• 251
    bu sene en keyifli maçımız buydu. bu kadar rahat ve özgüvenli oynadığımız, yüksek tempo yapmadan bile bu kadar rahat pozisyona girdiğimiz, kalemizde doğru düzgün pozisyon vermediğimiz 90. dakikada bile golü isteyecek kadar oynamaya aç olduğumuz başka maç hatırlamıyorum. şu galatasaray'ı ligde yenecek takım yok. ilk yarıdaki takımdan bu takıma dönüşüm muaazzam...

    hocanın heykelini dikmek için daha neyi bekliyoruz.
  • 253
    maçın başından sonuna kadar maça hakim olup kazandığımız ve galibiyet serimizi sekize çıkardığımız maç. her ne kadar maçta yalnızca 3 gol atsak da daha fazlası da olabilirdi. gençlerbirliği çok etkisizdi ancak bunda henüz maçın üçüncü dakikasında yine donk'un kornerden gelen kafa vuruşu ile attığı golün etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. lemina'nın sakatlığı sonrası kara kara düşünürken, formasyon değişikliği yapıp seri'nin 6 numara bölgesinde oynamasıyla çözdük ve gayet etkili bir oynamaya devam ediyoruz. özellikle maç boyu onyekuru'ya attığı paslarla çok etkili olduk. 8'de 8 tamam, sırada 9'da 9 var.

    (bkz: hedef 23)
  • 255
    orta sahamızda hızlı top yapamamızın tek sebebi ömer ile taylandı. aldıkları her topu abuk sabuk paslar attılar. seri tek başına heryere bastı,dagıttı. beni yanıltmayan seriye helal olsun. onun dışında takım olarak çok iyiydik. onyekuru bu lig için problem. hem hızlı hem çok bindiriyor. hemde pas opsiyonunda daha iyi oldu. burdan mariano dedeye selam olsun. haftada 1 maç olayı ile daha etki veriyor.
  • 256
    geniş alanlara hücum ve yüksek pas kalitesi ile kanatlardan çizgiye iniş sonrası aldığımız galibiyet. babel' in bize uymayacağını belirtirken kastettiğimiz daha net ortaya çıkıyor. mariano inanılmazdı. 2. gol öncesi o kadar zeki koşu yaptı ki hem ofsayta düşmedi hem hız aldı. bir söz de hakeme, kararları galip geldik diye göze batmadı fakat resmen bizi doğradı. donk' un sarı kartını anlamadım, feghouli penaltısı netti, yan hakem korner veriyor kendisi out gösteriyor falan...
  • 259
    totemi bozmayarak gene dersteyken ilk yari sonrası twitterdan sonucu gorup 2. yari sessiz olarak kursta izlediğim maç 4 veya 5 oldu fener deplasmani hariç. ne zaman ilk yari habersiz 2. yari açsam gs kazandı. seriyi bozmama adına seyir zevkinden mahrum kalıyorum.
    (bkz: 1 mart 2020 galatasaray gençlerbirliği maçı) 2. yari açtım. bir tahtaya bir telefona bakıyorum. onyekuru yüzünden gozüm bozulacaktı kac kere kaçtı zıpkın gibi sayamadım.
    connecticut lu arkadaşa falcao'nun 2. golünü izlettim o ayrı ^^.

    sivas ta da totem devam - zor oluyor ama ilk yari macı unutur gibi yapip sonra açmak ama seri icin michael seri diyerek bu çileye devam. (antu ya maruz kalmis olaeak dayanamadim affola )

    (bu arada yillar sonra bir fb deplasmani maçta yenikken viski koyduk valla alkol büyüyü bozdu ^^ normalde hiç içmezdik )
  • 261
    maçın 3 dakikalık özetinde bile rahat 10 tane gol pozisyonumuz var. sakin sakin, tertemiz oynadık ve farklı kazandık. açıkcası maç korkutuyordu beni zira fenerbahçe maçı sonrası bir kaza olabilirdi. hamza hocanın takımı son haftalarda gayet iyi gidiyordu.

    tekrardan tam bir fatih terim takımı olduk ocak’tan sonra. rehavete yer yok. ne yaptığımızı ve ne oynadığımızı biliyoruz. daha çok koşuyor daha çok basıyor ve daha çok pozisyona giriyoruz.
  • 262
    hemen her şeyi doğru yaptığımız bir karşılaşma oldu. ben açıkçası ülkemiz ile ilgili yaşanan son gelişmelerden çok negatif etkilendim. hatta cuma günü işe gitmedim hastayım diyerek. bütün günümü yitip giden genç çocukları düşünerek, yalnız kalıp müzik dinleyerek geçirdim. maç günü de bütün ümidim biraz olsun pozitif enerji almaktı. gerçekten artık tahammül sınırlarındaydım. belki askerliğimi orada ölüp giden genç adamlara benzer insanlarla yaptığım için. belki o genç çocuklarla empati kurduğum için.
    sarı kırmızı sahaya çıktığında gözlerim dolu dolu oldu. bana mı öyle geldi bilemedim ama sanki sahada duygusal insanların ince ve narin bir şekilde oynadığı güzel bir oyun vardı. kötü geçen 3 günün sonunda bana yine ihtiyacım olan pozitif enerjiyi muslera ve takım arkadaşları verdi. benim açımdan böyle hatırlanacak bir karşılaşma oldu. tüm oyuncularımız çok doğru ve fatih hoca'nın beklediği gibi oynadı. sıradaki maça da başka acılarla çıkmamamızı dilerim.
  • 263
    hiç tatava yapmadan gereğini yaptığımız maç. uzun taktik analizlere falan gerek yok, zaten ortada analizlik bir durum da yok. ne yaptığını, ne yapacağını, ne yapması gerektiğini gayet bilen ve hepsini de gayet güzel yapan bir galatasaray vardı sahada. gençlerbirliği takımı da ne olduğunu çok da anlayamadan üç golü kalesinde görüp ankara yoluna çıktı.

    galibiyet serisi 8 maça çıktı, geriye 10 maç kaldı...
  • 264
    ‪galatasaray’ın ilk yarı ve ikinci yarı gençlerbirliği maçlarındaki hem takım olarak hem kişisel olarak topa sahip olma oranları...

    (bkz: 5 ekim 2019 gençlerbirliği galatasaray maçı)

    https://i.hizliresim.com/p2mX1n.jpg

    (bkz: 1 mart 2020 galatasaray gençlerbirliği maçı)

    https://i.hizliresim.com/vyQX1m.jpg

    iki maç arasında neden gece-gündüz kadar fark olduğu, topu oyuna sokan oyuncunun kalitesi ve topla oynamasıyla orantılı. galatasaray ikinci yarıda topu seri’ye emanet ederek doğrusunu yapmış olduğu görülüyor.‬

    elbette hızlı oynayabilen kanatlar, tempolu orta sahalar, muslera ve ilerideki falcao katkısı da yadsınamaz fakat seri ile birlikte takım oyunu gerçekten level atlıyor
  • 267
    ilk 10 dakikasını kontuarın kapısında, 15. ve 25. dakika arasını da havalanmadan uçağın içinde izlediğim maç. sonra havada kapatmak zorunda kaldık tabii.

    uçak havalanmadan önce "hızlı atakta sağ bekin kestiği topa sol bek yetişemeyip kaçırıyor" cümlesini duyduktan sonra dedim ki rahat rahat uçabilirim, bu gol olmazsa bundan sonraki gol olur, nitekim öyle de oldu, yenersin, yenilirsin, meşin yuvarlak belli olmaz ama oyun planına güven bambaşka bir olgu.

    sene başından beri istediğimiz buydu, şimdi tadını çıkarma sırası geldi.
  • 269
    suriye'den gelen şehit haberleri tüm ülkeyi yasa boğarken, sinema, tiyatro ve konser gibi etkinlikler iptal edilirken, futbol maçlarına da bir haftalık ara verilmesini beklerdik ama türkiye futbol federasyonu yetkilileri belki haziran'daki avrupa şampiyonasını düşünmüş, belki hafta içine lig maçı koymanın uygunsuzluğunu hesap etmiş bilinmez, liglere ara verilmedi. durum böyle olunca da maçlar oynandı ve her golden sonra türk'ü olsun yabancısı olsun askerlerimize selam yolladı. ali sami yen'de de pazar gecesi memleket genelindeki "kasvetli" hava hakimdi, fenerbahçe galibiyetine atıfta bulunulacak koreografi ertelenmiş, onun yerine tüm koltuklara ay-yıldız bayrak bırakılmıştı. tribünlerde de milletimize baş sağlığı dileyen pankartlar ile vatanın bölünmeyeceğini vurgulayan çok sayıda pankart vardı...

    sadece pankartlarla belirtmedi galatasaray taraftarı şehitlerine saygısını, ayrıca maçın ilk üç dakikasında da tezahürat yapmayarak, sessiz kalarak ya da dua ederek acılarını paylaştı şehit ailelerinin. maçı açan gol de o üç dakika biterken ömer'in korner atışında donk'la geliverdi. normalde gol sevinci öyle gürültülü olur, gök inler zannedersin de, pazar gecesi cılız bir sevinç sesi duyuldu sadece...

    bir hafta önce kadıköy deplasmanının devamı bir maç gibiydi sanki gençlerbirliği karşılaşması. kadro da aynıydı, bir tek cezalı belhanda yerine taylan görev yapıyordu. oyun yapısı da değişmemişti, seri yine stoperlerin arasına giriyor, topu alıyor ve onyekuru'yu rakip defansın arkasına kaçırıyordu. ilk 20 dakikada seri-onyekuru ortaklığı ile iki pozisyon yaratıldı da, birinde ofsayt kaldırdı hakem, diğerinde ramos son anda topu uzaklaştırdı. ligin ikinci yarısında adete hayatında ikinci baharı yaşayan mariano da bu sezonki beşinci asistini yaparken, önce saracchi'ye harika bir pas attı ama uruguaylı topa yetişemedi de 33. dakikada feghouli'den aldığı pasla ceza sahasına giren mariano topu falcao'nun önüne yuvarladı ve kolombiyalı da en sevdiği işi yaptı: topu filelerle buluşturdu...

    galatasaray güle oynaya 2-0 öne geçmişti de hiç manası olmayan bir pozisyonda hakem donk ve sio'ya sarı kart gösterince, içimize bir korku düşmedi de değil zira form grafiği zirvelere çıkmış olan ve savunmada marcao ile harika bir ikili oluşturmuş olan donk, "es kaza" bir sarı daha görse önümüzdeki hafta sivasspor maçında olamayacaktı. devre arasında fatih terim'den donk-ahmet değişikliği bekledim olmadı, ikinci yarı fark üçe çıktığında da donk'u yanına almasını umdum gene olmadı... bereket donk da maçı "sağ salim" atlattı da galibiyet ağzımızda pas tadı bırakmadı...

    maç kazanıldığında hakem hataları pek önemsenmez, konuşulmaz, hakemler de zaten maçın skoru ve gidişatına göre de pozisyonlarda düdük çalmak eğilimi güderler. işte yazdıklarıma feghouli'nin düşürülmesine verilmeyen penaltı örnek gösterilebilir. topla hiç alakası olmayan gençlerbirlikli futbolcu halil ibrahim feghouli'yi iterek düşürüyor ama "oyun sürüyordu"... düşünüyorum da maç 0-0 ve oyunda son dakikalar, bu kadar rahat devam kararı verebilecek miydi arda kardeşler...

    karşılaşmada ikinci yarı muslera'nın olağanüstü kurtarışı ile hatırlanacaktır. ceza sahası dışında kazanılan serbest vuruşta ramos, koemanvari bir füze çıkardı galatasaray kalesine de muslera da bir hafta önceki derbide kaldığı yerden devam ediyordu. mehmet ekici'nin şutunun 3-5 "seviye" daha zorunu bu kez parmaklarının ucuyla kornere çeldi. kalecinin ne kadar önemli olduğunu her maç gösteriyor muslera...

    muslera gole geçit vermeyince, galatasaraylılar da üçüncü gol için bastırmaya başladılar rakip kaleye, baskılardan da sonuç alıyorlardı, rakip kaleci hata yaptı, falcao'nun şutunu savunma çeldi. yine klasikleşmiş mariano-feghouli iş birliğinde feghouli'nin ortasında falcao kale çizgi önünde topa dokunamadı ama onyekuru ile başlayan atakta feghouli'nin ceza sahası içinde pasında falcao farkı üçe çıkarmasını biliyordu. maçı seyredenler belki radamel falcao'nun gollerine dudak bükeceklerdir, "kolay gol" olarak niteleyeceklerdir de gol atması için transfer edildi ve gollerini de sıralıyor "el tigre"...

    üç farklı öne geçen galatasaray'da fatih terim de maçın ilerleyen dakikalarında atak oyuncularını görmek için emre akbaba, andone ve sekidika'yı oyuna sürdü ki andone girer girmez onyekuru ile başlayan atakta, kalecinin de şanslı olması ile yüzde yüz bir golü kaçırdı. golle dönmek çok büyük moral olacaktı rumen golcü için ama sezonu kapattığı söylenen o sakatlıktan sonra ligin ikinci yarısına yetişmek tek başına alkışı hak ediyor.

    antalyaspor'u ali sami yen'de 5 farklı yenerek başlayan galibiyet serisini gençlerbirliği'ni de mağlup ederek sürdüren galatasaray, bundan sonra şampiyonluk yolundaki sivas-beşiktaş virajını da aşıp, ligde son haftalara girerken rahat bir nefes almayı düşünecektir...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...0genclerbirligi.html
  • 270
    galatasaray'ın iç sahadaki son taraftarlı maçı. kim derdi ki bu maç ali sami yen arena'da binlerce taraftarın hep birlikte galatasaray'ı son destekleyişi olacak diye? o gün stada gidenler bunun uzunca bir süre için son maç olacağını bilseler nasıl bir duygu yoğunluğu olurdu acaba tribünlerde? şimdi belki de yıllarca seyircili maç oynanamayacak. en azından aşı bulunana kadar stat mtat yok bizlere. bunu fark etmek ne acı, ne gam... okullar, işler, buluşmalar, maçlar... her şey cam ekranlara sıkıştırılıyor covid19 tarafından. bu günler de geçecek ama. karamsarlığa yer yok.
  • 275
    solda görünce düşünüp hüzünlendim. kadıköy'den galibiyetle dönmüş galatasaray taraftarının önünde yıldızlarıyla coşuyor ve 3 puanı alıyor. biz de maçı izlemek için arkadaşımızın nişanından sonra yaptığımız takılmacadan erken dönmüşüz, beşiktaş'ta bir kafede maçı izliyoruz. falcao gol atınca biraz da abdürrahim albayrak'ın etkisindeki esprilerle falzao falzao, bu lige fazla o marşları masamızı donatıyor :) o günden sonra 2 hafta içerisinde hayatlarımız değişti. pandemi denen illet başımıza geldi hoca hastalandı abdürrahim albayrak hastalandı yüreklerimiz ağzımıza geldi. başkan birkaç kez hastaneye kaldırıldı falan derken dünya ne kadar kötü bir süreçten geçtiyse galatasaraylılar olarak biz daha da kötü bir süreçten geçtik. şimdi hem o eski günleri özlüyorum hem de takımın bizi soktuğu o şampiyonluk modunu özlüyorum. bu süreçte en kötüsü, biz kazanmayı unuttuk. her an gol yiyebiliriz diye izliyorum artık maçları. ancak geri dönüp bakınca bu sene haddinden fazla badire atlattık bu yüzden de canınız sağolsun hocam, canınız sağolsun formanın hakkını veren futbolcular, canın sağolsun başkan. siz sağlıklı olun biz yine şampiyonluğa yürürüz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın