• 327
    bu maçta beni en çok üzen konu, yediğimiz goller veya mağlubiyet olmadı.

    maçın 84.dakikasında; fenerbahçe'de 17 yaşındaki arda güler bizde de aynı dakikada, aynı isimde 35 yaşındaki arda turan girince cidden üzüldüm.

    gençleşme ve 3 yıllık plan, proje diye çıkılan yolun sonunda; sözleşmesi bitecek, jübile yapacak, futbolu kafada bitiren arda turan oyuna girmemeliydi. ne oynadığı veya nasıl bir katkı verdiğinden bağımsız benim bu görüşüm. bazıları iyi oynadığını da iddia edebilir neticede. ama bizim takım olarak, arda'nın da bireysel olarak bir hedefi kalmamışken başka denemeler yapılabilirdi. inşallah sezonun kalan kısmında diyelim ümitsizce.*
  • 56
    kazandığımız takdirde sonrasında gelen yeni malatya, altay ve sivasspor maçlarıyla 5 maçlık bir seri yakalama ihtimalimiz yüksek olan maç. kalan 3 maç ise başakşehir, adana demirspor ve antalya ile. başakşehir ve adana demirspor beşincilik için direkt rakibimiz olduğundan o maçlar daha da kıymetli olacaktır. beş maçlık seri yakalanırsa beşincilik hedefi ile bu maçlardan da alnımızın akıyla çıkabiliriz.

    ayrıca genel kanının aksine fenerbahçe karşısında favori olduğumuzu düşünüyorum. oynadığımız oyun kapanan takımları açmakta zorlansa da hücum yapmak isteyen takımlar karşısında genelde istediğimiz sonucu alıyoruz. son haftalarda takımdaki gözle görülür taktiksel gelişimle de birlikte maçı kolay alacağımızı öngörüyorum.

    konferans ligi bile olsa bir şekilde avrupada olmalıyız. bizim yerimiz orası.
  • 46
    dinledigim her yorumcunun fenerbahce’nin hic olmadigi kadar agir bastigini belirttigi mac.

    galatasaray’in kadikoy’deki bir derbiye en son ne zaman favori ciktigini hatirlamiyorum, ama iki takim arasindaki farkin galatasaray’in eksiklerine ve deplasman dezavantajina ragmen zannedildigi kadar da oldugunu dusunmuyorum.

    fenerbahce’nin konyaspor maci disindaki son 5 lig macini izledim. fenerbahce, yetenekli ayaklara sahip bir takim, fakat organizasyon acisindan bolca da eksigi olan bir takim. bu zaaflari degerlendirilebilirse beklenmedik sonuclar da ortaya cikabilir. benim gozlemledigim kadariyla en bariz zaaflari:

    - ırfan can her ne kadar yetenekli bir furbolcu da olsa, on alan ve orta blok preslerinde takimi icin sorunlar yaratiyor. ozellikle mert hakan ile yer degisip sag kanada gectiginde ciddi sikintilari daha bariz hale geliyor. fenerbahce cok organize olmayan top odakli bir pres deniyor. ıki pivotu, crespo ve zajc kolayca topun oldugu tarafa fazla yaklasabiliyorlar. bu da sahanin diger yarisinda ciddi bosluklar olusmasina neden oluyor. galatasaray oyunu sagdan kurup, ikinci ve ucuncu bolgeye soldan giris yapmayi seviyor. ozellikle feghouli sakatlanmadan once, takim, oyunun yonunu cok basarili bir bicimde degistirebiliyordu. eger ozellikle ırfan can’in kendi sag kanadinda kaldigi pozisyonlarda, oyun yonunu hizli degistiribilirsek, rakip yari alana avantajli konumlarda girisler yapabiliriz.

    - fenerbahce’nin rest defense’inde ciddi problemler var. oyuncularin kontrolsuz bir bicimde ileri ciktigini goruyoruz. 2 bek ve 2 pivot birbirlerinin pozisyonunu dusunmeden hucuma katilabiliyorlar. ozellikle zajc ve osayi-samuel bu konunda inanilmaz dikkatsizler. bu da onlari gerek merkezden gerek kenarlardan gelisebilecek hizli ataklara karsi zayif birakiyor. malesef kerem ve muhammed’in olmayisi kullanabilecegimiz bu kozun degerini biraz azaltiyor.

    - geriden oyun kurumunda da sorun yasayan bir takim fenerbahce. ozellikle serdar onunde bosluklar olsa bile ya kim’e ya da osayi’ye topu veriyor. cizgiler arasinda orta saha oyunculari kendilerini gostermeye calissalar da stoperler bu oyunculari bulmakta cok zorlaniyorlar. bu tip hatlar arasina kayisi bek oyuncularinin ikinci bolgeye verdigi paslar uzerinden yapmaya calisiyorlar.

