atletizmin ve pozisyon alma mevzusunun günümüz futbolunu ne derecede etkilediğini açık şekilde gösteren bir maç oldu. kendi adıma keyif aldığım bir maçtı tabi. 1997 doğumlu tousart ve 1994 doğumlu tolisso'nun (bkz:
man of the match) atletizm başlığında değerlendirilmesi gereken bir dominasyonunu izledik. türkiye liginin en iyi orta saha ikilisinin bu genç ikiliye karşı tepki veremediğini ve beşiktaş özelinde türk futbolunun temel sorununu da bir kez daha görmüş olduk. nabil fekir ve rachid ghezzal'in yeterince çalışkan bir performans gösterememesi lacazette'in orta seviyenin altında kalması da lyon'un orta saha ikilisinin yaptığı hem istatistik hem de fiziksel açıdan gösterdiği dominasyonu nihayete erdirememesine sebep oldu demek gerekiyor. ghezzal yerine giren cornet'in birazcık kıpırdanması sonucu skorun geldiğini de ifade etmek mümkün.
beşiktaş ise adriano ve marcelo'nun yüksek performansı, özyakup'un iyi seviyede sayılabilecek oyunu ve azıcık da olsa atiba'nın desteği ile beraber yaklaşık 70 dakika muazzam seviyede baskı kuran takıma karşı akıllı bir oyunla direndiler. forvet mevkinde cenk yerine fizik ve güç olarak iyi seviyede olan aboubakar oynayabilseydi skorun daha farklı bir noktada olacağını söylemek mümkündü.
ciddi bir tecrübeydi bu maç onlar adına. deplasmandaki kiev, napoli maçları veya vodafone arena'daki benfica maçı gibi. dediğim gibi beşiktaş işine bakan, ilerleyen, gün geçtikçe de akıllanan ve oturaklaşan bir yapıya sahip. güzel bir rol modeller şu an. umarım galatasaray ve galatasaray taraftarı adına da bazı mesajlar çıkartılmıştır bu maçtan. yoksa yıllar içerisinde ciddi şekilde farkı açmaları da mümkün.