65-52 avenida üstünlüğü ile tamamlanan maç. adaore elonu- d'andra moss ikilisinin üstünlüğü ve maça girene kadar yapılan basit pas hataları sonrası maç başında yediğimiz 17-0'lık seri sonrası geri dönmeye çalışsak da olmadı. geçen sezon uzun rotasyonunun kalibresi üstün her rakibe karşı yaşadığımız gibi...
özge-meltem-ışıl-jelena-gizem beşiyle başladık maça. malesef yaklaşık 4 dakika da sadece o kadarıyla yetinebildik. önceki gün yaklaşık 15 saat havalanlarında ve uçaklarda sürünmenin yorgunluğu, üzerine salon içinde 35 dereceleri zorlayan sıcaklık, geçen seneden kalan maç başı şaşkınlığımızla birleşince 17-0 gibi müthiş bir seri yedik. oyun kurmakta, alan açmakta çok zorlanırken basit anlaşmazlıklardan kaynaklanan 4 tane pas arası turnikesi yedik. epoupa ve pragdaki maçların yıldızı merve'nin oyuna girmesiyle biraz toparlansak da ilk yarıyı 43-31 geride tamamlamaktan kurtulamadık.
ikinci yarıda ilk yarıya göre daha derli toplu bir oyun olsa da skoru ancak kafa kafaya seviyesinde tutabildik. farkın tek hanelere düştüğü anlarda çemberi yalayıp çıkan dış şutlar kazanmaya yönelik son umutlarımızı da bitirdi. bu sefer nicholls ve givens sazı eline alıp farkın kapanmasına müsade etmediler. a takımda ilk kez forma giyen miray ve sude'nin, bir sezonluk sakatlıktan sonra dönen meltem'in, hala daha sadaha ufak tefek kalan eda'nın pır pır koşuşturmasını izlemek taraftar romatizmi için inanılmaz güzel. ancak takım henüz 10 gündür beraber. geçen sezonu da göz önünde tutarsak taktiğin bir parçası olacak uyumdan, koordinasyondan eser yok haliyle. yine de ölçü olmayacak, uzun uzun analizler falan yapılamayacak bir maçtı.
sezon boyu uzuun entryler kasarak, kah tbf.tv'den kap sopcastten, bazen sadece atılan tweetlerden takip edilen takımı kanlı canlı karşında görmek, izlemekse tarif edilemez bir olay. salonlara gidip maç izlemeye tenezzül etmeyen taraftar için bir çağrı da buradan olsun; gerçekten bambaşka bir keyif. kameranın göstermediği alanlardaki aksiyon, parkeden çıkan gıcırtı, fileden çıkan ses, bazen bir kaş-göz işareti, bazen sadece amaçsız bir koşu... herşey gözünün önünde oluyor, bazen bir ıslığın bir atışı bozduğuna ya da bir feryadın(!) durmak üzere olan sporcuyu birkaç adım daha ittiğini bizzat deneyimleyebiliyorsun....
bir de
#10 boyutu var işin, o da neyse artık bişey demiycem...