2017-18 UEFA Avrupa Ligi 2. Eleme Turu İlk Maçı
2 - 0
  • 276
    maglubiyetin sebeplerini yazip yazip siliyorum. tv ba$inda kahroldum.

    benim gördügüm kaleye 2 $ut vardi. bir selçuk aka defol git'in frikigi, digeri ise tolga'nin a$irtma asistinde eren'in vurdugu ve kalecinin üstüne giden $ut.

    herifler 2 sefer geldiler, ikisi de gol oldu, biz ise rakibi küçümseyerek laubali ve miyminti bir futbol ortaya koyarak rezil olduk!

    anla$ilan o ki, bu sene de store'dan ali$veri$ yok!!!
  • 277
    bir tek ahmet göze çarpan bir oyun ortaya koydu. o da 2. yarı arkadaşlarına uydu. maicon ve gomis'i yeni olmaları sebebiyle ayrı kefeye koyuyorum. özellikle gomis top gitmedi adama.

    takımın geri kalanı bitse de gitsek modunda küçümseyerek oynadı. topu rakibe bıraktı.

    ama tudor hocam bu sonucun bir açıklaması olamaz ya. 4 aydır takımdasın. tamam takımın çöpü çok. ama biraz oyunu tutalım ya. 2. golü bari yemeyin.

    velhasıl biz bu turu geçeriz geçmesine de ilerisi çok sancılı geçecek gibi. bu takıma 10 transfer falan daha lazım bu sezon için.
  • 279
    bu maç sonucunda yönetim, teknik direktör ve futbolculara yüklenen yazarlar arasında geçen sezon lig bitiminde hemen "x gelsin, y gitsin" goygoyuna dalanlar, kombine store alışverişi yaparak yönetime yardımcı olanlar varsa bi zahmet iki dakika akıllarını kullanmaya çalışsınlar.

    bu taraftarın lig bitimi itibariyle ağzından "yönetim istifa" sözünden başka bişi çıkmamalıydı.

    not: (bkz: #2157963)
  • 280
    normal ve üzüntü verici bir maç. kızgınlığınız bittiyse soğuk kanlı bir şekilde okumanızı tavsiye ederim.

    rakip iskandinav takımı yani fizik gücüne dayalı futbol, üstelik liglerinin ortasindalar, form tutmuşlar. üstelik ilk avrupa maçı ve rakipleri, diğer olası rakiplerine oranla daha çok isim sahibi olan galatasaray, yani daha konsantre olmaları olağan.

    diğer taraftan, taraftarın yüksek baskısı altındaki bir takım. yüksek fizik kondisyon yüklemesi altında maça çıkıyorlar. o şutların biri ay'a, biri mars'a gitti ya hiç beklemediğimiz adamların, işte onlar hep kondisyon yüklemelerinin kaslara verdiği yorgunluk etkileri, zamanla geçecek. hala çok temposuz oynuyoruz. kondisyon ile alakası yok. selçuk ve tolga olmuyor. oraya iki tane box to box oynayacak tempolu adam lazım. yasin ve garry rodrigez, en büyük silahları olan hızlarını selçuk ve tolga yüzünden kullanamıyorlar. çok yavaşlar top geliyor, bunlar önce bir kontrol ediyor, sonra sağa sola bakıyorlar, verecekmiş gibi yapıyorlar, yan tarafa pas verirken tekrar bir kontrol ediyorlar. yani pası almadan topu nereye vereceklerini düşünmüyorlar. yavaşlar çok yavaşlar. en büyük eksikliğimiz o, bir an önce bu alana takviye lazım.

    forvet arkası olarak, olay sneijder değil, belhanda da değil. topun oraya gelmesi uzun sürüyor bu orta sahadaki ikili yüzünden. rakipte kapatıyor onlara pas gelene kadar. acilen orta sahaya hızlı oynayacak, dikine adam geçebilecek. pas yüzdesi yüksek iki oyuncu şart.

    son olarak, tudor'a da kızmamak elde değil, efendim niye bastırmıyor iki orta saha diye, bas bas bağır. bunlarla olmuyor de görüyorsun, çıldırıyorsun. rakibi sen de taraftar gibi hafife aldın. kızgınlığının sebebi biraz da kendine. biz taraftar olarak sana güvendik, bu sene senin senen dedik. lütfen yüzümüzü kara çıkartma.

    takıma kızmak tabi ki taraftar olarak hakkımız ama mantıklı eleştiriler yapmalıyız, yok sezonu kapattık, yok bu sene bizden birşey olmaz demeyin. hele ki sezon başında, fatih terim ilk geldiğinde 9 puan geriye düştük. çok çok kötüydük. birden değişti takım. enseyi karartmayın. rakiplerden daha çok zarar veriyoruz galatasarayımıza. eğer buna da kızacaksanız lütfen galatasaray için bir müddet futboldan geri çekin kendinizi, cidden çok zarar veriyoruz.

    herşeye rağmen, ben rövanş maçında stadyumda olmayı, takımıma destek olmayı düşünüyorum. rakiplerin algı oyunlarına gelip daha sezonun ilk maçında takımımın tüm moralini bozmak istemiyorum.

    biz galatasaray'ız beyler. ne dursun'la ne tudor'la ne selçuk'la, ne sneijder'le, ne de muslera'yla var olduk. biz aynı halatı birlikte çekerek galatasaray olduk, kenetlendikce büyüdük. bejeke 4 sezon önce feda dedi. tüm camia kenetlendi, simdi de bu kenetlenmenin faydasını görüyorlar. oysa ki bize fedayı metin oktay öğretti. fenerin kat kat teklifini reddederek. gözlerinizi açın. varsayalım galatasaray bu sezon sizin dediğiniz gibi başarısız oldu. haklı olma duygunuz mutluluk getirmeyecek. o yüzden biraz daha destek, biraz görmezden gelmek birşeyleri değiştirebilir.
  • 286
    quakerboy bu deplasmandan kazasiz belasiz donelim dediginde bu bokun olacagi belliydi. takimin ne durumda oldugunu bu kadar yakin olupta gormemek mumkun degil zaten. burada bile cogunluk takimin kadro olarak gecen seneden kotu oldugunun farkindaydi. yani biraz bile bile lades durumu var. keske 90+'daki golu yemeseydik. maliyetleri vs bir kenara birakiyorum.
    her anlamda bruma>belhanda
    forvetine top tasiyamayan takimda buldugunu zimbalayan podolski>gomis
    chedjou ile maicon'un kiyasini yapmayacagim bence ikisi de iyi defans. yoksa bu kadar sene porto'da oynamazdi heralde adam.

    baska bir degisiklikte yok zaten.
    4-5 adam daha almamiz gerekki takim degissin. ama maalesef bir hevesle basladigim avrupa seruvenimiz temmuzda bitti gibi duruyor.

    butun bunlara ragmen uzun zamandir en cok uzuldugum mac.
  • 289
    sneijder olsa yenerdik muhabbeti biraz muallak bana göre. farazi olacak ama sneijder olsa gene yenilirdik çünkü orta saha denen şey yok galatasaray'da. sneijder'i rahatlatacak bir isim var mı,ileriye oynamayı teşvik edecek bir ruh, yapı, organizasyon var mı? yok. üstüne kadromuz geçen seneye göre daha kötü durumda. beğenilmeyip gönderilen futbolcular bile aranacak hale gelir bu ortamda. sneijder fark yaratır ama yanında fark yaratmasına yardım edecek isimlerde transfer edilmeliydi.
  • 290
    böyle maçlardan sonra gerçekten bir süre beklemek gerekiyor sağlıklı değerlendirme için çünkü gerçekten sonuç çok can sıkıcı.
    bir kere isveç, norveç kısaca kuzey ligi takımları fizik kapasite, disiplin ve takım olgusu ile var olan, her zaman için dişli takımlardır. yani şu an bizde mevcut olmayan avantajlara sahipler. kaldı ki östersunds kendi liginin ortasında (14. haftasında) ve kendi evinde de nağmalup giden bir takım. yani bu model bir takım için hiç de fena olmayan bir performansı var.

    ha diyebilirsiniz ki, bunları neden anlatıyorsun altı-üstü östersunds. günümüz futbolunda artık o işler öyle değil maalesef. yukarıda değindiğim gibi bu tip takımlar böyle sezon başı eşleşmelerinde çoğu rakibe zorluk çıkartabilir. burada kilit nokta bu tip takımların kalite noktasında yetersiz olmasıdır. o yüzden bizim takımımızda şu an östersunds'ta olan kondisyon, takım uyumu ve taktiksel disiplin olmadığından, istediğimizi almamız ancak kalite ve plan doğrultusunda olabilirdi. peki bizde bunlar var mıydı?

    şimdi şöyle bir bakalım, önde-geride, 3-4-3, 2-5-3 bir kenara. bizim takmımızda kalite olarak fark yaratacak oyuncu hangisi? östersunds ya da x takıma karşı? linnes mi? carole mü? selçuk mu? tolga mı? yoksa yasin ya da sinan mı? kısacası biz göründüğümüz, büyütüldüğümüz kadar kaliteli bir takım değiliz ki bu zaten malumun ilanı. kısaca kalite bizim için bu maçta fark yaratacak bir unsur değildi, maalesef.

    çözümün bir ayağı işe yaramıyor o halde. takım kalitemiz yok. peki plan? bu noktada ben her ne kadar tudor'a karşı pek çok yazar arkadaşım kadar acımasız olmasam da kesinlikle daha iyi bir planı olmalıydı. daha doğrusu bir plan olmalıydı. "oyunculara 2 gün izin verdim daha diri olsunlar diye" gibi bir plan olamaz. bakın her koşul aleyhimizdeydi tekrar altını çizelim. daha diri bir takip, farklı bir saha, iklim vs.
    koşan takım göremedikçiler için de maalesef tüm sezonluk kondisyon 2 haftada yüklenmiyor. oyuncu değiştirmiyorcular için de yedek kulubesinden kurtarıcı olarak emrah başsan girdi oyuna o kadar diyeyim. yani bu argümanlar biraz eleştirmek için eleştirmek. yine de sahada planımız olmalıydı. o kadar kötü futbol vardı ki sahada. bir ara maçı anlatan spiker cem yılmaz bile bizim hücumları anlatırken dejavu yaşadı. aynı paslar, aynı hareketler diye. taktik açıdan bu kadar hazırlıksız, plansız olmamalıydık. tudor bence de bu net şekilde maçta sınıfta kalmıştır. ha dediğim gibi yarın gitsin de diyemeyeceğim çünkü gelecek ismin de pek parlak olacağını sanmıyorum.

    bu maç geride kaldı artık. gerçekçi olalım teknik adam kim olursa olsun bu takım kalitemiz ve bu şartlarda oradan alacağımız en iyi skor 0-0 ya da 0-1 olurdu. bu benim fikrim. şimdi maalesef takım içinde çalkalanmalar ve tepkiler daha çok olacaktır. bence rövanşa kadar yıkıcı olmak yerine yapıcı olmaya çalışmakta fayda, bu turda avrupa dışında kalmayı sanırım hiçbirimiz istemiyoruz. o nedenle ders çıkarmak anlamında eleştirileri yine yapalım ama şu aşamada hem tudor'a hem takıma destek olmak gerekiyor. umarım rövanşta turu geçer ve yeni transferlerle yola daha sağlam devam ederiz. allah korusun elenmemiz durumundaysa maalesef ki yeniden yapılanmaya yeniden başlayacağız gibi duruyor.
  • 291
    galatasaray tökezlesin de biraz nefret kusalım tayfaya ilaç gibi geldi. iyi durumda değiliz o kesin ama herşeyi sneijder ekseninde değerlendiren tayfa bu maçı da tabi ki sneijder ekseninde değerlendirecekti. çünkü onlara göre sneijder olsa 10-0 yenmiştik şimdi. evet kötüyüz bu dursun ve avaneleri kulübü yönetemiyor en basitinden bir krizi bile yöntemediler iş hala muallakta. hocanın tecrübesiz bir adam olduğunu zaten bilmeyen yok bu bağlamda yönetim krizi yönetemediği gibi hocayı ve sneijder'i de medyanın ağzına bırakıyor. bugunler de geçecek bu kulüp ne dursunla ne tudorla ne sneijderle varolmuştur. ama şu rezaletten sonra bir galatasaray taraftarının cümle kurması bile zorken, ağızdan kelimeler bile zor dökülürken, şu sneijderci tayfa her başlıkta 2-3 kere yazıyor ya işte onların amacının galatasaray'ın iyiliği olduğuna hiçbir kimse beni inandıramaz.
  • 292
    bazı arkadaşlara ilginç gelebilir ama ben takımı ilk yarının başları hariç çok kötü bulmadım. tabiki galatasaray takımından bu oyunun çok üstünde şeyler bekliyoruz ama şartları göz ardı etmemeliyiz. rakip kendi liginin 14. haftasını oynuyor.

    daha ilk maçtan takımı yerin dibine sokmak, sabah akşam kötülemek hata olur. bir hafta daha bekleyelim, tur daha kaybedilmedi. hele şu arena'da rövanşı yapalım. ilk günden herkesi asmayalım. yoksa eleştirecek çok şey var, biraz daha sabır.
  • 293
    insanda bir analiz yazısı hazırlamaya bile takat bırakmayan seyirde bir maç oldu. genel olarak galatasaray'da o kadar tuhaf işler oluyor ki; sahanın içine dönüp bakabilecek yüzümüz, fırsatımız olmuyor. ne diyeyim ki şimdi? maicon'un beli dönmüyor mu diyeyim? kompakt futboldan filan mı bahsedeyim? pozisyon zenginliğinden dem vurup, selçuk-tolga merkezinin kısırlığına mı bağlayayım?

    bu tek bir maç değil, son yıllarda yaşadığımız çöküşün tekrarıdır. bir replaydir. bu bıkmadan, usanmadan; hep yeni bir umutla tekrar aynı kaseti koyup izlemektir. sonra yok tudor, yok selçuk, yok sneijder... getir accık da belhanda'yı izleyelim. öteki getirsin feghouli'yi koysun. transfer yapıp yapıp eğlenelim. bütün şubeler, bütün bir kültür yok olup gidiyor; bizler ööyle usulca umutla, hırsla "ehe ehe sabri gitti" diyelim. 3'lü stoper olmaz, 4'e dönsene; çift forvet şart be oğlum... dimi, o kadar küçük sorunlarımız vardı.

    beğenmediğimiz terim bile çıkar maç sonunda; isveç'li yetkililer elektrikleri kesene kadar, konuşur dururdu. bizde kimse hiçbir şey olmamış gibi devam...
    bunun açıklamasını bulamıyorum. yetkili bir abiye benziyorsunuz, diyebileceğim bir tane adam olmaz mı şu takımdan sorumlu. muhattap bulamamak gibisi var mı? muhattapsızlığın dayanılmaz hafifliği...

    hepimiz hafifledik. kuş gibi. he arda?
  • 297
    bu maci canli seyrettim. size biraz macin hikayesinden bahsetmek istiyorum. tam 5 saat inanilmaz bir yagmur altinda arac kullanarak ulastim östersunds'a. hava 8 derece civariydi. bir yerde durup bir bardak kahve almak icin kafe'ye kosana kadar 10 saniye icinde sirilsiklam oluyordunuz.

    galatasaray'dan umudum zaten yoktu, önceki yorumlarima bakabilirsiniz. macin bu sekilde sonuclanacagini az cok biliyordum zaten. o nedenle yolda su biriktilerine girdikce ve kelle koltukta gidince insan, "ulan bu galatasaray icin deger mi?" diye sorguluyor durumu ama icindeki ask baska tabii. gidiyorsun. feda olsun sari-kirmizi renklere.

    östersunds'a vardigimda hava acikti. kuru ve temiz bir hava vardi. hatta gunesliydi diyebilirim. kendime bir restoran aradim yemek yemek icin. butun ilce turk ve galatasaray bayraklariyla suslenmis, her yerde "hos geldiniz galatasaray" yaziyordu. ucretsiz wi-fi taraftarlarin hizmetindeydi. galatasarayli taraftarlara ucretsiz park etmeleri icin özel izin bile vermislerdi. sokaklar sakin, taskinligin gurultunun olmadigi, karnaval havasinda bir ortamda östersunds, onlar icin bu tarihi ana cok guzel hazirlanmisti. konukseverlik en iyi seviyedeydi. yemegimi yerken dursun özbek geldi. oturdu purosunu yakti. halk ile kucaklasti. aslinda kötu biri degil ama kötu bir baskan dursun özbek. giyimi, kusami ve tavirlari o bizim elinde fransiz sarapli, fularli baskan tiplerinin hicbirine benzemiyor.

    ligtv, kanal d spikerleri ve bir kac unlu spor yazari ile beraber ayni restoranda yedik yemeklerimizi. sonra meydana gittim. ultraslan ve galatasaray isvec dernegi ile herkes meydanda toplandi. polisler etrafimizi cevirdiler ve hatta turkce bilen diyalog polisleri bile vardi. toplandik ve 1.5 km kadar mesafedeki stada kadar bagira cagira gittik. yoldan gecenlere ve bize el sallayan tum ilce sakinlerine karanfil vererek yuruduk. en ufak dahi taskinlik veya olay olmadi. polislerin bizi koyun cobani gibi takip etmeleri disinda beni rahatsiz eden bir sey yoktu. ha bir de ultraslan ile yuruyorsan reislerin önune gecmek yasakmis onu ögrenmis oldum.

    stada girdik, hava iyice kötulesti. 6-7 derecede "aptal islatan" denilen hafif bir yagmur basladi. butun mac boyunca surekli esen ruzgar ile birlikte insani donduran ve kasim ayindaymis gibi hissettiren dondurucu havayi kahveyle ve cayla kirmaya calistim. bizim takim isinmaya cikti, butun stadda alkis kiyamet. rakip takim taraftarlari da alkisladilar ama onlar sahaya ciktiginda bizim centilmen ultraslan rakibi yuhalamaya basladi. tipik...

    aklimdan hep "ulan galatasaray! bu berbat havada, bu korkunc yagmurda 450 km direksiyon salladim, bir o kadar da dönusu var bunun. bu köylulere 5 tane atmazsan bir daha hicbir macina gelmem" diye söylendim durdum mac baslayana kadar. rakip oyuncularin gözunden ates cikiyordu resmen. o kadar iyi konsantre olmuslardi ki anlatamam. bizim takim da "bu ne soguk amina koyim bitse de gitsek" tavirlari hakimdi. ev sahibi maca hizli basladi ve ilk 20 dakika bizim bulundugumuz tarafta gecti mac. muslera'yi kedimi yakindan gördum. yeni kazagi on numara olmus. usuyordu aslanim, ustumdeki montu cikarip vermek istedim kediye hediye.

    mac hakkinda konusmaya gerek yok, pozisyona bile giremeden yenildik ama aldigim ufak sesli notlar var mac esnasinda.

    muslera : bildigimiz kedi, onun yeri hic degismez gönlumde.

    linnes: diger ruhsuzlara göre yine iyi görundu gözume. alisik oldugu saha ve alisik oldugu havada oynadi. bence siritmadi.

    carole: bize geldigi gunden bu zamana kadar oynadigi en kotu maciydi. rezaletti. icinden gecti rakip köy takimi.

    maicon: henuz canli görmemisler icin söyleyeyim hayvan gibi bir fizigi var. izbandut resmen. sert ve korkutucu bir oyuncu. ancak kivrak degil ve son derece yavas. ben hazir geldi diye biliyorum, hazir hali buysa canimizi cok yakacak bu adam. pirpir kontracilar karsisinda madara olur bu suratle. servet cetin izledim sanki.

    yasin: macta bir seyler yapmak isteyen ve maca iyi konsantre olduguna kanaat getirdigim tek oyuncuydu sanki. ama kapasitesi bu kadar. hic nefes aldirmadilar.

    gary: iki kisi ile bastilar. bu adam bruma gibi degil. acik alan kontraya cikan osmanlispor topcusu. kendisinden 3-5 mac iyi performans görebiliriz ama markaja dustugunde resmen eziliyor. carole'un da etkisi var bu mactaki kötu performansina ama kapasitesini az cok belli ediyor canli seyredince. hikaye.

    tolga: fena degil. ya en azindan capi kadar savasiyor. galatasaray'in orta sahasinda isi yok. o kapasite yok.

    selcuk: ne oynadigini ben de anlamadim siz bana anlatin.

    sinan: en son taraftar tribune cagirinca gördum. mac boyunca göremedim.

    gomis: kalitesi belli. bizim seviye bir futbolcu ama super yavas bir adam. sezon basidir deyip fazla elestirmeyecegim. eren'den kat kat daha iyi olmasina ragmen ceza sahasi golcusu gibi kokuyor. uzun suredir bu kadar yavas bir forvet seyretmemistim.

    ahmet: bizim seviyede degil. olmaz bizimle.

    tudor: yagmurun hizlandigi kisimlar haric hep saha kenarindaydi. oturdum bir sure sadece kendisini izledim. o kenardaki hareketleri o kadar cirkin geliyor ki insan gicik kapiyor. futbolcu olsam kenarda surekli deli gibi hareketler yapan adami bir sure sonra ciddiye almazdim. adam ceza sahasi icindeki en tehlikeli oyuncusunu eren ile degisti ya la!

    eren: bizim forvetimiz degil. bu seviyede degil malesef.

    sahaya iki tane pkk'li girdi. önumdeki fener formali ve östersunds'u desteklemeye gelmis diger iki pkk'li da alkisladi. butun stad yuhladi apo propagandasi yapan teröristleri. östersunds gol atinca bagirmalar sevinmeler. dedim suradan ucayim ustlerine ama tuttum kendimi. burasi isvec suclu sen olursun.

    mac bitti, otobusler geldi ve bizi sehre biraktilar. olaysiz dagildik. aracima bindim 5 saat yol geldim. icimde en ufak dahi umit kalmamisti takimima. bitmisiz biz.

    yol git git bitmiyor ben yol bitmedikce her km'de biraz daha pismanlik duyuyorum maca gittigim icin.

    bir galatasarayli olarak bu kadar utandigim baska bir mac daha zor hatirliyorum.
  • 298
    stockholm'den kadar yol gittik östersund'a hala bacaklarım sızlıyor soğuktan sizin kadar yangın yapmadım. her şeyi abartmaya bayılıyorsunuz. evet üzüldük takım iyi durumda da değil. ama bir hafta bekleyin ya. son topa müdahele etse dünyanın en iyi stoperi olmayacağı gibi şimdi de en kötüsü değil maicon, bırakın bir 5 maç oynasın adam. hayatım da bu kadar saçma takım tutma görmedim. net bir şekilde takımına en çok zarar veren taraftar gs taraftarıdır. takıma sahip çıkma yok, 2 maç kötü gidince ooo herkes bok gibi oyuncu zaten. stada gitme yok. sürekli bok atma peşinde herkes. ulan bugüne kadar sona geldiği tüm şampiyonluk yarışlarını neredeyse kazanmış bu takım be! avrupa da kupa almış. üst düzey takımları yenmiş.maçtan sonra bir çok östersund taraftarı ile sohbet ettim. sizden daha çok saygı duyuyor galatasaray'a hiçbiri inanmıyor turu geçebileceğine. bilmiyor ki ilk 20 dakika gol atmasak aa uu yapmaya başlayacaksınız. bir 90 dakika sabredemezsiniz, çünkü o kadar saygı duymuyorsunuz siz takıma.
  • 300
    özdursun ile hasdursun arasında oynanan, tudor fanlarının beş gün sonra ortaya çıkmasını engelleyememiş rezalet. işin garibi, özdursun değil de hasdursun kazansa taraftarımızın çoğu için tudor hâlâ sneijder'i aslında çok isteyen ancak hep içine atan, bruma'yı mobbingle göndermemiş, antrenman metodu böyle aşırı sert falan olacaktı. özdursun kazanınca taraftarımız bir anda tudor'un boş bir hoca olduğunun farkına vardı.

    demem o ki, bu taraftar aslında dursun'u ve tudor'u hak ediyor. bu taraftar aysal dönemini hak etmemişti.

    #yönetimistifa
    #hasdursun
App Store'dan indirin Google Play'den alın