• 78
    bakalim 25 haziran 2010 isvicre honduras maci sonrasinda kimilerine hitaben ne demi$iz?

    --- alıntı ---

    turnuvanin tartismasiz en kabiz takimlarindan olan isvicre'nin, turnuvanin en kötü bir diger takimi olan honduras'a karsi kendisinden beklenen kabiz performansi göstererek turnuvadan elendigi mac olmustur.

    hitzfeld yasli kurt, isini bilir vikvik...

    del bosque bok gibi kadro seciyo zaten yeaeae vikvikvik...

    ta$ gibi defans yaptiriyo adam, yaaa öyle orta sahada miymiy top gezdirip pas yapmakla olmuyo bu isler, kitledi ispanya'yi vikvikvik...

    pozitif futbol $arlatanlarina inat ta$ gibi defans futbolu oynatiyo takimini hitzfeld vikvikvik...

    bunun adi futbol kardesim kazanacaksin, öyle 34986324 pas yapmakla olmuyo bu isler. pozitif futbolunuzu öpeyim sizin vikvikvik...

    ve benzeri kelamlar eden bazi futbol alimi sözlükçülere son 10 aydir yaptigim gibi alayci bir gülücükle selam ediyorum. ve iyi geceler diliyorum.

    (bkz: iyi uykular)

    --- alıntı ---

    ne güzel demi$iz.

    iyi uykular
  • 81
    bence maçın hakkı beraberlikti en azından kesinlikle ispanya'nın hakkı değildi, yazık oldu hollanda'ya, maç resmen fenerbahçe deplasmanı maçlarına benzedi.

    iniesta'ya atılan gol pası ofsayt değil ondan önceki pas ofsayt. yani ben öyle gördüm tekrar bakıcam yazıcam yanlış anlaşılmasın enry ziyanlığı olmasın.

    pozisyonu tekrar izledim sanırım ilkinde de çok ince bir şekilde yanyanalar ama yine de temiz bi şekilde görmemiz lazım.

    http://www.youtube.com/watch?v=SRZm0tkk564

    0:05 teki pas için söyledim.

    edit: gol temiz bir gol fakat kritik yani 2. pozisyonu 4 defa gösteren ekip neden ilkini göstermez bak işte bizi de yanıltıyolar.
  • 83
    ilk yarıda uçan tekmelerden, yerdeyken kafalarına vurulan toplardan, dirseklerden kaçınamayan ispanyolların ikinci yarı ve sonrasında kontrolü ele alarak sonuna kadar hakederek kazandığı maçtır. * bütün maçlarında sadece ve sadece kendi futbollarını sahaya yansıtmayı düşünmüşler, rakibi oynatmamak gibi bir stratejiye asla başvurmamışlardır.
  • 84
    puyol'un kırmızı kart görmesi gerektiğini düşündüğüm maç, sonuçta bir defans oyuncusu gole giden oyuncunun pozisyonunu çekerek iterek bozuyorsa ve 2. bir pozisyon oluşuyorsa o pozisyonun sonunda hakem dönüp kırmızıyı verebilirdi, çünkü süper slow motion çekimde bir ara puyolun müdehale sırasında eli rakibinin belinde ve sırtı kaleye dönüktü. bilmem katılan çıkar mı?
  • 87
    ----------alıntı-------------

    hollanda : 0 ispanya : 1 || modern zamanın futbol tanrıları

    başlık belki çok iddialı oldu ama kabul etmeliyiz ki ortada koskoca bir ispanya gerçeği var. onlar ne isterse o... bitmek bilmeyen enerjileriyle rakibi boğuyorlar sonrasında ise öldürücü ofans hattıyla son noktayı koyuyorlar. bu futbolun temelinde johan cruyff , frank rijkaard gibi total futbolu bilen ve ispanyol futboluna damga vurmuş isimler var desem , siz ne derdiniz ? evet , işin temelinde bu abilerimiz var. 1974'lerdeki hollanda'yı biliyorsanız dediklerime hak vereceğinize inanıyorum. o kadar eskiye de gitmeye gerek yok. mantık olarak total futbolu biliyorsanız sorun yok.

    bugün her iki takımda o meşhur "total futbol"u biliyor ve uyguluyordu. bir tarafta bu işin isim babası ve dünya futbolundaki ilk uygulayıcısı hollanda , diğer tarafta ise işi ustalarından öğrenmiş . sindirmiş ve harika uygulayan ispanya. ama ortada ufak bir fark vardı . o da kadro kalitesi... fakat gene de bu fark final maçında , abartıldığı kadar ön plana çıkmadı.

    her ne kadar hollanda var gücüyle dirense de , zaman ispanya zamanıydı... euro 2008'in şampiyonları , 2010 dünya kupasınında sahibi oldu. uzatma dakikalarında iniesta'nın attığı gol , ülkesine tarihinin ilk dünya kupası şampiyonluğunu getirdi.

    hollanda , beklenenin aksine orta saha üstünlüğünü ispanya'ya bırakmadı. abartısız her oyuncusu rakibe baskı yaptı ve böylece ispanya'nın oyununu bozdular. ama bir sorun vardı . o da ; ispanyanın da kendileri gibi oynaması. her iki takımda baskılı oyunu tercih ettiğinde dolayı maçta çok sayıda kart çıktı. bol sarılı ve sert bir maç izledik.

    maç her ne kadar orta saha mücadelesi şeklinde geçse de , iki takımda maçta çok net pozisyonlar yakaladı ama kaleciler oldukça formdaydı.

    dakika 62'de hollanda robben ile gole çok yaklaştı ama casillas gole izin vermedi. sneijder'in harika ara pasında kaleciyle karşı karşıya kalan robben , casillas'a takıldı.

    bu sefer golü kaçıran taraf ispanya. 70. dakikada jesus navas'ın ortasında , mathijsen'in hatasında yapılması gereken tek şey , topu boş kaleye yuvarlamaktı fakat david villa zor olanı yaptı ve top mathijsen'e de çarparak kornere gitti.

    2 takımda adeta sırayla gol kaçırıyordu. sıra bu sefer hollandadaydı. 80. dakikada kaleciyle karşı karşıya kalan robben , gene casillas'a takıldı. casillas neden kendisine"dünya'nın en iyi kalecilerinden biri" denildiğini bu gece açık açık gösterdi bizlere.

    maçın normal süresi 0-0 sona erdi. uzatma dakikalarında ise kaçan goller bitmek bilmiyordu. gol kaçırma sırası ispanyadaydı. 95. dakikada iniesta'nın harika pasında kaleciyle karşı karşıya kalan fabregas , stekelenburg'u geçemedi.

    maç boyunca bol bol çıkan sarı kartlar , uzatmalarda kırmızı karta dönüştü ve oyundan atılan isim , heitinga oldu. iniesta'yı ceza sahası yayı üstünde indiren heitinga , 2.sarı karttan , kırmızı kartı gördü ve takımını 10 kişi bıraktı .

    dakikalar 116'yı gösterirken , ispanya'ya şampiyonluğu getiren gol geldi. navas'ın harika pasında topla buluşan iniesta , sağ çaprazdan sert bir vuruş yaparak , takımına kupayı getiren golü attı.

    bir dünya kupası da böyle sonra erdi... 1974 ve 1978'den sonra 2010'da da finalde kaybeden taraf hollanda oldu. sanırım bu güzel ülkenin şampiyonluğunu kolay kolay göremeyeceğiz . total futbol falan filan ama olmuyor arkadaş :) . tebrikler ispanya ... bir zamanların fırtınalar estiren brezilyasının yerini ispanya aldı ve sanırım uzunca bir süre de bu fırtına dinmeyecek...

    ----------alıntı------------

    http://akilpiyadeleri.blogspot.com/...ey-afrika-final.html
  • 89
    robben birincisi çok önemli olmak üzere iki çok net pozisyonu gol yapamadı , ispanya yakaladığını attı. maçın ve ispanya açısından turnuvanın özeti bu.

    ayrıca bu sene çok büyük iki final maçı oynayıp ikisinde de kaybeden robben'in , bu sefer gerçekten bunu hak ettiğini söylemek lazım. tabi bütün bunların yanında casillas ve muhtelem performansı çok önemli.

    not : söylemeden edemem. sneijder'in frikiği sonrası verilmeyen korner döndü gol oldu. tamam bu direkt olarak sonuca itiraz edilecek bir şey değil ama çok önemli bir karardı. ayrıca sneijder demişken , kendisini bu kadar seven ve futbolunu inanılmaz beğenen birisi olarak şu maçta yaptığı "nerden olursa olsun vururum abi" tavrı hiç hoşuma gitmedi. kendisine söyleyeceğim en önemli şey ; sen sneijdersin , ronaldo olma.
  • 91
    --- alıntı - http://artemiofranchi.blogspot.com/...nda-0-1-ispanya.html ---

    kupa başından beri iki takım için de ne söylediysek o oldu ancak biraz farklılıklar gördük final maçında. hollanda yine önce savunma diye çıkıp hücumu 2. planda tuttu, "yemeyelim de, nasıl olsa atarız" mantalitesi tam gaz devam ediyordu anlayacağınız üzere. hollanda'nın bu sistemine karşı koyabilen takım olmamıştı yakın tarihte. 2 yıldır kendilerini yenebilen bir takım çıkmamasının başka açıklaması olamazdı. ispanya bu tabuyu yıkma ve kendileri adına da ilk finalde ilk kupayı kapma amacıyla çıkmıştı sahaya.

    hollanda'da savunmayı ön planda tutup yetenekli oyuncularla gol bulup maçı kurtarma işi 20-25 maçtır tutuyor, kupada da tüm maçlarda tuttu. ancak şu var ki, hep bahsettiğimiz ileri uç elemanlarının beklenen golü bulamaması koskoca takımın elini kolunu bağlayabiliyor işte. casillas'ı beğenmem ben genelde, en üst düzey kalecilerin arasına almam kendi adıma ancak bu maçta ilk finalin verdiği heyecanı bir kenara koyup konsantrasyonu iyi sağlamıştı. robben'e ilk pozisyonda geçit vermese şans diyebilirdik ancak ikincisinde de kendisini durdurması alkışı hak etmesini sağladı. bir de kupada 6 maçtır savunma yapan hollanda'nın genelde çirkef bir oyun oynamayıp, efendi gibi sahada durup işini yapmasına rağmen son maçta neden antalyaspor gibi oynadığını anlayamadım. stekelenburg'u 15 cm kısalt, saçı da sıfırla, takımın tek eksiği olan ömer çatkıç'ı da tamamlamış olursun. bu haldeydi hollanda. gelene geçene dalalım saldıralım diye çıktılar sahaya... efsane rinus michels'in mezarından kalkıp "arkadaşım ne yapıyorsunuz?" diye gelmesini bekledim ben en sonunda. tüm sertlikleri anlarım, hepsine hak veririm de de jong'un yaptığını şurda ben evimin önünde birine yapsam, hadi onu geçtim halı sahada birine yapsam en temizinden 4-5 yıl hapis cezası garanti. kasten adam öldürmeye teşebbüstür bunun adı, başka bir şey diyemiyorum.

    burada hakeme yatay geçiş yapalım, de jong'u atamamak kendisinin ilk hatasıydı, maçın gidişatını etkiledi, belki de ispanya 45. dakikada işi bitirip rahatlayacaktı. burada sertliğe iyiden iyiye müsaade eden hakem howard webb maçın ve kupanın kaderiyle de 115. dakikada oynadı resmen. kullanılan serbest vuruşta hem ispanyol barajına çarpıp 3-4 metre yön değiştiriyor top, hem de casillas çıkarken son anda yine dokunuyor. birini görmesen ötekini göreceksin ve korner olacak. döndü ıniesta'nın golü geldi iş bitiverdi hemen.
    maçta gözüme en çok çarpan şeyle bitirmek istiyorum: yıldız oyuncu ve büyük oyuncu arasındaki fark.

    yıldız oyuncu olmak zor iş değildir, biraz parlarsın dünya seni alkışlar yıldız olursun ama 50 sene sonra hala alkışlanıyorsan "büyük" oyuncu olursun. bu finalin yıldız oyuncu olarak kalacağını belgeleyen adamı sneijder olurken büyük adam olacağını belgeleyen ıniesta oldu. takım gol yemiş, son 4 dakika ve olası 2 dakika uzatma ile 6 dakika şansın kalmış, santrada doğrudan rakip kaleye vuruyorsun gol atmak için. 1996/97 sezonunda devre arasında galatasaray kamp için marmaris'i seçmişti. evimden çıkıp 10 dakika uzaktaki stada yürüyüp marmaris-galatasaray maçını izlemeye gitmiştim koşarak. o maça dair aklımdaki ilk şey şudur: santrada hagi doğrudan kaleye vurmuştu. o zaman hagi gibi bir efsanenin bile saçma sapan işler peşinde koşuyor olmasına sinirlenmiştim 9-10 yaşındaki çocuk aklıyla. basit bir hazırlık maçı, isterse stadın ortasında denize yollasın topu, sana ne ki? ama saçmaydı işte, hagi bile olsa yapmamalıydı onu çünkü gol falan olmayacaktı. tabii şu kısa anıdan hagi onu yaptı diye büyük değil yıldız oyuncu olarak kaldı gibi bir izlenim çıkartan olursa zeka testi öneririm.

    hazırlık maçında yapılması bile böyle saçma bir işken adam dünya kupası finalinde gidip de santradan kaleci yerindeyken kaleye vuruyor. ki sadece bu değil, çaprazdan basit bir serbest vuruş, 1000 tane oyuncuya kullandırsan 999 tanesi orta açar, ancak sneijder 1000. adam olarak şut deniyor oradan. olmayacak işte, dünya kupası finali değil halı saha olsa o golü atman zor. ki çapraz olduğu için mesafe 50 metrenin üzerinde neredeyse... maç boyu en azından 6-7 pozisyonu olmaz denen yerlerden şut çekerek harcadı sneijder. maç sonunda da oturmuş ağlıyor çok bir şey yapmış gibi. robben'in ve diğerlerinin kendisinin ağzını burnunu kırma vardır bence, keşke dövseler de oh olsun desek biz de. sinirim ne boyuta ulaştı düşünün artık. wesley sneijder her zaman "bir dönem oynamış yıldız oyuncu" olarak kalacaktır sadece şu final sonrasında bile. sanmıyorum ki 50 sene sonra çocuklarımıza falan "bir sneijder vardı ki of of of..." diye anlatalım.

    50 sene sonra anlatılacak adam andres ıniesta'dır ama işte. iki pozisyonu çocuk gibi heyecana kapılıp harcamış olsa da attığı gol ile ve maçtan kopmaması ile neden yıllar geçse de büyük bir isim olarak hafızalarda yer edeceğini gösterdi.

    futbol yıldız oyuncularla güzel olsa da kupalar büyük oyuncularla geliyor her zaman.

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın