ne baros'un direkten dönen topu, ne tolga'nın kaçırdığı gol, ne de drogba'nın ofsayttan attığı sayılmayan dördüncü gol. hiçbiri bende bu kadar tahribata yol açmamıştır. nerde sersem gibi futbolcu varsa hepsinin toplanıp da bir takım olduğu steaua'ya elendik, hem de tarihimiz boyunca hiçbir şekilde elenmeyen bir takım olarak. bu turu geçseydik, uefa şampiyonlar ligi'ne 11. kez katıldığımız sezon 2008/2009 sezonu olacaktı. elendik ve bu 11. turu ne yazık ki dört sezon sonrasına bırakmış olduk.
şu maç o kadar önemliydi ki, eğer tur atlayabilseydik bu sezon sonrası şampiyon olunmayan dört senelik boş geçen seri ve utanç verici şeylerin yaşandığı 2010-2011 sezonu asla olmayacaktı. zira büyük bir maddi gelire ulaşacak, 2011 yılında yeni stadın localarını bilmem kaç seneliğine heba etmeyecek, o sezonki gelirleri kullanabilecektik. hatta belki de günümüze bile ulaşan şu ffp olayının bile bir nebze önüne geçebilirdi.
abartıyor gibi duruyorum, ancak şampiyonlar ligi gelirlerinin ne derece büyük olduğunu hepiniz biliyorsunuz. sadece şunu diyeyim, o sene gruplara ayak bastı primi 8-9 milyon euro gibi bir paraydı. bunda marketing ve reklam gelirleri dahil değil. bir de üzerine beraberlik ve galibiyet ile gelen performans primleri de olacaktı tabi.
velhasıl şu
#10yearschallange muhabbetinde son on seneyi düşününce beni en çok üzen maç bu maçtır. ne derece kötü bir şey olduğunu çok sonradan anlamış olduk.
sıtf bu maçtan ötürü skibbe, emre güngör ve aykut denilen kovadan nefret ediyorum. rövanşta 1-0 yenildiğimiz akşamın ertesi günü baros'un transferini açıklayan adnan polat yönetimi ise tüy dikmişti.
edit: kimseye küfür etmedim, niye silindi anlamadım. inşallah formata uygun olmuştur.