• 35
    #1952011 : kısacası bilgiç diyor ki, küfür etmiyorum bana saldırmayın. küfür etmiyorum o halde provoke de etmiyorum. ya bu nasıl zihniyettir?

    bakın zat-ı şahaneleri ne demiş:

    --- alıntı ---

    küfür etmeden özgürce entry giren yazar. küfür edersem moderasyonun eli de armut toplamaz ceza verirler. küfür edilmemesi durumunda da, okuyacaksınız yapacak bir şey yok. ya da bloklayabilirsiniz tabi. hayır sanki girmişim nick altına başlamışım a'dan z'ye küfüre.

    ortam gerilmesin istiyorsan, gerilmeyeceksin. bu kadar basit. ben diyor muyum sayın admin kardeşler neler oluyor diye?

    --- alıntı ---

    ''özgürce''

    özgürce...

    özgürce

    ne oldu kardeş? özgürlüğü akbabalar mı kaptı? işine gelene ''ama ben özgürce fikir belirtiyorum...'' işine gelen ''sen bilmiyorsun, ben biliyorum.''

    buna sanki menfaat hususunda bir şeyler deniyordu. aklıma gelmedi. zira bakınız küfür de etmedim.

    ne çok seversin millete ''sen haksızsın'' demeyi. bir sus kardeşim. kendi işine bak. kendi önünden ye. ne diye ortalığı karıştırırsın?

    --- alıntı ---

    çok ahmet çakar twitter'ında takıldığını düşünüyorum. zekasının zekatını verecekmiş. :(
    hayır, sosyal bir konuda konuşuyorsun. kaç sosyal bilimci tanıyorsun, en son hangi panele baktın, literatürle aran nasıl bunları geçtim bak, başka şey soracağım. türkçe ve imladan haberin var mı?

    ha birde (bkz: #1929448) bu var. sanki kiss cam gelirse zorla öptürecekler paşamı.
    edit: adam bilgisiz, yapacak bir şey yok. :( eğitim sisteminin nasıl işlediğini görüyoruz işte. "bunlar" böyle.

    --- alıntı ---

    aşağılayıcı üslupta nirvana... ve son sözü 'bunlar'.

    ötekileştirme...

    saygısızlık... ( bu arada belirteyim, saygısızlık ne demektir bilgiçciğim? herhangi bir durum, fikir veya nesneye hoşgörü göstermemektir. küfür değil yani. buradan sana ekmek çıkmaz, üzgünüm. senin tarzınla ''kıps''.)

    içi gidiyordur bilgiçin. şimdi bu yazıyı en az 4-5 kere okur. hakaret arar, şikayet edecek yer arar. üzgünüm, bulamazsın. küfür etmeden, ceza yemeden çat çat vuracağım gerçekleri yüzüne. yersen!
  • 25
    http://strawpoll.me/6700040

    şimdi yorumluk pek bir şey yok da , bir iki kelam edelim. ha zannedilmesin başlık altıcıyız falan, antopolog arkadaşımız çok söylüyor ya hani, eleştirilebilir herkes diye, o yüzden yazıyorum. şimdi bir de öyle bir yazıcam ki hakkında... küfür olmayacak, hakaret olmayacak, herhangi bir yaptırımı olmayacak. ne olucak biliyor musunuz? antropolog; yine yüksek egosuna hakkında yazılanları yediremeyip kuduracak. elinden bir şey de gelmeyecek hani. neyse uzatmayalım...

    #1894885

    bir kere sırf şu entrye bakarak yorumlarının ne kadar sığ olduğu anlaşılabilir.yok 1 gol atmış 1 asist yapmış da kötü oyuncuymuş. hayır yanlış anlaşılmasın, burada meselem deniz naki değil, misal sadece. bu kardeşimizin bakış açısıyla burak yılmaz, elmander'den 3 kat daha iyi oyuncu... veya burak drogba'dan daha çok gol attığı için burak, drogba'dan da iyi. böyle bir bakış açısı olabilir mi ya, hiç unutmuyorum aynısını pione sisto için de demişti, şu şekildeydi yorumu:'' geçen sezon 8 gol 4 asist yapmış, danimarka ligi için yetersiz, bence bu adam olmaz.'' yazık ki ne yazık. bu adam bir de geliyor, sözlüktekilere siz futboldan anlamıyorsunuz, ben anlıyorum diyor. kardeşim futbol fm oynamaktan ibaret değildir, internete oyuncu adı girip gol ve asist sayısına bakarak oyuncu eleştirmek hiç değildir. açıp bir canlı canlı maç izle. aç cumartesi, pazar premier lig oluyor, istatistikmiş, bilmemneymiş yok orada. kalite var, futbol var. önce bilgi sahibi ol, sonra yorum yap. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma.

    bakalım şehmus özer hakkında yazdıklarına: (bkz: #1893980)

    aynen kopyalıyorum:

    --- alıntı ---

    bildiğimiz, hepimizin trt'de eskiden duyduğu, forvette top alınca ismi söylenen şehmus işte bu şehmus. bu sene türkiye kupasında 5 maçta 5 golü var. az önce baktım, total olarak da bu sene 19 maça çıkıp, 13 gol atmış. 35 yaşında kendisi, yıllardır 1 senelik sözleşmelerle oradan oraya gidip top oynuyor.

    2009/2010 sezonundan beri sadece geçen sene çift haneli gol rakamlarına ulaşmış. 2009/2010 sezonunda altay ile toplamda 29 maça çıkıp, 10 gol atmış. 9 tane sarısı, 1 tane de 2. sarıdan kırmızısı varmış o sene. yalnız dikkatimi çekti, kendisi epey sarı kart gören bir futbolcu. mesela 2010/2011 senesinde de 8 sarı kart görmüş. 2011/2012 senesinde 30 maçta 13 kere sarı kart görmüş. 2012/2013 sezonunda 14 maçta 2 sarı kart görmüş, 2013/2014 sezonunda 17 maçta 6 sarı kart görmüş. 2014/2015 sezonunda 30 maçta 9 sarı kart görmüş. bu sezonda 19 maçta 5 sarı kartı var. epey sarı kart gören bir forvet zannımca.

    geçen sene ise, 2009/2010 sezonundan sonra ilk kez çift haneli gol atıyor ve 2008/2009-2009/2010 sezonlarından sonra ilk kez bir kulüpte 2. senesini geçiriyor. bahsi geçen sezonlarda altay forması giymiş.

    şu an 35 yaşında şehmus. geçen sene fena oynamamış, bu sene ise türkiye kupasında parlıyor. türkiye kupasında önümüzdeki maçta da gol atacak mı, göreceğiz.

    edit: kendisinin engin baytar tarzı hakemin boğazını sıkmalı, itmeli bir olayı da varmış. 14 maç ceza almış.

    --- alıntı ---

    diyor ki kısacası, ''geçen sene uzun bir aradan sonra ilk defa çift haneli gol sayılarına ulaşmış, fena oynamamış yani.''

    bomboş bir eleştiri işte. yoruma gerek duymuyorum.

    prandelli hakkında ise yönetimi suçlamış,prandelli'nin gelmesi mantıksızmış falan. yahu kardeşim çok mu zor yanıldık demek? kimse kusura bakmasın ben dahil çoğumuz yanıldık prandelli konusunda. anketleri koydurtmayın şimdi. bu kardeşimizin de fikirlerini bildiğimden işkembeden sallaması hiç hoş değil, olay yaşandıktan sonra.(#1893277)

    şimdi bir hikayeyi paylaşmak istiyorum sizlerle:

    ''hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış. herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "renklerin ustası" anlamına gelen ranga geleri olarak tanısa da kısaca ranga guru derlermiş. onun yetiştirdiği bir ressam olan racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek ranga guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. ranga guru; "sen artık ressam sayılırsın racigi. artık senin resmini halk değerlendirecek." diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. racigi denileni yapmış. racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. çok üzülmüş tabii. emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. resmi alıp götürmüş ranga guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. ranga guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. racigi yeniden yapmış resmi ve gene ranga guru'ya götürmüş. ranga guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. racigi denileni yapmış... birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. çok sevinmiş ve koşarak ranga guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. ranga guru demiş ki, "sevgili racigi, sen ilk resminde insanlara firsat verildiginde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. şunu hiç unutma sevgili racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir. "

    bu adamın da eline eleştiri fırsatını vermişler, habire konuşuyor. bomboş cümleler kurup, eleştiriler yapıyor. futbolcunun istatistiğine bakıp bu iyi, şu kötü diyor. ama sürekli konuşuyor. ne bilgi var ne yöntem. ne de dayanak...jem paul için iyi futbolcu diyor falan. ama en iyi o bilir, sakın haaa siz haklı olamazsınız, en iyisi o.

    yürüyen ego=antropolog

    egon yüzünden dostlarını kaybettin, populizm yapayım dedin, bu sefer boyan akınca itibarını da kaybettin. ama sen değil misin, sözlükten atarlarsa dergide yazarım diyen. yaz yaz , hiç durma. ali ece filan da olur hem değil mi?

    televizyon molası, k or k m a z , paul sahilleri , ultradnan , zoban gibi kullanıcılarla küfür ve hakaret yüzünden tartışmadın mı? onlara burası sözlük, kahvehane değil demedin mi? şimdi senin 3 kelimenden biri ''amk'' olmuş. dik dur, omurgalı ol. rüzgar nereye götürürse oraya gidiyorsun. senle aynı zamanlarda başladık, bitiş nasıl olur bilmiyorum ama bildiğim tek şey şu: buralardan gittiğimde, kimse benim hakkımda karakter hayıflanmalarında bulunmayacaktır. sen de biliyorsun bazı şeyleri. sakın! ''beni sevenler var '' diye kendini bir şey sanma. kendine gelmelisin antropolog.
  • 41
    kibirinden mi yoksa yaşından mı bilmiyorum ama özellikle ikili tartışmalarda kullandığı üslubu çok kötü olan, haklıyken bile haksız duruma düşmeyi başarabilen yazar.

    bir de bazı entrylerinde konuyu bir şekilde siyasetle harmanladıktan sonra bunlar yazması bana hiç sevmediğim birini hatırlatıyor. muhtemelen o kişiyi kendisi de hiç sevmiyordur ama kibiri ve üslubu o kişiye çok benziyor. ben mesela kendisinin monacoprensi'ne olan ''kendisi tarafından beğenilmemek benim adıma sinema dalında oscar almaya denktir. boş boş konuşur ancak. 3 hayırla uğurluyorum. :('' söylemi ile bahsi geçen kişinin ''bundan sanatçı olsa ne olur, profesör olsa ne olur, doçent olsa ne olur?'' söylemi arasında kibir ve üslub bakımından çok fark göremiyorum.

    kardeşim sen antropoloji okuyorsun, bilim insanı olacaksın bölümünü bitirince, dahası uğraşın insan üzerine olacak. daha sakin, daha bilge davranman lazım. ne gerek var her uyuşmadığın insana onu aşağılayan, kendini üstün gören kibir dolu entryler yazmaya?
  • 11
    her hoşuna gitmeyen yazıdan sonra yazarının başlığına gidip "a b c d e" yazar gibi yazılar yazmasa aslında iyi yazar. özel mesajla yazabileceği yazıları yazarların başlığına yazarak çok bir şey elde edeceğini düşünmüyorum. sürekli bir hedef gösterme çabasında. bence yaptığı sözlüğü katleden davranışlardan biri.

    nicki a n t r o p o l o g olmalıymış.

    oldu mu şimdi bu? bence de olmadı. ne gerek var ki o zaman.
  • 22
    sözlükte iyi kötü bir buçuk senedir yazıyorum. yazdığımdan önce de bir o kadar zaman okur olarak takip ediyordum. şu bir ay boyunca "kısır döngü"den çıkma amaçlı yazmamaya karar vermiştim ki kendisi bu konuda bana bir istisna yaptıracak yazardır.

    fikirleri gerçekten bana çok ters yazarlarla gerek özel mesajlar, gerek entry'ler vasıtasıyla tartıştık. zannediyorum kendisine hakaret ettiğimi söyleyecek bir yazar yoktur. daha sonra troll olduğu ortaya çıkan ayrık nick'li arkadaş mesaj attığında dahi seviyeli bir yanıt verdim. antropolog ise futbolla alakalı oldukça benzer düşünceler içinde olduğum bir yazar. fakat ne yazık ki içi boş bilgiçlikten, üstten tavırdan hazzetmiyorum. birkaç başlıkta gördüğüm "küfretmek yasak olmasa ederdim ama ona da değmezsiniz siz :(", "siz yanlısşınız, ben doğruyum!" şeklindeki ifadelerinin kimseyi etkilemediğini; kimseye bu ağır, hakim ve belki aşağılayıcı olduğunu düşündüğü yazı tonuyla bir ders vermediğini bilmesini isterim.

    bunun haricinde #1895071 no'lu entry'sinde beraberlik halinde futbolculara galibiyettekinin dört katı, 45 dakika oynayan futbolculara 90 dakika oynayanların iki katı maç başı ücreti vermeyi teklif etmiş. normalde mesaj atıp geçeceğim tarzda bir hata ama kendisinin üslubu beni bunu yapmaya itti. ben haklıyım sen haksızsın antropolog. çünkü bilmiyorsun.

    düzeltme: ilgili entry'i silmiş. anlayabileceğiniz gibi kesir hatası vardı.
  • 39
    normalde maç saati böyle şeylerle uğraşmak istemezdim. istekli ve hevesli bir kardeşimiz anlaşılan. amacım kendisi yermek de değil. sözlükte onun gibi düşünenler varsa birazcık kendilerini sorgulamalarını sağlamak. ancak artık kendimi bunu yazmak zorunda hissediyorum. entrylerini görür görmez kendisinin yazdığını tahmin edebiliyorum. bu nasıl bir üslup gerçekten anlayamıyorum. insanlar kültürel ve mesleki birikimlerini buraya boca etmiyor diye hepimizi cahil cühela sanıyor olabilir.

    eminim kendisi o cahil cüheladan değildir. şimdi spor sözlüğüne siyaset bulaşmasın diyenlere kişisel olan politiktir diye cevap vermiş ya oradan devam edelim.

    - bu kardeşimiz madem sosyal tarih biliyor:
    kişisel olan politiktir sloganının kullandığı bağlamla hiçbir alakası olmadığını da biliyordur. çünkü ikinci dalga feminizm, aileye ilişkin muhafazakar mahremiyet anlayışına karşı bu sloganla ifade edilebilecek düşünce setini savunmuştu. kamusal/mahrem ayrımında aile içindeki hiyerarşinin ve eşitsizliğinin siyasetin konusu olmamasını eleştirmişlerdi. yani ozan tufan üzerinden, rus taraftar üzerinden her konuyu siyasete çekmek bu sözün bağlamıyla alakasızdır.

    - yine bu kardeşimiz madem sosyal teori biliyor:
    sözlükte bir şeyler anlatmaya çalışırken hepimize karşı sık sık sembolik şiddete başvurduğunun da farkındadır. yani tıpkı bourdieu'nun anlattığı gibi varolan kültürel sermayesini muhatabının üzerine boca ederek eşitsiz bir ilişki kurmaya çalışıyor. bu anlattığım türkiye'de "uzman elitizmi" diyebileceğimiz şekilde çok yaygın bir pratik olduğu için kimsenin tuhafına gitmiyor olabilir. fakat kendisini mürekkep yalamış bir kardeşimiz olarak bu yaptığının ne anlama geldiğini biliyordur.

    - yine bu kardeşimiz mantığa da hakimdir:
    her kişisel olan siyasaldır şeklinde bir evrensel niceleyici kullandığımızda zaten toplumsal olananın siyasal olduğu varsayımıyla beraber semantik olarak siyasal diye kavrama ihtiyaç kalmayacağını da biliyordur.

    - yine bu kardeşimiz antik yunancaya da hakimdir:
    politikanın etimolojik olarak polis yani şehir ile ilgili olan şeyleri ifade etmek için kullanıldığını da biliyodur. yani şehir hayatıyla, toplumsal olanla ilintili şeyleri ifade ediyor.

    kısacası buraya yazdığı şeyler tek hakikatmiş gibi davranmasın. herkes kendi birikimi nispetinde muhakemeye sahip. kimseyi tahkir etmeye gerek yok. her konuda siyasi bir mesaj vermeyi bir çok başka yazar da çok iyi becerebilir. fakat üniversite kantininde değiliz. futbol izleyip iki güzel kelam etmeye gelmişiz. siyasi kanaatlerinizi daha rahat ifade edebileceğiniz kanallar diğer sekmelerde açıktır diye düşünüyorum. enerjinizi oraya ayırırsanız hepimiz için daha iyisi olur.
  • 27
    (bkz: futbol ve siyaset/#1928846)

    güzel yazmış ben kendisinin önermesini bir adım daha ileriye götürüyorum ve diyorum ki insanın olduğu heryerde siyaset vardır.

    futbol kulüplerini kuran insanlardır ve tükiye'de pek görmediğimiz şekilde hepsini kuran bir grup veya temsil ettiği bir çevre bir güruh adına her ne derseniz deyin sosyolojik ve siyasi gruplar vardır (özellikle köklü kulüpler için)

    mesela ispanyada isminde real olan ve ambleminde taç taşıyan kulüpler merkeziyetçi takımıyken olmayanlar yerel takımlardır.

    fc barcelona - r.c.d espanyol
    atl. madrid - real madrid

    gibi gibi örnekler daha da çoğaltılabilir. başka ülkeler içinde bu geçerlidir. lazio-roma, pana-oli, boca - river, marsilya-psg, bazı örneklerdir. türkiye'de genelde şekil sporun siyasete değil de siyasetin spora dahil olması olduğu için insanlar hep yanlış anlıyor. içinde insan, topluluk barındıran herşeyin içinde siyaset vardır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın