2001-02 UEFA Şampiyonlar Ligi D Grubu 1.Hafta Maçı
21:45 Ali Sami Yen
1 - 0
  • 48
    o eski güzel günlerin son demlerinde oynanmış olan unutulmaz maç.

    yaş 12. futbolla ilgilenmeye başladığımız, aklımızın az da olsa amaya başladığı zamanlar işte birinci fatih terim döneminin herhangi bir yerine denk geliyor. bazı önemli maçlarda yalvar yakar kahvehanelere gitmeler, her mayıs ayında şampiyonluk kutlamak, şampiyonlar ligi maçları günlerinde aileyle yapılan pazarlıklar falan...

    uefa kupasını görmüşüz çocuk yaşta. çok sevinmiştik, gururlanmıştık ama tabi çocuk kafası çok idrak edemiyorsun. bizim yaş grubunda olup da aksini iddia eden de yalan söylüyordur. ertesi sezon da real madrid'e çeyrek finalde kaybedince "lan biz galiba hep buralarda olacağız" gibi bir his gelmişti sadece. çocuksun tabi, aklın çok fazla almıyor.

    fatih hoca 2000 yazında ayrılmıştı takımdan. ama hemen arkasından süper kupa'yı almıştık. 4 yıldan sonra şampiyonluk kaybetmek çok da önemli değildi, sonuçta şampiyonlar ligi çeyrek finali vardı ortada. daha sonra tabi geriye dönüp bakınca farkediyorsun sezonun nasıl el değiştirdiğini. bir tek o kansız muhabbetleri benim bile o yaşlarda hakim olabileceğim kadar ayyuka çıkmış...

    tabi sezon sonu, hagi'nin vedası. henüz çok yakın sevdiğimiz tanıdığımız biri için gözyaşı dökmemişiz. yaşlılık ne demek, yaşlanmak nasıl bir şey ben hagi'den öğrendim. 25 şubat 2001 galatasaray kocaelispor maçında hagi'nin bir fotoğrafı var meşhur. galiba kocaelispor'un galibiyet golünde, topu kaptırdı orta sahada, yere oturdu hafif yana doğru elini koydu, pozisyonu izliyor. uzaklarda flu şekilde kocaelispor gol sevinci yaşıyor...

    ben yaşlılığı orda gördüm tanıdım, o fotoğrafı bir gazete gördüğüm anda...

    o kare, hagi'nin o sezon sonu bırakacağının gayrı resmi ilanıydı. nitekim öyle de oldu. hagi'yle beraber o efsane kadronun bir kısmı ayrıldı takımdan. taffarel, popescu, okan ve emre; o efsane kadronun ilk 11'inden ayrılan oyunculardı. ümit davala'nın da son maçıydı bahsi geçen maç...

    öyle enteresan bir dönemdi işte. "sensizliğin ertesi" derler ya işte, tam da öyle bir zamandı. yarı yarıya değişmiş çehresiyle, özellikle hagi'nin yokluğunda takımın neler yapabileceği merak konusuydu. tabi şimdiki kadar dert etmezdik de, az çok aklımız ermeye başlamıştı dedim ya...

    tabi o zamanlar fikstür avantajı tatile denk gelen maçlardı. arsenal maçının bile normal süresinden sonra salya sümük yatağa postalanmış bir çocuktum neticede. şampiyonlar liginin ilk haftası bazen okulun açılmasından önceki haftaya denk gelirdi. fikstür avantajının kralı oydu o zamanlar.

    evde cine 5 yoktu, kapalı mekanda sigara içme yasağı yoktu. ayda yılda bir kritik maça giderdin ama bir yandan da nefret ederdin o gözün gözü görmediği kahvehanelerden...

    o gün de öyle bir gündü işte. sabahtan hafif bir heyecanla uyanıyorsun. mustafa denizli kafasından oynuyordu ya maçları, biz de fifa 2001'de açtık oynadık maçı. tabi kadrolar eski kadrolar, aynı sonucu vermez heralde. ama yok ki kardeşim o zaman transfermarkt, vikipedia falan. fifa 2002'nin çıkmasına da iki ay falan kalmış. çıktı mı tezgaha düşerdi, on lira verirdin cd'yi alırdın oh mis.

    şimdi ben fifa oyununa nasıl 500 kağıt vereyim?

    öğleden sonra zaten babanın işten eve gelmesi ve okul alışverişi zamanı. yaptık bitirdik alışverişi, günün kapanışı da o dönem en sevdiğim mekan. şimdi ayakta mı, sahipleri hayatta mı kim bilir? pizzamızı sipariş ederken çük ekran televizyonda ikiz kulelerin dumanı tüten görüntüsü...

    şimdiki gibi her mekanda üç tane beş tane kocaman ekranlar olmazdı. tüplü televizyonlar falan vardı, onu da ortalığa çıkardığında gökten inmiş bir kutu gibi kalırdı dükkanın orta yerinde. tezgahın kenarında çapraz duruyordu. ilk orda haberdar olduk ikiz kuleler olayından. mekanın sahibi de bir sene önce mi ne gitmiş oralara, fotoğrafı var arkasında ikiz kulelerle. adam mevlid evindeymiş gibi masa masa gezip anlatıyor olayı, fotoğrafını falan gösteriyor.

    sanki babasının apartmanıydı da belediye yıkmış gibi...

    neyse yemek faslı da bitti, eve geldik. televizyonlardan izliyoruz olan biteni ama maç vakti de geliyor. star tv logosunun mavi s harfi olduğu yıllar. kuleler yıkılıyor, ekrandan izliyoruz. o dönem televizyonda uzak diyarlardan bir şey izlemek bile hala insanları heyecanlandırabiliyordu, bir de böyle bir olay izliyoruz. şimdi açıp uzay'daki nasa merkezinde ne oluyor bitiyor onu izliyorsun cep telefonundan...

    maçı çok hatırlamıyorum açıkçası. bir italyan takımına karşı, hele de grubun favorisine karşı nasıl oynanabilirse öyle oynuyorduk. daha doğrusu benim algılayabildiğim kadarıyla öyle ceryan etti. ikinci yarıda yavaş yavaş uykuya yenik düşüyorum, maç böyle parça parça gelmeye başlıyor, aralarda uyuyorum çünkü. babamın gol diye bağırmasıyla uyanıyorum, kulağımda güntekin onay'ın efsanevi lazio telaffuzu...

    tekrarını izliyorum golün, sergen'in pası, ümit karan'ın usta işi golü... nerde viera petit repliği henüz kamuya açılmamış ama aynen öyle bir hissiyat. alessandro nesta - jaap stam o dönemin ürküten tandemlerinden ama ikisini de deviriyor karan...

    kalan dakikalar hafif stresli ama çokça de neşeli geçiyor. maç bitiyor, gidiyorum huzur içinde yatağa giriyorum...

    hoca değişti, kadro değişti, biz hala kazanıyoruz... herhalde biz buralarda kalacağız diye içimden geçiriyorum..

    çocuk aklı işte...

    haftaya 17 eylül 2020 neftçi bakü galatasaray maçı var. hoca dahil kimse "rahat kazanırız" diyemiyor.

    nerelerdeydik, nerelere geldik. biz kaç kişiydik, kaç kişi kaldık?

    (bkz: tarihte bugün)
  • 49
    (bkz: tarihte bugün)

    16 eylül 2021 galatasaray lazio maçı öncesi akıllara gelen ve 20 yıl önce sami yen’de lazio’yu devirdiğimiz maç.
    crespo
    veron
    claudio lopez
    nesta
    stam ve dönemin bir çok yıldızını kadrosunda bulundurmasına rağmen, kendilerini son 10 dk’ya girerken sergen’in asisti, karanın usta bitirişi ile paketlemiştik.

    umarım 5 gün sonra benzer bir tarifeyi uygulayabiliriz.
  • 7
    ikiz kulelere yapılan saldırı sebebiyle o gün oynanması gereken şampiyonlar ligi maçlarının oynanıp oynanmayacağı birkaç saat belirsizlik içinde kalmış, akşam saatlerinde uefa tarafından "seyircilerin stada alınmaya başlanmış olması" bahane gösterilerek maçların oynatılması, ancak ertesi gün oynanacak olan şampiyonlar ligi maçlarının ileri bir tarihe ertelenmesi kararlaştırılmıştı. hatta dönemin fenerbahçe teknik direktörü mustafa denizli sezon içinde yaptığı bir röportajında şampiyonlar ligindeki 0 puanlık performansı bu ertelenen maça bağlamıştı.
  • 40
    kolay mı sami yen'de aslan cimbom'u yenmek yıllarında oynanan maç. aynı zamanda lazio'nun da lazio olduğu, dosta güven verip düşmanı altına sıçırttığı zamanlara da denk gelir. maç öncesi saygı duruşunda kapalı tribünün başlattığı kahrolsun amerikan emperyalizmi tezahüratıyla dalgalanan tribünler maç sonunda yağan yağmur altında ümit davala'nın attığı veda turunda gözyaşı dökmüştür.

    bonus track:
    (bkz: güntekin onay'ın efsanevi lazio telaffuzu)
  • 30
    4 senelik serinin averajla bozulmasını müteakip ne yapacağı merak konusu olan galatasaray'ın avrupa kupalarında o zamanlar edinmiş bulunduğu kazanma alışkanlığının da yardımıyla kazanıp dosta güven düşmana korku salmaya devam ettiği maç. saygı duruşunda tribünlerin amerika'ya sallaması ise dünya dumur olaylar tarihinde hatırı sayılır bir yere sahiptir.
  • 14
    eski açıkta izlediğim maçtır. galatasarayımızın sahaya kırmızı forma ve beyaz şort ile çıkmıştır. maçtan önce "amerikayı yıkmışlar a.q." söylentileri çıkmıştı. "bende nasıl yıkarlar lan koca amerikayı" diyerek tepki göstermiştim. olayın aslının öğrenmek için bir şekilde canlı yayın araçlarının yanına gidip olayı izledim ve tepki olarak ta "harbi a.koymuşlar" demiştim.
  • 45
    söz konusu maçta, http://gss.gs/2763115 bahsedilen tezahürat yapılmamıştır. zira maç oynandığı saatlerde kulelere saldırının failleri henüz belli değildi, üstlenilmemişti. tüm dünya da kaos vardı desek yanılmış olmayız. sosyal medya henüz icat olunmadığı için bir çok dedikodu almış yürüyordu basında ve halk arasında. bunlardan en ilginci ise japonların 2.dünya savaşında kendilerine atılan atom bombasının intikamı için kulelere kamikaze dalışı yaptıkları idi.

    maça gelecek olursak maçtan önceki saygı duruşunda kısa süreliğine abd ye yönelik çeşitli sloganlar atılmıştır daha da başka bir durum hatırladığım kadarıyla olmamıştır. maç içinde ise kapalı sol kenardaki bir grup gs taraftarı ile lazio kalecisi peruzzi arasında özellikle ilk yarının sonlarına doğru italyanca karşılıklı küfürleşmeler(nerdeyse karşılıklı diyalog şeklinde) yaşanmıştır( tabi top bizim yarı alandayken :)
  • 41
    hafızamda lazio'yu yenmemiz kadar ümit davala'nın vedası olarak da yer etmiş maç.

    efsanevi 96-2000 kadrosunun elde kalan son isimlerinden biriydi ümit. dile kolay; hagi, hakan, popescu, emre, okan, fatih akyel vsr. birçok isim artık yoktu. bu açıdan maç sonunda ümit'e büyük sevgi gösterilerinde bulunulmuştu. o da forması elinde tüm tribünleri dakikalarca alkışlayarak gözleri yaşlı milan'ın yolunu tutmuştu.
  • 1
    bugün gs tv'de seyrettiğim ve ah şampiyonlar ligi dedirten maçtır. lazio'yu sergen yalçın'ın asisti, ümit karan'ın * golüyle 1-0 kazanarak iyi bir başlangıç yapmıştık. bu maçın tarihinde bir de şöyle bir dip not vardır. maç saatine yakın abd ikiz kulelerine saldırı düzenlenmişti. tribünler konuyla ilgili haber alamadıkları için kgha o zaman da çok ciddi biçimde çalışmıştır.
  • 12
    lucescu yönetimindeki galatasaray'ın aslında kötü oynadıgı, buna ragmen sonradan oyuna giren sergen'in pasında ümit karan'ın goluyle 1-0 kazandıgı karşılaşma.

    bu maçta galatasaray taraftarının sevgililerinden ne hagi, ne jardel oynamıştır. hakan şülür zaten o dönem galatasaray'da değildi.

    bir kaç ay önce gs tv de maçın sonlarına bakabildim. lazio ss nin kadrosu efsaneymiş yalnız.

    kalede efsane angelo peruzzi defansta giuseppe favalli , alessandro nesta, göbekte fernando couto ve jaap stam. ön liberoda bir dönem david beckham la atışmasıyla ünlü diego pablo simeone o aralar herkesin hastası oldugu ispanyol gaizka mendieta, sağ kanatta giuseppe pancaro , yine italyanların o dönemki muhteşem yıldız adayı olarak adlandırdıgı stefano fiore, forvette böcek lakaplı sağ ayak yoksunu claudio lopez ve hernan crespo. son dönemlerine kadar da sevdiğim oyunculardan dejan stankovic ise bu kadroda yer dahi bulamamış kendine. yedek soyunmuştu bu maçta.

    kadro fantasy futbol kadrosu gibi, seçip begensem anca böyle olur
  • 17
    ali sami yen'de gittiğim ilk maç. gidilen ilk maç bir şampiyonlar ligi maçı olunca çıtayı çok yukarılara yerleştirmiş oldum tabi, ama sonradan da çok önemli maçlara gittim sami yen'de.

    maçın başında saygı duruşu falan olunca kimse anlamamıştı sebebini, sabahtan beri stadın etrafında bekleştiğimiz için. e tabi bizdeki stad ve halk giriş çıkış bakımından pek modern olmadığı için saatler öncesinden toplaşırdık güvenlik çemberinin dışında. halbuki ikiz kuleleri yıkmışlar, dünyadan haberimiz yok. maç çıkışında dolmuşçu abi söylemişti olayı da koacman bir "oha" çekmiştim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın