47
yeni açık'ta açılan pençe atma aslanım kükresen de yeter pankartı önünde oynanan maç. tam da o ruh hali hakimdi hem camiaya hem kamuoyuna. mayıs ayında kazanılan türk futbol tarihinin ilk avrupa kupasına ilaveten daha 20 gün önce "los galacticos" real madrid'i devirerek süper kupa'yı almıştı galatasaray. şimdilerde lig şampiyonu doğrudan şampiyonlar ligi'ne katılırken galatasaray o performansa rağmen bir eleme turu oynayarak gruplarda mücadele etmeye hak kazanmıştı.
öyle bir seviyeye çıkmıştı ki galatasaray, kamuoyu da camia da çok önemseyememiştir maçı. pençe atma aslanım kükresen de yeter pankartını yazdıran ruh hali, tam olarak dolmamış tribünler şeklinde vuku buluyordu. transfermarkt'ta seyirci 20 bin olarak yazılmştır ama hem kale arkalarının alt taraflarında, hem de kapalı alt tribündeki boşlukları hatırlamak mümkün.
tam da o havada başlamıştır maç. önce 16. dakikada süper mario jardel, 29. dakikada ise kumandan hagi'nin golleriyle* 2-0'ı bulmuştuk. her golden sonra kameranın yeni açık tribünü gösterirken malum pankartın görünmesi ise ayrı bir anektod olmuştu. her ne kadar avrupa şampiyonu olmuş, formunun zirvesine çıkmış olsa da her türk takımı gibi skoru bulunca cıvıtmış ve 2-0 önde başladığımız ikinci yarının ortalarına gelmeden* maçı beraberliğe getirmiştik.
önce ikinci goldeki penaltı kararı, sonrasında kaptan bülent'in attığı ancak jardel'in klasik bir dokunayım derken ofsayt pozisyonuna düştüğü gol derken tribünler tam da hakeme yoğunlaşmaya başlamıştı ki arka direk capone lakabının hakkını veren bir gol attı. kalan dakikalarda skoru tutmayı bilmiş ve tarihimizde ilk defa şampiyonlar ligi gruplarına galibiyetle başlamıştık.
ayrıca daha önce de çok kereler yazılmış, canımız ciğerimiz üçüncü köprümüz shabani christophe nonda'nın ali sami yen'e çıktığı ilk maçtır. monaco'nun ilk golünü de ikinci yarının başında taffarel'in koruduğu eski açık tarafındaki kalenin doksan diye tabir edilen yerine atmıştır. ispanyol hakemin götünden uydurduğu penaltı pozisyonunda ise cceza sahasında topu kaybeden isim yine kendisidir...
(bkz: tarihte bugün)
öyle bir seviyeye çıkmıştı ki galatasaray, kamuoyu da camia da çok önemseyememiştir maçı. pençe atma aslanım kükresen de yeter pankartını yazdıran ruh hali, tam olarak dolmamış tribünler şeklinde vuku buluyordu. transfermarkt'ta seyirci 20 bin olarak yazılmştır ama hem kale arkalarının alt taraflarında, hem de kapalı alt tribündeki boşlukları hatırlamak mümkün.
tam da o havada başlamıştır maç. önce 16. dakikada süper mario jardel, 29. dakikada ise kumandan hagi'nin golleriyle* 2-0'ı bulmuştuk. her golden sonra kameranın yeni açık tribünü gösterirken malum pankartın görünmesi ise ayrı bir anektod olmuştu. her ne kadar avrupa şampiyonu olmuş, formunun zirvesine çıkmış olsa da her türk takımı gibi skoru bulunca cıvıtmış ve 2-0 önde başladığımız ikinci yarının ortalarına gelmeden* maçı beraberliğe getirmiştik.
önce ikinci goldeki penaltı kararı, sonrasında kaptan bülent'in attığı ancak jardel'in klasik bir dokunayım derken ofsayt pozisyonuna düştüğü gol derken tribünler tam da hakeme yoğunlaşmaya başlamıştı ki arka direk capone lakabının hakkını veren bir gol attı. kalan dakikalarda skoru tutmayı bilmiş ve tarihimizde ilk defa şampiyonlar ligi gruplarına galibiyetle başlamıştık.
ayrıca daha önce de çok kereler yazılmış, canımız ciğerimiz üçüncü köprümüz shabani christophe nonda'nın ali sami yen'e çıktığı ilk maçtır. monaco'nun ilk golünü de ikinci yarının başında taffarel'in koruduğu eski açık tarafındaki kalenin doksan diye tabir edilen yerine atmıştır. ispanyol hakemin götünden uydurduğu penaltı pozisyonunda ise cceza sahasında topu kaybeden isim yine kendisidir...
(bkz: tarihte bugün)