    - son olarak, defansif kornerlerde bence cok hatali bir yerlesim yapiyorlar. normalde bizim gibi, 1-4-3 alan savunmasi ve iki tane ceza alani cevresinde oyuncu ile kornerleri karsiliyorlar. fakat eger rakip takim kornerde kisa pas opsiyonu getiriyorsa, kisa pasi engellemek icin iki oyuncuyu direkt kose gonderi cevresine gonderiyorlar. bunlardan birisi osayi-samuel oluyor, kendisi alan savunmasinin ikinci cizgisindeki 4 oyuncudan biri. digeri ise ceza alani cevresindeki oyunculardan biri oluyor. eger rakip ikinci bir kisa pas opsiyonu getirirse, bu sefer ceza sahasi cevresindeki ikinci adam da bu oyuncuyu savunmaya geliyor. bu durumda fenerbahce ceza sahasi icinde 7 kisi kaliyor ve ceza sahasi cevresinde hicbir oyuncusu kalmiyor. bu sekilde iki kisa pas opsiyonunun getirildigi duzende, iceriye, ozellikle uzak direge gonderilen ortalarda, hem sayisal ustunluk yakalanarak ilk toplar, hem de uzaklastirildiginda toplanabilecek ikinci toplar cok tehlikeli olabilir. bir de yine korner savunmasinda ırfan can zaaf yaratiyor. 3-4 hafta once ucuncu cizginin uzak direge yakin kisminda konumlaniyordu. son haftalarda ise yine ucuncu cizgide yakin direkte beklemeye basladi. temasi hic sevmeyen bir oyuncu oldugundan kornerlerde onun uzerine oynanabilir.

    kisaca anlatmak istedigim, malesef turkiye’de spor yorumculugunun yuzde 95’i skor uzerinden yapiliyor. ısimiz kolay degil, evet favori fenerbahce, ama emin olun ısmail kartal harikalar falan yaratmiyor. eksiklerimize ragmen sansimizin genel kaninin cok cok ustunde oldugunu dusunuyorum. ıyi sanslar takimimiza.
  • 59
    öncesinde rahat olan tarafın biz stresli olan tarafın ise fenerbahçe olduğu maç. bu sezon avrupa kupaları ve derbilerde oynadığımız oyun ortada. umarım futbolcularımız aynı ruh ve azim ile sahada olur.

    üst üste 3. kadıköy galibiyeti bu sezon çekilen sıkıntıların üzerine iyi bir teselli olur. olsa bir galibiyette az da olsa ilk 5 umutlarımız da sürecek.

    başarılar aslanlar.
  • 14
    istanbul'da düzenlenecek olan euroleague women finali ile çakışan maç.

    rus takımlarının çekilmesi sonrası meydanı boş bulunca salona 17 bin kişiyi doldurup kutlama yapsınlar(!) diye f4'ü istanbul'a aldırdılar. aslında euroleague değil, iki türk takımı galatasaray ve çukurova'nın olduğu eurocup f4'ü türkiye'ye verilecekti. ancak 13 nisan 2014'ün acısıyla aç köpek gibi saldırıp bir şekilde organizasyonu kadın basketbol takımlarının normalde kullandıkları salona değil de ülker sports arena'ya aldırmayı başardılar.

    kaderin bir cilvesi, bir tarafı olacaklarına çok emin oldukları final maçı bu müstesna müsabaka ile aynı güne denk geldi. henüz çok kimseler farkında olmasa da hem derbi gündeminin yükselmesi, hem de hemen öncesinde galatasaray kadın basketbol takımı'nın eurocup f4'ünde olması sebebiyle bu çakışmanın kurcalanmaya başlaması muhtemel görünüyor.

    umarım f4'ü bahane edip maçın gününü ya da maçı bahane edip f4'ün saatlerini falan değiştirtmeye çalışırlar da o gün hepimizi sevindirecek sonuçlar çıkar.

    çünkü tarih fenerbahçemizin böyle kibirli başlayan muazzam göt oluşlarından ibarettir....
  • 3
    artık istatistiklere, serilere, saçma sapan hurafelere ve ritüellere inanmamamız gereken; ezeli rakibimizin stadında oynayacağımız ve kazanabileceğimiz karşılaşmadır. diğer maçlara göre ekstra bir önemi bulunmamaktadır. geri kalan tüm maçlarımızı kazanıp bu maçı kaybedeceğimizi söyleseler, tüm galatasaraylılar bunu kabul edecektir. 4 mart tarihinde odaklanmamız gereken karşılaşma ise bu değil; konyaspor karşılaşmasıdır.
    (bkz: 5 mart 2022 konyaspor galatasaray maçı)
  • 19
    6 senedir kaybetmediğimiz, 2 senedir üst üste kazandığımız kadıköy deplasmanına gideceğimiz maç. baskı altına olacak olan onlar biz değil, avrupa liginde yaptığımız gibi kitleyeceğiz rakibi en kötü ihtimal 1 puanı alıp geleceğiz. fb formda ama biz de moralliyiz ve savunma yapmayı iyi biliyoruz. rakip haldur huldur saldırdıkça bir gol de sıkıştırabilirsek seyreyleyeim cümbüşü.
  • 55
    bu sezon oturttuğumuz avrupa ligi oyununu oynayıp yenilmeyeceğimiz müsabaka. maça dair yüzde 0.1 dahi heyecanım yok. torrent'i rakibi analiz ve etkisizleştirme olarak başarılı buluyorum. ayrıca kendisini göstermek için sezonun maçı olacaktır. bunlar ışığında yenilmeyeceğimizi düşünüyorum. bu sezon ve ayrışmalar o kadar yordu ki, herhangi bir tasa taşımıyorum.
  • 331
    nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça bir maç oynadık adeta.

    sırasıyla maçta oynayan bir çok oyuncumuza "neden oyundasın oğlum x işi yapmayacaksan?" diye sitem ede ede izledim maçı adeta. "x iş" tanımından kastım işte pası atamayacaksan, şutu çekemeyeceksen, pres yapamayacaksan, top kapamayacaksan, müdahale edemeyeceksen vb. futbolun içerisinde olmak zorunda olan aksiyonlar.

    ben bizim takımın sahada yapmak zorunda olduklarını yapmadığı bir maç izledim. ya da yapamadığı, hangisini isterseniz.

    domenec torrent konusuna yazının sonunda değineceğim ama çıkardığı 11 ile alakalı da 3-5 kelam etmem lazım.

    belli ki maç planın rakibi geride kabul edip alan bırakmadıktan sonra kazandığın toplarla hızlı hücum. bunun yolu ileri uçta kullandığın 3 oyuncudan 2'sinin rakibin öne sürebileceği herkese karşı yavaş olan bafetimbi gomis ve ryan babel olması mıdır? gomis sahada top indirsin diye, babel neden orada? babel top indirmesi için sahadaysa gomis neden orada? ve bu işten başka bir durum için bu adamların sahada olması mantıklı gelmiyor bana, çünkü yaptıkları başka bir şey yok. babel'in sıyrılıp bir kere götürdüğü topla pozisyon bulmamızı çık, babel'in etkisi sadece uzun topu almak yönünde.

    bir diğer nokta da bu bak, madem uzun top oynayacaktın neden muslera? pena nerede? bu çocuğun ayağı nando'ya göre daha düzgün değil mi? nando topu kenarlara göndermek istediğinde top ya doğrudan taça ya da rakibe indi çoğunlukla.

    bence 11'i şu olmalıydı bu maçın:

    https://i.galatasaray11.com/3vkg93py.jpg

    kenarlarda iki hızlı oyuncuyu kullanırsın, babel'in uzun topu alıp kanada açmasına izin verirsin ve bu oyuncuların iş yapmasını beklersin, kenardaki babel'e uzun oynadığında ve alamadığında top anında bize geri dönüyor ama merkezde bu süre berkan'ın pres gücü ile azalabilirdi. ya da morutan yerine emre kılınç yapar taylan yerine erick çekerdin, bu da olası. önceliğimiz ve hazır oyuncumuz, 6 numaramız erick pulgar neden oynamıyor, bende yok cevabı. yetersizse neden geldi, yeterliyse neden yedek?

    burada yediğimiz gole geleceğim. daha doğrusu o golden 2 dakika kadar öncesine. rakip bire bir aynı olayı denedi, patrick'i üzerine çeken bir kanat, arkaya kaçan bek ve penaltıya doğru çıkarılan top.

    burada 10 kere 100 kere 1000 kere anlattım cicaldau'nun kullanılış biçiminin nasıl olmasını gerektiğini, ismail kartal'ın fenerbahçesi bize miha zajc'ı bu şekilde kullanarak "alın bakın böyle kullanılır o adam" dedi. üstelik bir kere değil, iki kere peş peşe. ilkinde zajc biraz erken koşu attığından orada savunmaya takıldı, 2.sinde top çevrilene kadar atmadı top çevrildiği anda bomboş kaldı.

    golü açın bir izleyin pilot kameradan. taylan, napıyorsun olum? kadıköy ruhunu mu marke ediyorsun? yusuf fahir baba mı senin adamın? yahu senin görevin, pozisyonun o anda alan savunmasında da zajc'ın şut attığı yeri kapatmak, bire birde de adamın yine zajc olmalı sen marcao'nun peşine takılmış ön direğe koşuyorsun, amacın ne evladım senin? ne gördün orada da oraya gidiyorsun marcao'nun peşine? hadi gittin, aksiyon orada oldu ne yapacaksın? marcao orada zaten, hayır kaçan adama doğru hareket etsen yine bir mantığı var, topu içeri kesmesini engellemeye gidiyor kademe yapacak diyeceğim. durduğun yerin futbol olarak bende bir izahı yok aslanım.

    dün ne yapacağını kestiremeyen, bilmeyen bir takım vardı sahada. geride dururken öne prese ayrılan oyuncular arkada boşluklar bıraktı, özellikle patrick van aanholt ve marcao. ki sadece bu ikisinin pozisyon alması problem olsa, yine sorun yok birisi hata yaptığında diğeri telafi edebilir ve problem ortadan kalkar. bunlarla birlikte yine taylan'ın da pozisyon anlamında ciddi sıkıntıları vardı maç boyu. galiba 4 savunma + 1 ön libero ile birlikte sayabileceğimiz 5 oyuncudan pozisyon alma problemi olmayan tek oyuncu victor nelsson'du dersem de yanılmış olmam. 2. sıraya da omar'ı yazarım.

    ama savunmanın sağ tarafının dengesi nispeten sol tarafına göre daha iyi olsa da yeterli değil elbette, merkezden gelen rakibe göstermelik bile pres yapmayan, hareketlenmeyen bir orta saha ile buraya kadar.

    savunmadan çıkamadım ki hücuma döneyim değil mi? hah işte, bu tam takımın durumu. savunmadan çıkamıyoruz ki hücum edelim değil mi?

    bizim gibi "possesion" futbolu oynamaya çalıştığını iddia eden takımların temel özelliğidir, savunmada kısa bulid-up pasları ile oyunu yönlendirir, karar verdiği anda topu daha dikine doğru oynar, dik ve yatay paslarla rakip savunmada boşluk arar. bu pasların hızı ne kadar yüksekse, o kadar rahat pozisyon bulur. biz savunmadaki kısa bulid-up paslarını doğru yapamıyoruz, doğru yapsak bile 2. adım olan karar verilip dikine top oynamayı bir türlü beceremiyoruz. nadiren bunu doğru yaptığımız anlar zaten galibiyetin geldiği anlar oluyor.

    benim en başından "fatih terim ile yollar artık ayrılmalı" söylemimin başında da bu durum geliyordu. çünkü terim "possesion" futbolunu bu yetersiz kadroya bu oyun için yetersiz bir antrenör ekibi ile oynatmaya çalışıyordu. "bu takımın possesion'dan vazgeçmesi lazım, başka bir oyun bulunmalı" derken bize possesion'u düzeltecek diye domenec torrent'i getirdiler. oysa ki bu oyunun düzelmesi değil, değişmesi lazımdı. bu takımın buna göre kurgulandığı iddia edilen possesion bu takımla olmazdı. büyük takımlara karşı, avrupa için alternatif olan geçiş oyunu da bu ligde galatasaray adı ile olmazdı. bu yüzden bunların değişmesi gerektiğini her fırsatta söyledim ama maalesef, geldiğimiz noktada elinde yarım yamalak 2 oyun planı olan, ikisi de bu ligde işine yaramayacak bir takım var elimizde.

    neticede bir maç kaybettik. maçın adı derbi ama oyun 5 kuruş etmezdi iki taraf adına da. fenerbahçe dağınık bir pres, galatasaray beceremediği bir possesion ile oynadı sadece.

    dün bizim maçtan hemen önce manchester city - liverpool maçı vardı. onu izledikten sonra buna dönmek eziyet.

    bu ülkede futbolun bir 100 yıl ileri gitmesi lazım. biz kuruluş aşamasında, sahada top tepiyoruz sadece, bu ülkedeki futbol değil.
  • 329
    izlemediğim özetini dahi izlemeyeceğim maç. 35 yaşında bir taraftar olarak yıllardır edindiğim tecrübeye göre; hedefsiz kalmış galatasaray’ın başında, segunda division b seviyesinde bir hoca varken fb’den galibiyeti geçtim puan alması dahi pek olası değildi.

    bunun yerine dune’un çocukları kitabını okuyup sahura saat kaçta kalmak lazım(malum imsak geriye gidiyor) gibi şeylerle ilgilendim. benzer bir durumda kalırsanız, özellikle psikolojik sağlığınızı korumanız açısından size de bu tarz etkinlikleri tavsiye ederim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın