1
neresinden baslasam bilmiyorum.
iki senelik bir hasreti sonlandirmaya geldik. kore ekibini seul mg'yi yenip, sampiyonlugu kazanali 2 sene oldu neredeyse. o zaman canli yayin falan da yok tabii, sabahin korunde kalkip, sagdan soldan skor bakmaya, takip etmeye calisirdim. bulamazdim cogu zaman. resmi site haber girsin diye beklerdim.
galatasaray - seul mg: 68 - 43, skoru bile unutmam. ikinci ceyrekte maci koparmis, ucuncu ceyrekte son darbeyi vurmustuk. hussein haidari, matt scott, justin eveson, petr tucek, ferit gumus, ismail ar, fikri gundogdu, selim sayak, seyran kurt, omer gurkan, murat yazici, ramazan kahriman... hafizam yaniltmiyorsa kadromuz buydu.
sonra italya'da gelen besinciligin ardindan bir sene ara vermek zorunda kaldik. gecen sene kazanilan sampiyonlar ligi sampiyonlugunun ardindan tum dunyaya "gercek" sampiyonun kim oldugunu gosterme zamaniydi.
gece yatmadan evvel galatasarayli bir kardesimle konusurken, "acaba uyusam mi? uyanabilir miyim?" ikilemini yasamaktaydim. kendisine de bu durumdan bahsettim ancak fiziki durumum yatmami gerektirdigi icin uyumusum biraz. saat 04.00 civari. saatler kuruldu: 6.30, 6.35, 6.40... hani biri uyandiramazsa oburu uyandirir. neticede 6.45'te yoklama var. saate gerek kalmadi. macin heyecani 6.15'te dikti beni ayaga. mac yaynina hazirlandim. bloga embed etmeler, kadroyu gozden gecirmeler...
butun bu olaylari yasarken aklimdan tek bir cumle geciyordu: butun dunya yarin "gercek" sampiyonu gorecek!
mac basladi. ismail - fikri - matt - piotr - filipski besi ile basladik.
bu besin avantajlari var.
1) piotr ve filipski (nam-i diger fifi) 1 senelik ayriligin ardindan yeniden ayni kulupte bulustular. bu iki ismin polonya'nin avrupa sampiyonasi'nda yari final gormesini sagladiklarini da uzerine eklersek, aralarindaki uyumu anlatmama gerek yok herhalde.
2) matt ile hem savunma sertligi konusunda iyi olacagiz, hem de gerek hucum organizatorlugunu, gerekse fast break sayilarini muazzam sekilde yerine getirebilir.
3) ismail ve fikri'den soz etmeme bile gerek yok. onlarin 1.0 puanli oyuncular olarak bu takimda varliklari, kaliteleri yeter zaten.
macin ilk sayilarini potamizda gordukten sonra sanirim 20-0 gibi bir seri yakaladik. bu serinin ilk basnda piotr'un pota altindaki bitiriciligi muthisti. tabii bunda matt'in organizatorlugu ve diger oyuncularimizin katkisini da es gecmemek lazim.
bu noktadan sonra savunma dozajimizi biraz daha arttirdik. ozellikle rakibin kaybettigi toplar sonrasinda matt'in bir anda one firlamasini piotr cok guzel 2-3 pasla degerlendirince bir anda skor olarak 31-7 one firladik. duracak gibi de degildik.
neticede periyot sonunu da guzel getirdik ve 36-9 onde girdik.
aslinda mac bu noktada bitti. perth'in hicbir hucu etkinligi yoktu. ancak bizim konsantrasyon kaybimizdan dolayi birkac bosluk bulacaklar ya da uzun sutlarla isabet bulmaya calisacaklardi. oyle de oldu.
ikinci ceyregin basinda fifi, piotr ve matt disari cikarken, ozgur, ferit ve tristan oyuna girdi.
bu uc oyuncunun ayni anda sahada olmasinin da avantajlari var.
1) pas akiciligimiz o kadar iyi oluyor ki. oyunu genelde ozgur kurdu ancak tristan'in da bu rolu ustlenmesi pek bir sey degistirmezdi. iceriye drivelar, neticesinde cikan bir pas, bir ekstra pas daha... bir baska secenek, ozgur'un potaya yakin noktalarda tristan'i bulmasi, tristan'in ya kendi bitirmesi ya da arkadaslarina topu en uygun pozisyonda topu indirmesi.
2) ferit'i ozel yapan islere, pota alti bitiriciligi ve ribaunt, konsantre edebiliyoruz. o da bugun bu isin fazlasiyla hakkini verdi.
neticede savunma sertligimiz ayni sekilde devam ederken, hucumda da ilk ceyrege gore biraz farkli sayilabilecek ancak neticede bizi sayiya goturecek varyasyonlarla skoru 45-11'e getirdigimizde 1.0 puanli oyuncularimizdan fikri oyundan cikti, yerine yeni transferlerimizden umut girdi. acikcasi bu mactaki asist istatistiklerimizi merak ediyorum zira oyuncular girip cikarken, bizim oyunumuzda bir an bile dusme olmadi. neticede ilk yariyi 61-20 gibi garip, inanilmaz, harika bir skorla onde tamamladik.
macin geri kalani ayni aslinda.
3. ceyrege yine ismail - umut - tristan - ozgur - ferit besiyle basladik, pesine ismail'in yerine umut girdi. tristan'in asistleri, ozgur ile birlikte uc sayilik isabetler, ismail'in cikmasi murat'in girmesi, son ceyrege girerken 86-32 yaptik skoru.
son ceyrekte matt, piotr ve fifi oyuna dahil oldu. fikri yine oyuna girdi. degisen hicbir sey yok. bu sefer de piotr, fifi ve matt skor uretmeye devam ettiler. biz de farki actikca actik. maci da 108-43, 65 sayi farkla, galip tamamladik.
onemli bir nokta, oyun disiplinini hicbir zaman elden birakmadik. yanlis gormediysem, savunmamizin dustugu iki an vardi ikinci yarida, ikisinde de koc hemen molayi aldi. ceyreklerde sirasiyla 7-13-12-11 sayi yedik. sanirim yeterince aciktir.
gecen sezon da harika savunma yapan bir takimdik fakat bu sene yeni transferlerimizle skor gucumuz o kadar yukseldi ki... opsiyonumuz cok fazla, her turlu oyunu oynayabiliyoruz. istedigimiz oyuncu varyasyonuyla (puanlarina dikat ederek tabii) sahaya cikabiliriz, ne savunmada ne hucumda problem yasariz. mesela matt ve tristan yan yana oynasalar ne olur? ferit ve piotr yanyana oynasalar ne olur? daha bircok varyasyon sayabiliriz ancak tek bir sey soyleyebilirim, ben kafamda oynattigimda hepsi harika sonuclar veriyor.
bu karakterli, arzulu, mucadeleci, galatasaray ruhuna gercek anlamda sahip aslan yurekli oyuncu grubumuz her seyi basaracak guctetir, her seyi hakketmektedir.
http://simasjasaitis.blogspot.com/...i-bir-zafer-108.html
iki senelik bir hasreti sonlandirmaya geldik. kore ekibini seul mg'yi yenip, sampiyonlugu kazanali 2 sene oldu neredeyse. o zaman canli yayin falan da yok tabii, sabahin korunde kalkip, sagdan soldan skor bakmaya, takip etmeye calisirdim. bulamazdim cogu zaman. resmi site haber girsin diye beklerdim.
galatasaray - seul mg: 68 - 43, skoru bile unutmam. ikinci ceyrekte maci koparmis, ucuncu ceyrekte son darbeyi vurmustuk. hussein haidari, matt scott, justin eveson, petr tucek, ferit gumus, ismail ar, fikri gundogdu, selim sayak, seyran kurt, omer gurkan, murat yazici, ramazan kahriman... hafizam yaniltmiyorsa kadromuz buydu.
sonra italya'da gelen besinciligin ardindan bir sene ara vermek zorunda kaldik. gecen sene kazanilan sampiyonlar ligi sampiyonlugunun ardindan tum dunyaya "gercek" sampiyonun kim oldugunu gosterme zamaniydi.
gece yatmadan evvel galatasarayli bir kardesimle konusurken, "acaba uyusam mi? uyanabilir miyim?" ikilemini yasamaktaydim. kendisine de bu durumdan bahsettim ancak fiziki durumum yatmami gerektirdigi icin uyumusum biraz. saat 04.00 civari. saatler kuruldu: 6.30, 6.35, 6.40... hani biri uyandiramazsa oburu uyandirir. neticede 6.45'te yoklama var. saate gerek kalmadi. macin heyecani 6.15'te dikti beni ayaga. mac yaynina hazirlandim. bloga embed etmeler, kadroyu gozden gecirmeler...
butun bu olaylari yasarken aklimdan tek bir cumle geciyordu: butun dunya yarin "gercek" sampiyonu gorecek!
mac basladi. ismail - fikri - matt - piotr - filipski besi ile basladik.
bu besin avantajlari var.
1) piotr ve filipski (nam-i diger fifi) 1 senelik ayriligin ardindan yeniden ayni kulupte bulustular. bu iki ismin polonya'nin avrupa sampiyonasi'nda yari final gormesini sagladiklarini da uzerine eklersek, aralarindaki uyumu anlatmama gerek yok herhalde.
2) matt ile hem savunma sertligi konusunda iyi olacagiz, hem de gerek hucum organizatorlugunu, gerekse fast break sayilarini muazzam sekilde yerine getirebilir.
3) ismail ve fikri'den soz etmeme bile gerek yok. onlarin 1.0 puanli oyuncular olarak bu takimda varliklari, kaliteleri yeter zaten.
macin ilk sayilarini potamizda gordukten sonra sanirim 20-0 gibi bir seri yakaladik. bu serinin ilk basnda piotr'un pota altindaki bitiriciligi muthisti. tabii bunda matt'in organizatorlugu ve diger oyuncularimizin katkisini da es gecmemek lazim.
bu noktadan sonra savunma dozajimizi biraz daha arttirdik. ozellikle rakibin kaybettigi toplar sonrasinda matt'in bir anda one firlamasini piotr cok guzel 2-3 pasla degerlendirince bir anda skor olarak 31-7 one firladik. duracak gibi de degildik.
neticede periyot sonunu da guzel getirdik ve 36-9 onde girdik.
aslinda mac bu noktada bitti. perth'in hicbir hucu etkinligi yoktu. ancak bizim konsantrasyon kaybimizdan dolayi birkac bosluk bulacaklar ya da uzun sutlarla isabet bulmaya calisacaklardi. oyle de oldu.
ikinci ceyregin basinda fifi, piotr ve matt disari cikarken, ozgur, ferit ve tristan oyuna girdi.
bu uc oyuncunun ayni anda sahada olmasinin da avantajlari var.
1) pas akiciligimiz o kadar iyi oluyor ki. oyunu genelde ozgur kurdu ancak tristan'in da bu rolu ustlenmesi pek bir sey degistirmezdi. iceriye drivelar, neticesinde cikan bir pas, bir ekstra pas daha... bir baska secenek, ozgur'un potaya yakin noktalarda tristan'i bulmasi, tristan'in ya kendi bitirmesi ya da arkadaslarina topu en uygun pozisyonda topu indirmesi.
2) ferit'i ozel yapan islere, pota alti bitiriciligi ve ribaunt, konsantre edebiliyoruz. o da bugun bu isin fazlasiyla hakkini verdi.
neticede savunma sertligimiz ayni sekilde devam ederken, hucumda da ilk ceyrege gore biraz farkli sayilabilecek ancak neticede bizi sayiya goturecek varyasyonlarla skoru 45-11'e getirdigimizde 1.0 puanli oyuncularimizdan fikri oyundan cikti, yerine yeni transferlerimizden umut girdi. acikcasi bu mactaki asist istatistiklerimizi merak ediyorum zira oyuncular girip cikarken, bizim oyunumuzda bir an bile dusme olmadi. neticede ilk yariyi 61-20 gibi garip, inanilmaz, harika bir skorla onde tamamladik.
macin geri kalani ayni aslinda.
3. ceyrege yine ismail - umut - tristan - ozgur - ferit besiyle basladik, pesine ismail'in yerine umut girdi. tristan'in asistleri, ozgur ile birlikte uc sayilik isabetler, ismail'in cikmasi murat'in girmesi, son ceyrege girerken 86-32 yaptik skoru.
son ceyrekte matt, piotr ve fifi oyuna dahil oldu. fikri yine oyuna girdi. degisen hicbir sey yok. bu sefer de piotr, fifi ve matt skor uretmeye devam ettiler. biz de farki actikca actik. maci da 108-43, 65 sayi farkla, galip tamamladik.
onemli bir nokta, oyun disiplinini hicbir zaman elden birakmadik. yanlis gormediysem, savunmamizin dustugu iki an vardi ikinci yarida, ikisinde de koc hemen molayi aldi. ceyreklerde sirasiyla 7-13-12-11 sayi yedik. sanirim yeterince aciktir.
gecen sezon da harika savunma yapan bir takimdik fakat bu sene yeni transferlerimizle skor gucumuz o kadar yukseldi ki... opsiyonumuz cok fazla, her turlu oyunu oynayabiliyoruz. istedigimiz oyuncu varyasyonuyla (puanlarina dikat ederek tabii) sahaya cikabiliriz, ne savunmada ne hucumda problem yasariz. mesela matt ve tristan yan yana oynasalar ne olur? ferit ve piotr yanyana oynasalar ne olur? daha bircok varyasyon sayabiliriz ancak tek bir sey soyleyebilirim, ben kafamda oynattigimda hepsi harika sonuclar veriyor.
bu karakterli, arzulu, mucadeleci, galatasaray ruhuna gercek anlamda sahip aslan yurekli oyuncu grubumuz her seyi basaracak guctetir, her seyi hakketmektedir.
http://simasjasaitis.blogspot.com/...i-bir-zafer-108.html