 saat öncesinde oynanan müsabaka.

    eş, dost, akraba ve hatta kırgınlar bile oradaydı.

    ege üniversitesi hastanesi yoğun bakım ünitesi önünde bitkin vaziyette çömelmiş bir mucize bekliyorduk.

    o anda yanımdan geçen muhtemelen suyun öteki yakasının mensubu esmer bir genç hafif alaycı bir tonla " galatasaray 2-0'dan 2-2'ye yakalanmış" diye

    bağırarak arkadaşının yanına hızlı adımlarla ilerledi. yanımdan geçerken kafamı bile kaldıramadım.

    tepki göstermek istedim ama yenilmişliği zaten iliklerime kadar kabul etmiştim.

    maalesef güzel gözlüm de kabul etmişti ki; ancak 02:40'a kadar dayanabildi.

    bu maçı ne zaman duysam, göğsüme keskin bir hançer saplanır.

    benim için bir maçtan fazlasını anlatır ve unutulmazlar arasındaki yerini çoktan almıştır.
  • 74
    bundan sonra her maç araftayız. arkamızda kuşlar, önümüzde şampiyonluk. tökezlersek, arkamıza bakarsak, gözümüzün önünde kutlarlar şampiyonluğu.
    dimdik, emin adımlarla yürüyüp gelecekse bu şampiyonluk bu maçla başlayacak her şey. bu maçtır kaldığımız yer. bu maçtır hikayenin başladığı yer. şuandan sonra o sakat, bu cezalı felan farketmez. sahaya çıkacak on bir galatasaraylı, tribündeki binler, kalbi onlarla atan milyonlarcataraftar; herkes yapılması gerekeni biliyor. allah yardımcımız olsun.
    zorlu geçecek maç. bize kolay maç yok zaten. haftaya da teknik direktör değiştiren bir takımla oynayacağız en zor rakip tiplerinden biri yine. umarım herşey istediğimiz gibi gider. şampiyonluk şarkıları devam eder.
  • 80
    her hafta itibariyle bu durum değişecektir ama şu an ligin en önemli maçı. aynı zamanda kaliteli ve formda oyuncusu az olan galatasaray için sanıldığından daha zor bir maç olacağı kesin.

    bugün koray-olcan ikilisi arkasına bolca adam kaçıracaktır.
    sabri o kadar eleştiriden sonra kısmen iyi ve hırslı oynayacaktır.
    selçuk-hamit ikilisi iyi oynamaya devam eder, etmek zorundalar.
    bruma iyi mücadele eder ama ofansif kalitesini yine gösteremez.
    yasin-sneijder işbirliği en büyük kozumuz. arena'da sneijder başka oynuyor.
    umut her zamanki gibi olur. allah şimdiden bize sabır versin.

    stadı yine dolduramayacak gibiyiz. konyaspor taraftarı kadar bile olamadık, yazıklar olsun. evet, bu konuda bahanemiz de çok maalesef.

    tüm bu şartlara rağmen kazanmalıyız. kazanamazsak çok üzülürüm çünkü fener bu hafta gençlere puan kaptıracak. kadıköy'de kaybettiğimiz avansı tekrar alma vakti...
    (bkz: konsantrasyon)
  • 41
    galatasaray'ın kadıköy mağlubiyetleri sonraki maçta psikolojik çöküntüden çok hırs yaratır.

    istatistikler beni destekliyor. 2000-2001 sezonundan itibaren 2013-2014 sezonuna kadar olan süreçte galatasaray'ın kadıköy'de kaybettiği her maçtan sonraki ilk lig maçlarında 11 galibiyet 2 beraberlik(2011-2012 sezonu ve 2002-2003 sezonu) ve 1 mağlubiyeti(2000-2001 sezonu) var.

    üşenmedim, açtım tff'nin sitesini maçlara baktım. özellikle kadıköy deplasmanı sonrası ilk lig maçlarına baktım. sonuç bu.

    zor maç olacak. başakşehir kapanarak rakipten kaptığı toplarla hızlı çıkmaya çalışan takım. ama bir şekilde kazanırız diye düşünüyorum. 27. haftanın sonuna kadar alacağımız puanlar şampiyon olup olmayacağımızı belirler. 5 hafta daha konsantrasyon, sonrası güzellik ve 4. yıldız inşallah.
  • 82
    hakkında umutsuzca yazılar okuduğum maç.her şeyden önce haftaya lider girdik.
    hamza hocanın solbek ve sağ-sol açık tercihleri ne olacak merak konusu.geri kalan her mevki için isimler belli.hafta içi birkaç futbolcumuzun röportajlarını okudum ve çok hoşuma gitti.durumun ehemmiyetinin farkındalar.konsantrasyon üst seviyede.
    rakibimiz son haftalarda deplasmanlarda iyi sonuçlar alan bir takım.ama tabii ki henüz arena'da galatasaray ile karşılaşmadılar.maçla ilgili gram korkunuz olmasın,aksine coşkunuz olsun.

    (bkz: şampiyon sahaya çıkıyor)
  • 88
    kazanmak zorunda olduğumuz maçtır.

    istanbul'da sağanak başladı. maç saatinde de havanın yağışlı olması bekleniyor.
    gollerimiz de umarım yağmur gibi gelir ve rahat bir galibiyet alırız. yarın da kuşların puan kaybetmesini bekleriz.
    başakşehir'i yenersek şayet, yarın iki rakibimizin de puan kaybetme ihtimali artar.
    ilk yarıda dört gol yediğimiz başakşehir'den öcümüzü alıp, haftayı lider kapatmayı garantilememiz gerekiyor.
    unutmadan; tribünleri dolduralım artık lütfen. lig sonuna kadar kendi evimizde oynayacağımız son altı maçtan bir tanesi.
  • 240
    pisi pisine 2 puan bıraktığımız maç. hamza hoca aynı hatayı bir daha yaparsa bu sefer taraftar sahaya iner o derece. ayrıca şampiyonluk gitti diyen arkadaşlar bana bir açıklarsa memnun olacağım. daha çok maç var ligin bitmesine ayrıca fener kazanırsa 1 puan önümüze geçecek. 2 hafta önce şampiyonluk gitti diye ağlayan fener yani daha köprünün altından çok sular akar.
  • 40
    psikolojik açıdan kritik maç...

    galatasaray'ın fenerbahçe derbisini kaybetmesi sonrası oynayacağı maç kendisine olan güvenini etkileyecek olan maçtır...
    zira şuan takımda fenerbahçe maçının kaybedilmesiyle bir "acaba" psikolojisi oluşmuştur muhtemelen...

    aynı şey galatasaray kaybetseydi fenerbahçe için geçerli olacaktı...
    bu psikolojiyi kaldıracak nitelikte oyuncularımızın olup olmadığını ise maçın sonucu gösterecek...

    galatasaray'ın kazanması, bir anlamda artık "şampiyonluğa baş koymak" anlamına gelecek ki seri başlatacaktır...
    kaybetmemiz ise muhtemelen şampiyonluğa mal olacak... fenerbahçe'den sonra başakşehir'e kaybedersek toparlanmamız çok zor...
    beraberlik ise kafa karıştıran skor olacaktır... geleceğe dair griliğin devam edeceği bir durum oluşur...

    allah muvaffak etsin... en kritik maçlarımızdan birine çıkıyoruz...
  • 297
    genellikle televizyondan izlediğim maç hakkında yorum yapmaktan imtina ederim ve televizyondan izlediğim kadarı ile yorum yaptığımı da belirtirim. genel olarak hemen hepsini dikkate almamakla beraber maçı televizyondan izleyip sonra yine televizyonda ahkam kesenlerden ise olabilecek en uzak mesafede dururum. hasılı stadyumda izlenen maç ile televizyonda izlenen maçların yorumlanmasında çok büyük farklılıklar olduğunu defalarca bizzat tecrübe ettim.

    televizyondan izlediklerim haricinde şu yaşıma kadar kaç maç izlediğimi hatırlamıyorum. kendimi bildim bileli maçlara gidiyorum ve onca maçın arasında oldukça garip, acayip, manasız, anlamsız maçlar da izledim haliyle. mesele göteborg ile oynadığımız bir avrupa kupası maçı vardı seneler önce. doksan dakika tek kale oynayıp, yirmi küsür korner atıp, maçın son dakikasında adamların ilk veya ikinci korner atışlarında gol atıp kaybettiğimiz maçta oradaydım. fenerbahçe'ye 3-0 önde iken 3-4 kaybettiğimiz maçta, yine beşiktaş ile şampiyonluk için yarıştığımız bir sezon vardı, ali sami yen'de beşiktaş ile oynuyorduk ve maçı kazanan resmen olmasa da şampiyonluğu garantiliyordu. maçtan önceki geceyarısı stadı dolduracak kadar taraftar bilet gişelerinin önüne dizilmişti bile. maç başladı 2-0 öne geçtik, sonra bizim defansın ıskası filan derken beşiktaş maçı 2-3 aldığında oradaydım. graeme souness ile teknik direktör olarak anlaşıp istanbul'a geldiğinde, o sezonun son bi'kaç maçı kalmıştı (belki de son maçtı) ve biz ali sami yen'de küme düşmesi kesinleşmiş zeytinburnuspor ile oynuyorduk. maç başladı ve zeytinburnu ilk yarıda 3-0 öne geçti, ilk yarının son dakikasında yanılmıyorsam saffet'in * topukla attığı gol ile ilk yarıyı 1-3 bitimiş ve ikinci yarı atılan gollerle 7-3 kazandığımız maçta da oradayım.

    bunlar ilk aklıma gelenler ve üzerinde o kadar zaman geçti ki aklımda kalanlar ancak bunlar. eksik ya da fazlası olabilir.

    hasılı unuttuklarım, hatırladıklarım onlarca katıdır muhtemelen.

    ve gelelim 14 mart 2015 galatasaray başakşehirspor maçına.

    stada ulaşmak için başlayan çileli yolculuğum (aslında bir çok kişiden daha kolay ulaşım imkanım olmasına rağmen), yediğim yağmur yüzünden daha da acayip hale gelmişti ki ulaşım konusunu direk es geçiyorum.

    bu sezon takımın performansına bakınca şampiyonluk konusunda her ne kadar çok ümitli olmasam da gelinen durum bu maçı oldukça kritik bir hale getirmişti ve zor maç olacağı da belliydi. ilk yarı bulunduğum yer itibarı ile olcan adın tam önümde oynuyordu. sol kanadın otoban olmasını hüzünle izlerken bir yandan da olcan için üzülüyordum. zira özellikle başakşehir gibi kapanan takımlara karşı ileride kilidi açabilecek oyunculardan biri olabilecek iken defanstaki performansı ile iki kere dezavantajlı oynuyordu takım. çok güzel bir zamanda selçuk inan'ın golü geldi ve ilk yarı bitti. takım iyi değildi ama hamit altıntop ile yasin öztekin'in çalışkanlığı ve güzel oyununa wesley sneijder'ın aklı ve selçuk inan'ın gayretleri de eklenince ilk yarıyı istediğimiz gibi bitirdik.

    ikinci yarı takım golün de etkisi ile biraz daha moralli ve istekli başladı. yasin'in asisti ile ikinci golü bulduk ve o ondan sonra özellikle de yasin (hamit'in katkısını unutmamamak lazım) takımı adeta tek başına sürüklüyordu. takım taraftarla beraber rüzgarı almış ve daha iyi oynamaya başlamıştı. ilk yarıda ataklar yapan başakşehir bile artık oyunu bırakmaya başlamış oyunu kendi sahasında kabul etmeye başlamıştı.

    zor maçı kolaya çevirmeyi başarmış hatta koparmak üzereyken, ne olduysa o anlamsız oyuncu değişikliği oldu. öncelikle merak ettiğim neden bu durumda oyuncu değişikliği yapma gereği duyar insan, sebep ne? dedim ya televizyonda daha farklı diye, zira tabelada yasin'in numarası görüldüğü anda şok olmayan çok az kişi vardı. inanılmaz bir alkış sesi ki, oyuncu değişikliğinde duyabileceğin türden bir alkış değildi kesinlikle. takımın en iyi performans gösteren ve fizik olarak da en diri oyuncusu çıkıyordu. ben bi'an bir gariplik hissettim. bilim kurgu filmlerinde olur ya hani. görüntüde kesilme olmuş ve aynı yerden montaj edilmiş devam edilmiş gibi saniyeden de kısa bir süre ekranda takılma-atlama gibi bi'şey olur. o şokla yerime oturup kaldım. içimden "bu maç zor biter" diyordu ama yanımdakilere söyleyemiyordum.

    o anda ve sonrasında takıma ve stada çöken havayı nasıl anlatacağımı bilemiyorum. zaten takımın kafası iyice karışmış, kim ne yaptığını bilmez halde acayip bir oyun başladı. ardından gelen goller ve son dakikada muslera'nın yenilmemek adına kırmızı kart görme pahasına golü önlemesi ve sarı ile kurtarmasını görünce bu maç zor biter düşüncesi bile hafif kalmıştı.

    zor başlayan, yavaş yavaş düzelen, ardından her şey tam yoluna girmişken anlamsızca yapılan bir oyuncu değişikliğinin neleri kaybettirdiğini düşündükçe çıldıracak gibi oluyor insan. olcan, yasin, diğer oyuncuların şaşkınlığı ve takımın oynama isteği, kaybedilen iki puan ve en kötüsü de şu zor şartlarda bir şekilde elimize geçen şampiyonluk şansı.

    anlamsız, gereksiz, saçma bir değişiklik için fazla bir bedel belki ama allah sana akıl vermiş. kullanmazsan cezasını da çekersin.

    başta da belirtmiştim onca maç içinde çok garip, acayip, manasız, anlamsız maçlar da izledim diye; 14 mart 2015 galatasaray başakşehirspor maçı ve ben bu maçta da oradaydım.
  • 241
    büyük kısmı galatasaray'ın eski oyuncusu olan, büyük takımların çöp oyuncularının toplandığı bir takıma 2-0'dan berabere bitiriyoruz. ilk maçta aynı çöp oyuncular bize 4 gol atıyor. karşı takımdan kimi alırsın desem zaten hepsi bir ara bizde oynayan adamlar. takım desen zevkine kurulmuş bir takım. taraftarı, camiası falan yok. sen bu bütçeyle, bu gücünle bu takımı yenemiyorsun.

    bir de maç 2-0 ve başakşehir bastırıyor, gol bulacağı da muhtemel. bizim taraftar lay lay mıy mıy türkü söylüyor. ulan bi yuhla, ıslıkla rakip rahat rahat geliyor. siz şarkı söylüyonuz ya. gidin türkü bara, karaokeye söyleyin şarkınızı lay lay lay. rakının sonu gelmiş gibi kafalar bulunmuş, şarkılar falan. 90 dakka bir maç alt tarafı takımını destekle, rakibi baskı altına al. böyle taraftar olmaz ya. kendinizi kandırmayın cehennem falan diye. orta sıra ingiliz takımların taraftarları takımına daha iyi etki ediyor. bizimkiler türkü söylesin. maç 2-2 olunca tarık taç atacak adam bulamayınca aauu öeee bağırıyorlar. çok yardımı oluyordur valla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın