• 101
    bu maça gitmem sebebim bir daha kadıköyde maç izleyemeyebilecek olmam ve brezilyayı dünya gözüyle görme isteğiydi. ancak yaşanılan rezaleti, belki de her hafta her maçta olanları bir daha açıklayayım. maçtan yarım saat önce bilet gişesine gittik, internetten aldığımız biletleri bastırmak için. 45 dakikada sırada itile kakıla helak olduk ama alabildik biletleri. bilet sırasına arkadaşım girmişti benim yerime de, kimliğimi de ona vermiştim. bir organizasyonda bilet alınırken kimlik numarası isteniyorsa, bilet çıkartılırken de kimlik istenir diye düşündük ama kimlik falan soran yok. kodu söyleyen bileti alıyor. yahu kardeşim, senin kimlikle bilet aldırma amacın karaborsaya engel olmak değil mi? yanımdan 20 tane insan geçti en az ''var mı bileti olmayan'' diye diye. e zaten böyle basiretsiz fedarasyonun böyle uygulamaları olur. normaldir. daha sonra sırada bi bağırışma oldu, cüzdanını çalmışlar bi abinin. hemen 3 adım gerimizdeki spor şube hiç bir şey demedi. karaborsacılarla uzun uzun muhabbet ettiler hatta. böyle ülkeye, böyle polis, böyle önlem. normaldir. 10 dakika gecikmeyle stada girdik, kale arkasında adım atılacak yer yok. koltuklar hınca hınç dolu, merdivenler dolu, kale arkasındaki demirlerin önü dolu. fazla bilet satılmış dedikoduları ayyuka çıktı, e böyle federasyondan böyle uygulama, normaldir. 3 milyon euro verdiğimiz takımdan ilk golümüzü yedik, ufak homurdanmalar oldu. 2.golü semih attı, ''ulan her maç atıyor adam kendi kalesine'' diyerek hafif şakalaşmalar, hafif küfürler oldu. ama sahada o kadar kötü bi takım vardı ki artık ne takımı desteklemeye, ne de yediğimiz gollere tepki vermeye halimiz kalmıştı. sonrasında da şiir gibi bir 3.gol geldi, alkışladık. çünkü yapacak bir şey yoktu. yıllardır özlediğimiz futbolu oynuyor karşındaki takım, ufacık çocuklar çoğu ama tecrübeleri bizimkileri ikiye katlar tabi. sonrasında ikinci yarı 4.gol geldi beklenmedik bir şekilde neymar'a tezahürat başladı. yadırgamadık, normaldi, özlemiştik böyle topçuları biz de bir tek arda oynadı, utanmadık onu da ıslıkladık, böyle kafa yapısına böyle futbol. normaldir. daha sonra ise yerin dibine geçmeme sebep olan o olay gerçekleşti, brezilya her pas yaptığında ''oley'' çekmeye başladı tribünler, e böyle görgüsüzlüğe böyle tezahürat. normaldir. ama tabii ki bu durum sahada koşmayan, kendi ceza sahasına yanlışlıkla top şişiren, defansları kafa topu alamayan, forvetleri top kontrolü yapamayan, hızlı oynamak nedir bilmeyen takımımızı haklı çıkarmıyor, e dolayısıyla imparatorumuzun(!) basın toplantısı da içi boş sözler olarak kalıyor. böyle imparatora, böyle milli takım. normaldir. onu bunu bilmem sözlük, ben bu maçı hep willian'ın attığı müthiş çalımla, 3.golde yaptıkları inanılmaz kontraatakla, 22 yaşında ama ''olgun'' futbolcu neymar'a gösterilen sevgi seliyle, neymar'ın bize verdiği pozitif reaksiyonla ve kadıköy şükrü saracoğlu stadında izlediğim ilk maç olarak hatırlayacağım.

    bu arada bir daha arena'dan şikayet edersem 2 olsun, adamlar derme çatma stat kullanıyolarmış stadı gördükçe arena'ya olan sevgim arttı.
  • 102
    fatih terim'in bizi neden yuhaladılar dediği maç.

    "willian çalımları dizince 50 bin kişi 'ouvv' diye tepki verdi, ses çıktı. adam seyirci. maça bakıyor. iyi bir şey olduğunda alkışlıyor. parayı vermiş, müşteri gibi davranıyor. iyi olanı alkışlıyor, kötü olanı da yuhalıyor. bu kadar basit"

    mehmet demirkol özetlemiş neden yuhalandığını.
  • 103
    http://bandieras.blogspot.com.tr/...neden-brezilyay.html

    --- alıntı ---
    son kazakistan maçı sonrasında uluslararası yıldızımız arda turan, bir önceki hazırlık maçında brezilya lehine tezahürat yapan taraftarlara sitem etmiş:

    ''biz bu ülkenin evlatlarıyız. brezilya'ya karşı oley çekilecek saygısızlığı hak etmedik. her maç bizim için final. güvenimiz gitmiş durumda ama güvenimizi geri kazanmak için asla pes etmeyeceğiz. sonuna kadar savaşacağız. biri oley çekecekse o tribüne gelmesin."

    arda'nın tam olarak anlamadığı nokta şu. kadıköy'deki türkiye-brezilya maçında bu yıl ilk kez tribünler full'e yakındı. bunun sebebi, seyircilerin milli takım'a desteklerini gösterme isteği miydi?

    oraya gelen taraftar, güzel futbolu güzel adamlardan izlemek istiyordu. sahada her şeyini verip, bir yandan da iyi güzel izletmek isteyen, birbirleriyle, hakemlerle, federasyonlarla kavga etmeyen, siyasetten, mafyadan uzak duran, rakibine saygısızlık etmeyen, kendi tribününe küfür etmeyen güzel adamlardan güzel bir resital izlemek istediler..

    rakibinin stadında kalçasıyla top kontrol eden, rakibin siyahi oyuncusuna 'pis zenci' diyen, yerde yatan rakibine yardım eden arkadaşına tepki gösteren, ülkenin en tecrübeli foto muhabirini evinden aldırmakla tehdit eden, korumalarına gazetecileri tartaklaması emrini veren oyuncuları alkışlamak yerine, engelli taraftarları stadyum ayırt etmeden bulup onlara formalarını armağan eden, sahaya giren ufaklığı korumaların elinden alıp beraber fotoğraf çektiren, tribünleri çeyrek final zaferiyle selamlamak yerine elenen rakibin yıldızını alkışlayan güzel adamları alkışlamak istedi o akşam o tribünler..

    arda, 66 numaralı forman üzerindeyken biz bu görüntüleri bu taraflarda da görürdük. bu yüzden aslında bunu en iyi sen bilirsin, güzel futbol güzel adamlarla oynanır ve güzel futbolun bir milleti, milliyeti yoktur..

    seni güzel adamlarla sırt sırta verip futbol arenasında çarpışırken görmek dileğiyle..

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın