• 177
    belki de galatasaray için güzel bir fırsattı, uzun zamandan sonra olumlu bir maç olması. iyi oynayıp da kaybetme şanssızlığını nihayet kırmak üzereydik. iyi oynamak derken, kötünün iyisinden bahsediyorum tabii... belki sadece 1 puan alacaktık ama öyle iyi gelecekti ki... tünelin ucundan gelen hafif bir ışık gibiydi ama tünelin sonunu gene göremedik. ve bu duruma da en büyük katkıyı koyan, sahada suratıyla futbolcu döven hakem kişisiydi... suratı yetersiz kalmış olacak ki otorite boşluğunu abuk sabuk kararlarla doldurmaya çalıştı. ama kırmızı kart olayından daha güzel bir final de yapamazdı! elinin ayarı mı yok yoksa göz ayarları mı bozuk bilemiyorum ama galatasary'ın ayarlarıyla oynayıp şalteri indirdiği kesin! tek suçlu hakem değil ama ortada giden bir maçı bir tarafa hediye etmek de başka nasıl yapılırdı bilemiyorum...
  • 178
    galatasaray – trabzonspor : 0-1 hep kahır hep kahır….

    ne lanet bir sezonmuş, bitse de gitsek yahu. galatasaray’ın kan kaybı durmuyor bir türlü. bu kan en çok da taraftardan geliyor.

    maç hiç de tahmin edildiği gibi oynanmadı. her zaman olduğu gibi galatasaray, trabzon’a yatacak iddiaları karşısında “lan zaten yatmaya gerek yok ki, hayatta yenemeyiz trabzon’u” ile cim bom bom büyüktür şike yapmaz sözlerini buldu. galatasaray yatacak diyenler ve buna inananlar dışında herkes haklı çıktı. galatasaray çatır çatır oynadı seyircisiz maçta.

    savunmadan çabuk çıkan, top taşıyan, pozisyonlar üretmeye çalışan galatasaray’dı. hatta daha 2. dakikada kaleyi yokladı yekta ile. ama işte, bu sezonun lanetinin neredeyse tesciliydi o pozisyonda yekta’nın sakatlanıp çıkması. yerine giren adam mustafa sarp. elbette “ulan olacak iş mi” dedik. ama sarp kötü oynamadı doğrusu. bakmayın herkesin sallamasına, artık ağzıyla kuş tutsa yaranamayacak taraftara. neyse, sarp bu maçta önemsiz, küçük bir ayrıntı.

    arda’nın kuvvetlendikçe nasıl yararlı olduğu görüldü sanırım. ama görülmemiş de olabilir tabii. culio ile birlikte takımın ileri taşınmasını sağladılar. ah yekta sakatlanmasaydı, baros da olsaydı o zaman çok daha etkili olabilirlerdi.

    trabzon taş gibi takım elbette. forvetleri yetenek eksikleri olmasına rağmen, kuvvetli, hırslı, atletik, delici adamlar. umut ve burak’tan bahsediyorum bir de elbette jaja’dan. aralarında sadece alanzinho galatasaray’ın orta sahada ve savunmadaki tatlı-sert baskısında kayboldu.

    maç kafa kafaya bile değil galatasaray ağırlıklı oynanırken bünyamin gezer sahne aldı. aynı topa uzanan iki ayaktan geç kalanı kırmızı kartla cezalandırdı. kazım geç kaldığı için serkan’ın ayağına bastı, faul mü, faul. ama kırmızı kart? ah be hocam, türkiye’de hiçbir hakemin futbolu öğrendiğini göremeden ölücem herhalde.

    eksik galatasaray’a karşı bile baskı kuramadı trabzon. ama aldıkları toplarla çok çabuk ve kolay savunmanın üzerine gelmeye başladılar tabii ki. bunlardan birinde de jaja’nın şahane ara topunu burak tam “gol vuruşu” denen vuruşla ağlara gönderdi. galatasaray’ın zaten düşmeye başlayan gücüyle maça geri dönmesi çok zordu, olmadı da zaten.

    bu sene kaçıncı maç oldu bu saymadım. takım iyi oynuyor, mesela öne de geçiyor ama maçı kazanamıyor hatta kaybediyor. bir tribünde, tv başında nasıl “hah şimdi golü yiycez” diye bir güvensizlik yaşıyorsak, sahadaki futbolcular da aynı tedirginliği yaşıyor. bir de bakıyoruz korktuğumuz başımıza gelmiş.
    14. sırada, -9 averajlı, düşme hattından sadece 2 sıra yukarıda ve 3 yenilgi uzakta bir galatasaray. tarih bunu da mı yazacaktı? çektiğimiz kahır yetmedi mi?

    maçı izlemeye giderken, mecidiyeköy’de, hafif serin bir rüzgar, parlak bir güneş, boynumda galatasaray atkısı. o havanın kokusunu hatırladım. şampiyonluğa gittiğimiz, çok yaklaştığımız günlerin kokusu vardı havada. ama şimdi hiçbir işe yaramayacak puanlar almak için maça gidiyordum.
    ertesi gün önce arda-atletico haberi geldi, sonra ali sami yen’e dozer girdi. bu sezon bitsin artık, bıktım be.
  • 181
    mahkeme kararıyla şikeci olduğu tescillenmiş bir grup ergenin burak yılmaz'ın attığı gol üzerinden imalı videolar yaptığı maç. bir de utanmadan oklarla bakın defans oyuncusu ayağını uzatmıyor diye göstermişler. bu beyin amcıklaması geçiren andavallar söyleyemezler ki galatasaray'ı o sezon üstteki dört takım da yendi. orta sıradaki takımlar en az bir kez yendi. galatasaray'a 2 maçta da diş geçiremeyen dört takımdan üçü küme düştü. ankaragücü bile totalde 7 gol attı o sezon. 82 puan toplamış şerefli ikinci mi yenemeyecek? ulan heriflere ölümüne defans yapsak o sezon puan almamız mucize olurdu. mercimekten daha küçük beyinleri var aptalların.
  • 182
    şu videoda yer alan trabzonspor'un üç beyaz formalı futbolcusunun*** bugün yüce rabbime şükürler olsun ki galatasaray forması altında futbol yaşantılarını sürdürüyor olması... nereden nereye...

    http://www.youtube.com/watch?v=sx4Qvjuy--M

    ayrıca şöyle birşeyi belirtmek isterim ki; 10 nisan 2011 galatasaray trabzonspor maçı zirvesinde maçı birlikte takip ettiğimiz yazarlardan birisi olan harry kewell the wizard of oz, sevinci gördüğü an ''inciciler bu sevinci swf yapar kesin ahahah'' demişti.

    boktan bi maçtı vesselam. maça dair çok bi sikim de hatırlamıyorum. blackburn rovers yetkilileri trabzonsporlu selçuk inan'ı falan izlemeye gelmişti sanırım maça. colin kazım richards kırmızı kart görmüştü, birkaç kere trabzonspor kalesinde tehlikeli olmuştuk. ali sami yen arena'daki ilk seyircisiz maçımızdı ayrıca.
  • 185
    nedense kimse yazmamış ama glowacki bu maçta yekta'ya uçarak taban girdiği halde hakem bünyamin gezer bu poziyona sarı kart bile vermemişti. fakat aynı hakem ikinci yarıda kazım'ı oyundan atarak trabzonspor galibiyetine önemli bir katkı sunmuştu. https://youtu.be/HI4o2ew8cTY?t=15

    yekta o pozisyonda yaşadığı sakatlık sonrasında bir daha form tutamadı, adeta kaybolup gitti. trabzonspor ise bu maçın başında 10 kişi kalsaydı şampiyonluk hayalleri daha nisan ayından suya düşecekti. bu yüzden 2010-2011 sezonu şampiyonunun kim olduğu beni zerre kadar ilgilendirmiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın