• 53
    ilahi adalet, bu maçın sorumlusundan asıl hesabı tam 5 yıl sonra sormuş ve tarihinde ilk kez üst üste beşinci kez şampiyon olması bir 13 mayıs günü engellenen galatasaray bu maçın rövanşını talihin yardımıyla 14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçıyla almıştır. hemde cümle aleme ibret olacak bir sonla. ve tarih o gün inadına 14 mayıs'tır.
  • 55
    işin teşvik primi kısmına ve okan buruk'un yaptığına hiç değinmeden şunları söyleyeyim. galatasaray'ın hiç tarzı olmayan bir şekilde şampiyonluk verdiğimiz senedir. 31. haftaya 3 puan önde giriyoruz. önce fenerbahçe'ye deplasmanda yeniliyoruz, puanlar eşitleniyor. ikili averaj sistemine henüz geçilmemiş, yani hala genel averajla fenerbahçe'yi geçme şansımız varken bu maçı da trajik bir şekilde kaybediyoruz. son hafta ise fenerbahçe'nin samsun'da yenik duruma düşmesiyle ümitlensek de fenerbahçe 3-1 yapıp şampiyonluğa yürüyor. o günle ilgili üzüntüm ise hagi'yi efsane bir gol attığı o son trabzonspor maçında şampiyonlukla uğurlayamamaktı.
  • 57
    şahsen bu maçı hiç bir zaman unutamıyorum. aklımda okan'ın bilerek kırmızı kart görüp, 70 dk bizi 10 kişi oynattığı, emre'nin ise bilerek kötü oynadığı şeklinde kalmış bir maçtı. tabii, o zamanlar küçüğüm, arka arkaya gelen şampiyonluklar, avrupa'yı titreten bir takım, türkiye'de fenerbahçenin arkasında kalmayı kabullenmek hiç kolay değildi.

    sonra okan buruk güzellemeleri falan görünce, acaba yanlış mı hatırlıyorum diye açıp izleyeyim dedim.
    eğer 90 dk varsa, onu da tekrar izlemek isterim, ancak özetten anladığım, okan buruk net bir şekilde maçı satmış, emre ise günah keçisi olmuş.

    video'da emre 3 kere görünüyor, birinde tek başına asistin asistini yapıyor, diğerinde haginin arkasında görüntü kalitesinden net olmamakla beraber ağlıyor gibi, 3.de de kafa eğik, gözler kızarmış.
    okan ise ilk 20 dk'da itirazdan sarı kart yiyip, üstüne 20. dakikada kayarak gelirken, rakibinin kasıklarına basıyor.

    (bkz: video ne kadar da güzel bir icat değil mi)
    https://www.youtube.com/watch?v=mE1WB5CShJg

    bu arada, ankaragücü'ndeki oyuncular, taraftarımızı tahrik etmek için elinden gelenleri yapmışlar.
    tabii onun için de şuna bakmanızı öneririm.
    (bkz: cafer aydın şike itirafı)
  • 58
    çarşaf çarşaf itirafları olmasına rağmen yok sayılan maçlardan biri. fenerbahçe'nin 5 yıl sonra kazandığı ilk, tarih itibarı ile son 12 yıldaki ikinci şampiyonluğu olduğu için olsa gerek o sezon hep güzellemelerle anılır. ersun yanal'ın ve cafer aydın'ın farklı tarihlerde anlattığı bir bond çanta dolusu şike parası sayesinde köpek gibi oynayan ankaragücü'ne ek olarak okansız da yarım saatte gördüğü iki sikindirik sarı kart ile kendi kendini arttırarak bunların ekmeğine bal sürmüştür. emre ise hem okanla arasındaki ilişki hem de ikisinin birden inter'e gitmesi sebebiyle gümbürtüye gitmiştir.

    şimdi imkan olup sorsan hem bizimle görüşmediler hem de taraftarın önüne attılar derler...
  • 60
    https://www.youtube.com/watch?v=mE1WB5CShJg #t=1m34s
    okan buruk'un ikinci sarıdan kırmızı kart yediği maçtır. ikinci sarı konusu tartışılır. zira şu entryde (bkz: #609509) bahsedildiği gibi "hakem de yardımcı olmuştur."
    işin daha vahimi bizler bu maçı hep okan, emre özelinde ve teşvik kapsamında değerlendirirken işin hakem tarafını hep atlıyoruz. "hakem de yardımcı oldu" cümlesi başlı başına şike itirafıdır oysa.
  • 61
    koca sezona çakılan çivi olmuştur. benim yaşım bu maçı da o sezonu da tamamen hatırlamaya yeter vaziyettedir.

    emin olun biz taraftar kadar kimsenin umrunda olmuyor galatasaray... dönemin başkanı faruk süren ile başlayıp okan buruk'a kadar uzanan bir boş vermişlik zincirinin son halkasıdır bu maç. kin tuttuğumuz vs. yok; çok ama çok büyük bir hayal kırıklığımız var. bir önceki sezon avrupa'nın devi olan ekip kıytırık ligi sallamamış ve belki de en az 10 senelik bir dominasyonu kaçırmıştır.

    ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin... o efsane başkan fatih terim ile sözleşme uzatma konusunda istekli davranmamış, o fatih terim kalmak için isteksiz olmuş ve hatta sezonun ortalarında italyanca öğrenmiş ve daha haziran başında fiorentina'ya gitmiş, emre belözoğlu'su, okan buruk'u, hakan ünsal'ı vs. kendi hesaplarına göre galatasaray'ı küçümsemiş ve gitmişlerdi.

    2000- 2001 sezonu bu maç ile satılmadı yanlış anlaşılmasın. sezon boyunca zaten jardel'i bahane ettiler, para alamıyoruz dediler vs. güzelce yeniçerilik yaptılar. güzelim seri bitti...

    kabahatli biz olduk şimdi; hatırlayanlar. benim içime hiçbiri sinmiyor. ne faruk süren ne fatih terim ne de oyuncular. ama galatasaraylıyız sonuçta... okan buruk tek başına bu maçın da sezonun da katili değil elbet. bizimki belki de patlamadır. okan'a ya da emre'ye patlıyoruz. kim bilir belki de kolayımıza geliyor...

    bir ara dönmüş galatasaray'a okan deniyor. dönsün abi ne değişir, onun 2 sene daha oynaması bizi avutur mu? ha bugün gelsin okan buruk hocalık yapsın vallaha sonuna kadar desteklerim. hiç sorun değil, yeter ki galatasaray başarılı olsun. ama bu demek değil ki okan bizim için saftır, temizdir; tıpkı yukarıda saydığım kişiler gibi...

    sadece unutmuyoruz, zorumuza gitmiş yav ne var bunda. düşman bellediniz bizi. zorumuza gitme sebebi de galatasaray... sonuçta bu adam benim adıma oynanan bir maçta kırmızı görmedi ya!
  • 62
    galatasaray'ın o sezondaki yerli oyuncuların takımdan ayrılmak için girdiği türlü şebeklikleri yaptığı bilmem kaçıncı maçtı. şampiyonluk bu maçta gitmedi fener zaten puan olarak da önümüzdeydi ama bu maç emre bel. denen karaktersizin gerçek yüzünü, okan buruk'un gençlik hevesiyle takımı satmasını gördüğümüz maç olmuştu. okan sonraki gelişinde kendisini affettirdi bence, okan'ın sıkı bi galatasaraylı olduğunu bildiğim için affetim de emre denen karaktersiz ve hakan ünsal'ın bu dışında da olsa yaptıklarını hiçbir zaman unutmadım. ergenliğimin baharında olduğum için hatırlayabiliyorum, babam bu maça gitmişti döndüğünde ise göz kapakları ağlamaktan morarmıştı. o zaman kırklarında olan babamın ağladığını ilk defa o gün görmüştüm. galatasaray taraftarına en büyük kazığın atıldığı zamanlardan biriydi. bu maçın yaşandığı sezon benim canımı çok yakmıştı.
  • 65
    hatıratımda çoğunlukla güzel şeylerin kaldığı, samimyetin olduğu o güzel yıllardan biridir 2001.
    aylardan mayıs, ilk baharın mis gibi güzel ve gitgide ısınan havası, yere düşen yenidünya memişlerinin yaydığı güzel tatlımsı koku..

    insanın içini tam pazar akşamı mutsuzluğu sarmaya başlayacakken akıllara sarı kırmızı aşkın maçı geliyor. şimdilerde bilinenin aksine şampiyonluk yarışında avantaj fenerbahçe'de değil galatasaray'da. her ne kadar (bkz: 6 mayıs 2001 fenerbahçe galatasaray maçı/#3336572) maçında şaibeli bir mağlubiyet alsak da lig formatı ikili averaja değil, genel avereja bakıyor. ve leblebi gibi pozisyona giren galatasaray karşısında kimse fener'e şans vermiyor. saatler 19.00'u gösteriyor ve maç başlıyor. önceki senelerin kupa canavarı, dünyanın en güçlü futbol takımı ünvanını anasının ak sütü gibi kazanmış galatasaray takımının futbolcularında bir rehavet var. okan, emre gibi isimler italya'ya sağlam gitmek için toptan öcü gibi kaçarken, taffarel, hagi, poposcu gibi isimler emekliliğine günleri sayıyor. bülent uzun denilen aşağılık bir hakem galatasaray'ı ince ince doğruyor, bir tarafından uydurduğu kartlarla galatasaray'ı sahada 10 kişi bırakıyor. teşvik aldığını dünya alem düyan ankaragücü futbolcuları maça inanılmaz bir hırsla asılıyor ve sokoru 2-0'a getriiyor. bir sene sonra inanılmaz bir sükse yapacak olan hasan farkı 1'e indirse de maç kaybediliyor ve şampiyonluk elden uçup gidiyor.

    aradan 21 yıl geçti ama ben o günleri unutmadım. elimizden şampiyonluğu çalmak için kapalı kapılar ardında dönen şike ve teşvikleri de unutmadım. parmağı olan kansızların bu dünyada ya da ötekinde cezalarını çekmelerini dilerim.
  • 67
    tek maç üzerinden değerlendirilmesi çok yanlış olan bir karşılaşmadır. tüm sezon olarak değerlendirmek gerek:

    imparator’un yerine lucescu, hakan şükür’ün yerine jardel gelmiş. iki adamla değişim mi olur demeyin. terim’in oynattığı agresif futbolun yerini lucescu’nun ehemmiyetli futboluna bırakmıştır. hücum presinin ilerideki en önemli parçası olan hakan şükür’ün yerine ceza sahasına nükleer fırlatsan onu bile gol yapabilecek jardel gelmiş ama jardel’in gol meziyetinden başka herhangi bir meziyetinin olmaması takım oyununda değişikliğe sebep olmuş.

    işin psikolojik tarafı da şuydu; o kadro zaten misyonunu tamamlayan bir kadroydu. uefa’yı kazanmış, sezon öncesi süper kupa’yı kazanmış, 4 sene şampiyon olmuş falan bilindik hikaye. ama taraftar nezdinde de oyuncu nezdinde de bir doygunluk vardı. üstelik şampiyonlar liginde çeyrek final oynamış takım. oyuncuların çoğu kendini gösterme derdinde artık. avrupa maçlarında canavar gibi oynarken ligi önemseyen oyuncu sayısı azdır. üstelik taraftar da pek maçlara gitmiyordu artık.

    jardel sorunu ise bambaşka bir konu. haketmediğinden değil ama bir oyuncuya bünyendeki oyunculardan çok çok fazlasını verirsen bu durum homurtulara neden olur. iş hayatında da böyledir. aynı işi yaptığınız arkadaşınızın size kıyasla çok daha fazla maaş aldığınızı düşünün, aynı motivasyonla çalışamazsınız. üstelik siz kendisinden daha kıdemliyseniz, işler sarpa sarar.

    yeniçerilik kavramı yanlış anlaşılıyor sanırım biraz. hagi de çok fazla para alıyordu ama o sıralar hem galatasaray kendini kanıtlamış bir takım değildi, hem de oyuncular daha gençti. hagi 5. senesine girdi, dümeni eline aldı, oyuncular pişti, o süreçte bir sürü başarı kazanıldı ama pat diye takıma gelen ve kulüp için herhangi bir şey başarmamış birine de bunca emeği geçen oyuncuların çok çok üzerinde maaş veremezsin ki çoğu o süreçte zamanında maaşlarını alamıyordu.

    sözün özü; şampiyonluğu biz tek maçta kaybetmedik. günah keçileri de emre ve okan değil. sezon başından beridir gelen bir psikolojik doygunluk bize o yıl şampiyonluğu kaybettirdi. fatih terim gibi kupa canavarı, doyumsuz ve hırslı birinin yerine lucescu gibi taktik dehası ama otoriteyle uğraşmayan ve sakin birinin başımızda olması da tuz biber ekti.

    bir de o sezon doğrandığımız kadar alelade doğrandığımız bir sezon yoktu. sırf serkan aykut’un bile kaç tane golü var sayılmayan. üstelik diğer tarafta da yıllardır şampiyon olamamış, full motive ve kupa kaldırmak için her şeyi yapabilecek bir aziz yıldırım fenerbahçe’si vardı. çanta çanta taşınan paraları, cihat oskay’ı, aziz yıldırım’ı, mustafa denizli’yi, cafer aydın’ı dinlemeden peşin hüküm vermeyin derim ben…
App Store'dan indirin Google Play'den alın